31 Mayıs 2006 Çarşamba

ARILIKTA YAN YANA DURAN İKİ KOLONİ FARKLI BAL ÜRETİRMİ?

İlk bakışta böyle bir durum olmaz gibi geliyor akla . Fakat çok ilginç bir durum var. Arılar sabah ilk uçuşlarında hangi nektar kaynağı ile karşılaşırlarsa akşama dek aynı bitkiye çalışır. İlk seferinde dönen arı aldığı nektarı arkadaşlarına tattırarak nektar kaynağının da koordinatlarını bildirir. Bu şekilde koloni bireylerinin bu gün boyunca çalışacakları çiçek çeşidi belirlenmiş olur. Yandaki kovan içerisindeki arılar ise farklı bir bitkiye çalışabilirler böylece bal çeşidi de değişmiş olur. Bu çalışma bir kaynaktan olmayacaktır mutlaka. Birden fazla çiçekte olsa yapılacak bal farklı olabilmektedir. Bu tamamen arıların ırk özelliklerine bağlı bir yaklaşımdır. Hemen örnek verelim bu yıl Sapancaya gönderdiğimiz arıların bir kısmı rhodadendron denen zehirli bitkinin çiçeklerine konmamışlar bir kısmı ise konmuştur. Konan arılar bu bitkiyi tanıyan Karadeniz arıları konmayanlar ise bitkiyi tanımayan Trakya arılarıdır. Hatta bazı arıların bu bitki nektarına konup öldükleri de bilinmektedir. Bu bitki bazı yörelerde komar , orman gülü, kara avu gibi isimlerle de anılmaktadır.

30 Mayıs 2006 Salı

ARILIK DÜZENİ

Arılığımızda düzen önemli bir konudur. Arılarımız gözümüz kadar sevdiğimiz canlılar. Bir amcamın dediği gibi tatlı beladır bu yaratıklar. Eğer ki arı zehri ile zehirlenirse insan bir daha iflah olmaz bu işten kurtulamaz demişti bana. Sanki bağımlı oluyor insan bu işe.
Arılığa girince insan üzerine başına bakmaz bütün duyuları ile arılardadır. Hiçbir iş yapmayacağım diyen bir arıcı ile arılığına gittiğinizde mutlaka bir kovan kapağı kaldırır. Bir yere oturduğunda ise elbisesi ya mumlanır ya propolislenir.
Aslında demek istediğim çalışma sırasında iş elbisesi giymeniz sizin aile mutluluğunuza yansıyacaktır. Ayrıca arılarımızda çalışma için uzaklara gitme eğilimi yaratmalıyız. Bu keşif uçuşları araziyi tanımalarına nektar kaynaklarına koloni bireylerinin gitmesi için bir yoldur. Eğer ki bir arılıkta çok sayıda arıların mumları ile oyalanacakları çerçeveler var ise arılar bu kaynağı diğerlerine bildirecekler ve arılıkta oyalanacaklardır. Bu durum bize zarar getirecektir.
Unutmamalıdır ki bir arılıkta yan yana duran iki koloni farklı tip bal üretebilir.

