26 Mayıs 2008 Pazartesi

İSTANBULLU ARICILARA KENE HABERİ İLE İLGİLİ BİR MÜJDE DAHA

KKKA AÇISINDAN İSTANBUL RİSK TAŞIMIYOR
Zati Vatansever'in verdiği bilgiye göre, İstanbul'da görülen kene türü ağırlı olarak Ixodes Ricinus. Bu kene genellikle nemli taban örtüsüne sahip ormanlık alanlarda yaygınlık gösteriyor. Türkiye'de en çok Marmara ve Karadeniz bölgelerinin denize bakan kesimleri ve Akdeniz bölgesinin yüksek kesimlerinde görülüyor.
Söz konusu kene Laym Boreliyoz ve kene ensefaliti denilen iki ciddi hastalık taşıyabiliyor. Bu hastalıklar da günümüzde birçok Avrupa ülkesinin başlıca sağlık sorunları arasında yer alıyor. KKKA hastalığı ise hyalomma marginatum adındaki kene tarafından bulaştırıyor. Bu kene genellikle orta Anadolu platosu ile Karadeniz Bölgesinin güneye bakan kesimleri arasında yaygınlık gösteriyor. İstanbul'da ise pek gözlenmiyor. Dolayısıyla İstanbul'da KKKA hastalığı açısından bir risk bulunmuyor.
KKKA VİRÜSÜ TAŞIYAN KENE
Türkiye'de 30'un üzerinde kene çeşidi bulunuyor ve bunlar 800'ün üzerinde hastalık taşıyor. KKKA virüsü her kenede bulunmuyor. Bu virüsü özellikle Hyalomma soyuna ait keneler taşıyabiliyor.
Virüs taşıyabilen kene yumurtadan çıktıktan sonra tavşan gibi küçük yaban hayvanları ile yerde beklenen yabani kuşların üzerinde konaklıyor. Erişkin olduğu zaman buradan yere düşüyor, daha sonra da büyük yaban hayvanları, büyükbaş evcil hayvanlar ve insanların üzerine geliyor. Beslenmesini tamamlayan kene tekrar toprağa düşüyor erkek ölüyor, dişi kene ise önce yumurtluyor (bir defada 5-7 bin adet yumurta bırakıyor) daha sonra ölüyor. KKKA virüsü taşıyan bir kenenin yumurtalarının yüzde 3-5'i virüslü çıkıyor.
Erişkin avcı kene konaklayacak bir canlı bulamazsa iklim şartlarına göre ortalama 1 yıl yaşıyor. Artı 16-18 derece sıcaklıkta yaşam süresi 3 yıla kadar çıkıyor.
Büyükbaş yaban veya evcil hayvanlara gelen kene bir defa besleniyor (kan emerek), bu da 10-15 gün sürüyor.
Bu keneler karakter olarak diğer kenelere benzemiyor. KKKA virüsü taşıyabilen Hyalomma soyuna ait keneler "avcı kene" olarak da biliyor. Bu keneler diğer keneler gibi otların üzerinde değil toprakta veya toprak altında saklanıyorlar, titreşimleri, ısı, koku ve nefesteki karbondioksiti hissedebiliyorlar, gözleri olduğu için de avlarını siluet şeklinde görebiliyorlar ve avlarına atlıyorlar.
KORKMAYIN, KİŞİSEL ÖNLEMİNİZİ ALIN
Hangi kene türü olursa olsun, kenelerle bulaşan hastalıklardan korunmak için birinci ve en öncelikli yapılması gereken şey "kişisel korunma önlemlerinin" alınması. Bu konuda Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış kene öldürücü spreyler ile muamele edilmiş elbiselerin kullanılması, kenelerden korunma açısından önem taşıyor.
Özellikle kırsal alanda yaşan, tarlada çalışan kişilerin bunu bir yaşam tarzı haline getirmeleri gerekiyor.
NASIL ÇIKARILMALI
Vücuda kene yapıştığı zaman öncelikle paniklememek gerekiyor, çünkü her kene hastalık taşımıyor. Keneyi bir uzmanın çıkarmasına veya hemen bir sağlık kuruluşuna gitmek gerekmiyor.
Keneyi deriye batmış bir ağaç kıymığı gibi algılamak gerekiyor. Kene elle, peçete, pens veya iple çıkartılabiliyor. Keneyi deriye tutunduğu en yakın yerinden sabit ve yavaş hareketlerle çıkartmak gerekiyor. Keneler kolay kolay patlamıyorlar ve kusmuyorlar.
Kene tutunmasını takip eden ilk 10 günü takip etmek gerekiyor. Ateş, baş ağrısı ve aşırı kırgınlık varsa hemen bir sağlık kuruluşuna gidip kene tutma hikayesini doktora anlatmak gerekiyor.
Bu arada Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yetkilileri de kenelerin tümüyle yok edilmesinin imkansız olduğunu belirtirken, "bu konuda insanlık aciz kaldı" diye konuştular. Kene ile mücadelede en önemli önlemin "kişisel önlem" olduğunu vurgulayan yetkililer, pikniğe veya yeşil alana giden insanların en azından elbiselerinin kıvrım yerlerine sinek ilacı sıkmaları tavsiyesinde bulundular.

Hiç yorum yok: