28 Şubat 2006 Salı

ANASIZ YADA VERİMSİZ ANALI KOVANLARIN DURUMU



Baharın başlaması ile birlikte kovanlarda takip edilmesi gereken en önemli konu kovanlardaki ana arı durumudur.

Kovanlarda ana arının varlığı ilk olarak muhakak incelenmeli ve duruma göre hareket etmelidir.Ana yok ise yapılması gereken en doğru hareket en yakında bulunan kovandaki arılarla anasız kovanın arılarının uygun bir yöntemle birleştirilmesi olmalıdır.Bu mevsimde ana yapmaları için arılara iş çıkarmak hiçde başarılı sonuç çıkarmaz ve çoğu yaşlı olan arıların yeni verilecek anayı kabul etmeleri kolay olmamakta ve başarısızlık yüzdesi fazla olmaktadır.Kovan içinde eğer ananın yokluğu çabuk anlaşılmayacak olursa işçi arıların yumurtlama durumu gerçekleşir, bu durumda erkek bireylerin artışı olur ki;bu da kovanın ölümü demektir.Kovanın anasızlığını dışarıdan baktığınızda anlayabilirsiniz.Bütün kovanlarda hareket olmadığı bir saatte anasız kovanın uçuş deliğinde arılar ne yaptığını bilmez şekilde hareket halindedir. Koloni bütünlüğü dağılmıştır. Bu tür kovanların arıları saldırma eğiliminde değildirler ve ana arayışı için uzun süreli bir inceleme yapıldığında kanatlarını çırpma hareketi yaparak adeta ağlamaktedırlar.

Kovandaki ana vasıfsız ve yaşlı ise resimdeki gibi dağınık yumurtlama durumu söz konusu olur. Hatta gelişme diğer kovanlara göre çok yavaş yada hiç olmamaktadır. bu durumda da koloni mevcuduna göre ya en yakın kovanla birleştirilmeli yada en erken zamanda genç ana arı verilerek durumu düzeltilmelidir.

27 Şubat 2006 Pazartesi

ARILARIN İLKBAHARDA YUMURTLAMAYA BAŞLAMA ZAMANI


İlkaharda hava sıcaklığı günlük ortalama sıcaklığın 7 C olduğu yada gündüzleri yaklaşık
15 C olduğu zamanda arılarımızın kontrollerine başlamalıyız. Yapılacak kontrol ilk olarak ana arının olup olmadığı yönünde olmalıdır.
Kovanlar içindeki çerçevelerde uçuş yapılan günlerde eğer kolonide bir problem yok ise polen bulunmalı ve bu polen varlığı yumurtlamayı sağlayıcı etkenlerden biri olarak gözlenmelidir.
Anası vasıflı ve koloni mevcudu güçlü bir koloni bol miktarda polen getirmiş olur ki buda yumurtlamayı sağlayıcı bir unsurdur. Erik çiçeklerinin açması arıcıların arılarını besleme zamanının geldiğini gösteren bir işarettir.
Kovanlara giren ilk polenle birlikte yumurtlama işlemi de gerçekleşmiştir ve bu durum daha dış çevrede kar bulunan dönemde kovan içinde bulunan hazır polenler kullanılarak yapılmaya başlamıştır. Hatta kovan içinde hazırda depo edilmiş polen yok ise arılar bizzat kendi vücutlarının yapıtaşı olarak kullanılan proteinsel kitlenin yavrulara kullanılmasına ve ergin işçi arıların daha çabuk yaşlanmalarına neden olmaktadır.
Salkım oluşumu için hava sıcaklığının kovan içinde 14 C ye kadar düşmesi gerekiyor. Eğerki salkımın bozulması söz konusu olursa; kovan içindeki sıcaklık değişimini meydana getirir ki bu durumda arı kolonisi normal sıcaklığı sağlamak için huzursuzlanacak daha fazla bal tüketerek ideal sıcaklığı temine çalışacak ve arıların ömürlerinin kısalmasına neden olacaktır.

