26 Eylül 2007 Çarşamba

KASTAMONU BOZKURT İLÇESİNDEKİ MEŞHUR ARICILAR.

MEMLEKETTE ARICILIĞIN YARDIMLA YAPILABİLECEĞİNİ HER HALİ İLE GÖSTEREN ENDER BİR ABİMİZ SALİM ABİ.
İYİ Kİ VARSIN SALİM ABİ
SENİN DOSTLUĞUN SORUNLARI YOK EDİYOR.

BELKİDE BİLGİSİNİ ESİRGEMEDEN ANLATAN ENDER İNSANLARDAN BİRİ. SİNİRLERİ ALINMIŞ ALİ ÇETİN AMCA. BOOZKURTUN İLK GEZGİNCİ ARICILARINDAN.

BU YIL GÖTÜRDÜĞÜM LARVA TRANSFER KAŞIĞI İLE ANA BİLE YAPTI. GELİŞMELERE AÇIK , AYRICA ARI İNCELEMELERİNDE MASKE KULLANMAYAN VE ARILARLA KONUŞARAK MUAYENE EDEN BİR KİŞİ.

ÇOK FAZLA OLMASADA ETLİYE SÜTLÜYE FAZLA KARIŞMAYAN HEM BALIKÇI HEM ARICI YAŞAR ABİ.
BU KARE ÖNEMLİ. SOLDAKİ UĞUR HOCA EMEKLİ ÖĞRETMEN. AZ AMA ÖZ BAL YAPAN, KESTANEYE ALTERNATİF ÇİÇEK BALI ÜRETEN BİR ARICIMIZ.

SAĞDAKİ İSE MEŞHUR BİLAL KESİM. OCAK AYINDA ARIYA MUM ÖRDÜREN VE İLKE İMZA ATAN ABİMİZ YÖRE GAZETELERİNDE BİR DEVRE BOY BOY RESİM VE BEYANLAR VERMİŞTİR.

SOLDAKİ AHMET ABİ, SAĞDAKİ MUHARREM HER İKİSİDE YAKLAŞIK 4 YILDIR ARICILIK YAPIYORLAR.

MEMLEKETİMDEN ARICI MANZARALARI. HER AKŞAM MUTLAKA ARICILLARIN CAMİ YANINDAKİ KAHVESİNDE, SAATÇİNİN ORADA TOPLANIP SOHBET EDERDİK. bAL YAPTIRIP BAL YAPTIRMA YÖNTEMLERİNİ BİRBİRİMİZE ANLATIYORDUK. BAZEN İNATLAŞMALAR, İDDİALAR, BAZEN SOHBET ŞAKA GÜNÜN YORGUNLUĞUNU ATMAMIZA VESİLE OLUYORDU.

24 Eylül 2007 Pazartesi

GÜVENİLİR BAL YEMEK İSTİYORSANIZ BİR TAVSİYE

Birçok kişi güvenilir bal alamadığından şikayeçi. Şöyle diyorlar. Adam kapımızın önünde bal yaptırdı arılara bir damla şeker vermedi. Fakat aldığımız bal şekerlendi, hemde aradan 15 gün geçmeden bu durum ortaya çıktı. Geriye götürdük adam bide demesinmi ki bu kaliteli olduğu için böyle. Bir bal şekersizse donar. Bu nasıl şey kardeşim adamdaki yüzsüzlükte cabası diyor vatandaş.

Bizler üzerimize düşen görevleri arıcı olarak gerçekten yerine getiremiyoruz. Şöyleki sattığımız balın kaliteli olup olmadığını satış yaptığımız tüketiciye bilgilendirme maksatlı bir yazı yada broşür veremiyorsak bile, anlatabiliriz. Zaten müşterilerimiz bizi güvenilir buldukları için bizden alışveriş yapmak üzere gelmişler nasıl oluyor da onların bilgi dağarcıklarına daha önemli aldığımız parayı önde tutuyoruz. Bir çok üreticiler şu konuda hemfikir olmaya başladı ve sekterümüze çok büyük bir baltalama yapmakta bu fikir. Şu ki ben nasıl olsa kaliteli balda üretsem müşteri donan balı hileli olarak kabul ettiği için ver gitsin şekeri, glikozu diyorlar. Birde glikoz katılmış balların donmaması halk arasında glikozlu balın kaliteli bir ürünmüş gibi kabul edilmesine neden oluyor.

Burada yapılacak bir kaç önemli nokta var. Öncelikle bal üreticisi amatör ve kendi evinin balını temin etmek istyen kişinin yapacağı tek koşul şart şu olmalıdır. Kendi balını kendisi üretmelidir. Alacak evinin baçesine balkonuna yada yazlığına bir iki adet kovan değil kendi evinin ailesinin ve çevresinin balını bile üretebilme, onlara hediye edebilme fırsatı bulacak. Bu şekilde kendi ürettiği balın donmasını gören üretici çevresinede bu donma olayının normal bir olay olduğunu ancak görerek anladığında kabullenip anlatabilir ve toplumun bilinçlenmesine faydası olabilir.

Eğer profesyonel anlamda arıcılık yapan bir kişi ise, balının pazarlanmasında toptancıyı kullanıyorsa zaten sorunu yok ama kendi balını kendisi pazarlayan bir arıcı ise mutlaka balların pazarlanması noktasında donma olayının anlatılmasına özen gösterilmelidir.

ŞEVKET BEYİN ARAŞTIRMACI KİMLİĞİ VE ELDEKİ OLUMSUZLUKLAR.

Yalcın bey iyi günler> Ben> > tek bir kovanla arıcılığa bu yıl başlamış ama>> > bloglarınızdan ve yabancı sitelerden epey bilgi> > almış> ama tecrübesiz bir arı bakıcısıyım.>> > Bloglarda verilen arı ırkları genelde>> > karniol,italyan,kafkas arı resimlerine> > raslamaktayım.> Öğrendikçe Bu arıların> > yaygınlaştırılmak isteği> anlıyorum.> Ancak sonuç> > olarak melez ırkların oluştuğunu> görmekteyim.>> > Ahmet Birbilenin sitesinden yerli olarak anılan>> > Edremit Arısı,Bolu arısı,Ordu arısı,...gibi> > arıların> varlığından haberdar oldum.> Sizden ricam> > Türkiyedeki yerli ırklara ait> (ana,işçi,erkek)> > resimlerinin bloglarınız da yer>> > almasıdır.Çalışmalarınızda başarılar>> > dilerim.Saygılarımla> Şevket Bayındır.> > >



Şevket bey güzel bir düşünce sizin bu yerli arı> > resimlerinin toplanması fikri. Yanlız Türkiyede bir> > hayli genetik kirlenme ile karşı karşıyayız. Her kes> > benim ana çok iyi benim ırk güzel diye ortalığa bir> > sürü ana arı satıyor ve arılar genelde melezleşiyor.> > Şimdi sizin söylediğiniz türde bölgesel ekotiplerin> > kalmadığını düşünüyorum ben. Kaldı ise bile onların> > resimlerini temin etmek oldukça güç olsa gerek. Bir> > ayıbımızda bizim istatistiki değerlere hiç sahiip> > çıkmayışımız çünkü. > > > > Umarım faydalı olabilmişimdir.




Merhaba > Yalçın bey bölgesel saf ırkların kalmadığını tespit> etmişsiniz.> Yinede bölgelerde ki mevcut melez dahi olsa> arılarımızın (ana,işçi,erkek)resimlenerek belgemenin> Dünyada 4 sırada arıcılığı olan bir ülke için> yapılması gereken bir çalışma olarak görüyorum.> Bir resimleme formatı belirleyerek bölge arıcılarının> ve tarım il müdürlüklerinin, üniversitelerin ilgili> bölümlerinin de katılımı sağlanarak yapılacak> belgelemenin Türk arıcılığı adına iyi bir hizmet> olacağı düşüncesine sahibim.Çalışmalarınız da> başarılar dilerim.> Şevket Bayındır> Elk Müh.>

Merhaba Şevket bey

Talebiniz harika ve çok güzel. Saf ırk kalmadığı konusu bu işle uğraşan hocaların söylemi ve gerçeklik payı çok yüksek. Bazı lokallerde sıkışıp kalsa bile bu bir hakikat. Arıcılıkla ilgili her konuya olan büyük merakım sizin düşündüğünüz çalışmaya belki beni cezbediyor.Lakin bunun zorluklarını işin içinde olan biri olarak çok iyi tahmin edebiliyorum.

Bakın saygdeğer abicim şimdi diyelim kastamonu bozkurt ilçesine gidiyoruzve yöresel arı tespiti yapıcaz resimleyeceğiz. Bu bölgeye her yıl 1000-2000 arı kolonisi Antalya, Muğla ; Samsun, Trakya, Tosya, Sinop SamsunArtvin, Zonguldak, İstanbul, Amasya gibi çeşitli yerlerden arılar geliyor burada çektiğiniz hangi ırkı yerli arı kabul edeceksiniz yada hangi melez için buranın melezi diyeceksiniz.

