20 Temmuz 2006 Perşembe

TÜM OKUYUCULARIMA SELAMLAR

Sevgili okuyucularım sizlerden gelen mesajlar bende daha iyi bir çalışma gayreti yarattı. Hergün açıp hoca bu gün ne ders veriyor diye bakıyorum diyen bir büyüğümün ailemle birlikte mutlu ve huzurlu olmam adına yaptığı duayı ben tüm okuyucularım için diliyorum. Memleketimize yapılan hizmetleri ibadet sayan arıcılarımızın çabalarını ve gayretlerinin boşa çıkmaması dileği ile.
Çok yakında gene sizlerle olacağım.
Bu ara işlerimizin yoğunluğundan dolayı görüşemiyoruz.
Hepiniz kendinize iyi bakın .
Siz bu memlekete lazımsınız.

Yalçın SEZER

16 Temmuz 2006 Pazar

BALI SÜZÜLMÜŞ ÇERÇEVELER İLKBAHARDA ARILARA VERİLEBİLİRMİ

Balı süzülmüş ve bal bulaşıklı çerçeveler ilkbaharda kullanılabilir. Burada dikkat edilmesi gereken bir takım noktalar bulunmaktadır.
En önemlisi bal bulaşığı olan çerçevelerin dikkatli bir şekilde muhafazasıdır. Kış boyunca bekleyen çerçevelerde dikkat edilmez ise mum güvesi oluşumu ortaya çıktığı gibi olgunlaşmadan alınmış olan balların fermente olması yani mikroorganizmalarla karşılaştığında bal kalıntılarının ekşimesi söz konusu olabilir. Bu durumların ortaya çıkmasını engellemek için polen içerikli çerçeveleri bekletmemeli ve arılara vermelidir. Bal olgunlaşmadan alınmamalıdır. Serin ve güneş almayan yerlerde depolanmasına gayret edilmelidir.
Bu şekilde kış boyu bekletilen bal bulaşıklı çerçeveler iki şekilde kullanılabilir. Kuluçkalığı doldurmuş ve bal dönemi ile çakışmış kolonilerde ballıklarda kabarmamış çerçeve vermek yerine bir hamlede arıların ballığa çıkmasını teşvik edecek bal bulaşıklı bir ilave dolusu çerçeve verilebilir. Burada arılar daha hızlı bir biçimde ilaveye çıkacaklardır. Çerçevelerin kabarması için harcanacak bal henüz kata çıkmamış koloni için bir külfettir ve bu ortadan kaldırılmış olur.
Diğer yöntemse ballı çerçevelerin sırlarının alınması sırasında dikkatli davranılmış ve gözlerin çok bozulmamasına özen gösterilmiş ise , ayrıca çerçevelerde işçi arı gözü içeriyorsa bu tür çerçeveler zamanı geldiğince kuluçkalıkta arıya verilmeli ve bal bulaşığı olan kabarmış çerçevelere yumurta atılmasıdır. Burada arıların ırk faktörü önemli bir unsurdur. Bir kısım arıların gelişme düzeni bal dönemi ile çakışıp üstün başarı elde edilmekte, bir kısım arılar ise aşırı gelişimden dolayı zamansız oğul eğilimi ile verimsiz bir arıcılık ortaya koymaktadır.
Çerçeveler gerek kuluçkalıkta, gerekse ballıkta kullanılsın çok eski olmamasına özen gösterilmelidir.

15 Temmuz 2006 Cumartesi

BALI SÜZÜLMÜŞ ÇERÇEVELERİN DURUMU

Ballı çerçevelerin süzüldükten sonra içerisindeki bal bulaşıkları nasıl değerlendirilmelidir. Bal bulaşıklı çerçeveler kovanlara tekrar iade edilmeli ve arılar tarafından temizlendikten sonra tasnif edilmek üzere geriye alınmalıdır. Tasnif sırasında çerçevelerin işçi arı gözü ihtiva edenleri eni orta ve eski olarak ayrılabileceği gibi eski , erkek göz bulunduran ve kullanımında zorluk bulunan çerçeveler imha edilmeli mum eldesin de kullanılmalıdırlar. Baktığımızda içerisinde polen ihtiva eden çerçeveler var ise bunlar mutlaka kovana verilmelidir. Bu polenler arıların yavrularını beslemesinde kullanılacağından ötürü önemlidir. Ayrıca dışarıda kalan polenli çerçevelerin polen kısımlarında mum güveleri çok rahat bir şekilde gelişirler. Bu gelişme sonucu kovanlarda güve kurtları ve kelebekleri gelişir ki sonuçta
Kovanın sönmesine bile neden olabiliriz.

13 Temmuz 2006 Perşembe

BAL KOVANIN HANGİ KISMINDAN ALINIR

Bir çok arıcı balın ilaveden alındığını ve kuluçkalıktan ballı çerçeve alınmaması gerektiğini söyler. Aslında ballık diğer adıyla ilave yada kat arıların balı depo ettikleri kısımdır ve mevsimden mevsime değişebilen sayılarda olabilir. Bazı yıllar iki yada üç kat bal alındığına şahit olunur. Tabi sahte bal üreticilerinin ilaveleri merdivenle koyduklarını duyuyoruz.

Sabit yada gezginci fark etmez tamamen doğal elde edilen ballı çerçevelerin genellikle çerçeve kenarlarında yoğun bir bal akışında dahi boşlukların olduğu yada balın sırlanmamış olduğu görülür. Ballı çerçevenin genellikle üçte ikisinin yada yarısından fazlasının sırlanması balın alınabileceğinin işaretidir. Bakıldığında arılar bazı yıllar balı ilaveye değil kuluçkalığa dahi koyabilirler ve ilavede boş çerçevelerin olduğuna şahit olunur.Bu durum balın fazla miktarda gelmediğini , arıların mevcudunun balı kuluçkalık bal kemerine koymasının ardından yukarı ilaveye taşıma isteğini göstermemelerinden kaynaklanır.

Dolayısı ile sizler bal dönemi boyunca gerek besleme periyoduna devam etmiyorsanız ve sahte bal üretme isteğinde değil iseniz yapabileceğiniz iş kuluçkalıktan da bal alabilmek olmalıdır. Kuluçkalıkta en sondaki çerçeveler bal çerçeveleridir. Bazı arı ırkları bal dönemi boyunca yumurta işi ile ilgilenmeyi pek sevmezler. Bu arılar kuluçkalıkta da son derece bal tutma becerisi gösterirler. İki üç çerçeve yumurta neslin devamını sürdürecek olduğundan dolayı gereklidir. Fakat bal verimi yüksek ırklarda görülen bu davranış modeli ile daha fazla bal elde edebildiğimiz gibi eğer besleme yaparken fazla şeker kullanmaz ve kuluçkalığa sirayetini engelleyemez isek kuluçkalıktan bal alamayız. Kuluçkalıktan bal alınabilmesi için bal mevsimi başladığında değil çok önceleri şerbetin kesilmesi ve arıların doğal floradan gelen nektarlar ile kendilerini idare edebilecek beceride olmaları gerekmektedir. Böylece kuluçkalıktan aldığınız ballarda sizi utandıracak bir durum olmaz.

Birde kuluçkalık çerçevelerinin özellikle 2. ve 9. bazen tamamında bazen dağınık olarak polen ihtiva eden çerçeveler bulunur. Bu çerçevelerin balları süzülür iken bala polen tanelerinin karışımından ötürü bulanık bir görünüm verir. Polenli bal besleyici değeri yüksek bir bal olduğu halde balın çabuk donmasına neden olur. Müşterilerce görünümündeki bulanıklık nedeni ile rağbet görmez. Oysaki içerisindeki protein birimlerinin zenginliğinden ötürü son derece kıymetli bir besindir.

Sonuç olarak içerisinde katkı bulunmayan tüm ballar kovandan alınabilir. Amerika gibi kovan başına yüksek miktarlarda bal alındığı söylenen ülkelerin tamamı hesaplamalarında kuluçkalıklarda dahil edilmektedir. Hatta bu hesaplamalara yumurtalı çerçevelerin üzerindeki bal kemerleri de dahil edilir.