Hava sıcaklığı kovan dışında ne olursa olsun ana arının bulunduğu noktanın yaklaşık 32 C olması bu bölgede bulunan yumurtalarında bu sıcaklıkta yetiştirilmesi gerekliliğini ortaya koyar.
Bazen arılarımız kış ortasında yada erken ilkbaharda balsız kalabilir ve kovanda arılarımız çıtaların üst kısmına kadar çıkabilir bu durumda arıların muhakkak kekle beslenmesi gerekir.
Arıların uyku halinde bulundukları dönemde harcadıkları bal son derece azdır. Hatta yapılan bir araştırmada ılıman kuşakta 0 C de kışlayan bir arı kolonisi -9 C de kışlayan bir koloniye göre daha fazla bal tüketmiştir. İlerleyen günlerde hava sıcaklığının artması ile birlikte harcanan bal miktarıda artmaktadır. İlkbaharda arıların dışarı çıkmasına izin verilmeyen yağışlı ve ılık günlerde kovan içi faaliyetler devam etmekte ve bol miktarda kuluçka yapılmaktadır .Öyleki arılar aç kalabilecek duruma gelinceye kadar yumurta ile doldurdukları kuluçkalıklarda balı yok denecek kadar az miktara düşürebilir.

26 Şubat 2006 Pazar

ARI TEMİNİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR

Arı alırken dikkat edilecek kurallar ve konular bir arıcı için son derece önemlidir. Bir yıl boyunca yapılan çalışmaların sonucunu göreceğimiz bal döneminde hüsrana uğramamak için dikkat edilmesi gereken önemli bir konudur arı ırkı.
Arı ırkı bölgemizdeki doğal yapıya dayanıklı olabilecek özellikleri yıllar boyu süren elimineler sonucu kazanmıştır. Ortamdaki doğal arazi yüzeyine ve bal veren bitkilerin yoğunluğuna göre bir takım özellikleri bünyesinde toplar arılar ve bizler bu özelliklere dayanarak arıların ürünlerini alırız.
Ülkemiz toprakları çeşitli mevsimleri aynı anda yaşadığı gibi farklı bitki gruplarınıda buna dayanarak bulundurmaktadır. Arılar bu doğal yapının , dış faktörlerle birleşmesi ve bundan etkilenmesi ile ortamlarına adapte olmuşlardır.En belirgin özellikleri dıştan renkleri ile ortaya çıkmaktadır. Bu genetiksel yapının tam bir göstergesi olmamakla birlikte bölgesel ayırımlarda kullanılan bir durumdur.
Bakıldığında görülecektirki ülkemizde arılar doğudan batıya doğru gidildikçe sarı ırk dediğimiz yapıyı kazanırlar.Doğu bölgelerde özellikle kuzey doğu bölgelerdeki arılar son derece az miktarda sarı bant içerir. Genelde arıcı arkadaşların söyledikleri güney ve güneydoğu bölge arılarının çok sarışın ve saldırgan oldukları yönündedir.Bu durum olımsuz gibi algılanmamlıdır.Hırçınlık dezavantaj olmasına karşın bal tutma kapasitesi bakımından oldukça başarılı oldukları ancak bu işi doğal yaşama alanlarında yapabildikleri görülmektedir.
Burada önemli olan gezginci arıcılığın başlaması ile beraber ülkemizdeki arı ırklarında bölgesel genetik kirliliğin ortaya çıkmış olmasıdır. Verimsiz bir ırkın kullanıldığı koloniler farklı bölgelerde yeni döllenecek anaların verimsiz döllerinin devamını sağlamakta yada adaptasyon sorunları yaşayan arı ırkı burada inaktive olmaktadır. Ölmekte yada zayıf kalmaktadır. Düşünülmesi gereken nokta bölgemize uygun arı ırklarını iyi bilmeli merakı gidermek açısından kullanılacak olan bir kovandaki farklı ırk arının takibi yapılmadan toplu ana değişikliklerinden kaçınılmalıdır.

Sarı ırk bir koloninin işçi arıları

Farklı renklerdeki arıların üzerinde bulunan bantları gösteren bir tablo.