Yapmak istediğiniz çalışmayı yurt dışından gelen bir dizi hoca yapmış. Bu arıların özelliklerini tespit etmiş. Kendi ülkelerindede ıslah yapıp bucfast denen arı ırkını geliştirmişler, Şimdi de memleketlerine dışarıdan arı getirilmesini istemiyorlarmış. Nedenide yıllarca uğraştık yaptığımız ıslah çalışmasını ber teraf ettirmeyiz diye dışarıdan ana getirme çalışmalarına sıcak bakmıyorlar.

Sizin istediğiniz çalışma mutlaka bir işe yarayacaktır. Lakin bölgesel arı satışları ile öncelikle genetik kirlenmenin önüne geçilmeli ve daha sonra sistemli bir çalışma ile ıslah çalışmalarında bu konunun öncülerine yardımcı olmalıdır. Yoksa bir anlam taşımaz gibi geliyor bana. Bu Türkiyedeki her yöre için söz konusu.

Üniversite, Bakanlık ve Birlikler bu istediğiniz çalışmayı belki yapabilirler. Fakat tek bir kuruluşun hem buna gücü yetmez hemde sonucu bakımından özveri ile çalışılması gereken bu işe sponsor bulmak biraz güç olur diye düşünüyorum.

İlginize çok teşekkürler. Yerli arı ırkları resimleme çalışması>

KUYU KEBABI= BÜRYAN= PİRAN= PÜRYAN

ismi ne olursa olsun hepsi aynı kapıya çıkıyor.
Lezzetlimi lezzetli kuyu kebapları bir hamlede birden fazla kuzunun kuyuya konulması ile oluyor.
Kuyu çam dalları ile hazırlanmış dibinde su olan bir tencere ve tuğla ile çevrilmiş bir kuyunun içinde yakılan közle oluyor. Burada üzeri kapalı kuyu içindeki kuzular kapanmış kapağın etrafı çamurla sıvanıyor. Asıl iş kuyu açılınca kemiklerinden ayrılan etin tel tel lezzet vermesiki bu yıl yaz tatildeki tek mükemmel kazanımım diye bakıyorum bu kebaba.


Bu ateş sönüyor ve kor halindeki odun ile nar gibikızarmış kuyu kebabı yenirken parmaklarınızı bile yiyebilirsiniz.

İKAZ GELDİ HABERİNİZ OLSUN

Bir çok üretici bilir ki her yıl Eylül ve Ekim aylarında havalar bir soğuma peryoduna girer. Sonra tekrar ısınır ve yağmurlar yağar. Peşinden sanki kışı garanti altında geçirebilsinler diye bir polen akımı ardından şiddeti gittikçe artan soğuklar başlar tekrar.


İşte bu yıl da havalar bize ikaz veriyor. Hava serinledi. Kışlık ihtiyaçları temin ve eksiklerin tamamlanması zamanı karşımızda. Ne yapmalıyız.

Varova ilaçlaması,
Bal tedariki ve kontrolü,
Yerden yüksek sehpa halar,
Daha sonrada sükunetle kışı geçirecekleri bir kuytu yer.

Aklınızdan sakın küresel ısınmayı çıkarmayın. 7 derece altına düşmedikçe kovan içerisindeki bal tüketiminin gittikçe artacağını hesaba katın. Ona göre tedarik ve ona göre tedbirler almayı unutmayın.

EYLÜL VE EKİM AYINDA ANA ARI YETİŞTİRİLİRMİ?

Bazı zamanlar ana arı yetiştirmenin öneminden bahsederken ilkbaharda ana yetiştirmenin öneminden bahsederiz. Bunun bir nedeni var elbette. Arı biyolojisine baktığınızda yıl içerisinde arılar oğulu genelde ülkemizde mayıs ayı dolaylarında muhtemelen bal döneminin hemen öncesinde verirler. Bu dönem ana arı yetiştirmenin tüm şartlarını ortaya koyar. Bir inceleyelim.

Ana arıların yetiştirilmesi için gerekli olan arı sütü salgılayan bireylerin bu dönemde fazlalığını görürüz. Neticede ana namzetleri çok mükemmel beslenirler. Bu ana arıların beslenmesini sağlayacak olan arı sütü ise nektarın ve polenin en yoğun geldiği zamanda üretilmiş olacak ki ana larvalarının bakımında kullanılan arı sütü memelerin tabanında yenilemeyecek ve larvanın içinde yüzer vaziyet almasını sağlayacak kadar çoktur.

Bu bakımdan gerek nektar ve polenin az geldiği gerekse mevcutların azaldığı bu dönemde yani eylül ve ekim döneminde ana elde etmek pek avantajlı değildir. Çalışmalar göstermiştir ki bu analar dahi kışı atlatabilir ve bal da yapabilir koloniler. Lakin verimli bir bal dönemi geçirilemediği gibi ana arının koloni tarafından tamda gelişmeye başladığı ilkbaharda imhası ile de karşı karşıya gelinebilme riski vardır.

İMANIM GEVREDİ

Baksanıza yorgunluk oturuşumdan belli



Dün akşam Murat Çakır ile bir sohbet yapma imkanı bulduk. Uzun zamandır ayrı kaldığım İnternet ortamından dolayı bizim sitedeki yalınlıktan bahsedeyim demiştim. Bana bir yansın etti kendisi, doğrusu çok şaşırdım. Hatta Yalçın Hoca arıcılığı bıraktı mı acaba diyenlerin bile olduğunu söyleyince bende abi imanım gevredi üç aydır dedim kendisine. Gerçektende üç aydır belki internet ortamından ayrı kaldık ve belki arılardan birinin kapağını 1,5 ay kapağını açmadık ama her günümüz arısız elbette geçmedi.

Şunu söylemek isterim ki arı sayısının fazla olması çok da önemli bir mevzu değil. Şu var 100 arınız olacağına 20 adet güçlü koloniniz olsun şöyle böyle yaptığınız 100 adet arıdan daha fazla bal alırsınız.

Bizim durumumuz tabi ki biraz daha farklı. Yaz başında bahar balı alalım bölme yapalım, ana değişelim, yeni analar yetiştirip bölmeler yapalım, kestaneye, ayçiçeğine gidelim derken bırakın yazı yazmayı, imanımız gevredi gerçekten.

Arıcılar kısa , orta ve uzun vadeli hesaplarını yapmalılar ve ona göre çalışmalarını sürdürmeliler. Yoksa gerçekten ipin ucu kaçıyor ve işiniz gücünüz birde bakmışsınız ki arı olmuş. Sosyal hayattan kopmuş arı ile yatar arı ile kalkar hale gelmiş olursunuz. Mübağlasız belki 700 ana yetiştirdik. Kovanlara verdik. Bu analardan bazılarının da satışını yaparken otobüs terminaline gidip ana arıları verecek zamanımız kalmadı.


Nerde otursam yorgunluktan yayılıp kaldım inanın


Profesyonellik çeşitli alanlarda ortaya çıkıyor bu arıcılık işinde. Bakıyorsunuz balı üretmiş biri satamıyor. Bir diğeri ana arıları mükemmel ama kimsenin haberi yok . Bir diğeri de talep çok, anada çok ama iş çok diye götürüp satamıyor. İnanırımsınız kaç kişiyi sıraya almalıyım dediğimi hatırlamıyorum. Bundan dolayı da zaten artık arıları biraz azaltmayı düşündüm ve bir miktar arıyı sattım. Memlekette, İstanbul da sattığım arılar alanlar tarafından çok memnuniyetle karşılandı. Gerek kovanların yeniliği gerekse arılardaki cins özelliği ve mevcut durumu alanları çok memnun etti.

Şimdi bu arkadaşların duaları yeter bize. Nasıl blogcu arkadaşlar arıcılar tarafından memnuniyetle karşılanıyorlarsa bende hepinizin dostluğuna karşı minnettar olduğumu bildirmek istiyorum. İyi ki varsınız.

22 Eylül 2007 Cumartesi

VASIFLI ANA ARI NASIL ANLAŞILIR?

Bir ana arı vasıflımı değil mi bunu nasıl anlarız. Ana arı genç mi yaşlımı nasıl anlarız? Bu tür bilgiler arıcılıkta çok önemli ve belki de yapacağımız çalışmaların en önemlilerinden birini oluşturuyor.