29 Mayıs 2006 Pazartesi

OĞUL ÖNLEME ÇALIŞMASINDA KARŞILAŞILAN ÖNEMLİ BİR DURUM


Genellikle bal mevsimi öncesinde arılarımızın güçlü olması durumunda oğul meydana gelecek bir durum hasıl olur. Havalar ısınınca kovan sıcaklığı artar gelişen koloni bunu daha çok artırır. Genç birey sayısı çok fazla olduğu için mum üretecek olan birey sayısı artmış ve kovan içerisinde bu mumu harcayacak, kullanacak alan çok azalmıştır. Hal böyle olunca koloni oğul eğilimi yüksek bir ırktan da geliyor ise bal dönemi öncesi en çok üç kere meme temizliği yapma bir oğul önleme çalışması olarak karşımıza çıkar.
Fakat arılar bir kere kafalarına oğul vermeyi koyarlarsa bu fikirden onları caydırmak çok zor olur ve arıcı her hafta bir öncekinden daha çok meme temizliği yapma durumunda kalır. Arıcı meme temizliği sırasında bunların her birini görmeyebilir. Buradan çıkacak genç ananın çıkmasına yakın bir zamanda yada meme ucu kapanır kapanmaz koloni oğul verecektir. Arıcı oğulu göremeyebilir. Kuvvetli koloni artık dölsüz bir anaya sahiptir ve döllenme uçuşundan geri gelemediği düşünülecek olursa koloni anasız kalmıştır. Arıcı memeden çıkmış olup olmadığını anlayamadığı koloninin durumundaki huzursuzluğu görecek fakat bir anlam veremeyecektir. Yada benzer bir durum inceleme sırasında çok sayıda meme görecek ve kolonideki ananın bir önceki temizlik sırasında öldürüldüğü düşünülmeden bir daha ana yapması imkansız hale getirilecektir. Her iki durumda da arılarımız anasız kalmıştır. Arıcı oğul eğilimi durdu sandığı yada öldüğünü anlayamadığı koloninin anasız kaldığının farkına varamadığı zaman incelemeleri azaltacaktır.
Bu süre içerisinde koloni gittikçe zayıflar, yumurta devamı gelmediği için koloni bireyleri ölecek ve genç birey sayısı azaldığında kolonide ki bireyler kendilerine işçi arılardan ana seçerek beslemeye alırlar ve yumurtlamalarını sağlarlar. İşçi arıların yumurtaları dölsüz olacağı için erkek bireyler ortaya çıkar ve erkekleşme yada sahte anaya kaçtı terimleri ile ifade edilen durum ortaya çıkar ki bu şekilde koloninin sonu gelmiş demektir.
Bu gibi durumlarda koloniye verilen kabarmamış mumların kabarmaması ve arılar tarafından işlenmemesi, yumurta ile doldurulmaması gibi durumlar oluşur. Durum anlaşıldığında yapılacak iş koloniye günlük yumurta içeren bir çerçeve vermektir. Eğer ki kolonide döllenmemiş bir ana var ise koloni bu çerçeveye ana memeleri yapmayacaktır. Dolayısı ile döllenmemiş ana varlığında yapılacak bir şey yoktur. Eğer ana memesi yapılıyorsa bu durumda meme yapılan çerçeve koloniden alınır. Döllü bir ana elimizde var ise verilir. Yoksa kapalı bir meme içeren çerçeve bu da yok ise iyi bir cinse ait günlük yumurta içeren çerçeve verilerek ana yapılması sağlanmalıdır. Döllü ana kullanılması hızlı bir çalışma yaratacaktır.

28 Mayıs 2006 Pazar

BAL DÖNEMİ ÖNCESİ KATLI KOVAN ANA KAYBETMİŞ NE YAPILABİLİR?

Bal dönemi öncesi katlı kovanımız önceki incelemelerimiz sırasında ana kaybetmiş olabilir. Bu gibi bir durumda kapalı memeler görüldüğünde memelerin çerçeveler üzerindeki konumuna dikkat etmek gerekir. Memeler çerçeve gövdesinde, ortalarında yer alıyorsa büyük bir ihtimalle ana zayi edilmiştir.Oğul hazırlığı içerisinde diyerek her memenin ortadan kaldırılması koloninin anasız kalmasına neden olacaktır. Bunu daha sıhhatli anlayabilmek için günlük yada birkaç günlük yumurta bulunup bulunmadığına dikkat etmek gerekir. Eğer ki yok ise ana yokluğu anlaşılmalıdır. Kapalı memelerin tamamının yok edilmesi ise bir müddet sonra koloninin kendine ana yapmasını imkansız hale getirecek düzeni bozulan koloninin ana yerine bir veya daha fazla işçi arının yalancı ana olmasına yumurtlamasına ve sadece erkek yumurtalar attıkları için ilerde koloninin yok olmasına sönmesine neden olacaktır.
Yapılacak iş bu tür bir kovana süratle ana arı vermektir. Bir çok yöntem olmasına karşın bu yöntem çok sağlıklı bir yaklaşım olacaktır. Mevsimin imkan verdiği dönemlerde yapılmış olan vasıflı nitelikteki analardan elimizin altında bu tür durumlar için sakladığımız ana arıları burada kullanma zamanı gelmiştir. Aslında her arıcı olası durumlar için arılığında muhakkak hazır döllenmiş ana arı bulundurmalıdır. Bu tür bir yaklaşımla kafesle verilen ana koloniyi hemen anasızlıktan kurtaracağı için kabul edilmesi çok rahat olur. Koloni mevsimin ilk anası olan bu ana ile devam ettiğinde oğul eğilimi son derece az olur. Ayrıca genç bir ana kalabalık bir mevcuda sahip olan koloni içerisinde çok daha fazla geniş alana yumurta atabilme becerisine sahip olur. Bal döneminde arıların anasızlıktan dolayı çalışma düzeni bozulması ortadan kalktığı için daha sistemli ve istekli bal toplama düzeni gelişir. Bol bal elde edilir.