Arılarda sarı renk halkalarının bazı bölgelerde turuncuya döndüğü de tespit edilmiştir.

Hangi ırkı kullanıyorsanız kullanın ,kullanacağınız ırkın birinci dercede melezlerini yada saflarını kullanmaya çalışın. Bölgenizde bu konuda kendini ispatlamış olan ana arı yetiştiricilerinden analarınızı temin edin yada kendiniz en önemli noktalara dikkat ederek ana arılarınızı yetiştirin. Vasıfsız ve yaşlı bir ana, ırkıda ne olduğu belli değilse başarıya giden yolda size köstek olacaktır.

Profeyoneller arı alış verişlerini kışa girerken yada erken ilkbaharda yaparlar. Yeni başlayan yada risk almak istemeyenler ise arı alım işlerini nisan ayı başlarına kadar bekletir. Her ne zaman alıyorsak alalım verimli bir ırkın bölgemize uygun olanını tercih etmeliyiz.

25 Şubat 2006 Cumartesi

BAHAR İÇİN KABARMIŞ ÇERÇEVELERİN TASNİFİ


Arıcılar için kabarmış çerçeveler eşsiz bir hazine kıymetindedir.
Zayıf güce sayip arılarımıza hazır kabarmış çerçeve vererek daha hızlı gelişmelerine yardımcı olabiliriz.Ayrıca yeni zayıf doğal oğullara da kabarmış çerçeve verilebilir.Fakat kuvvetli doğal oğullar daha çok mum işleme yeteneğine sahiptirler.Arıcılar kabarmış çerçeveleri daha çok bal mevsimi için saklarlar özellikle baharda bal alan arıcılarımız bal sezonuna kadar arıları yetiştiremedikleri için kabarmış çerçeveler çok ihtiyaç duyarlar.

0- Yeni mum takılmış bir çerçeve
1- Arılarca kabartılmış henüz yumurta atılmamış birinci yılındaki çerçeve
2-3 Arılarca defalarca yumurta atılmış ve yavru çıkmış olduğunu mumun renginin değişiminden anladığımız iki yada üç yıllık çerçeve
4- Dört ve daha yukarı yıllarda kullanılmış iyice kararmış çerçeve.

Kovanlarda kullandığımız çerçevelerde gelişen larvalar arı haline dönüşümleri esnasında larva gömleğini mum üzerindeki gözlerin cidarında yapışarak gözün hem ufalmasına hemde renginin koyulaşmasına neden olmaktadır.

Kovanlar içinde bulunan kabarmış çerçevelerin ideal değişim zamanı üç yıldır. Üç yılın sonunda mumlar çerçeveden sıyırılıp eritilmeli ve bu konu ile ilgilenen işletmelerden plaka halinde bulunan yeni mumlarımızı almalıyız.

24 Şubat 2006 Cuma

DIŞARIDAN KOVAN MUAYENESİ

Kovanların önünde görülen mum kırıntıları farklı mevsimlerde farklı yorumlanmalıdır. Arılarımızı havaların ısınmadığı dönemde dıştan zaman zaman incelemeliyiz. Bu sırada kovan uçma deliği önündeki durum içerisi hakkında bize az da olsa bilgi verebilir.
Havanın soğuk ve karlı olduğu bir dönemden sonra , güneşli bir havada arı kolonisinde bir hareket yok ise ; geçmiş günlerin birinde arıların uçuş yapabildiği bir günde, zayıf olan bu kovanın diğer arılarca yağmalanmış olabileceği düşünülmelidir.
Arılar kış ortasında güneşli bir günde uçuş yapmadıkları halde kovan önünde yoğun bulunuyorsa ve diğer kovanlarda da bir hareket yok ise muhtemelen anasız kalmış ve fazla miktarda bal tüketmiş olabilir.


Kışın güneşli bir günde yada ilk baharın erken dönemlerinde arı kolonisi normal uçuşunu yapan ve gelip giden arılar görünüyorsa bu kovanın önündeki mumlar normal bir temizlik işaretidir.

Kovanlara giren arıların bacaklarındaki polenin günün ilk saatlerindeki hali büyük ise ananın vasıflı olduğu ve polenli giren arı sayısının fazlalığı kovandaki arı mevcudunun fazlalığı ile orantılıdır.

İlkbaharın erken ve sonbaharın geç dönemlerinde çevredeki nektar kaynaklarının azlığı nedeni ile arılar zayıf kovanları yağmalama eğilimindedir bu dönemlerde olan mum fazlalığı kovanın yağmalanmış olabileceğini bize söyler.

23 Şubat 2006 Perşembe

ARILARIN İKİ KATLI KIŞLATILMASI


Kovanda bulunan arı kolonisi tek kata sığmayacak kadar kalabalık ise ilavesi üzerinde olan kovan ile arı kolonisi kışlatılabilir. Bu gibi durumlarda koloni genellikle üst kata çıkar ve kış dönemini sıcak havanın yoğunlaştığı üst katta geçirir. Koloni sıcaklığını muahfaza etmek için tedbirler almaya dikkat edilmelidir.

22 Şubat 2006 Çarşamba

KOLONLERİN İÇERİDE VE DIŞARIDA KIŞLAMASI

Fırtına ve rüzgarda kovanlar bulundukları yerden düşmeyecek şekilde yerleştirilmelidir.Üzerlerine konulan kuruluklar rüzgardan savrulmayacak şekilde sabitlenmelidir. Dışarıda kapalı arılıklar düzenlenecek ise uçuş yönü istikameti açık olmalıdır.

Kovanlar dışarıda kışladığı süre içerisinde rahatsız edilmemeli ve kovan çevresi aşırı soğuğu geçirmeyecek şekilde izalatör maddelerce sarılmalıdır.Kovanlarımızın daha uzun süre kullanılmaları için Yağmur ve kar gibi dış darbelere karşı koruma altına almalıyız.




Kovanlar eğer çok düşük sıcaklıkların olduğu bölgelerde kışlatılacak ise hava sıcaklığının arıların uçmalarına izin verdikleri günlere kadar kuru ve havadar mahzenlerde ağızları arıların çıkmasına izin vermeyecek fakat havalanmanın sağlanmasına izin verecek şekilde kapanmalıdır.İçerideki ağır nem ve karbondioksit gazının dışarı çıkmasını rahatlatacak şekilde kovanlar ön tarafa doğru meyilli yerleştirilmelidir.Ahır oturma odası yada sürekli rahatsız edilebilecekleri yerlere konulmamalıdırlar.

KIŞ MEVSİMİNDE ARI KOVANLARININ DURUMU

Kar altında kaldı diye uçuş deliğini açtığımız kovandaki arılar hareket haline geçip uçmak isteyecek ve dışarı giden arılar sğuk nedeni ile geri gelemeyerek kar üzerinde ölecektir.
Kışın kovanlar yerden mutlaka yükseğe konulmalıdır. Kovanlar içine yağmur ve kar sularının girmemesi için kuruluk sağlanmalı mümkünse üzeri çinko benzeri levhalarla yada oluklu çatı malzemeleri ile kapatılmalıdır.

Kovanların üzerinin şiddetli fırtınada açılması sonucu bir hafta üzeri açık kalan kovanların ölmediği ve hatta farkına varılıp kapatıldığında içerisinde kar yığını bulunan bu koloninin ilkbaharda gelişimini tamamlayıp oğul verdiği düşünülecek olursa, soğuğun arılara bir problem yaratmadığını görürüz. Tersine üşümesin diye fazla sarıp sarmalanan kovanlardaki arı kolonileri uzun süre hava sirkülasyonunun olmaması sonucu karbondioksit ve nem birikiminden dolayı zehirlenerek ölmektedir. Hava sirkülasyonunu sağlamak için kovanların arka kısmından ön kısma doğru bir eğim yapmalıyız.