Yapılan çalışmalarımızda ana arı koloninin devamlılığını sağlayan yegane unsurdur. Ana arının genetiksel özelliği bu arının balcımı, oğulcumu olduğunu ilk olarak ortaya koyan durumdur. Buna bağlantılı olarak arının yumurta performansını, ana arı üretme becerisini dolayısı ile propolis ve polen toplama gücünü ortaya koyacak neticede mum örme gücünü oluşturacaktır. Tabi floradaki nektarın bolluğu bir yana karakteristik özelliğini mutlaka yerine getirecek olan koloni, genetik kodlarında yazılı olan zamana uygun olarak bal derleme çabası içerisine girecektir.

Biz elde edeceğimiz arıların cinsini bilir ve çalışacağımız bal için belli ırklara yönelirsek tüm sorunlar ortadan kalkmış olacak ve yüzümüzden gülücükler eksilmeyecektir.

Vasıflı ana arı elde etmenin birbirinden güzel ve değişik formülleri ve yöntemleri vardır. Bunlardan ziyade bu yazımızda vasıflı ana arının özellikleri üzerinde durmak istiyorum.

Öncelikle ana arı iri olmalıdır. Birinci kıstas budur. Ana arının iriliği onun doğum ağırlığı ile mutlak suretle ilintilidir. İri doğmuş bir ana döllendikten sonra iriliği daha da artacaktır. Şöyle ki ana arı döl yatağında bulunan yumurtalıklar dizi dizi ve bir çok kanalcıklardan oluşuyor. Bu kanalcıklarda yumurta üretimi sağlanırken, ana arı erkek spermini de kendi abdomeninde bulunan sperm kesesi içerisinde depo ediyor işte bu gelişme ve depo özelliği ana arının vücut kitlesinin artmasına neden oluyor. Birde ana arının vücut büyüklüğü ile ilgili olan feromon denilen koku bezlerindeki kitledir. Bu kitle iri analarda daha büyüktür. Neticede koloniyi yöneten ana arının varlığını diğer koloni bireyleri ancak ve ancak bu yol ile anlarlar.
Ana arının vücudundaki cüsse büyüklüğünün bir nedeni de özellikle yumurtlama döneminde ana arıların sürekli beslenmesi gerekliliğidir. Yoksa bir günde mevsimin en mükemmel zamanında ağılığı kadar yumurta yapabilmesi bir mucize olurdu. Ana arının yumurta sıklığı ve yoğunluğu arttıkça cüssesi de büyüyecek ve cüsse büyüdükçe ana varlığını ortaya koyacak olan koloni içerisindeki açık kapalı ve larva yumurta dönemindeki bireylerin bile koloni içine verecekleri hormonal düzen ortaya çıkacaktır. Ana arı ne kadar kalabalık bir koloniye hükmedebiliyor ise, ne kadar çok fazla erkekle çiftleşebiliyor ise, ne kadar fazla feromon yapabiliyor ise, ne kadar çok fazla sürede fazla miktarda yumurta atabiliyor ve işçiler tarafından yok edilmemek üzere uzun süre yaşama şansı veriliyor ise o denli kalitelidir. Vasıflıdır denilir

VASIFLI ANA ARI HAPİSLEMEKLE ANLAŞILABİLİYORMU?

Damızlık ana arıları anca temmuz ayı sonlarında alabildim. Bu dönem yaz ortası gibi olduğundan bu analar acaba kaliteli olur mu olmaz mı düşüncesinde idim fakat yapılacak bir şey yok idi. Sıramızı bekledik ve damızlık materyallerimizi aldık. Bu yıl işi azıttım biraz 300 ana yetiştiren bir işletmeye 3-5 damızlık yeterken ben 20 adet damızlık ana arı aldım. Bir düşüncem var elbet. Bunları kondisyon testine tabi tutacağım. Sonuçta bu arılardan en fazla bal yapanlarından ana arı üretmeyi düşünüyorum. İyinin iyisi ile çalışmalarımızı sürdürmeliyiz.

Ana kafeslerini sıra ile bölmelere verdim. Fakat bu arılar kıymetli analar olduğu için zayiatsız bir kabul yöntemi uygulamak istiyordum. Tecrübelerime göre ana kabul edecek olan arıların pek rahatsız edilmemesinde fayda var. Bende arılara kafesleri verdim. Lakin alışma devresini uzatmak için kek kısımlarını açmadım. Ana arıların kovandaki kalış süresini, bir diğer deyişle alıştırma devresini uzatmak için üç gün sonra kek kısmını açtım. Fakat bu damızlıklardan nasıl oldu ise bir tanesini atlamışım. Kek kısmını açmayı unutmuşum. Bu yıl ana arıları kovanlara verdikten sonra kek kısmını da açınca bu bölmelerin yanına yaklaşık 1,5 ay gibi bir süre sonra uğradım. İşlerimin yoğunluğu ve arı sayısının çok fazla olması birim koloni başına düşen ilgilenme süresini oldukça azaltıyor. Neticede 1,5 ay süre sonra rutin kontrolüm esnasında bir de ne göreyim. Kafesin içerisinde ana arı durmuyor mu. Hatta işçi arıların bir kısmı bile yaşıyor. Kafesi aldım kenara ve baktım çerçeve arasından aşağıya. Çerçevenin ortasında kapalı yumurta ve birde ucundan ana çıkmış ana arı memesini görünce bu kolonide iki ana olduğu anlaşıldı. Birde ne göreyim ana çıkmış ve salına salına dolaşıyor çerçeve üzerinde.

Böylece damızlık ana arının vasıflı olduğunu anlamış olduk. Buradan vasıflı ana arıyı anlamak için bir iki ay hapisleyerek tutmak anlamı çıkmıyor elbette. Burada ana arının öldürülemeyecek kadar iyi bir ana arı olması koloni bireylerince öldürülmesini engellemiştir. Bu durum ortaya çıkıyor. Yoksa ki ana arı mutlaka propolis ile kapatılarak ölmesi istenirdi.

BİR SORU? YORUMLARINIZI BEKLİYORUZ.

Arılığına giden ve 4 çerçeve yumurtası olan ama arısının 2 çerçeve kadar olduğunu söyleyen bir kişi bunun nedeninin ne olabileceğini soruyor? Yorumlarınızı bekliyoruz.

BLOGÇULAR




Ocak 2006 tarihinde arıcılık sitelerini dolaşırken bu alanda ne kadarda zayıf bilgiler bulunduğunu internetten yararlanan kişilerin aslında arıcı iseler daha fazlasını hak ettiklerini düşünmüştüm. Kurulmuş bir kaç site dışında diğerleri çok vasat idi. Hocamız Prof Dr Muhsin Doğaroğlu ve Murat Çakır abilerimizin dışındaki sitelerde hiç de bize faydalı birşey görememenin rahatsızlığını yaşıyordum.

Bende başladım bu güzel siteleri canlandırma adına yazılar yazmaya. Murat abi bizdeki cevheri fark etti anlaşılan haydi gel sana bir blog yapalım dedi. Başladık internet başında bana bir blog yapmaya ve bugün dağ gibi büyüyen bu blog birlikteliği doğdu. Tecrubelerimizi paylaştığımız bu bloglarda bazı yenilikleri, görüşleri , eksisi ve artısı olan uygulamaları tartışma fırsatı bularak çalışmalarımızı bölgemize uygun olacak şekilde yerine getirebiliyoruz.Halil Bilen Ali Türk Yusuf Bey ve daha niceleri. Hepimiz birbirimize kafamız sıkıştığında sorular soruyoruz. birbirimize destek veriyoruz. Hatalalarımızı ve başarılarımızı paylaşıyor ve bundan mutluluk duyuyoruz.Devrim Oskay gibi bir memleket evladının bu alanda dışarıdaki gelişmeleri yakından takip etmesi ve bize hocalık yapması, sektördeki sorunları bilen ve ortadan kaldırmaya canı gönülden hazır bir sivil toplum örgütü yapısı ile canlanmış durumda gözüküyor.Bize bal üreticileri birliğini kurmamız noktasında destekler veren Kadir abimiz bilgilerini esirgemeyen yol gösterici olan tüm arıcı abi ve kardeşlerimizi buradan selamlıyor. Bu alanda parmağını kımıldatan ve bize yol gösterici olan tüm arkadaşlarımıza selam ve hürmetlerimi sunuyorum.

21 Eylül 2007 Cuma

ARICILIKTA PLASTİK KULLANIMI

Hayatımızın her alanına girmiş bulunan plastik nedense kovan içine girince sanki çok sorun var gibi ge liyor herkese.

Su içtiğimiz pet şişelerden, elimizde taşıdığımız tüm bankamatik kartlarına, kalemlerden mutfak eşyalarına, masa örtülerinden, tabaklara hayatımızın her alanında plastik söz konusu. Biz plastiği yemiyoruz, plastiği sadecekullanıyoruz.
Hayatım boyunca bende bu durumdan rahatsız olmuştum, bir gün meşhur prof Orhan Kuralın (hani Hülya Avşarla kavga etmişti) resim sergisinde tanıştığım bir Kimya Hocası Prof bayanın söylediği sözler ile ikna oldum. Hayatımızın tüm alanlarında hatta ameliyetlarda tıbbi plastikler kullanılmakta ve hiç bir sakıncası bulunmamakta.