27 Mayıs 2006 Cumartesi

GEZGİNCİLERİN DİKKAT EDECEĞİ UNSURLAR

Gezginci arıcıların dikkat edeceği ve planlama altına alacakları bir çok unsur vardır. Bunlardan bir kaçını açıklamalıyız. Öncelikle gidilecek yerin İlçe Tarım Müdürlüğünden izin istenmelidir. Özel mülkiyet ise sahibinden orman arazisi ise orman İşletme Müdürlüğünden bu izin alınmalıdır.
Arıların yerleştirileceği yerin önceden bakılması zorunludur. Arazideki otların biçilmesi ve arıların rahatça yerleştirileceği sehpaların yada kalasların koyulacağı yerler belirlenmeli ve olabilecek problemler önceden giderilmelidir.
Arılar nakliye edildikten sonra indirilmeli belli bir süre dinlenmeleri sağlanmalı sonra duman ile ağızları açılmalıdır.
Nakliye gece yapılmalı serinlikten yaralanmalı ve arıların huzursuzluk yaşamaları ortadan kaldırılmalıdır.
Seri ve planlı çalışılmalı yükleme işi gerçekleşirken özellikle işi bilen arıdan çekinmeyen kişilerle çalışılmalıdır. İşi bilen az sayıda kişi işi bilmeyen çok sayıda kişiden daha çabuk yükleme işini gerçekleştirecektir. Kamyona bir taraftan kovanlar istiflenirken diğer taraftan önden başlanarak arı kovanları iple sarılmalıdır. Son sıra sarıldığında ip gerilip hemen yola çıkılmalıdır. İp germe işi ile ayrıca uzun bir zaman harcama mantıksızlıktır. Seri çalışma prensibi çok önemlidir. Özellikle çok uzak yolculuk yapacaklar için bu çok önemlidir.
Kovanlar içerisine bir bezle yada kabarmış çerçeve içerine su koyarak verme içerideki hararetin azalmasına neden olacaktır. Seyahat esnasında su püskürtülmesi kovanlar üzerine bazı otoriteler tarafından desteklenirken bazıları tarafından da desteklenmemektedir.
Yol kağıtlarınızı taşıma işinden bir kaç gün önce halletmelisiniz. Aynı gün hem arılarla uğraşmak hemde yol kağıdı ile uğraşmak işlerinize sekte verebilir.
Çadır, tüp, yiyecek gibi eşyalarınızı geceden hazırlamalı ve ayrı bir düşünce ve zaman ayırıcı olmaması için çabuk ulaşabileceğiniz bir yere koymalısınız.
Olası bir problem için yanınızda bir ip,küçük çıtalar,çekiç, körük,yangın söndürücü,serum hortumu, alerji hapları,cam mağcunu, muhtelif boylarda çivi bulundurulmalı ve elimizin hemen altında bir yerde olmaldır.
Arıların kovanlarının kapakları mutlaka havalandırma deliği içermeli bu kapaklar altına yekpare olarak sinek teli gerilmelidir. Bu şekilde havalandırma alanı genişlemiş olacak ve arılar havalandırma deliğine yığılmayacaktır. Havalanma daha geniş bir bölge ile sağlanacaktır.
Koloniler için kovan içerisinde havalandırma boşluğu yaratarak fazla arıların bu boşlukta toplanmasına imkan sağlanmaldır. Hava kolidoru oluşan kovanlarda arılar daha sakin ve rahat nakil edilir.
Kovanlar içerisinde kesinlikle bal taşınmamalıdır. Özellikle yeni kabarmış ve bal içeren çerçeveler çıkarılmalıdır.
Gittiğimiz yerde arıların açılmasından belli bir süre sonra örtü bezleri yada tahtaları yerleştirilmelidir.