Koloniler kar altında kaldı öndeki deliklerini açalım havasızlıktan ölür diye düşünenler varsa bu işe hiç girişmesinler. Arı kolonileri kışı kar altında gayet sakin ve huzurlu geçirirler unutmayın ki tabiatta bulunan arılara hiç bir insan yardım etmemeketedir.Arıları kışın rahatsız ettiğinizde koloni harekete geçecek kovan içerisindeki uygun sıcaklık bozulacak arıların karışması sonucu daha fazla bal tüketilecek ve hatta dışarı çıkan arılar soğuk nedeni ile kar üzerine düşecek ve bir daha geri gelemeyecektir.

ARILIK YERİ SEÇİMİ

Kovanlar kesinlikle dere kenarlarında, taban suyunun yüksek olduğu yerlerde yerleştirilmemeli.

Kovanlar arzide kuzeyden gelen daim rüzgarlara kapalı olmallıdır.Güney yamaçlara yerleştirilen kovanların giriş delikleri doğu yada güney doğu yönüne bakacak şekilde yerleştirilmelidir. Kovanlar kışın rüzgarsız sakin kuytu yerlerde kışlatılırken,yazın gölgelik ve serinyerlerde yerleştirilmelidir. Koloni sayısının kalabalıklığı ile yer problemi var ise kovanlarda yazın serinliği sağlamak için beyaz yada açık mavi renkler tercih edilmelidir.

Kovanlarımızı yerleştireceğimiz yeri önceden bilmeliyiz. Olası bir sel baskını ile karşılaşmamak yada su biriken havzalarda arı kovanlarının yerleştirilmesi arılara zararlı olabildiği gibi emeklerimizin boşa gitmesine neden olacaktır.

21 Şubat 2006 Salı

KOVANLARIN ARAZİDE YERLEŞTİRİLMESİ

Kovanlar arazide arıların yerlerini şaşırmamalarını sağlayacak şekilde yerleştirilmelidir. Yanyana çok sık aralıklarla yerleştirilmiş kovanlar arıların yerlerini şaşırmalarına ve sürüklenme adını vermiş olduğumuz kenardaki kovanlara girme eğilimine neden olmaktadır. Özellikle ana arıların döllenmeden döndükten sonra yerlerini şaşırmamaları için ana döllendirme kutuları, kovancıkları yada ruşetlerin giriş delikleri farklı yerlere bakması sağlanmalıdır. Bu mümkün olamadığı zamanlarda giriş deliğinin bulunduğu yüze arıların yerlerini şaşırmalarını engelleyici farklı renklerin bulunduğu boyalarla işaretlenmeleri sağlanmalıdır.














Kovanlar arzide yakın bile olsalar farklı boyalarla boyandıklarında şaşırma eğilimleri az olmaktadır.





Farklı boyalarla boyanmış kovanlar uzun sıralar boyunca yerleştirilse de kenardaki kovanlara sürüklenme olayı olmamaktadır.

Kovanlar yanyana dizilseler de arazide bulunan ağaçlar, engebeli yapı giriş deliklerinin farklı yönlere bakması ve doğal coğrafik işaretler arıların yerlerini şaşırmayı engelleyici unsurlardır.
Kovanların araziye yerleştirilmelerinde dikkat edilmesi gereken önemli bir durumda araziye dağılımının dengeli olmasıdır. Nektar kaynağına uzaklık ve yakınlık bal verimini etkileyen bir unsurdur.

Yerleşim ve arıların yerlerini şaşırma eğilimlerinin yanı sıra önemli bir diğer olay arıların yerlerini yakın ve uzak mesafelerde değiştirme meselesidir. Yaklaşık 15-20 günlük tarlacı yaşamı içerisinde arılar yaklaşık 5 km çaplı bir alanda dolaşabildiğine göre bu alan içinde yapılacak kısa mesafeli bir yer değişikliği arıların eski yerlerine gitmelerine neden olacaktır.

Kuvvetli ve zayıf mevcutlu arıların yerlerini değişerek bal akımının olabildiği dönemlerde, oğul eğiliminin arttığı dönemlerde bu durumu avantaj haline getirebiliriz.Fakat asıl sorun yer değişikliğinin ne zaman ve nasıl yapılacağıdır.