Hemen sizlere plastik kovan, şerbetlik çerçeve gibi aparatlardan en önemlisi olan şerbetlikten bahsetmek istiyiorum. Şimdi çok yeni bir şerbetlik modeli geliştirildi. Kovan üzerine örtü tahtası yerine geçecek şekilde konulan şerbetlik hem kovanın üzerinde bir örtü tahtası hemde üzerindeki haznesinden besleme amaçlı kullanım için tasarlanmış. Beslemede ister şerbet ister kek istersenizde sıcak günlerde hemde izalatör görevi yapsın diye su ile doldurulabilir.

En önemliside bazı arıcı arkadaşların çok rahatsız oldukları, arılıktaki görünümü bozduğu bir yana yağmur ve kar suyunu emerek kovanların rutubetlenmesini sağlayan bir durum yaratıyorken. Bu yeni şerbetlik ve örtü tahtasının çevresinde rutubeti özellikle belenmeden sonra rahat bir şekilde atabileceği delikler bulunmakta. Buradan çıkan hava ile arılar rutubetsiz bir ortamda son derece mükemmel bir hayat sürdürebiliyor.

Unutmamak gerekiyor. Arılar kesinlikle soğuktan ölmezler. Rutubetten, varroadan ve açlıktan ölürler.

Rutubetsiz kovanlar sağlıklı gelişim gösterirler. Üreticinin yüzünü güldürürler. Sizi bir dolaba kilitlesek ve ufacık anahtar deliğinden hava almanızı istesek sonunuz nice olur. Arılarda kovanlar içinde zoraki bir yaşam sürmeye çalışıyorlar. Hatta sıcak günlerde kovan ön gövdesindeki yığılmaların sebebi bu içerideki havanın yaşamaya elverişli olmamasından kaynaklanmaktadır.

Soğuktan ölmeyeceğine göre havalandırmalı örtü tahtası ve şerbetliği üzerine koyduğumuzda gerekli müdahaleleri rahatlıkla yapabiliriz. İsteyenlere tek parça, iki parça ve 3 parça şeklide tasarlanmış bu şerbetliklerden gönderebiliriz. Yeterki memleketimizin arıcısı daha sağlıklı kolonilerle ve daha verimli bir şekilde çalışmalarını sergilemiş olsunlar.

Hepinize ayrı ayrı selamlarımı sunuyorum.
Kendinize iyi bakın. Toplumun sağlığı bizim elimizde. Yüz binlerce çiçeğin nektarını toplayıp, bir çok insana hayır yapıyoruz. Şu mübarek ramazan gününde Allah hepinizin gönlüne göre versin.

Kalın sağlıcakla

ARI KUŞLARI

Hiç dikkat ettinizmi bilmiyorum ama arı kuşları genelde sabah yada akşam üzerine doğru helede hava kapalı gibi ise daha çok çıkıyor. Arıların çalışmadığı zaman arılığa doğru yanaştıkları daha çok oluyor. İstisnaları da vardır mutlaka ama genelde arı içeride iken arılıkta yoğun oluyor. Arı faal olarak çalışıyorken bir nebze daha az arılıkta görülüyor.

Bunu şu anlamda anlatmaya çalışıyorum. Cenabı Allah her canlıya bir av-avcı ilişkisi vermiş. burada arı kuşlarıda kendi hacerahlarını yiyorlar. bence bu kuşlar leblebi gibi ihtiyacından fazlasını yemiyor. bunun için çok da rahatsız olmaya gerek yok diye düşünüyorum.

Zararı varmı mutlaka var neticede birey sayısını azaltıyor lakin yıl boyu olmuyor bu kuşlar belli dönemlerde ortaya çıkıyorlar ve daha sonra yok oluyorlar. Nasıl bal 20 gün gibi bir süreçte elde ediliyor ise buna benzer şekilde belli bir dönem yaşamak için bu canlılar ile besleniyor.

Hiç bir zararlının arılarımıza yaklaşmaması en büyük temennimiz.

BANKA YANLIŞI ANLADI

Baktım kredi sorunu çözülemiyor, müdüre bu ne demek diye sorduk. Öğrenir geri dönerim dedi tabi ne gelen var ne giden. Bir gün geçti. İfademiz şu idi. Sizi atlamak istemiyoruz bakanlığa ve bankanız genel müdürlüğüne çıkacağız. Haber alamayınca bölge müdürü ile başladım işe. Tabiki iletişim üst düzeyde daha bir farklı oldu nedense. Gerekli telefon görüşmeleri neticesinde banka memuru arkadaşın rahatsızlığı olduğu ortaya çıktı. Ruh halindeki gerginlikten kaynaklanan nedenden ötürü belki bizim sorgulamayan, azarlandığında utanan ve hakkını arama çabası içine girmeyen sindirilmiş vatandaşımız gibi geri çekileceğimizi düşündüler.

Sonuç olarak biz bölge müdüründen sonra bankaya gittik ve özür alacağımızıda aldıktan sonra bilgiler netleşti. Dostlukarın bazen böyle taşkınlıklarla kurulacağı söylendi ama yinede gereksiz bir süreçti. Ülkemizin geri kalmışlığının göstergesi sadece üreticinin eğitim seviyesi ile değil her alandaki eğitim seviyesinin düşüklüğünden kaynaklandığını görüyoruz.

Şimdi bende oğul verdim. Bir arıcı arkadaşı daha memlekete uğurluyorum. Balık yemeyi değil balık tutmasını öğrettiğim için çok memnunum.

Sizlerde emin olduğunuz konularda sonuna kadar mücadele etmekten çekinmeyin hak verilmez alınır sözleri ne kadarda doğruymuş bunları yaşayarak öğreniyoruz. Üzerimizdeki ölü topraklarını atma zamanı geldide geçiyor bile. Uyanma vakti geldi.

VARROAYA KESİN ÇÖZÜM

Pek kıymetli arı dostları

Kesin çözüm diye bağıran her ilacı hem ilkbaharda hemde sonbaharda yapmak zorunda kaldığımız bildirmek istiyorum. Varroa ve arı biyolojisi biraz incelendiğinde bu tür bir mücadeleyi ancak arıları yok edince elde edebilecektir.

Varroa mücadelesinde yapılacak iş; yıl boyu süren bir seri mücadele çalışmasını bölgedeki tüm arıcılar ile birlikte yapmak olmalıdır. Şimdi sizlerin bir kısmı ilaçlamayı yapar diğer kısmı yapmazsa mücadele yapılmış olmaz. Yani ilaçlanmış bir kovanda bir süre sonra bir tane varroa görülürse mücadele tam anlamı ile yapılamamıştır.

Neticede topluca tüm arıcıların aynı dönemde aynı tür çalışmalar yapması ile başarı çok yüksek olacaktır. Bu çalışmalarda yapılacak iş eğitim olarak karşımıza tekrar çıkıyor. Eğitim ilkokuldan tekrar başlamayı değil, yaptığımız arıcılık faaliyetinin gereğince zamanında yapılması çalışmalarını anlatabilme becerimize ve çalışmalarımıza denilir.

Kayıt altına alınmış arıcıların bu işten para kazanma yada arıcılığı geliştirme düşüncesinde olanların tümü, eğitime hazır ve nazır olarak bekleyeceklerinden adım gibi eminim. Ama onlara ulaşacak bir el onlara ulaşacak bir çalışmaya ihtiyaç var. Bununla ilgili kurumların birlikler ile çalışması ve çalışmalarda birbirlerine destek vermeleri söz konusu olmalıdır.

İlkbaharda yapılan mücadelelerde erkek arı gözlerinin iptalinden, organik ilaçlamaya , sentetik ilaçların kullanımına kadar dönemsel çalışmalar devlet teşkilatları, arıcılar ve birlikler ile koordineli bir şekilde yerine getirilmelidir.

Varroanın hiç tükenmeyen ama zarar vermeyen mevcutlarda kalması dileği ile. Ekolojik dengeye göre bir canlı giderse ortamdan daha baskın başka bir canlı gelecektir. O zamanda mücadelesi daha zor yada yapılamayan bir illetle karşı karşıya kalabilme ihtimalide söz konusu olabilir.

Başarılarınız daim varrovalarınız son derece az olsun.

PINARHİSAR BAL ÜRETİCİLERİ BİRLİĞİ BAŞKANI ALİ BEY

Pek kıymetli okuyucularım.

Arıcıları parçalıyorsunuz, bölüyorsunuz furyası ile Bal Üreticileri Birliklerini görmezlikten gelmeye çalışanlara ders maksatlı mükemmel bir birlik faaliyetini aktarmak istiyorum.

AB uyum süreci ile Üretici Birliklerine verilen önemi kavramamak mümkün değil. Bunun ne derece önemli başarı getirdiğini de Pınarhisarda görüyoruz, duyuyoruz, mutlu oluyoruz.

Memlekette balınız olsada olmasada siz uluslararası standartta balınızı üretin balı gelip bağdattan alırlar. Bu gün bir çok üretici balını satamazken merdiven altında tutarken Ali beyin üyeleri ayçiçek ballarının tenekesini 182 liradan satmayı başarabilmiştir.

Birileri bu memleketin evladının ürettiği balı değerine almaya talipken birileride, dışarıdan ucuz bal alırım diye tehditler savurup üreticiden bal almama kararı veriyorlar.

Yetkililer duymalı. Atatürkün gençliğe hitabede söylediği gaflet ve delalet hatta hıyanet içinde olabilirler. Millet fakru zaruret içinde harap ve bitap olabilir sözü hiç aklımdan çıkmıyor. Bu düşüncede olan devlet erkanı ve insanlar görmek istemiyoruz. Bizler alın terimizin karşılığını istiyoruz. Bunuda söylemekten çekinmiyoruz.

Ali beyi çalışmalarından dolayı tebrik ediyorum. Arkadaşlarınada kendisine yardımda bulunduğu için ve bir memleket görevi yaptıkları için ayrı ayrı selam ediyorum.

Sorunlar üstesinden gelmek içindir. Gerekirse kavanozlar balımızı kendimizde satışa çıkarırız. Bu sefer kime baskı yapılacak ve nasıl bir çalışma yapılacak olabilir ki.

Birlikten kuvvet doğar. Parçalanma olmaz. Birliklerin kenetlenmesi dileği ile.

İSTANBULDA ARICILIK KURSLARI AÇIYORUZ.

İlimiz genelinde arıcılık kursları açılacaktır.

Kurslarımıza katılmak isteyenlerin sayısının belirlenmesi amacı ile müracaatlarını almaya başlamış bulunmaktayız. Kursiyerlere kurs tarihini, yerini ve programını katılımcı sayısı ve bölgesine göre daha sonra bildireceğiz.

Kurslarımız amatörlere, profesyonellere ve akademik seviyedekilere göre ayrı programlarda ve seviyelerde verilecektir.

İlgilenerek kursa katılımcı olmak isteyenlerin yalcinsezer@msn.com adresinden mail atmaları gerekmektedir. İlanen duyurulur.

ANA ARI DESTEKLEMELERİNDE SORUNLAR YAŞANIYOR.

Her yerde ana arı desteklemeleri ile ilgili bilgileri aktarıyoruz. Aman ana arıyı değişin genç ana arı kışın sigortasıdır. Sizin bal veriminizi artıracaktır vs. Devlette bunu anlamış olmalı ki arıcıya yılda 250 adet ana arı aldığı taktirde ana arı başına 15 ytl yi destekleme anlamında birliklere üye olurlarsa veriyor. Bu birlikler Bal üretici birlikleri yada yetiştiriciler birlikleri olabiliyor. Birliğe üye olmayanlar 7,5 ytl alıyorlar.Bilinen bunlardan ibaret.

Fakat gerçekler böyle değil. Bankalardaki mevzuatı bilmeyen kredi ile ilgili memurlar gibi. Desteklemeden bihaber ve nasıl bu işlerin yapılacağını bilmeyen memur sayısı da son derece fazla.

Buradaki sıkıntı tabi ki yine üreticiye yansıyor. Sonunda lanet okuyan üretici hem hakkını alamıyor hem de mağdur oluyor. Bu işi yapıyoruz madem kayıtlı arıcılara ulaşılsa yada bununla ilgili kurulmuş birlikler kanalı ile arıcılara destekleme alma noktasında neler yapılacağını yumurta kapıya gelmeden önce duyursak günah mı olur be kardeşim.

Arıcı aldığı ana arılarını ilçe tarım müdürlüğüne, birliğe onaylattıktan sonra kovanlara verecek, aynı zamanda gelen ana arılara ait sağlık belgesinin de olması gerekiyor. İlçe tarımlar tespit tutanağı yapıyor. Birlik yetkilisi de bu tür bir kağıt veriyor. Aynı zamanda birliğe kayıt olduğunuzu belirtir birde yazı alıyorsunuz. Bu belgelere kurs bitirme belgesi ekleniyor. İşletme tescil belgesi ve fatura ile birlikte size bir hak ediş belgesi hazırlanıyor ve neticede siz paranızı almak üzere bu belgeyi ya elden ziraat bankasına yada tarım müdürlüğü bankaya gönderiyor.

Paranızı birliğin hesabından alıyorsunuz. Tabi ki birlik bir kesinti yapıyor.

Gelelim bu işlemlerin olup olmadığına. Yorumu kolay ama çok yapılmadığından dolayı memurlar ne olduğunu bilmiyor. Adam geçimini bu yolla yaptığı halde, bu fatura sahte olabilir. Senin arın var mı bakalım. Bu arılara ait olduğunu ben nerden bileyim. Arıların üzerindeki renkleri ben görmem gerekiyor. Yok bu belgeler eksik. Asıl evrakı bana vereceksin gibi sudan bahanelerle olmadık tartışmalara şahit olduğumuz bu problemli işin sonunda alınacak paranın yarısı yollarda harcanıyor. Birde ticari gaye ile üretilmiş olan ana arıların vasıfsızlığı ortaya çıkınca zarar çok daha fazla oluyor.

Aman siz siz olun güvenilir yerlerden aldığınız vasıflı damızlıklarla kendi ana arınızı kendiniz yetiştirin. Bu tür sıkıntılardan uzak ve kafanız dinç olmuş olur.

BUSADA YAPILACAK MARMARA ARICILIK KONGRESİNE KATILACALARA DUYURU

İstanbul Bal Üreticileri Birliği üyelerine ilanen duyurulur.

Bursada yapılacak olan III. Marmara Arıcılık Kongresi kayıtlarında katılımcı ücretlerinde birliğimiz üyeleri indirimden yararlanabileceklerdir.

Üyelerimizin indirimden yararlanma talepleri için Yalçın SEZER ile irtibata geçmeleri gerekmektedir.

Yalçın SEZER
yalcinsezer@msn.com

İTHAL BAL İSTEYENLER VAR HABERİNİZ OLSUN.

Ne çok konuşmak istiyorum bu konuda bir bilseniz.

Memleketimizde arıcılıkla iştigal edenlerin dışında herkes bu konularda uzman olmuş. Hatta bu işin başında bulunanlar arıcı bile değiller. Bunu biliyorum çünkü nereye gitsem kısa sürede uzmanlaşmış arıcı başkanlar ve yönetim kurulu üyeleri ile karşılaşıyorum. Söylemek istediğim bilinçsizce yaklaşımların sektörümüze zarar verdiğidir. Yoksa arıcılık yapan ve üretime destek veren hatta arıcı olmayıp da yolumuzu açma çabası içinde olan herkesin başımızın üzerinde yeri var.

Türkiye dünyada arı kovanı sayısı bakımından en üst sıralarda yer alıyor. Bunu cümle cemaat biliyor. Dünya üzerinde ender bitki çeşitliliğine ve dört mevsim arıcılığın yapılabildiği de dikkate alınacak olursa ülkemiz eşi benzeri olmayan bir arı memleketi durumunda. Bütün dünyanın bu topraklarda gözünün olması bizi şaşırtmamalı.

Atalarımızın kanları ile sulanmış ve bize emanet edilmiş bu kutsal topraklara hiyanet eder durumdayız gibi geliyor bana. Ülkemizdeki arıcıların üretime destek vermesi engellensin de sanki; katma değerle memleketine faydası olmasın der gibi çaba içerisine girmeye hazırlanıyoruz. Üstelik bu sektörün insanlarının talepleri üzerine. Nasıl mı? İthal bal getirelim talepleri ile. Sebebi ise kuraklık, arı ölümleri gibi spekülasyon haberler ile. Verim düşüklüğünü kabul etmemek mümkün değil. Bu sadece bir iki nedene de bağlı değil. Ülkemizin arı duayeni Muhsin Doğaroğlu’nun kitabındaki bilgi aynen şöyle. Ne kadar kıt bir mevsim olursa olsun. Arıcı bal sezonu ile arı kolonisinin bal yapabileceği seviyede olması konusuna dikkat edecek olursa 3 günde ballıkları doldurur diyor. Mutlaka mevsim bu 3 günlük zamana izin verecektir diyor.

Bizler arıcılarımızın eğitimlerini düşünmez. Arıcının faaliyetlerini yaptıktan sonra borçlanmasına neden olur isek arıcı elbet bu işi bırakacaktır. Yada sahte bal üretmeyi tercih edecektir. Arıcı sanki uğraşsın dursun biz eğitimsiz insanların sırtından para kazanalım zihniyeti hakim ortalıkta. Bu zihniyet sahipleri de artık hangi güçleri kullanıyor bilinmez yurt dışından ucuz bal getirme peşine düşmüşler. Tabi getirirler bu mümkünde. Nasıl mı? Aynen yukarıda söylediklerimin gerçekleştirilmesi ile. Arz edeyim.

Adamların memleketinde bitki çeşitliliği diye bir şey yok ama arıları bal yapıyor. Eğitim verilmiş bu insanlara. Çalışmalar yapılmış. Arı ırkı ıslah edilmiş. Arıcının ürettiği bala uygun ırk geliştirilmiş. Arılar bal yapsın diye ballı bitkilerin ekilmesine hız verilmiş. Sonra üretim artınca da bu örgütün üst kademe insanları herhangi bir çaba sarf etmeden kendi kedine bile bal yapabilen arılarla ve çevresel yapı ile zengin ülkemize bizden daha uygun fiyatlara bal satarlar. Bizde zenginliğimizin üzerine toprak sererek görmezden geliriz. Hatta bu zenginliğin toplanmasına ket vururuz. Sektöründe yok edilmesinde parmağınız olur. Bu günah nasıl ödenir. Bu memlekette nasıl yaşanır nefes alınır bilemiyorum.

Aman yetkililer bu konularda geniş bir çalışma yapalım ve ülkemizdeki zenginliği görmezlikten gelip de dışardan bal getirme sevdasından uzak duralım. Bunun peşindeki insanlara amaçlarının ne olduğunu soralım. Ülkemizin ürettiği sebzeyi, meyveyi bizim ülkemizden daha ucuza yesinler diye ürettiğimiz gibi, balında üretimi noktasında çiftçimizin eğitimine ve bu konuda sekonder çalışmalara hız verelim. Yeterki balı avrupalı bizden daha ucuza yesin ama balı bizden alsın.

Memleketimizin atardamarlarından bir tanesini daha kesmeyelim. Madem bir yara var. Bu yarayı deşmeyelim. Tedavi edelim.

18 Eylül 2007 Salı

BANKADA FİYASKO

Ziraat Bankasında Fiyasko.

Yanımda çalışan genç arkadaşım artık ben bu arıcılık işini öğrendim abi kendi kendime yapmak istiyorum diyince bir çok insanın sandığının aksine ben çok sevindim.

Bir kişiye balık uzatmamış balık tutmayı öğretmiştim. Ne kadar mükemmel bir iş ve ne mukaddes bir görevi yerine getirmişim diye düşündüm. Kendisine yardım edebileceğim her noktada yardıma hazır olacağımı bildirdikten sonra işletme kredisi almak üzere bankaya gideceğini söyledi. Bir amca oğlu da kendisine kefil oluyor. Teminat verecek, malını mülkünü alacağı miktar üzerinden rehin gösterecekti.

Gel gelelim bankada Ethem bey diye isimlendirilen bir memur bulunmakta. Bu kredilerin usulünü o bilirmiş ve çeşitli bankalardan müracaat da edilse gelip kontrolör olarak o bakıyormuş. Amenna. Bu bize şeref verir.

Garibim genç memleketin heder olup giden arı ürünlerini toplama sevdasında, Yalçın abisi memlekete bir nefer daha yetiştirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyor olsun, Amca oğlu yeğeninin bir işle meşgul olacağından ve memleketi için çalışacağından memnunken. Bankanın sanki sokaktan geçen adama para veriyormuş edası ile kendini kasması olmadık zorluklar çıkarması neticesinde bizim eleman ne yazık ki hala ne kredi alabildi nede işe başlayabildi.

Banka vereceği kredi karşılığında fatura ve teminat istiyor. Bunlar temin edildiği halde arıların sepet kovanlarda alınması gerektiğini bunların langstrot kovanlara aktarılması gerektiğini ayrıca mutlaka yeni kovan alınmasının bir zorunluluk olduğunu, bununda bankalarına ait olan yönetmelikte yazdığını söylüyor. Kısacası çiftçiden alınacak olan arıların fatura ile belgelendirilemeyeceğini bile bile bu arılar için fatura teminine gidilmesi, arıların yaşamları için uygun kovanların olmasına rağmen yeni kovan alınacak diye diretmesi, çiftçinin yıldırılması ve bu işlere musallat olmamalarına çalışılır bir durum yaratılması hayli ilginç.

Bu memlekette bir çok kişi arıcılık yapmak üzere sevdalı, bir çok kişi memleket gelişmesin diye sevdalı bunu fırsat bilenlerde dünyanın en çok arı kovanı sıralamasında üst sıralarda yer alan ülkemizin dışardan bal ithali için çalışmalar peşinde. Bakalım sonumuz ne olacak.

13 Eylül 2007 Perşembe

SONBAHARDA ŞERBET VERİLMESİ

Sonbaharda şerbet verilmesi nasıl yapılmalıdır? Şerbet yapımında şeker ve su oranı aynı zamanda arıya verilmesi sırasında uygulanacak yöntemler ve miktar çok önemlidir.

Öncelikle şerbet verilirken sonbaharda şeker oranının yüksek olması gerekirki hava sıcaklığının düşmeye başladığı ilerleyen günlerde arılar şerbet içerisindeki su oranını uçurmak için boşa çaba sarf etmesinler.

Tabiki bu tür bir şerbet yani koyu ve su oranı oldukça düşük olan şerbet arıya kışlık ihtiyacın tamamlanması için verilen bir şerbettir. Kesinlikle arıların bu tür bir şerbetlemedeki durumu balı depo etmek üzere olacaktır fakat bunu tam tersi bir hale getirmekte mümkündür. Bu da şerbetin arılara veriliş miktarı ile ilgilidir.

Arılara ister koyu ister daha seyreltik bir şerbet verin verilen şerbet miktarı az ve uzun süreli olduğu taktirde arılar mutlaka yumurtlama periyotlarını uzatacaklardır. Lakin şerbet koyu ve fazla miktarda verilecek olursa bu taktirde arılar yumurtlama yerine şerbeti depo etmeyi tercih edeceklerdir.

Bu anlamda arılara sonbaharda ne yapmak istiyorsak daha doğrusu ne yaptırmak istiyorsak o şekilde gerekli işlemi yapmamız gerekmektedir.

Çalışmalarınızda başarılar dilerim.

12 Eylül 2007 Çarşamba

EYLÜL AYINDA YAPILACAK EN ÖNEMLİ İŞLERDEN BİRİ.

Eylül ayı ve ekim ayı, arıların daha kararlı olan hava sıcaklarıklarına sahip olduğu dönemlerde son bir kuluçkaya yatma fırsatı sunar ve arıcılar bu durumu kaçırmamalıdırlar. Bunun en önemli nedeni bu dönemde atılan her yumurtada çıkacak olan arının yaklaşık bir ay sonra canlı bir birey olarak ortaya çıkması durumundan kaynaklanır. Biliyoruz ki bir arı faal dönemde yaklaşık olarak 15 gün gibi kısa bir süre tarlacı olarak aktif çalışabiliyor. Oysa sonbaharda yaşama gözlerini açan bir arı ise yaklaşık3 ila 6 ay gibi bir süre yıpranmadığından dolayı daha uzun yaşayabiliyor. Bu süre oldukça uzun bir zamanı oluşturduğu gibi, arıların ilkbaharda yoğun olan mevcudunu garanti gören ana arının daha fazla yumurta atmasını teşvik etmekte, sonuçta daha kararlı ve sağlıklı bir koloni gelişimi ile karşılaşmamızı sağlamaktadır. Arıların sonbahar beslemesini kesinlikle unutmayın ve zamanını kaçırmayın. Zamansız yapılan müdahale bizi hüsrana götürür.

5200 SAYILI ÜRETİCİ BİRLİKLERİ

Kıymetli okuyucularım

Bu gün sizlere 5200 sayılı üretici birliklerinin neden kurulması gerektiği ile ilgili bilgiler vermek istiyorum.

Ülkemizin Avrupa birliğine girme yolundaki çabaları ile birlikte, uyum çalışmaları yapması bir zorunluluktur. Uyum sürecinde tüm üreticilerin sivil toplum örgütleri olarak birliklerini kursun isteniyor. Daha önce bizim sektörümüz ile ilgili olarak kurulmuş fakat kanunen yapması gereken görevlerden daha fazlasını yapmak üzere yoğun çalışmalar üzerlerine verilen yetiştirici birlikleri vardır. Arı yetiştirici birlikleri ıslah kanununa göre yapılmış birliklerdir.

Üretici birlikleri bir hastahane gibi kabul edilir ise; yetiştiriciler birliği bu hastahanenin kalp hastalıkları ile ilgili birimi dernekler böbreklerle ilgili kısmını, kooperatifler miğde ile ilgili bölümü oluşturabilirler. Şunu söylemek istiyiorum. Üretici birlikleri tüzüğünde diğer bu sektör ile ilgili kuruluşların bünyelerinde toplanmaları söz konusudur. Kapsamı geniş olan üretici birliklerinin görevleri ne diye soracak olursak kesinlikle kar amacı güdmediklerini söylemeliyiz.

Üretici birlikleri pazara ulusal ve uluslararsı normlarda bal üretiminin gerçekleştirilmesi için çaba sarfederler. Bununla ilgili çalışmaları yaparlar. Eğitim yolu ile hijyenik koşullarda sağlıklı balların üretilmesi için çaba sarfederler. Kaliteli üretilmiş ola balın üretici tarafından 18 kg üretiliyorsa daha fazla kg üretilmesi konusunda gerekli olan teknik desteği verir. Kovanlarının standart olması, hastalıklardan ari arılar ve ekipmanlar kullanılması, bu ekipmanların ucuza elde edilmesi için gerekli olan tüm çabaların yapılması için çalışmalar sergilemek. Üretilen balın karsız bir şekilde pazarlanması noktasında çalışmalar yürütmektir.

Sonuçta toplumun ucuz ve sağlıklı bal tüketmesine yardımcı olurken hem bu işten para kazanan üreticiler hem pazarlayanlar hemde ürünü tüketen toplum avantajlı olacak sonuçta memleketimiz artı katma değerler kazanacaktır.

Üretici birlikleri alternatif birlikler değil. Alternatifi olmayan birliklerdir. Herkesi düşünürler ve faydalı olmaya çalışırlar.

İster amatör olun ister profesyonel herkese yardım elini uzatan kuruluşlardır.
Amatörler yalan yanlış bilgilerle prpofesyonellik basamaklarında ilerleyeceklerine, bilinçli bir şekilde bu sektörde para kazanan duruma ancak bu birliklerdeki bilinçli üreticilerin bilgileri ışığı altında kendilerini geliştirebilirler.

Birliklerde kar amacı güdülmemesi çalışmaların sağlıklı yürütülmesinde etkin rol oynayacaktır. Aksi taktirde bu birlikler tekel haline gelirki haksız rekabet ortaya çıkarken sektörün daha kötü bir hal almasına neden olurlar.

Üreticiler üretmeyi, sanayiciler sanayiciliklerini bilirlerse sorunlar ortadan kalkmış olur.

10 Eylül 2007 Pazartesi

ÜRETİCİ BİRLİKLERİ VE ÖNEMİ

Bir çok yazımızda üretici birliklerinin, topluluk halinde sivil toplum örgütlerinin başarılı olabileceklerinden bahsediyoruz. Bunun bir örneğini İngilteredeki süt üreticileri başarmışlar. Bunu 11. Agrotek tarım fuarında Ankarada Süt üreticileri birliği merkez standında öğrendim. Öyleki bu birlik İngilterenin en büyük kuruluşu haline gelmiş.

Genel bir bakış açısı ile üretici birlikleri ne iş yapar bundan bahsetmek istiyorum.

İlgilendiğimiz sektör arıcılık sektörü. Arının yetiştirilmesinden, hastalılarla mücadelesine, toplu girdi temininden kaliteli ürün oluşturup pazarın talebi kadar üretim yapmaya ve bunları planlamaya bu sektörün her alanında etkin bir çalışma gerçekleştirmektir.

Birliğin en önemli görevi ise sektöre ulusal ve uluslararası normda ürün üretmektir. Üretilen balın pazarın talebi kadar ve kaliteli bir şekilde üretimi için eğitim ihtiyacının karşılanmasıdır.

Veteriner hekim desteği ile arıların hastalıklardan uzak, kullanılacak ilaçların oranı, bala karışıp karışmayacağı ve kaliteyi bozup bozmayacağı gibi konulardan, girdi temininde kovan, mum, çerçeve gibi unsurları kaliteli ve ucuza alarak 3 yerine 5 yıl, 10 yerine 20 yıl kullanılmasına böylece uzun vadede yetiştirici tekniklerinin uygun arı ırklarınında kullanılması ile verimi artırarak, az yorulup çok ürün elde etmeyi sağlama temeline dayanır.

Unutulmamalıdırki Türkiyedeki arı kovanı sayısı dünya üzerindeki ender ülkelerde görülen rakamlar seviyesindedir. Sayısı çok fazla olan arı kovanlarımız ülkemizde oluşan nektarın bir çoğunu toplayamamaktadır. Kovan başına düşen ortalama 18 kg lık miktar ve dört mevsimi yaşayan ülkemizin gezginci arıcılığa izin vermesine bakılacak olursa bunu anlayamamak hiç de zor olmayacaktır.

Birlikler bu anlamda ülke genelinde ve dünya genelinde ne kadar ürün isteniyor bunun hedefini belirlemeli, kaliteli balları eğitimli üreticilerle üretmeli, normlara uygun olanürünlerin pazarlanması konusunda sektöre destek vermelidir. Bu demek değildirki birlik bu işlerin tamamını kendi başına yapsın. Mutlaka her işi yapmak mümkün değildir. Nasıl arı yetiştiricilerinin görevi ıslah yapıp iyi ırklar elde etmekse, mum üreticilerinin görevi pazarda kaliteli tür mum üretmekse, kovan imalatçısının görevi kullanışlı tür kovanlar üretmekse, bal üretici birliklerinin görevi arıcılığın diğer alanlarında çalışan birçok kolda kaliteyi güvenle üreticilerine sunarken girdiyi en aza indirmek, kaliteyi en üst seviyeye çıkarmak pazara uygun kaliteli balları en uygun fiyata piyasaya arz etmek olmalıdır. Aksi durum birliklerin yaşamasını engellerken sektördede sorunların ortaya çıkmasına neden olacaktır.

Çok yüksek bal fiyatları sahte üretimi körüklerken, üreticinin emeğinin karşılığını almasını engelleyecektir. Eğitimli çiftçiler ile kalitesiz ürünler rekabet edemeyecek bu işten sektörün her alanında bulunan kesim kazançlı çıkacaktır.

Birlikler piyasadaki tüm balı toplar ve bunu daha sonra pazara pahalı satmaya çalışır fikri gerçeklemez. Her alanda rol oynama çabası içinde olacak olan birlikler sorunlar içinde boğulur. Burada piyasaya sunulan balın ilgili pazar bulacak kişilere devr etme asli görevi olan birliklerin ticaret yapma yasağı vardır. Sadece aracı kurum olarak görev yapma çabası içinde olan bu birliklerin desteklenmesi üreticiler tarafından olduğu gibi, toptancılar yada anlaşmalı üretim modeli uygulayan sanayiciler tarafından da yapılmalıdır. Toplum sağlığı ile yakından ilgili olan balın pazarlanmasında etkin rol oynayan kesim balı güvenerek aldığında sektördeki her kesim kar edecektir.

Birliklerin desteklenmesi bir vatandaşlık borcudur. Birlikler desteklenmez ise gelecek nesillerin bal değil glikoz yemesine destek vermiş oluruz. Memleketimizin yok olup giden milli servetinin kaçıp gitmesine seyirci olmuş oluruz.

Birliklere destek verirsek zamandan kazancımız olur. Yanlışlardan uzak, yanılarak değil eğitilerek öğreniriz. Bize her an destek olabilecek bir, sorunların kalkmasına yardımcı olacak kişilerin size yardımcı olmak için hazır ve nazır olarak beklediğini göreceksiniz.

Desteklemelerinizi ister hobici, ister profesyonel, isterse sadece dinleyici olun ama mutlaka yapın.

Yalçın SEZER
Uzman Biyolog
İstanbul Bal Üreticileri Birliği Başkanı
yalcinsezer@msn.com

9 Eylül 2007 Pazar

ULUDAĞ ARICILIK KONGRESİ

3. Marmara Arıcılık Kongresine sayılı günler kaldı. 20-21 Ekim Tarihleri arasında Uludağ Üniversitesi Görükle Kampüsünde yapılacak olan arıcılık kongresine katılım için kayıt yaptırmak gerekiyor. Kongreye kayıt yaptırmak ve barınma imkanları ile ilgili olarak http://www.uludagaricilik.org.tr/kongre.htm bilgi alabilirsiniz. 21 Eylül tarihine kadar yaptırılan kayıt ücreti 60 YTL, bu tarihten sonra yaptırılacak kayıtlar 75 YTL. Bu ücrete 1 öğle yemeği, kahve araları, kokteyl ve döner gecesine katılım ile dağıtılacak kitap ve çantalar dahildir.

ZİYARET

Ankara 11. AGROTEK Tarım fuarından çıkmış İstanbula giderken Çerkeşde bulunan ve hasat yapan abimiz Cemil PİŞKİN ve Hasan TAHTACI abimiz aklımıza düştü yoldan döndük 60 km geriye gidip kendilerini ziyeret ettik. İletişimsizliğin sorunları artıracağını söyleyen Cemil Pişkin
yetiştirici birlikleri ile üretici birliklerinin birlikte çalışmalarının bir zorunluluk olduğunu, bunu arıcılara aktarmak gerektiğini ve bunu hep birlikte yaparsak başarının kaçınılmaz olacağını söyledi. Tüm üreticilerin güçlenmesi dileklerimle.

Cemil PİŞKİN İstanbul Arı yetiştiricileri birliği yönetim kurulu üyesi
Hasan TAHTACI İstanbul Anadolu yakasında arıcılık yapan ve Ana arı üretim sertifikasına sahip abimiz arıcılık konusunda son derece bilgili ve tecrubeli bir abimiz. Çalışmalarında başarılar diliyoruz.
Cemil abinin Çankırı çerkeş deki arılığından görüntüler. Bal sağım çadırı ve şantiyesindeki tertip ve düzen taktire şayandı.
Yoldan gelmiş misafirlerine işlerini güçlerini bırakıp sofra açan, sohbet eden ve arıcı birlikleri ile arıcıların sorunlarını konuşarak alternatif çözümleri üretme çabasına yardımcı olduklarını bildiren abilerimzden ayrılırken saatlerin nasıl geçtiğini anlayamadık.

11. AGROTEK TARIM FUARI

İnternette zaman zaman görüşme yaptığımız Serkanla tanışma fırsatı bulduk.

Türkiye Merkez Bal üreticileri Birliği standı İstanbul Bal Üreticileri Birliği standını ve akvaryum arı kovanı
Yalçın SEZER, Merkez birlik başkanımız yücel bey, Merkez yönetim kurulu üyesi Ersan bey






Merkez Bal üreticileri Birliği standında ziyaretçiler bal tatma imkanını buldular





İstanbul Bal üreticileri standında Masallar ülkesi anaokulu öğrencileri bal üretimi ile iligli bilgileri akvaryum arı kovanında görsel olarak izleme imkanı buldular. Bal arılarının fizyolojik ve morfolojik yapısının farklılığını izleme imkanı bulan geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımıza görsel eğitim vermekten son derece memnunuz.
Bal arıları miniklerin ilgisini çok çekti.
Memnun kalan minikler standdan çok zor ayrıldılar, ayrılırken ağlayanları bile oldu.
İleride arıcı olacaklarını düşündüğüm miniklerden standı terk etmek istemeyenleri. Soldaki pembeli kız detaylı sorular bile sordu.


Mehmet TAŞAN Bakanlık Genel Müdürlerimizden ve Bal üreticileri merkez birliği yönetim kurulu üyeleri, Yalçın SEZER ve Genel Müdür ve daire başkanı bayan.
İstanbul Bal üreticileri Birliği Başkanı ve Merkez Yönetim Kurulu üyeleri Fuarda ve fuar sonrasında birliklerin durumu ve yapılacak çalışmalar noktasında fikir görüşmelerinde bulundular. Çalışmalar geleceğimiz olan nesillerin sağlıklı beslenmesinde, memleketimizin ekonomisinin güçlenmesinde son derece faydalı olacaktır.



İstanbul Bal Üreticileri Birliği standında yetkili olarak bulunan ve bu çalışmalarda görevi

kendine borç olduğunu bildiren meşhur Güner KAYRAL ve kızı Melisa.

Geleceğimizin parlayan yıldızları minikler.


5 Eylül 2007 Çarşamba

11. AGROTEK TARIM FUARI

Ülkemizde sektörümüzdeki gelişmelerin takip edilebileceği ve pazar amaçlı yapılan büyük oluşumlar fuarlardır. Bu yıl yine bir çok ilimizde yapılacak olan Tarım Fuarlarından biri daha yapılıyor.
Tüm bal üreticilerinin ve arı yetiştiricilerinin 11. si yapılacak olan Uluslararası Agrotek Tarım fuarında 6-9 Eylül tarihleri arasında Ankara Atatürk Kültür Merkezinde olabileceklerini hatırlatmak isterim.
Yalçın SEZER

HAYIRLI OLSUN ANARTO (ANARTO= ANADOLU ARICILAR TOPLULUĞU)


Büyük bir sezon geçirdik bu yıl.
Kış aylarında başladı hummalı çalışma.
Bahar gelmeden kovanların bir kısmını hazırladık.
Planlarımız ışığında çalışmalara koyulduk.
Ana arının önemi malum.
Janterden, transferden analar üretildi.
Bu anaları vermek lazımdı bölmelere her arıdan bölmeler yapıldı ve analar yerleştirildi.
Sezon kısa olacak diye kehanette bulunmuştum.
Geldi seçimlerİçinde olsakta olmasakta bir süreçti ve alıyordu yakınlarımız zamanımızı
Hayırlısı olsur inşallah memlekete millete
Bölmeler çocukluktan delikanlılığa geçerken ihtiyacı olacak enerji molekülleri olan ballarını da temin ettiler.
Olgun arılar meyveleri verdi.
Balı alması, sonra süzmesi, dinlendirmesi, süzülmüş kabarmış çerçevelerin geriye verilip alınması, kükürtlenmesi, istiflenmesi her biri ayrı bir mesele idi ve gerçekleştirildi.
Ne yapalım şimdi balları alınanlar, gençler, delikanlılar kışa hazırlanacak.
Dedikki satılık arılar bari nakliyeden kurtulalım bir miktar yük hafiflesin
Sade arı hastası biz değiliz.
Memleket bir amcamın dediği gibi arı hastası kaynıyor.
Geldiler aldılar 3 ayrı grup arımın bir kısmını.
Resimdeki halimden anlaşıldığı üzere yorgunluk çıkmadı halen üzerimden.
İstanbula geldim aniden ne göreyim arılar fışkırmış her yerden
Eski kovanların yanından , kapağından çıkıyor arılar.
Kenarda köşede bulunan kovanlara girmiş bir kısım oğullar.
Veren el alandan hayırlıdır diyorlar.
Var bir hikmeti ne verdiysem geldi bana fazlasıyla darısı, başınıza.
Şimdi elimdekileri kotarma zamanı
Dostlarla muhabbet zamanı
Şer gözden sakınsın Allah hepimizi, gönlü açık olanlara mevlam yağdırır yağmur gibi.
Bu site hayırlı olsunKurucularından Allah razı olsun
Yardımcı olanlara teşekkürü bir borç bilir, elimizden geleni yapmaya hazır olduğumu bildiririm.
Yalçın SEZER

1 Eylül 2007 Cumartesi

İSTANBULDAYIM

PEK KIYMETLİ OKUYUCULARIM

Memleketim Kastamonu İli Bozkurt ilçesinden geldim İstanbula. Bu yıl seçim dönemi ve yaz aylarında meşguliyetlerimizin fazlalığından dolayı sizlerden uzun bir zaman süresince ayrı kalmak zorunda kaldım.

Sizlerden gelen mailler, telefonlar , birşeymi oldu sohbetleri beni bir taraftan ilgileinizden dolayı şımartırken diğer yandan da ayrı kaldığımız için üzülmeme sebebiyet verdi.

Günler aktı gitti ve sizlerle artık tekrar buluştum. Başınızdan geçen olağan yada olağan üstü olayları paylaştığınız, sorduğunuz ve bu bilgileri bizlerle paylaştığınız için bende sizlere teşekkür ediyorum. İleri düşüncelere sahip bir arıcı abinin ya çevremdeki arıcılara alay ederler diye sorularımı soramıyorum siz ne dersiniz diye akıl danışması beni çok şaşırtmıştı. Bilmeyip bilenlerden gibi davranmak, bilipde bilmiyormuş gibi bilgisini saklayanlardan olmamalı.

Bazen sürekli görüştüğümüz abilerimizle şu görüşü onayladık. Herhangi bir işte bilgili olmak değil. Bilgiyi kullanabilmek önemli bir özellik. Bal alımı hocalarımıza göre en kıt mevsimlerde bile yapılabilecek bir durum arz ederken,bilgi doğrultusunda yorulmadan iş yapmak ve başarılı olmak da mümkün.

Artık sizlerle gene her gün beraber olacağım. Her gün beraber olmaya çalışacağım. soru ve sorunlarınıza yardımcı olabilmek bana mutluluk veriyor.

Umarım kış aylarında sizlere daha mükemmel bir site kurmak için site kurma kursuna yada çalışmalarına fırsat bulabilirim.

Kendinize çok iyi bakın.

Yalçın SEZER
Uzman Biyolog
İstanbul Bal Üreticileri Birliği
Yönetim Kurulu Başkanı
yalcinsezer@msn.com

www.teknikaricilik.com