31 Aralık 2006 Pazar

KIŞ GÜNLERİNDE BAL TÜKETİMİ FARKLI GÜÇTEKİ KOLONİLERDE NASIL OLUR?

Elimizde bir güçlü birde zayıf koloni olsun. Bal tüketimlerini kış günlerinde ölçecek bir tertibat yapalım. Görülecektir ki aradaki bal tüketimi farkı çok büyük bir değeri gösterecektir. Hangisi daha fazla bal tüketir diye düşünüldüğünde sanki güçlü koloni çok bal tüketir gibi geliyor akla. Fakat bu tamamen yanlış bir kanıdır.

Ufak bir odada 4 kişimi oturduğunda yoksa 14 kişimi oturduğunda daha sıcak olur. İsterse hava çok soğuk olsun oda ne kadar büyük olursa olsun içerideki insan sayısı ne kadar çok olursa sıcaklık o kadar fazla olacaktır. Koloni ne kadar fazla bireyden oluşursa o kadar kovan içi sıcaklığı fazla olacaktır. Sonuçta bal tüketimi de diğer koloniye göre daha az olacaktır. Zayıf koloni kovan içi sıcaklığı sağlayabilmek için daha fazla bal tüketmek zorunda kalacaktır. Bu bal tüketme çabası vücudundaki yaşlılığı artırıcı unsurların artmasına neden olacaktır. Bu durum bal tüketiminin artmasını ve mevcudun azalmasını körükleyen bir durumdur.

Şartlar aynı olduğunda zayıf koloniler güçlülere göre çok daha fazla bal tüketirler. Sonbaharda arılarımızın gerek mevcutlarının artması ve gerekse kışlık bal stoklarının oluşması için mutlaka besleme rejimi uygulamak zorundayız.

KIŞ GÜNLERİNDE HAVA SICAKLIĞININ YÜKSEK OLMASI NE TÜR SORUNLAR YARATIR.

Metabolizma canlı vücudunda meydana gelen yapım ve yıkım reaksiyonlarının tamamının genel adıdır. Canlı vücudunda ne denli fazla reaksiyon gerçekleşirse
O canlı o denli hızlı bir aktiviteye ne kadar az reaksiyon gerçekleşirse o denli yavaş bir mizaca sahip olacaktır. Arılar kışın tam bir uyku haline girmemekle birlikte çok ağır bir metabolizma devresine girerler. Bundan dolayı da yaşlanmaya neden olan hücre içerisindeki artık maddelerin birikimi bir nebzede olsa az olmakta ve yaşam süreleri uzamaktadır.

Tabi şartlar olgunlaşmadan bitkilerin gelişmesi mümkün olmamaktadır. Hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyir etmesi koloni içerindeki arıların dışarı çıkmasını engellerken, kış salkımının oluşumunu da engeller bundan dolayı arılar kovan içerisindeki bu hareketin etkisi olarak sıcaklığı daim tutma amaçlı yiyecek tüketir. Hava sıcaklığı yumurta atılmasına imkan vermesi söz konusu ise bu defada yavruların ve yumurtaların beslenmesi de yine yiyecek tüketilmesine neden olacaktır. Mevsimin ilerleyen dönemlerinde hava muhalefeti söz konusu olduğunda beslemede imkansız olacağından sıkıntı doğacaktır. Bu bakımdan kolonilerin sonbaharda ihtiyacından fazla balla kışa sokulmasının önemi daha iyi anlaşılmış olacaktır.

Arıların metabolizmalarının düşük olduğu ve kış salkımı yaptıkları süre içinde bal harcamaları daha azdır. Metabolizma ne denli hızlı ve hava ne kadar sıcaksa o denli fazla yumurta olacaktır ve o kadar fazla bal tüketecektir.