12 Temmuz 2006 Çarşamba

BAL HANGİ KAPLARA KONULUR

Balımızı süzdük , dinlendirdik ve artık kaplara koyma zamanı geldi. Bir çok arıcı koydukları kapların sağlık yönünden sıhhi olup olmadığını bilmeden bu işi yapar. Aslında laklı tenekeler kullanılmalıdır yada gıda nizamnamesi doğrultusunda gıda da kullanılmasında bir sakınca yoktur ibaresi olan kaplar kullanmak zorundayız. Bir çok bal firması bu işi yaparken firma kuruluşu aşamasında sağlığa uygun kaplar kullanacağını taahhüt eder ve tüketici ister plastik olsun isterse teneke bu balı güvenerek alır. Aslında balı arıcıdan alan firma ne ile geldiğine dikkat edermi etmezmi bilemiyorum ama kendilerine gelen balı mutlaka sağlıklı kaplarda pazarlamak zorundadırlar. Biz arıcılar balımızı değerine satmak istiyor isek mevcut birlik yönetimlerinde yer almalıyız. Yönetimdeki insanlara itici güç oluşturmalı ve değerine balların satılması için çaba sarf etmeliyiz. Burada balın konulacağı teneke yada bidonun sağlığa aykırı olup olmadığına dikkat etmek bile , çalıştığımız karanlık sektörde bir mum yakmak olacaktır.

11 Temmuz 2006 Salı

BALI NİÇİN ESKİLER HARMAN ZAMANINDAN SONRA ALIRLARDI

Bal eskiler tarafından bahçede süs , evin ihtiyacının giderilmesi ve birazda müthiş canlıların gizemini ve çalışkanlığının ibret verici halinin zaman zaman seyredilmesi için evin bahçesinde , yakınında tutulurdu. Çoğu da çeşitli ilkel kovanlardı. Özel olarak modern kovan yapıp da bundan gelir elde edeyim diyen sayısı son derece az idi.Çoğaltma yöntemleri bilinmiyor ve sonuç olarak ta doğal oğul yada dışarıdan bahçeye gelecek oğullar bekleniyordu.
Eski arıcılar arı harman tozunu yemeli ki bal değerli olsun derler . Kısmen doğruluk payı olan bu görüşün nedenlerinden bahsetmek istiyorum. Bir koloni balı sırladığı zaman balın suyu uçmuş ve artık bu bal olgunlaşmış sayılır. Lakin arı üzerinde yattığı ve sırrını sağlamlaştırdığı balın çok daha kıvamlı olduğu bilinir. Bunun neden arı her ne kadar çerçeve üzerinde yatarsa o kadar çok suyunu uçuracak ve balın olgunlaşmasını sağlayacaktır. Modern arıcılıkta ise bir yerden bir başka yere arının nakli söz konusu olacaktır. Bu durumda bir bölgenin ablı sırlandığı zaman diğer bölgeye gidilebilir. Balın sırlanması çerçevelerin alınmasını söyleyen bir işarettir.
Eskiler ise genellikle doğal yada ilkel kovanlar ile arıcılık yaptıklarından koloni birey sayısının yoğun olduğu ve gezgincilik yapmadıklarından dolayı bir acelelerinin olmamasından dolayı nüfusun en az olacağı sonbahar ve hatta kışa yakın olan tarihleri beklemektedirler. Hatta kış aylarında arıların soğuktan çekildikleri yuva dalakları üzerinde iken ilkel kovanlardan balın alınması son derece rahat olmaktadır.
Laf aramızda anadoluda bir tabir vardır. Köyün işi ölünce biter diye, eski arıcılarımız işlerinin yoğunluğundan dolayı da bal alınmasını bu kadar sonraya bırakıyorlardı.

10 Temmuz 2006 Pazartesi

KOVANLARDAN BALLI ÇERÇEVELERİN ALINMASI

Kovanlardan ballı çerçevelerin alınması gerçekten maharet isteyen bir çalışmadır. Genellikle balların alındığı dönemde nektar kesilmiştir. Bu dönemde arılarda müthiş bir yağmacılık eğilimi vardır. Tatlı ne bulurlarsa bir müddet sonra ortalık karışır. Sanki tüm tarlacı arıcılara haber verilmiş gibi balın bulaştığı yerde adeta oğul gibi bir kitle doluşuverir. Bu şekilde bir çalışma son derece sakıncalıdır. Arılardan bal son derece sakin ama hızlı bir biçimde alınmalıdır.
Öncelikle balı alınacak olan kovanın yanına bir ilave getirilir. Katlı kovanın içerisine bakılır. Eğer ki arı yoğunluğu ilavenin iç cidarını kaplıyor ise arılar kovan ilavesinin iç cidar duvarlarında yoğun ise çerçeveler teker teker çıkarılarak sarsmadan üzerindeki arlar düşürülmeden sakince dışarıdaki ilaveye yerleştirilir. Daha sonra en son çerçeve üzerindeki arılar kovanın ilavesi içerisine silkme yöntemi ile arılar düşürülmelidir.Üzerinde dolaşan birkaç tane arı ki bunlar genelde genç bireylerdir, fırça ile düşürülmeli ve hemen üzerine ıslak bez konulmuş olan bir kovanın içerisine yerleştirilir. Bu şekilde dışarıdaki çerçevelerin her biri sıra ile arısından arındırıldıktan sonra koloni üzeri hemen bezi örtülerek kapatılmalı ve diğerine geçilmelidir. Bu şekilde hızlı ve seri bir çalışma gerçekleştirilirken arıları huzursuz etmemek gerekir. Oysa her çerçeveyi aldığımızda üzerindeki arıları silkme işlemini yapsaydık bir arı birden fazla sayıda rahatsız edilmiş olacak ve sonuçta huzursuzlaşıp arıcıyı rahatsız edecekti.
Arıların ballı çerçevelerden uzaklaştırılması için kullanılan ilaçları ve aletleri duyuyor , okuyor fakat göremiyoruz. Yurt dışında bazı kimyasalların kullanılmasının yasaklandığını bir yazıda okumuştum. Buradan şu çıkıyor doğal olmak için doğal davranmak lazım.

9 Temmuz 2006 Pazar

BAL SÜZMEDEN ÖNCE DÜŞÜNÜLECEKLER

Arılardan ballı çerçevelerin alınması bayağı maharet isteyen bir iştir. Arıların durumu , çevredeki nektar akımı, seri çalışma ve yağmacılık eğiliminin en az olması gibi unsurlara dikkat etmek gerekir.
Öncelikle çevredeki bal kaynaklarındaki azalma dikkati çekiyor ise yağmacılık eğilimine dikkat etmek ve çalışmayı bu konu göz ardı edilmeden dikkatli bir şekilde yapmak gerekir. Ballı çerçeveler kolonilerden alınırken kesinlikle bal eldivenler, kovan ilavelerine ve çeşitli ekipmanlara bulaştırılmamalıdır. Bal bulaşığı olan yerler süratle silinmeli yıkanmalı ve arıların farkına varmadan bu bal bulaşığını kovanlara bildirmesine müsaade edilmemelidir. Aksi taktirde arılıkta arkası kesilmeyen ve iş gücü kaybına neden olacak bir kaos yaşanır ki. Bundan zayıf kolonilerde çok olumsuz etkilenirler. Yağmaya uğrayacak olursa kolonilerin sönmesi söz konusu olabilir.
Ballı çerçeveler alınırken kaç tane koloninin balı alınacak ise o kadarda ilave olması işimizi kolaylaştıracaktır. Ballı çerçevelerin sırları sır bıçağı yada sır tarağı ile alınacaktır. Bu iş için gerekli olan aletler önceden yıkanmalı , temizlenmeli ve sayısı kullanacağımızdan fazla olmalıdır. Olası bir durumda tarak dişlerin kırılması bıçak sapının kopması gibi aksilikler göz önünde tutulmalıdır. Bal süzme kazanı mutlaka geçen yıldan bu yana tozlanmış olacaktır. Temizlenmeli ve yıkanıp,kurutulmalıdır. Sır teknesi yada sır içine konacak olan bir aparat hazırlanmalı burada bal mumunun yanı sıra sır ve mumla birlikte gelen balın süzülüp alınması düşünülmelidir. Sır balının çok taliplisi olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Elimizdeki ballı çerçevelerin içeriği yaklaşık olarak tahmin edilmeli ve o kadar teneke yada bal koyacak kap bulundurulmalıdır.
Balın süzülmesi sırasında gerek ekipmanın gerekse ellerin yıkanması için temiz su bulundurulmalıdır. Ellerin silinmesinde ve ekipmanın kurutulmasında kullanılacak havlu yada bez toz ve hav bırakmayan suyu emen türden olmalıdır.
Kazandan akacak olan balın arı kanadı, bacağı , arı, propolis, mum ve çeşitli doğal unsurlar bulundurabileceği düşünülerek mutlaka süzgeç bulundurulmalıdır. Süzgeçler bir süre sonra kırıntılar ile tıkanacak ve ilk anda olduğu gibi rahat balın süzülmesine imkan vermeyecektir. Yıkandığında ise hem zaman kaybına neden olacaktır. Hem de rahat kuruyamayacaktır. Bundan dolayı yedek bir süzgeç olması işlerin daha seri ve çabuk olmasına yardım eder.
Arılıkta hijyenik kurallara riayet etmek de son derece önemlidir. Gelecekte balların organik üretimi ile ilgilenmesi zorunlu ve kaçınılmaz olan ülkemizin arıcılarının buna çok dikkat etmesi gerekmektedir.
Bir çok arıcı balını gece süzmeyi , bir çoğu da gündüz çadırda süzmeyi tercih eder. Süzme işlemi gerçekleştirilirken havanın sıcak olması çerçevedeki balın daha rahat bir şekilde çıkmasına yardımcı olmaktadır.
Çadırda sağım gündüz yapılarak zamandan kazanç ve çerçeveden daha fazla balın daha rahat bir şekilde çıkması düşünülerek yapılır. Burada eğer ki çadır içerisine arıların girmesi söz konusu olursa önü arkası kesilmeyen bir yağmacılığın oluşmasına ve çalışma zorluğu yaratacağından iş gücü kaybına neden olur. Dikkat etmek gerekir. Hele ki nektar kesilmiş ise bal kokusu arıları fena halde huysuzlandıracaktır.
Gece açık arazide yapılacaksa arıların süzme işleminin yapıldığı noktada yakılacak ışığı görmemesi işimizi kolaylaştıracaktır. Yoksa kovanı ışık varlığından dolayı terk eden arılar huzursuzluk yaratır. Burada yapılan çalışmalar sırasında yerlere damlayan bal damlaları ertesi gün arılar tarafından temizlenecek ve böylece kirlilikte hiç olmayacaktır. Bal sağımının yapıldığı anda gece eğer hava soğuk ise bir miktar bal çerçevelerde kalabilir.
.