Kovanların yerleri arılık içerisinde faaliyete başlamadıkları kış döneminde, çok erken ilk baharda istediğiniz yere olabilmekteyken faaliyet döneminde eski yerine gitmeyi engelleme düşüncesi ile günde yarım metre kadar götürülecek yere doğru hareket edilmesi şeklinde olacaktır. Başka bir yöntemde tarlacılığın 20 gün kadar sürmesi esasına dayanarak kovanın 20 gün kadar 5 km uzak bir mesafede tutulup daha sonra istenen yere konulması şeklinde olur.

Tavsiyem yer değişikliklerini kış döneminde yapmanızdır.Zaman ve işgücü kazanıldığı gibi çokta kolaydır.

20 Şubat 2006 Pazartesi

ARILARIN İLKBAHARDA KEKLE BESLENMESİ

Arılarımızın kuvvetli mevcutlara kavuşabilmesi için erken ilkbaharda içeriğine güvendiğimiz keklerle beslemeliyiz.


İkame maddeleri arılarca beğenilmeyip uçuş deliği önüne atılan kek parçalarının kovan önüne dökülmüş hali. Arılara erken ilkbaharda kek verilirken zayıf olan koloniler birleştirilmeli yada ılıman bölgelerden paket arı alarak koloniler güçlendirilmelidir.



Koloniler kovan içinde erken ilkbaharda sıcağa daha çok ihtiyacı olduğu için sıkıştırılmalı ve polenin az olduğu bu dönemde yumurtlama hızının artması için polenli keklerle beslenmelidir.




Kovanların gücü nispetinde verilmesi gereken kek kıvamı iyi ayarlanmalı ve kesinlikle arıların yoğun olduğu bölüme verilirken akmamasına dikkat edilmelidir.

19 Şubat 2006 Pazar

VARROA

Erkek arı larvasında bulunan üç varroa(sol) ve yoğun varro istilasından kurtulmuş bir koloniden toplanan varroalar(sağ)


Erkek arı gözlerinde yoğun varrova enfekte hali(alt resim)


Arıcılarımızın korkulu rüyalarından biridir varroa. Koloni içindeki arı sayısıın artması ile birlikte oda sayısını artırıyor. Çünkü üreyebilmek için yavru gözlerini kullanıyor. Mevsimin ilerlemesi ile birlikte özelliklede erkek arı gözlerinde birden fazla yumurta ile mevcudunu artırıyor. Hatta bal dönemindeki aşırı çalışma döneminde arıların ömrünün otuzbeş gün olduğunu düşünecek olursak, kolonideki yaşam süresi daha uzun olan varroa mevcudu arı sayısından daha fazla olmaktadır. Öyleki baharda yüzlerce arıya bir tane varroa düşerken,mevsim sonunda arı başına bir ila sekiz arasında düşmekte ve kovandaki arı mevcudunun geç sonbaharda zayıflamasına ve kış döneminde kovanın sönmesine neden olmaktadır. Sönmezse bile kovanın gelecek baharda kesinlikle gelişmemesine neden olmaktadır. Yapılacak iş piyasadaki tarım bakanlığının izin verdiği varrova ilaçlarını kullanmaktır.Bu işi yaparken ilaç üzerindeki prospektüse muhakkak uyulmalıdır. Aksi taktirde zaman zaman arıcılarımızın bu ilaçlardan rahatsızlıklarını dile getirdikleri bilinmektedir. Arların mevcudunun en az olduğu dönemlerde ilaçlama yapmak mücadeleden daha iyi sonuçlar alınmasını sağlar. Bunun için çok erken ilkbahar yada geç sonbahar tercih edilmelidir.
Son dönemlerde organik asitlerin kullanıldığı mücadele yöntemlerini kullanan ve olumlu sonuçlar alan arıcılarımız vardır.Balda kalıntı bırakmaması ve bal döneminde kullanıldığı halde kalıntı hali olmayan türlerinin de bulunduğu düşünülecek olursa organik tarımın talep edildiği bu dönemde dikkat edilmesi gereken bir uygulama olmalıdır.