26 Aralık 2006 Salı

KIŞ GÜNLERİNDE YAPILACAK OLAN HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

ARICILIK KİTABIMDA İSTEDİKLERİNİZİ BİLDİRİNKİ ÇORBADA SİZİNDE TUZUNUZ OLSUN

Piyasada bulunan bir çok arıcılık kitabı bizlere genelde aynı bilgileri veriyorlar. Her alanda olduğu gibi isteklere cevap sunacakfarklı bir kitap yok ortada. Sizlerden istediğim bizim olacak kitabımıza biz sahiip çıkalım. Karşılıksız sunduğumuz bilgilerimizin çok daha fazlasını paylaşacağımız kitabımızda bilgiden öte, sunumunun nasıl olması gerektiği konusunda ve diğer isteklerinizi belirtmenizi diliyorum. Sizlere hizmet etmek ve sizlere faydalı olmayı inanın ibadet syıyorum. Halkımızın sağlıklı beslenmesini, toplumun sağlığını, ekonomimizin canlı olmasını ve yok olup giden ürünleri toplayan siz çok değerli arıcıların her istediğinin gerçekleşmesi dileği ile.
Sonsuz başarılar dilerim.
Uzm. Biyolog.Yalçın SEZEr.
yalcinsezer@msn.com

NİZAMETTİN KAYRALI ZİYARET

Dedem Rasim SEZER 1923 doğumludur. 1932 yılında 9 yaşlarında İstanbul’a gelmiş ve o gün bu gündür memleketimiz ve İstanbul arasında mekik dokumuş. Şu anda 84 yaşlarında. Bana eskiden yaşadığı gezdiği yerleri anlatır. Bende küçüklüğümde Bakırköy deki o tek katlı ve iki katlı evleri hatırlıyorum. Bahçelerindeki arı kovanlarını dün gibi hatırlıyorum. Bu gün İstanbul un en büyük ve kalabalık olan ilçesinde 25 yıl önce arı kovanlarının evlerin bahçelerinde olması, ne kadar hızlı dünya değişiminin olduğunun bir göstergesi. Lakin diğer yandan halen bu şehir içerisinde doğal yaşamla beraber neslini devam ettirebilen bal arılarının olması , gerek kırsalın meraklı insanlarının balkonlarda gerekse yaban yaşamdan duvar çatlağında ağaç gövdesindeki oyukta yaşam süren arıların varlığı hala şehir merkezlerinde dahi yaşanılabilecek havanın bulunduğunu gösteren bir ışıktır.

Çocukluğumda Nizamettin amcaların bahçelerinde bulunan arı kovanlarını yolda annemin elinden tutup geçerken, bahçenin sonuna kadar kafamı çevirmez ve gözümü, arılardan ayıramazdım. Arı kovanlarının yanına kadar gittiğim o ilk günümü hiç unutmam. Sanki beni arı soktu sanıyorsunuz belki bu cümlenin gelişinden ama inanmazsınız, beş yaşlarında iken bir grup arının giriş deliğine doğru kanat çırptıklarını hem dün gibi hatırlıyorum hem de o gün bu arıların neler yaptıklarını çok merak ettiğimi sizlere söylemeden duramayacağım.

Nizamettin amca ile çevredeki arıcıların isimlerini karşılıklı zikrettik Dünyadan ahrete göçenleri söyledikçe gözlerindeki hasreti ve üzüntüyü hissetmemek elde değil. Lakin ismi söylenen arıcıların bir çoğu yaşça benden büyük olduklarından hatırlayamadım. Bir kısmını hayal meyal hatırladım. Gerek Nizamettin amcanın gerekse bizim eski Bakırköylü olmamız nedeni ile kendisinden bir ricam oldu. Tüm ustalar çıraklarına el verirler. Usta artık çırağının işini yapabileceğine ve kendisi gibi bir eleman yetiştirebileceğine kanaat getirince çırağına el verir. Nizamettin amca bana el verebilir misin dedim. Sohbetimiz ve ziyaretimiz kendisinde kanaat uyandırdı ki . Büyük usta, arıcılık duayeni Nizamettin Kayral bana el verdi. Bu işte başarılarımın devamını diledi. Kendisine çok teşekkür ediyor. Daha nice arıcılık kitapları yazmasını canı gönülden istiyoruz. Nice nice uzun ömürler dileyerek ellerinden öpüyorum.

DOĞAL ÜRÜNLER FUARINDA GÜNER KAYRAL



Doğal ürünler fuarında Güner Kayral arıcılık ile ilgili kitap ve dokümanların bulunduğu bir stand oluşturdu.









Bu stand doğal gıda ile ilgili bir ürün satmamasına rağmen, ziyaretçiler tarafından ilgi ile izlendi. Doğal balların üretiminin ne türlü yöntemler ile yapılması gerektiğinin altını vurgulayan kitaplarla bir çok üreticiye yol gösteren kitaplar. Gerek kendi derlemelerini gerek babasının naçizane tecrübelerini ve gerekse diğer arıcılık kitaplarını bir arada toplayan çok değerli satandı bizlerde gezdik ve taktirle karşıladık.

24 Aralık 2006 Pazar

TÜM TÜRKİYEDE BAL BİRLİKLERİ KURULUYOR HABERİNİZ OLSUN

Tüm Türkiye de bu aralar bal üreticileri birlikleri kuruluyor haberiniz olsun. Arı yetiştiricileri birliklerinin ardından 5200 sayılı yasa ile kurulması istenen bal üretici birliklerinin kurulması çalışmalarına tüm yurt genelinde hız verilmiş durumda. Tüm arı severlere, bal üreticilerine ve sektördeki sorunların farkına varan arıcılıkla ilgilenenlere ilanen duyurulur. Önceki arı yetiştiricileri birlikleri ile omuz omuza çalışmalar yapacak olan bal üreticileri birlikleri sektörde çok sesliliğin başarıya giden yoldaki temsilcileri olarak çiftçilere ve arıcılara yol gösterici olacağı ümidi ile arıcılarımızın yeni oluşumlarda görev almalarından yanayım.

SEMİNERLERE DEVAM OCAK AYININ 3. HAFTASI KOCAELİ GEBZEDEYİM

Gebze bal üreticileri birliği başkanı Kadir Gürkan’ın girişimleri ile Kocaeli’nin Gebze ilçesinde ocak ayının 3. haftasında konuşmacı Yalçın SEZER ile birlikte arıcılık semineri yapılacaktır. Seminerle ilgili kesin tarih ve program ileride duyurulacaktır. Tüm arı sevdalılarına duyurulur. Yakın il ve ilçedeki arıcılar davetlidir.

AYANCIK BELEDİYE BAŞKANININ TAKDİR EDİLECEK ÇALIŞMALARI

Batı Karadeniz’in önemli ve karakteristik bir bitkisidir kestane ağacı. Ormanlık alanlar oluşturur. Meyvesi, kerestesi ve balı son derece değerlidir. Her bir unsuru ayrı bir ekonomik değer verir kendisine ve insanlara. Özellikleri saymakla bitmez. Fakat bu çok değerli kapitallerin başında büyük bir felaket vardır. İnsanlık aleminin başında bulunan AIDS ve kanser gibi bir durumdur bu. Kestane ağacı hastalıkları. İki tür hastalığı var bu ağaçların, birincisi dal kanseri, diğeri mavi mürekkep hastalığı diye isimlendiriliyor. Uzun yıllar sonra gelişmesini tamamlayabilen bu ağaçlar, bu iki hastalık nedeni ile ömürlerini kaybetmek noktasındadırlar ve ülkemizde belli bir süre sonra bu ekonomik değeri yüksek olan ağaçların nesli tükenebilecektir. Yetkililerin biran evvel bu durumun farkına vararak tedbirler alması gerekiyor. Arıcılarımızın en büyük nektar akım dönemi olan kestane ağaçlarının çiçek açtığı ve tırtıl diye isimlendirilen nektar salgılayan unsurları bir müddet sonra resimlerde göreceğiz. Bir müddet sonra hastalarımız mide rahatsızlıklarında kullandıkları kestane balına müzelerde bakar olacaklar. Fiyatı Anzer balı gibi spekülatif olarak değil, bulunamadığı için para ile bile satılamayacak bir hal alacaktır.
Arıcıların bilinçlenmesi ile daha fazla miktarda bal üretilme çalışmalarında etkin rol oynayan ve çiftçilerin kalkınması ve eğitiminin artması ile bu ağaçların korunması için kamu oyu yaratan, arıcıların kalkınması ile memleketimizin kalkınmasına yardımda bulunan bir yerel yönetim başkanını takdir etmemek mümkün değildir. Çiftçilerin kalkınması, eğitimle olacaktır. Eğitilmiş çiftçilerimizin memleket ekonomisine yapacakları katkı azımsanmamalıdır. Sağlık, bereket ve ekonomik değerle katma değer kazandıran çiftçilerin eğitiminde rol alan Ayancık Belediyesi Başkanı Ayhan ERGÜN’e şahsım ve tüm Türkiye arıcıları için teşekkürü bir borç biliyorum.