8 Temmuz 2006 Cumartesi

AVRUPA YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ

Avrupa Yavru Çürüklüğü
Avrupa yavru çürüklüğü hastalığı daha çok ilkbahar ve yaz başında zayıf kovanlarda görülür. Özellikle nektarın az olduğu dönemlerde daha sık görülür.
Kovanların zayıf ve kötü kışlatılması , ilkbaharda soğuk ve nemli havaların uzun süre devam etmesi, yetersiz beslenme, stres ve nektar akımının geç başlaması sonunda hastalık belirtileri görülür.
Dünyada en yaygın görülen hastalıklardan biridir. Hastalığın etmeni en son yapılan sınıflandırmaya göre Melisococcus pluton adında bir bakteridir. Hastalıkta diğer bazı (sekonder) bakteri türleri de görülür ancak bunlar doğrudan hastalık oluşturmazlar fakat ölü larvanın kokusu ve kıvamı üzerinde etkili olurlar.
HASTALIĞIN BELİRTİSİ
Hastalığın kendine özgü kokmuş et ya da balık kokusunu andıran kokusu kovan açıldığında algılanabilir. Açık yavru döneminde ölmüş larvalar koyu kahverengi ve siyaha yakın renktedir ve larvadaki renk değişimi önemli bir belirtidir.
Hastalığın çok şiddetli seyrettiği durumlarda kapalı yavru gözlerinde de görülebilir. Ölmüş larva bir çöple çekildiğinde Amerikan yavru çürüklüğünde görülen ipliksi uzama görülmez, kolayca petek hücresinden çıkartılabilir. Genellikle, Amerikan yavru çürüklüğü kapalı yavrularda görülürken Avrupa yavru çürüklüğü açık yavrularda görülür.
Avrupa yavru çürüklüğü oldukça sık görülen bir hastalıktır. Ancak çoğu yerde enfeksiyonun seviyesi düşük seyrettiği ve kuvvetli koloniler, hastalıkla kendi kendine başa çıktığı için arıcıların gözünden kaçmaktadır.
Hastalığa yakalanmış kovanlarda canlı, istekli çalışan işçi arılarda aşırı bir hassasiyet , tedirginlik, isteksizlik ve tembellik göze çarpar. Ölü larvaların rengi değişir, donuk beyazdan önce sarı sonra kahverengi ve sonra da siyaha dönüşür. Larvalar genellikle kangal (C harfi) formundayken ölürler. Ölen larvalar sulu, yumuşak bir görünüştedirler sonraları ise hamur kıvamını alırlar .
MÜCADELESİ
Amerikan yavru çürüklüğündeki uygulamanın aksine şiddetli durumlar hariç, bu hastalıkta arıların ve yavru peteklerin imhasına gerek yoktur. Koloninin ana arısı bir süre kovan içerisinde kafeslenerek yumurta atması engellenir. Oxytetracycline, erythromycin veya diğer antibiyotik uygulamaları ile tedavi edilebilir. Ancak, antibiyotik kullanımı konusunda mutlak surette bir uzmanın görüş ve önerileri alınmalıdır. Çünkü antibiyotikler belli aralıklarla, belli dozlarda ve belli bir süre için kullanılması gereken maddelerdir. Aksi halde arı kolonisine, aile bütçesine ve balın kalitesine zarar verilir. Antibiyotik verilen kovanın balı uzun bir süre tüketilmemelidir. Örneğin bu sürenin oxytetracycline grubu için en az 8 hafta olmasına karşın diğer antibiyotik grupları için 1 yıla kadar çıkabilir.
Arılıkta kullanılan ekipman ve hastalıklı kolonilerin boş kovanları 50 lt suya 1 kg soda veya 1/1'lik amonyum klorid eriyiği ile dezenfekte edilmelidir.
(KAYNAK: YAYÇEP, ARICILIK , ARİCİLİK.GEN.TR

7 Temmuz 2006 Cuma

FARKLI BÖLGELERİN BALLARI KARIŞTIRILMALIMI?

Gezginci arıcılık yapan arkadaşlarımız bir bölgenin balından faydalanıp daha sonra bal akımının azalmasının hemen ardından yoğun bal akımı olan diğer bölgelere kolonilerini taşırlar. Böylece ballarını birbirlerine karıştırabilme imkanına sahip olabilirler.
Arılar bir bölgede yoğun bir şekilde bal akımı ile karşılaştıklarında ve çerçeveler bal ile dolduğunda bu bölgenin balı süzme makinesinde süzülebildiği gibi , çerçeve şeklinde de satılabilecek ballı çerçevelere sahip olurlar. Lakin akım az olursa çerçeveler dolmaz ise diğer bal akımından faydalanma isteği ile bölge değişikliği yapan arıcılar ballarının karışımı ile karşı karşıya kalırlar. Burada talebe göre değişen bir durum yaratabilirler. Arılarda bulunan sırlı çerçevelerini alarak azda olsa ballarının karışımını engelleyebilirler. Yada ballarını karıştırarak daha farklı renk ve rahiya sahip bal elde ederler. Bu arz ve talep meselesidir. Kimi kişiler karışım ballarından ziyade içerisinde tek tip nektar yada nektar karışımı farklı bir çok bitkiye ait olmayan balı tercih ederler. Bu durumda bal karışımı ve bunun oranı isteğe bağlı olarak değişecektir. Ballar dışarıdan katkı maddesi katılmadığı sürece ister karışım olsun ister olmasın kaliteli olacaktır bundan şüphemiz olmamalıdır.

5 Temmuz 2006 Çarşamba

AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ

Üzülerek bu gün arıların hastalıklarından ve hemde en kötü olanlarından birini açıklamak istiyorum. Aslında arılar bizler için mükemmel gıdaları sunan varlıklar. Onlara zarar veren bir hastalığın olması çok üzücü. Ayrıca bu hastalığın ekonomik olarak arıcılarımıza zarar vermesi bir o kadar daha üzücüdür. Arılarımızı zor duruma sokan bu hastalıkla ilgili bilgiyi Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının vermiş olduğu talimata dayanarak sizi bilgilendirmek istedim.
Aman arılarımıza sahip çıkalım onlar geleceğimizin insanlarının sağlığını, ekonomisini ve mutluluğunu ortaya koyacak olan kapitallerdir.

BAL ARILARININ AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ HASTALIĞINA KARŞI KORUNMA VE MÜCADELE TALİMATI
Hukuki Dayanak
12.11.2001 tarih ve HSHD-HHM-10474-029963 Sayılı Koruma ve Kont Gn. Md. Yazısı
1-GİRİŞ
Amerikan Yavru Çürüklüğü (AYÇ), arıların yavru hastalıkları içerisinde oldukça bulaşıcı, dünyanın her tarafında yaygın olarak görülen, önemli ve en tehlikeli bakteriyel hastalıklarından biridir. Amerikan Yavru Çürüklüğü hastalığına karşı teşkilatımızdaki veteriner hekimlerin bilgilerini tazelemek, ülkedeki arı sağlığını korumak, hastalıkla mücadele etmek ve bu hususta gerekli her türlü tedbirin alınmasını sağlamak önem arz etmektedir. Bu çerçevede 3285 Sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Yönetmeliği’nin 129. Maddesine göre bu talimat hazırlanmıştır.
2- HASTALIK HAKKINDA GENEL BİLGİ 2.1.Hastalığın Tanımı
Amerikan Yavru Çürüklüğü yavru arılarda Paenibacillus larvae tarafından oluşturulan infeksiyöz, oldukça bulaşıcı bir hastalıktır. 2.2.Hastalığın Önemi
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de arıların en tehlikeli ve bulaşıcı hastalıkları arasında Amerikan Yavru Çürüklüğü bildirilmektedir. Etkeni Gram (+) bir bakteri olan Paenibacillus larvae (White)'dır. 2.5-5 x 0.5-0.8 mikrometre büyüklükte, çomak şeklinde ve peritrik flagella taşıyan bu bakteri, enfekte larvaların her birinde bir milyarın üzerinde spor meydana getirebilir. 1.1-1.9 x 0.4-0.7 mikrometre büyüklükte ve hastalık oluşturmada etken form olan bu sporlar, ısıya ve kimyasal ajanlara oldukça dirençlidirler. Karbol fuksin ile boyandığında sporların ortası berrak kalmakta, duvarlar ise kırmızı-mor renkte boyanmaktadır. Kültürlerde koloniler 3-4 mm çapında, küçük, opak, beyaz-gri renkte görülür. 35-40 yıl gibi bir süre canlılıklarını sürdürürler. Zamanla tedbir alınmazsa koloniyi (ana arısı bulunan ve minimum 10-14 bin adet işçi arısı bulunan arı ailesini) öldürebilir hatta tüm koloniler ve diğer arılıklara (kolonilerin bir arada bulunduğu mekan) bulaşabilirler. Larvaların sindirim sistemine bulaşan hastalık sporları, barsakta vejetatif forma dönüşerek hemolenfe geçer ve süratle çoğalmak suretiyle tüm doku ve organlara yayılır. İşçi ve erkek arılar ilk 3 (üç) gün arı sütü ile beslendikleri için genç larvaların ilk iki gün hastalığa yakalanma ihtimali çok zayıftır. Yumurta açılımından sonra 53. saatten itibaren larvalar hastalığa yakalanmaya açık hale gelmektedir.
Yavru çürüklüğü kütlesinde sporların, kuru olarak 100 °C 'ye 8 saat, nemlendirilmiş yavru çürüklüğü kütlesinde 60-80 °C 'ye 240-180 dakika, 90°C' ye 120 dakika, 95°C 'ye 55 dakika, 97°C' ye 45 dakika, 100 °C' ye 11-14 dakika ve 120°C 10-15 dakika dayanabildikleri çeşitli araştırıcılar tarafından tespit edilmiştir. Bal içinde sporlar, sulu bal sıvısındakilere nazaran daha dirençlidirler. Her türlü çevre koşullarına dayanıklı olan P. larvae sporlarının bal içinde 1 yıl, peteklerde ise 40 yıl kadar canlı kalabildikleri saptanmıştır. Eğer etkenler pupa oluşumu sırasında hemolenfe geçmişlerse pupa ölür yada ölmediği durumlarda hastalık diğer jenerasyonları etkiler. Bundan birkaç gün sonra petek gözünün kapakları çöker, çatlar veya ortada küçük bir delik görülür. Ölü larva salyamsı bir kütle oluşturur. Sonradan katılaşabilir ve petek gözlerinin kenarına yapışabilir. Kuruyan larvayı yerinden çıkarıp almak çok zordur. Çok sıkı yapışmasından dolayı, temizleyici işçi arılar bunu temizleyemezler. Yaşlı larvalar ise enfeksiyona rağmen gelişimlerini tamamlayarak ergin arı haline gelirler
2.3.Hastalığın Yayılması
Başlıca bulaşma nedenleri şunlardır;
a) Sterilize edilmemiş temel petekler,
b) Arıcıların bizzat kendileri,
c) Her türlü alet ve ekipmanları,
d) Hastalıklı kovandan çerçeve alıp sağlam kovanlara verilmesi,
e) Oğul arıları ile temel petekte kolonilerin birleşmesi,
f) Hastalık etkeni taşıyan ergin arılar,
g) Yağmacılık,
h) Sağlam arıların hastalıklı bölgelere girmesi,
ı) Hastalıklı bulaşık eski kovanların kullanılması,
i) Bal,
j) Ana arı
Petek ve bal hastalığın yayılmasında çok önemlidir. Çünkü bulaşık bal ile beslenen arılar larvaları enfekte edebilmektedir.
3- HASTALIĞIN TEŞHİSİ
3.1.Klinik Muayene
Kuvvetli kolonilerde yeni bulaşmış hastalığın farkına varmak çok zordur. Hastalık ilerledikçe kolonide sürekli bir arı azalması göze çarpar. Önceleri çok istekli ve canlı olarak çalışan koloninin, arıların azalması ile uçuş deliği önündeki canlılığı azalır. Arılar uçuş tahtası üzerinde veya uçuş deliği önünde şaşırmış ve ne yapacağını bilmez bir şekilde isteksizce gezinirler. İşçi arıların dışarıya yavru atma durumunu, bal özü akımının sona ermesi ile erkek arı meydana getirecek pupaların dışarıya atılması veya aşırı açlık çeken kolonilerin koloni yaşamını emniyet altına almak için dışarıya yavru atmaları ile karıştırmamak amacıyla kovan hemen kontrol edilmelidir.
Hastalığın klinik bulguları;
a) Başlangıçta sağlıklı olan larva, önce petek gözünün tabanında " C " harfi şeklinde gelişir. Larva enfekte olduğu zaman morfolojik yapısını kaybederek hücreyi dolduracak şekilde yukarı doğru yerleşir ve bu pozisyonda ölür.
b) Ölü larvalar önce donuk beyaz, açık kahve, koyu kahve ve sonunda siyah renge dönerler.
c) Ölü larva çikolata rengi aldığında bir kibrit çöpü sokulup çekilirse iplik şeklinde 2.5-10 cm kadar uzar.
d) Bazı gözlerde ölü yavru kalıntısı gözün alt yüzeyinde düzgünce uzanmış ve çok sıkı bir şekilde göze yapışmıştır.
e) Yavru, pupa döneminde ölmüşse petek gözü kapağı (Operkulum) yavaşça kaldırılacak olursa arının dilinin yukarıya doğru kalkık ve genellikle gözün alt üst iç yüzeyine değecek biçimde sertleşmiş bir vaziyette olduğu görülür.
f) Kovan kapağı açıldığında, ısıtılmış tutkal kokusu yada bozuk balık kokusu algılanır.
g) Hastalıklı çerçevelerin yavrulu gözleri gayrı muntazam olup, üzeri açık ve kapalı petek gözleri ile alacalı bir görünüm arz eder. Çok sayıda yavrusuz göz vardır.
h) Kapalı gözlerde kapağın renkleri solmuş, içeri doğru çukurlaşmış, toplu iğne başı büyüklüğünde delinmiş bir görünüm vardır. Larva döneminde ölmekle birlikte, ölü yavrular daha ziyade mühürlenmiş gözlerde bulunurlar. Yavru, prepupa ve pupa dönemindedir.
3.2. Laboratuvar MuayeneleriKlinik bulgular hastalığın teşhisinde önem taşırsa da kesin teşhis için marazi madde alınarak laboratuvar muayenelerinin yapılması gereklidir.
3.2.1. Mikroskopik görünüm
Bir tüpe 5 ml fizyolojik tuzlu su konur. Gelen petek gözünden bir öze yardımıyla bu tüpe hastalıklı parça alınır, karıştırılır. Bundan 1-2 damla temiz lam üzerine alınarak froti yapılır. Üzerine 5-6 damla metil alkol damlatılır ve 15 dakika bekletilerek tesbit edilir. Alkol dökülüp kurumaya bırakılır. Spor boyalarından karbol fuksin ile 2 dakika boyanır ve su ile yıkanır. Preparat kurumadan sedir yağı damlatılarak immersiyonda muayene edilir.
AYÇ hastalığının teşhisi ışık mikroskobunda P. larvae’nin görülmesi ile olur. Modifiye asılı damla tekniği AYÇ ve diğer yavru çürüklüğü hastalıklarında ayırıcı teşhis olarak kullanılabilir. Şüpheli materyal su ile karıştırılır ve bu süspansiyondan bir damla lam üzerine konur, kurutulur, ısı ile tesbit edilir. 30 sn süre ile karbol fuksin veya uygun bir spor boyası ile boyanır, fazla boya su ile giderilir. Preparat hala ıslakken lam üzerine ince bir damla sedir yağı konur ve yüksek güçte bir ışık mikroskopu ile incelenir. Böylece P. larvae’nin moleküler hareketleri (brownian) görünür. Bacillus cinsine ait diğer türlerin sporları hareketsiz kalır. Sporların karekteristik ve morfolojik görünümü teşhise yardımcı olur. Eğer enfeksiyon 10 günlükten az ise bakterinin uzun vejetatif formları mevcuttur. Vejetatif formla birlikte yeni oluşan sporlarda görülebilir. P. larvae’nin boyanmasında karbol fuksin yerine giemza boyası da kullanılabilir.
3.2.2. Floresan Antikor Tekniği
Paenibacillus larvae sporları, 1 yaşlı tavşanlara enjekte edilerek immun serum elde edilir. Serumun saflaştırılmasından sonra florokrom boyası ile antiserumun konjugasyonu sağlanır. Şüpheli materyal ile konjugat % 90 oranında nemli bir ortamda iki saat inkube edilir ve floresan mikroskopta incelenir.
3.2.3. Holst Süt Testi
Yüksek düzeydeki proteolitik enzimlerin, sporlanan P. larvae tarafından oluşturulması esasına dayanır. Yağsız süt tozundan % 1’lik hazırlanan çözeltiden 3-4 ml eriyik bir cam tüpe alınır. Hastalıklı gözden bir çubuk yardımıyla numune alınarak cam tüpteki eriğiye karıştırılır. Test tüpü 36 0C’ de 15-20 dakika inkubasyona bırakılır, P. larvae varsa bulanık çözelti berraklaşır.3.2.4. Kültür Teknikleri
Paenibacillus larvae, ancak özel bakteriyolojik besi ortamlarında üreyerek spor verebilmektedir. Bunun için kompleks vasatlar gereklidir. 0.2 mg/lt Tiamin hidroklorür ile kuvvetlendirilmiş Difco Beyin-Kalp İnfüzyonu (BHI) vasatı, maya ekstresi, eriyebilir nişasta, glikoz ve Potasyum fosfat tamponu (pH:6.6) içeren vasatlar ve koyun kanı içeren vasatlar kullanılabilmektedir. Kullanılan vasatlar sıvı, yarı katı (% 0.3 agar içeren) ve katı agar (% 2 agar içeren)’dan oluşabilmektedir. Paenibacillus larvae içeren hastalıklı materyalden alınan örnek 9 ml su bulunan test tüplerinde süspanse edilir. Süspansiyon 80 0C’ye kadar ısıtılarak sporsuz bakteriler öldürülür. Steril swap süspansiyona batırılarak BHI agara sürülerek 2-3 gün 34 o C’de inkube edilir. İnokulum fazla sayıda spor içeriyorsa pleytlerin yüzeyi küçük ve opak kolonilerle kaplanır. Spor süspansiyonları başka sporlu bakterileri içeriyorsa koloniler birbirini örtecek şekilde gelişir.
3.2.5. Nitrat Redüksiyonu
Paenibacillus larvae’nin nitratı nitrite indirgemesi esasına dayanır. Potasyum nitrat (1-2 mg/lt vasat) içeren bir Beyin-Kalp İnfüzyon (BHI) vasatında çoğalabilir. Üreme meydana geldiğinde 1 damla Sulfanilik asit-alfa naftil ilave edilir ve nitrat nitrite indirgenmişse kırmızı renk oluşur. Ancak bu test teyid için uygulanır, tek başına geçerli değildir. 3.2.6.Katalaz Testi
Aktif üremenin olduğu katı besi yerine 1 damla % 3’lük hidrojen peroksit (H2O2) ilave edildiğinde aerobik bakterilerin çoğu hidrojen peroksiti, su ve oksijene ayrıştırarak kabarcıklı bir köpürme meydana getirirlerken P. larvae hemen hemen daima negatif reaksiyon verir.
3.2.7. Balda Spor Aranması
Balı 1/5 oranında sulandırıp yüksek devirde sanrifüj ederek sporları elde ederiz. Bal örneği sporlar için 45 oC ısıtılarak spor varsa yayılsın diye sallanır ve 25 ml bal 25 ml su ile sulandırılır. 44 ml pora sahip dializ tüpünün bir tarafı bağlanarak sulandırılmış bal dializ tüpüne konur ve öbür ucu da bağlanır. Tüpler 18 saat akan suyun altında tutularak veya yine aynı süre içerisinde 3-4 kez suyu değiştirilmek suretiyle dializ edilir. Dializden sonra içerik 2000 devirde santrifüj edilir. Süpernatant 9 ml su ile sulandırılır. Süspansiyon 80 oC’ de 10 dakika bakterilerin sporsuz formu ölsün diye ısıtılır ve BHI agara ekilir.
Diğer bir metot da, sulandırılmış bal örneğinden alınarak direkt agar yüzeyine ekim yapmak. Bir parça bal iki parça buffer ile sulandırılır ve santrifüj edilir. Sediment 0.5 ml su içerisinde eritilir (çözülür) ve 80oC’de 15 dakika şok ısı uygulanarak Avrupa Yavru Çürüklüğünün etkeni olan Paenibacillus alvei’nin büyümesini engelleyen 3 ?g/ml miktarındaki nalidiksik asit içeren koyun kanlı agarına inokule edilir.
4. LABORATUVARA MARAZİ MADDE GÖNDERME
Herhangi bir arı hastalığında doğru teşhis gönderilen numuneye bağlıdır. Petek numunesi yaklaşık olarak 10 x 10 cm ebadında ve mümkün olduğu kadar renk değişikliği olan ve ölü larva içerir şekilde olmalıdır. Numunede hiç bal olmamalı yada çok az bal içermelidir. Numune gevşek şekilde ambalajlanmalı ve ambalaj işleminde plastik çanta, alüminyum folyo, yağlı kağıt, teneke veya cam gibi malzemeler kesin teşhisi imkansız hale getirdiği için kullanılmamalıdır. Numune tahta veya kalın karton kutularla gönderilmelidir. Eğer peteğin bir kısmı gönderilemiyorsa herhangi bir test için yeterince materyal içeren petek gözü de yeterli olabilir.
EK-1 de yer alan marazi madde protokolü eksiksiz ve doğru bilgilerle doldurularak ilgili laboratuvara gönderilir. Numune gönderildikten sonra hastalığın tipik bulguları bakımından incelenir. Bazen peteğin durumundan dolayı larva kalıntıları bulmak zordur. Pul haline gelmiş materyal ultraviyole ışığı kullanılarak tespit edilebilir. 5.KORUNMA
Bütün arıcıların bu hastalıkla mücadeleyi en iyi şekilde öğrenmeleri ve bu konuda aşağıdaki hususlara dikkat etmeleri gereklidir.
a) Arılık temiz ve düzenli olmalı, yerlere petek, petek kırıntıları, propolis parçaları atılmamalı, eski ve hastalıklı petekler yakılarak imha edilmelidir.
b) Koloni satın alınması sırasında hastalık olup olmadığı kontrol edilerek hasta koloniler satın alınmamalıdır.
c) Kullanılmış arıcılık malzemeleri satın almamaya dikkat edilmelidir.
d) Arıların beslenmesinde hastalıklar yönünden kontrol edilmiş bal kullanılmasına dikkat edilmeli, şüpheli durumlarda (sağlıklı bal olmadığı zaman) arıların beslemesinde bunun yerine şeker şurubunun verilmesi teşvik edilmelidir.
e) Kovanların diziliminde, arıların kovanları şaşırmasını önleyici tedbirler (Giriş deliklerinin farklı yönlere bakması, kovanların değişik renklerde boyanması gibi) alınmalıdır.
f) Gezginci arıcılıkta, yer seçimi hastalıksız bölgelerde yapılmalı ve diğer arılıklardan uzakta olmasına dikkat edilmelidir.
g) Koloniler sık sık kontrol edilerek, hastalık görüldüğü anda (bal tutma dönemi hariç) hastalık görülmeyen koloniler de dahil tüm koloniler koruyucu olarak ilaçlanmalıdır.
h) Hastalık görüldüğünde Tarım İl veya İlçe Müdürlüklerine ihbar edilmelidir.
ı) Bal mumları 120°C de 10-15 dakika süreyle sterilize edildikten sonra petek yapımında kullanılmalıdır.
i) Temel peteklerin üretim izni almış olan firmalardan alınmasına dikkat edilmelidir.
j) Strafor kovanlarda nem oluşumu az olduğu için kışın sıcaklık kaybı daha az olmakta ve bakteri, mantar ve protozoa gelişimini en aza indirmesinden dolayı bu kovanların kullanılması tercih edilmelidir.
6. MÜCADELE
Amerikan yavru çürüklüğü hemen her ülkede; İhbarı Mecburi Hastalıklar arasında yer almaktadır.
Bir yerde salgın bir arı hastalığının çıktığını haber alanlar 3285 Sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunun 9 ve 10 uncu maddesine göre illerde Bakanlık İl Müdürlüğüne, ilçelerde İlçe Müdürlüğüne derhal bildirir.
6.1. Hükümet Veteriner Hekimi Gelinceye Kadar Yapılacak İşlemler
a) Hükümet veteriner hekimi hastalık çıkan yere gelinceye kadar o yerdeki idari makamlar, belediye yahut köy ihtiyar heyeti hastalıktan şüpheli kovanları muayene ve teşhis için muhafaza altına aldırır.
b) Geçici kordon konularak hastalıklı kovanların bulunduğu yere giriş ve çıkışlar önlenir. Hastalıklı kovanlarda kullanılan malzemelerin, hastalık mahallinin dışına çıkışına izin verilmez. Hastalıklı yerden kovan çıkarılmaz, buraya başka yerden kovan girmesine izin verilmez.
c) Hastalıklı kovanların bakımı için bir kişi görevlendirilir. Görevli kişinin dışında tecrit mahalline hiç kimsenin girmesine izin verilmez.
d) Bu hastalığın teşhisi için hükümet veteriner hekimi tarafından marazi madde alınmadan, herhangi bir işlem yapılmaz.
e) Alınan tedbirlerin uygulanmasından köylerde muhtarlar ve arı sahipleri, kasabalarda belediyeler, mahalle muhtarı ve arı sahipleri, gezginci arılarda ise korucu, arı bakıcısı ve arı sahipleri sorumludur.
6.2. Hükümet Veteriner Hekimi Geldiğinde Yapılacak İşlemler
Hastalık ihbarını alan hükümet veteriner hekimi en seri vasıta ile en geç 24 saat içinde hastalık yerine gider. Bu maksat için mülki, mahalli idare ve zabıta makamları gereken kolaylığı ve yardımı göstermeye mecburdur.
a) Hükümet veteriner hekimi hastalık mahallinde hastalığa el koyar, kovanlardaki yavru gözlü petekleri muayene ve kontrol eder. Gerekli marazi maddeyi alır ve İl’in bağlı bulunduğu Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsüne gönderir.
b) Hastalığın çıkışı ve seyri hakkında aşağıda belirtilen bilgiler toplanır.
-Hastalığın çıkış tarihi,
-Hastalığın başlangıcından bugüne kadar kaç kovanda larva ölümlerinin olduğu,
-Hastalıklı kovanların diğer arılıklardaki arılarla temasının olup olmadığı
-Yabancı kovan getirilip getirilmediği,
-Kordon konmadan önce başka herhangi bir yere koloni nakli yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa kime, nerelere, ne zaman ve ne kadar yapıldığı,
-İlaç kullanılıp kullanılmadığı, eğer kullanıldıysa hangi ilaçların kullanıldığı,
6.3. Hastalık Çıktığında Yapılacak İşlemler
Hastalığın varlığı laboratuvar raporuna istinaden teyit edildikten sonra mahallin Hayvan Sağlık Zabıtası Komisyonu, Yönetmeliğin 91’inci maddesindeki usullere göre toplanarak hükümet veteriner hekiminin düzenlediği “Amerikan Yavru Çürüklüğü Hastalık Çıkış Raporunu” görüşür. Alınan tedbirleri gözden geçirir, önerileri değerlendirir ve o mahaldeki AYÇ hastalığına karşı yürütülecek mücadele esaslarını oy çokluğu ile karara bağlar.
6.3.1. Hayvan Sağlık Zabıtası Komisyonu Kararları Alınırken Dikkat Edilecek HususlarHayvan Sağlık Zabıtası Komisyon Kararlarında aşağıda belirtilen hususlar yer almalıdır.
a) Hastalıklı kovanların bulunduğu yerler,
b) Kordon altına alınacak yerler,
c) Komşu köy, kasaba, ilçe, şehir veya arıcılara haber verme şekli,
d) Hastalık olduğuna dair levhaların dikileceği yerler,
e) Toplanan bilgilerin nasıl değerlendirileceği,
f) Yeni hastalanan ve ölen larvalı kovanlar için yapılacak işlemler,
g) Kordon altındaki bölgede serbest, şartlı serbest veya yasak olan hususlar,
h) Transit geçişlere yapılacak işlemler,
ı) Kordon bölgesinde zirai mücadele yapılacağı zaman kolonilerin hangi bölgeye taşınacağı
Bu kararlar alınırken dikkat edilecek hususlar şunlardır;
a) Hastalık çıkan yerde, 3285 Sayılı Hayvan Sağlığı Zabıtası Yönetmeliği’nin, Amerikan Yavru Çürüklüğü hastalığı ile ilgili maddesinde belirtilen saha kordon altına alınır.
b) Bulaşmaya vasıta olabilecek her türlü alet, malzeme ve ekipmanlar dezenfektan maddeler bölümündeki dezenfektanlarla dezenfekte edilir.
c) Kordon altındaki bölgede hastalık görülmeyen arılıklarda hükümet veteriner hekimi kontrolünde gerekli tedbirler alındıktan sonra koloni hareketine izin verilir.
d) Kordon altına alınan bölgenin sınırlarına " BURADA ARILARDA AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ HASTALIĞI VAR" levhaları asılır.
6.3.2. Hastalığın Tedavisi
Hastalık yeni başlamış ve hemen farkına varılmış ise, ilaçla tedavisi mümkün olabilmektedir. Bu durumda koloni, dezenfektan olarak kullanılan bazı kimyasal maddelerin yardımı ve ilaç olarak kullanılan bazı antibiyotiklerle tedavi edilebilir.
6.3.2.1. Dezenfektan Maddeler
Günümüzde en çok kullanılan dezenfektan maddeler ve özelliklerini sıralayacak olursak;
a) Potasyum hipoklorit (KClO) : Çamaşır sodası olarak da bilinir. Metal şurupluklar, el demiri, körük, ana arı ızgarası, maske, eldiven v.b. gibi malzemeler, 5 lt kaynar suya katılan 500 ml çamaşır suyu çözeltisinde 5-10 dakika kadar tutulur, sonra bol suyla durulanır ve güneşte kurutulur. Hazırlanan sodalı suya 250 gr Kalsiyum klorit ilave edilirse daha güvenilir bir dezenfeksiyon gerçekleştirilir.
b) Küllü Su : Potasyum hipoklorit yoksa, metal arıcılık malzemeleri % 1'lik küllü suda 1 saat kaynatılarak da dezenfekte edilebilir.
c) Zefiran : 100 ml'de 10 gr Benzalkonyum klorür içerir. Maske, eldiven gibi kıyafetlerin sterilizasyonu için 1/4000'lik eriğiyi tercih edilmeli ve çözelti için saf su kullanılmalıdır.
d) Hidrojen peroksit (H2O2): Oksijenli su olarak da bilinir. % 1'lik H2O2 çözeltisi ile arıcılık alet ve ekipmanları, boş kovanlar ve çerçeveler sprey şeklinde ilaç püskürtülerek dezenfekte edilebilir.
e) Kloramin: Boş kovan ve peteklerin dezenfeksiyonunda % 4'lük kloramin çözeltisi de kullanılmaktadır.6.3.2.2. İlaçla Tedavi
Amerikan Yavru Çürüklüğü tüm dünya arıcıları için çok tehlikeli bir hastalıktır. Tedavi için kullanılan kimyasallar dikkatli seçilip uygulanmalıdır. Hatalı ilaç uygulamaları balda kalıntı problemi yaratabilir. Amerikan yavru çürüklüğü hastalığı görülür görülmez ilaçla tedavinin yanı sıra "Transmasyon" (Çekirdek koloniler, yani dayanıklı kolonilerin oluşturulması) uygulaması da yapılmalıdır. Arı hastalıkları için son yıllarda ilaç kullanımı önemli derecede yaygınlaşmıştır. Ancak ilaçların, özellikle, antibiyotiklerin gelişi güzel kullanılması beklenen başarıyı önemli ölçüde etkilemiştir. Zira bazı hastalık yapıcı mikroorganizma türlerinin yaygın ve bilinçsizce kullanılması ilaçlara karşı toleransın artışına yol açtığı gibi dirençli suşların ortaya çıkışı da kaçınılmaz olmuştur. Bu nedenle ilaç seçiminin özellikle antibiyotik seçiminin yapılmasında hastalık etkenlerinin antibiyotiklere karşı duyarlılık derecelerinin bilinmesinde büyük yarar vardır.
Özellikle Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından bal arıları için bu amaçla ruhsatlandırılmış ve veteriner hekim reçetesi ile satılacak ilaçlar kullanılmak suretiyle ilaçlama yapılmalıdır.
Kordon yerinden çıkışta alınan tedbirler veteriner hekim tarafından kontrol edilir, noksan olanlar tamamlattırılır.
6.3.3. Arıların Toptan Öldürülmesi ve İmhası
Hastalığın ileri safhalarında AYÇ hastalığının ilaçlarla önlenmesi pek mümkün olmamaktadır. Bu durumda arı ailesi ve çerçevelerin (petekleri ile birlikte) hepsi yakılarak imha edilir. Önce akşam üzeri arıların öldürülmeleri gerekir. Bunun için kovanın uçma deliği kapatılır, çerçevelerin üzerine kalsiyum siyanid, etilasetat ya da herhangi bir insektisit uygulanarak arılar öldürülür. Yakma işlemi için, çukur kazılarak içinde çerçeveler (petekleri ile birlikte) ve ölmüş arılar toplanır ve benzin v.s. dökülerek yakılırlar. Yakma işi tamamlandıktan sonra çukur toprakla kapatılmalıdır ve bütün bu işlemler arılıktan biraz uzak bir yerde yapılmalıdır.
Isıya dayanıklı kovanın gövde, kapak ve dip tahtası ile işletmede kullanılan her türlü malzeme yukarıda yazılan dezenfektan maddelerle dezenfekte edilip, yüzeyler iyice kazındıktan sonra pürmüzle yakılarak kullanılmasına izin verilir.
Strofor kovanların kullanımına ise çamaşır suyu ile yıkandıktan ve 2 gün güneşte kurutulduktan sonra izin verilir.
6.4. Hastalık Bölgesinin Kontrolü
Amerikan Yavru Çürüklüğü Hastalığını takiple görevli hükümet veteriner hekimi bölgeyi kontrol eder. Bu hastalık ile ilgili konularda arı yetiştiricilerini aydınlatır, bu çalışmalarını bir rapor halinde İl veya İlçe Müdürlüğüne sunar.
6.5. Hastalığın Sönüşü
Kordon kaldırılmadan önce hastalık görülen koloniler son bir kez daha kontrol edilerek, marazi madde alınır ve ilgili laboratuvara gönderilir. Laboratuvar muayeneleri ile hastalığın tamamen ortadan kalktığı teyit edilir.
Hastalığın ortadan kalkmasından ve yönetmelikle belirlenen sürenin geçmesinden sonra dezenfeksiyon yapılarak kordon kaldırılır.
6.6. Temel Petek Üretim Yerlerinde Hastalığın Çıkması Durumunda
Amerikan Yavru Çürüklüğü Hastalığı yönetmeliğinde “Bal mumları 120 0C de 10-15 dakika süreyle sterilize edildikten sonra petek üreticileri tarafından piyasaya sürülür.”denmektedir. Eğer sterilizasyon yapılmazsa bal mumlarında bulunan hastalıklar (Amerikan ve Avrupa Yavru Çürüklüğü ile diğer yavru çürüklükleri, mantar ve kireç hastalığı gibi) peteklerle beraber bütün bölgelere yayılır.
Temel petek üretimi yapan yerler belirlenerek üretim izni olmayan yerler hakkında yasal işlem yapılır, üretim izni alan yerlerden numuneler alınarak ilgili labaratuvarlara gönderilir.
Temel petek üretim yerlerinden alınan bal mumu numunelerinin, laboratuvarda yapılan analizleri sonucunda hastalık etkeninin tespit edilmesi durumunda; imalathanenin üretimi durdurulur, mevcut stoklara el konularak satışı engellenir. Bütün stoğun yönetmelikte belirtilen sterilazasyon işlemine tabi tutulmasından ve üretimde kullanılan kazan ve ekipmanların dezenfeksiyonundan sonra tekrar numune alınarak ilgili laboratuvara gönderilir. Laboratuvar muayenelerinin temiz çıkmasından sonra ancak imalathanenin tekrar üretim ve satışına izin verilir.
Bakanlık hastalıkla ilgili gerek gördüğü her türlü mücadele esaslarını tespit ederek valiliklere bildirir.
EK-1
ARI HASTALIKLARI İÇİN LABORATUARA MARAZİ MADDE GÖNDERME PROTOKOLÜ

Arıcının Adı, Soyadı
:
Arıcının Adresi




:
Arılıktaki Koloni Sayısı
:
Gezginci Arıcılık Yapılıyorsa Arının Menşei
:
Hastalığın Başlangıç Tarihi
:
Arılıktaki Hasta Koloni Sayısı
:
Hastalıktan Kaç Koloninin Söndüğü
:
Kullanılan İlaçlar ve Kullanma Tarihleri
:
Klinik Bulgular



:
Hangi Hastalıktan Şüphe Edildiği

:
Marazi Maddenin Cinsi ve Adedi

:
Marazi Maddenin Alındığı Tarih
:
Marazi Maddeyi Alan Veteriner Hekimin Düşünceleri :




Veteriner Hekim
İmza
Not: İki suret doldurularak, biri laboratuara gönderilecektir.



TARIM VE KOYİŞLERİ BAKANLIĞI, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü

4 Temmuz 2006 Salı

ANA ARININ İŞARETLENMESİ

Ana arı kolonide en önemli bireydir. Bu önemli bireyin kalabalık koloni içerisinde bulunması zaman zaman gerekebilir. Ana arının arlığını anlamak için mutlaka ana arının görülmesine gerek olmayabilir. Arı kovanı içinde günlük yumurtalar var ise mutlaka ana arı vardır anlamına gelir ve görmeye gerek kalmaz. Diyelim ki ana arı olup olmadığı kovan içerisindeki yumurta ile de anlaşılamıyor. Yani kovanda ana arıyı görmediğimiz gibi günlük yumurtada göremiyoruz bu durumda yapılacak iş koloniye günlük yumurtalı bir çerçeve vermek olmalıdır. Bu durumda eğer koloni içerisindeki ana yokluğu durumu varsa o halde arılar kendilerine verilen günlük yumurtalı çerçeve üzerine genelde de çerçevenin orta kısımların da ana memesi yaparlar. Eğer ki döllenmemiş yada döllenmiş fakat daha yumurtlama becerisi kazanmamış bir ana var ise bu yumurtalara hiç dokunmazlar. Normal yumurtaların bakımına devam ederler.
İşte gerek pratik bir takım bilgiler ışığında gerekse tecrübelerle ana arının bulunmasına kolaylık sağlayan bir diğer uygulama ise ana arıların işaretlenmesidir. Bu iş için özel yapılmış ana arıya zarar vermeyen kimyasal içerikli boyalar kullanılmaktadır. 5 yıllık renkleri yılın son harfi ile gösteren boyalar kullanılmaktadır. Beş ayrı renk 10 yıla dağıtılmıştır.0-5 mavi renk beyaz 1 ve 6'yı; sarı 2 ve 7'yi; kırmızı 3 ve 8'i, yeşil 4 ve 9'u belirtir. Bu şekilde ana arılar işaretlenmelidir. Fakat teknik arıcılıkta her yıl ana değişimi uygulaması daha sağlıklı ve başarılı bir yoldur. En çok analar 2 yaşında olmalıdır. Ana arıların yaşlarının bu kadar yaşlı saklanmasındaki amaç belli ırkların ana arılarının yumurtalarından erkek ve yeni ana arılar için damızlık yumurtası kullanılması çalışmasıdır.
Ana arılar ele alınarak, direkt çerçeve üzerinden, yada bir pistona sıkıştırılarak işaretlenebilir. Fakat tavsiyem ana arıyı çok ezmemek,üzerine bastırmamak ve ona zarar vermemektir. Çünkü kolonideki arılar içerisinde en nazik ve dayanıksız olan arı ana arıdır.

3 Temmuz 2006 Pazartesi

BÜYÜK KENTLERDE ARICILIK YAPILABİLİRMİ?

Büyük şehirlerde arıcılık yapılabilir mi diye soru çoğu zaman ilgi çekici gelmeli insana. Bende ilkin bu soruya olmaz herhalde diye düşünerek hayıflanmıştım. Ömrümün büyük bir kısmını İstanbul gibi büyük bir şehirde geçirdiğimden ve kent ortamında hiç de ziraat ile ilgili bir çalışma görmediğimden belki de tabiat ilgimi daima çekmiş ve isteyerek biyoloji bölümünü okumuş idim. Yıllar sonra arıcılıkla olan ilgili çalışmalarıma anadoluda mesleğimi gerçekleştirme çabaları ile birlikte yan yana götürme fırsatı buldum.
Arıcılığa başlayan herkes mutlaka Nizamettin Kayral amcanın kitabını mutlaka hatim eder hatta yetmez tekrar tekrar okurlar. Bende çocukluğumun geçtiği Bakırköy de zaman zaman arı kovanlarının bulunduğu o bahçeyi dikkatle izler gelip geçerken kutuların içerisinde ne olduğunu anneme sorardım. Çocukluk yaşlarında kovanlardan çıkan bu böceklerin yuvalarına nasıl girdiklerini , nasıl yerlerini şaşırmadıklarını anneme sorardım. Sanki ilerde bu işlerle uğraşacağımı biliyormuşçasına tabiatla ilgili gözlemlerim hiç durmadan arttı. İsteyerek okuduğum Biyoloji bölümünün ardından en çok heves ettiğim araştırmaya açık olan Biyoloji öğretmenliğime devam etmekteyim. Nizamettin beyin arılığını gören onunla tanışan ,konuşan biri olmak benim için bir ayrıcalıktır.
Arıcılığa Artvin ili Yusufeli ilçesinde Pamukçular köyünde başladım. O bölgenin mükemmel arıcısı Ahmet Ağduman hocamızın arıcılıkla ilgili bilgi ve tecrübelerinden yaralandım. Köydeki Hacı amcadan aldığım 2 Kovanla başladığım arıcılığı bu gün büyük boyutlarda şehirde yapmaktayım.
Şehre gelinceye kadar arılarımı önce Yusufelinden görev yerim olan Giresun Espiye ilçesine götürdüm sonra memleketim Kastamonu Abana – Bozkurt ilçelerine götürdüm Fakat uzaktan kumanda ile çok zor olduğunu gördüğüm arıcılık işini İstanbul da doğduğum büyüdüğüm kentte yanı aşımda yapmalıydım ve öyle oldu. İstanbul dışında tabiatın müsaade ettiği yerleri bir köşeye bırakın balkonlarında arı bakan nice arı sevdalısı gördüğümde şaşkınlıktan kendimi alamadım. Algıda seçicilik denilen psikolojik tanım burada kendini gösterdi ve ben hemen her yerde arıcılıkla uğraşan kişileri kısa sürede buldum ve tanıştım.Şimdi bırakın İstanbul u Türkiye de arcılıktan bahsedildiğinde tanınan biri olmakla karşı karşıya kaldım. Bu tanınma durumu bana mutluluk vermekte . İnsanlar akalarından birkaç şey bıraktıklarında ölümsüz olurlarmış. Yada öldükten sonra kendilerinden bahsettirebilirlermiş. Kitap, cami gibi kullanılabilen bir bina , bilgili insanlar yetiştirdiklerinde. İçeriğini doldurduğum sitede mutlaka eksikler vardır ve mutlaka eklenilecek birçok bilgi bulunmaktadır. Fakat yapılan bu çalışma bile büyük bir boşluğu dolduracak seviyede nitelendiriliyor. Bilgiye ne kadar çok ihtiyacımız olduğunun göstergesi mailler her zaman geliyor.
İstanbul da en ufak bir bölge bulan arı sevdalıları dere kenarlarında, bahçelerinde, taraslarında,balkonlarında, yol kenarlarında ,yazlıklarda yapmaktadırlar bu zevkli işi . Belki büyük masraflar harcayarak çok cüzide olsa bal elde etmektedirler. Bazı seneler yüksek miktarda bal elde ettiklerini söyleyenlerde vardır. Şehir atmosferinde elde edilen balların ne derece iyi olduğunun düşünülmesi gerekmektedir. Lakin şehrin yoğun olduğu bölgeler dışında ziraat yapılan kırsal ilçelerin olduğu bir gerçektir. Buralarda yıllardır ayçiçeği yada kestane balı elde eden arıcılar bulunmaktadır.
Şişli gibi bir yerde balkonda duran oğulun kendine mum örerek yuva yapmaya çalıştığı düşünülecek olursa memleketimizin ne derece arıcılık yapmaya elverişli olduğunu anlatmaya gerek bile kalmaz.
Ne diyorlar. İstanbulun taşı toprağı altın . Söyleyenler bilerek söylemişler demekki.

2 Temmuz 2006 Pazar

KOVANDAN BALLI ÇERÇEVELER NE ZAMAN ALINMALIDIR?

Ballı çerçeveler kovanlardan eskilere göre harman tozu görmeden alınmaz. Aslında buradaki amacın kovan içerisindeki ballı çerçevelerin suyunun iyice uçması şeklinde yorumlanması gerekir. Kovanlardaki balların sırlanması artık balın olgunlaştığı anlamına gelmektedir. Ballı çerçevelerin üzerinde bulunan sır balın artık olgunlaştığını ve alınabileceğinin bir göstergesidir.
Bazen arılar bal gözlerinin üzerini mevsim kısıtlı gittiğinden dolayı tamamen doldurulamaz ve bal sırlanamaz ballı gözler üzeri açık bekler ve belli bir süre sonra arılar göz balı olarak adlandırılan bu balı alt kata alırlar böylece arıcılar balı tüketti diye düşünürler. Bal kısmen tüketilmiş kısmen alt kata taşınmıştır ve üst katta bulunan sırlı bal beklemektedir. Miktarı mevsimin çerçeveleri doldurabilecek kadar iyi bir mevsim olmadığından dolayı bu şekilde olmuş olur.
Bazı yıllar ise arılar artık yumurtlayacak kuluçkalıkta dahi yer bulamayacak şekilde kovanları bal ile doldururlar. Bu şekilde mevsimin çok iyi olduğu anlaşılabilir. Lakin kışlatma bakımları yapılırken kovan içerisindeki kuluçkalık çerçevelerinde yumurta atılımı için gerekli olan yerin ayarlanmasına dikkat etmek gerekir. Kenarlarda bulunan ballı çerçeveler alınabilir.
Bal alınırken bir çerçevenin 4 de 3ünün sırlanmış olması yeterlidir. Bu hesapla 3 çerçeve sırlı bir çerçeve sırsız bal da kullanılabilir. Fakat çerçevelerin sırlı olması balların ekşime durumunu ortadan kaldıracaktır. Sırsız balların kovanlardan alınıp süzülmesi sonucu alınan ballar bir müddet sonra ekşir ve bozulur. Bu tür ballar tad bozukluğuna uğrar ve sirkeye benzer bir yapı kazanır. Böyle olması da normaldir. Sulu olduğundan dolayı fermentasyon sonucu balda sirkeleşme olayı meydana gelir.
Teknik arıcılıkta balın sırlanmasının ardından alınması balın alınıp yerine yeni kabarmış çerçeveler verilerek daha fazla bal elde edilme çabası ile düşünülmelidir.