DOĞAL ÜRÜNLER FUARINDA BULUŞMALAR

SİNOP SEMİNERİ SONRASINDA TESPİTLER

Sevgili arıcılar

Sinop, Ayancık ilçesindeki izlenimlerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum. Ülkemizin her köşesi arıcılık faaliyetlerini yapmak için mükemmel imkanlarla bezenmiş ve bizler bu mükemmel zenginliğin farkında olmadan bu faaliyetleri yerine getirme çabasında sanki bir nehrin azgın sularında, nehrin akış yönünün tersi istikametinde çok fazla güç sarf edercesine kürek sallamaya çalışıyoruz.
Bu benzetme Türkiye de bulunan bir çok arıcıyı maalesef çok iyi ifade etmektedir. Devlet kurumlarının hantal çalışması, konu ile ilgisiz olan kişilere görev verilerek işlerin düzenli yürütülmesine imkan tanınmaması, vatandaşımızın verimli arıcılığın yapılması için girişimlerde bulunmaması gibi bir çok etken verimli arıcılığın ortaya konulmasını engellemektedir.
Florası ve iklimsel özellikleri ülkemiz kadar zengin olmayan bir çok Avrupa devletinde 65 kilo ile kovan başı ortalama bal alınabilmekte iken, ülkemizde 16-18 kilo sularında dolaşan ortalama bal verimi insanı oldukça üzüyor.Diğer arı ürünlerinin üretilmemesi ise ayrı bir handikap.
Ayancık ilçesi bu açıdan bakıldığında ilgili arıcıların, resmi kurumların ve lider arıcıların yoğun olarak toplandığı bir konumda yer alıyor. Verimsizliği giderme ve başarılı arıcılık yapabilme düşüncesi ile yapılan çalışmalarda rol alanları yürekten kutluyorum. Bu çalışmada benimde bir miktar yardımım olabildi ise ne mutlu bana.
Batı Karadeniz bölgesinin sahil noktasında yer alan iklimsel özellik, kendine özgü bir durum arz ediyor. İkliminin rutubetli ve serin olması, arıların güneşi görür görmez kovanı terk edip serin hava bastırınca geri gelememesi, nektar salgılayan bitkilerin yoğun ormanlık bölgede arıları sanki çok fazla beslenebilecekleri bitki çeşitliliğinin varlığını bize hissettirse de, sabit arıcılığın yapılması için uygun bir bölge olamayışı nedeninden ötürü arıcılığın verimli yapılamamasına neden olmaktadır. Bölgenin nektar akımı dönemi fasılalı birkaç akım döneminden oluşsa da en yoğun nektar akım döneminin kestane ağaçlarının çiçek açtığı döneme denk geldiğinden arıcılar balı bu dönemde yapmaktadırlar. Lakin arıcıların kolonilerde bal yapacak tarlacı arıların yoğun olarak artış gösterdikleri dönemi genellikle bu bal dönemi sonunda yada dönem bittikten sonra oluşturabildiklerinden dolayı bal verimi çok düşmekte ve 10 kilo kadar bal yörede çok fazla ürün olarak düşünülmektedir. Ana arı üretilmemesi ve hatta değişim işlerinin yapılmaması, nektarın zaten son derece az olarak elde edilmesine imkan veren iklimle yan yana olması birde arıcılık tecrübe ve becerisinin az olması ile birleşince arıcılarımızı küsme noktasına gelmiştir.
Lakin yörede lider arıcıların olması, devlet kurumlarında bulunan elemanların ve kurum amirlerinin durumu fark edip çalışmalara başlanılması Ayancıkta kısa sürede verimin artması için çok büyük gelişmelerin ortaya çıkmasına neden olacaktır.

13 Aralık 2006 Çarşamba

SİNOP SEMİNERİNDEN GÖRÜNTÜLER


Sağdan başlayarak sırası ile
Ayancık Halk Eğitim Müdürü Zeki bey, Ayancık İlçe Tarım Müdürü, Ayancık Belediye Başkanı Ayhan Ergün, Sinop Arı yetiştiricileri birliği başkanı İlyas Çolak ve Ayancıklı arıcılar seminer başlangıcında İstiklal Marşını söylerlerken.


Ayancık belediye başkanı Ayhan ERGÜN seminer konuşmasını yaparken. Kendisininde İstanbulda 17 yıl yaşadığını, memleketine karşı görevlerini yerine getirme düşüncesi ile görevde bulunduğunu, kırsal bölgelerindeki çiftçilere tarımın her alanında desteklerinin devam edeceğini bildirdi. Bu eğitim çalışmasının bir parçası olduğundan dolayı ayancık çiftçileri tarafından taktirle karşılandı.







Seminer ilgi ile izlendi ve bilgiler artırıldı.




Seminerde verilen bilgiler Ayancık ilçesi hudutlarında kullanılabilecek arıcılıkla ilgili ip uçlarını içeriyordu.



Sinop İli Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı İlyas Çolak Bölgede üretilen orman gülü balının tansiyon düşürücü özelliğinden dolayı şikayet olabileceğini bu durumda cezai müeyyide uygulanılacağını belitti. Suçlu duruma düşmemek için yapılması gereken işlemin gerekli yerlere müracaat edilerek biran evvel bal üreticisi belgesi alınması gerektiğini belirtti.




En sağda Sinop İli Ar Yetiştirileri Birliği Ayancık Ankara Temsilcisi Metin Acar seminer sonunda seminerde emeği geçen her kese şükranlarını bildirdi. Kendisi bu seminerin gerçekleşmesinde etkin rol almış ve ülkemiz arıcılığının gelişmesinde büyük katkılar sağlamıştır. Metin Acar'ın bundan sonraki yaşamında da her türlü başarının, bereberinde bulunmasını dilerim.




Yalçın SEZER'e verilen Plaketin ardından seminer son buldu.

1 Aralık 2006 Cuma

09.12.2006 TARİHİNDE SİNOP İLİ AYANCIK İLÇESİNDE ARICILIK SEMİNERİ YAPILIYOR

09.12.2006 Tarihinde Sinop İli Ayancık İlçesinde Sinop İli Arı Yetiştiricileri Birliği çalışmaları kapsamında, Ayancıklı Metin ACAR’ın girişimleri, birlik başkanı İlyas ÇOLAK’ın çabaları ve Ayancık Belediye Başkanı Ayhan ERGÜN’ün yardımları ile arıcılık semineri verilecektir.

Uzman Biyolog Yalçın SEZER tarafından verilecek olan seminere çevre il ve ilçelerden konu ile ilgili herkes davetlidir.








Yalçın SEZER’i tanıyalım.

-1971 İstanbul doğumlu. Aslen Kastamonuludur.
-Tüm öğrenim hayatını İstanbul da tamamladı.
- 1993 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümünden mezun oldu.
-2006 yılında Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümünde Flora ve Vejetasyon üzerine yüksek lisansını tamamladı.
-Doğal hayatı koruma vakfı ve Tema vakfı çalışmalarında bulundu.
-Ana arı, oğul, bal, polen ve arı sütü üretim çalışmalarında bizzat kendisi çalışmaktadır.