26 Mayıs 2006 Cuma

ÜKEMİZDEKİ BALLI BİTKİLER ZENGİNLİĞİ

Ülkemiz önceki yazılarımda da belirttiğim gibi yaklaşık 15 bin tür içermektedir. Bunlarında yaklaşık olarak % 35 i endemiktir. Yani sadece ve sadece yetiştiği yere özgüdür. Başka bir bölgede yetişmez. Buradan yola çıkarsak yaklaşık beş bin türün sadece bizim memleketimizde bulunduğu dikkati çekerki bu durum memleketimiz balları için paha biçilmez bir ayrıcalık yaratır. Nedeni bal içerisinde bulunan nektar ve polen çeşitliliği balın kalitesini artıran bir unsurdur. Dünyada sadece ege adalarında ve Muğla bölgesinde elde edilen çam balı dünyanın % 90 ını karşıladığına göre bu da bizim için bir ayrıcalıktır. Çam balının donmaması ise ayrı bir güzellik bakış açısı. Kestane balının donmaması, içerisinde hiç bir balda olmayan kadar çok fazla antioksidan bulundurması sonucu hücre yenileme özelliği ve gençleştirici etkisi ve bunun bilimsel çalışmalarla desteklenmesi bu bala tadındaki burukluğa rağmen kıymet kazandırmaktadır.
Arılar yaklaşık 5 km çaplı bir daire içerisinde arazi şartları hangi bitkinin yetişmesine imkan tanıyor ise bölgenin yüksekliği ve bitkilerdeki çiçeklenmenin yoğun olduğu dönemde kovanda tarlacı mevcudun yüksekliğine göre nektar depolama işini gerçekleştiriyorlar. Elimizdeki arılara bu bal daha kaliteli sen şuraya yönlenmelisin diyemiyoruz. Hatta yan yana duran iki kovanın birbirinden farklı nektarlar topladıkları bilinmektedir. Arı kolonisi içerisinde bulunan tarlacıların gün boyunca nektar topladıkları bitkiler belli türler olmaktadır.
Çoğunlukla arıların nektar toplaması için bol bal veren bitkilerin çevreye dikilip ekilmesi düşüncesi hakimdir. Düşünüldüğünde çok mantıklıdır. Arılara nektar akışının az olduğu dönemlerde yardımcı da olacaktır. Akasya , fasülye , yonca türleri gibi baklagiller familyasının türleri en fazla nektar akışı veren bitkilerdir. Hemen şunu burada belirtmek isterimki. Bazı yıllar kilometrelerce geniş arazilerde ayçiçeği tarımı yapılmakta ve arılarımız sanki bir bal denizine götürüldüğü halde bir kasa balı zor yapabilmektedir. Bal eldesinde bitkilerin türü kadar arazideki balı verecek bitkilerin nem ihtiyacı , hava sıcaklığı, ve arazide kolonilerin dağılımıda önem arz etmektedir.
Ayçiçeği balı dendiğinde yoğunluklu olarak ayçiçek nektarı, akasya balı dendiğinde yoğunluklu olarak akasya, kestane balı denildiğinde yoğunluklu olarak kestane nektarı olduğu bilinmelidir. Çünkü çevrede bulunan çiçeklere ve tatlı madde salgılayan bitkilere de konacak olan arılarımızın yaptığı bal, içerisindeki nektarın yoğunluğuna göre bal sınıflandırılmaktadır.
Kestane balı İstanbul Beykozdan Artvin bölgesine kadar tüm Karadeniz bölgesinde ve geçiş kısımlarında bu ağacın yoğun olduğu bölgelerde üretilmektedir. Fakat hiç bir bölgenin ki birbiri ile aynı lezzette değildir. Her birinin lezzeti farklı güzelliktedir. Her birinde bu bala özgü burukluk söz konusudur. Her birinin yoğun kestane nektarının içerisindeki aromayı değiştiren başka yoğunlukta farklı nektarlar bulunmaktadır. Bu yüzden kestane ballarının rengi kahverenginden koyu siyaha ve hatta koyu yeşile kadar değişmektedir.
Bizler arıcı olarak çevreci olmak zorundayız. Bitkilerin çeşitliliğine dikkat eden ve kendiliğinden yetişen bitkilerin polen nektar gibi ürünlerini topladığımızdan ve yok olup gitmesini engelleyip ülke ekonomisine kazanç sağladığımız için tüm arıcılarımızı el üstünde tutulmalıyız.

25 Mayıs 2006 Perşembe

ARILARDA TOPLU KANAT ÇIRPMA HAREKETİNİN ANLAMI NEDİR?

Arılarımız kıştan bahara çıktıkları günlerde yaptığımız ilk muayenelerde karşılaşabildiğimiz bu durumu yeni oğullardada görebiliriz. Kışın yada erken ilkbaharda ölmüş olan ananın yokluğunu ifade eden bu toplu kanat çırpma hareketi arılarda ana yokluğunu ifade eder. Hatta çoğu arıcı tarafından bu durum arıların ağladığı şeklinde yorumlanır. Ananın özellikle dölsüz olduğu oğullarda bu kanat çırpma hareketi çoğu arıcılar tarafından anasızlığa yoruklanmaktadır. Oysaki bu durum ana yokluğundan değil ananın henüz analık vazifelerini yapamayacak durumda olmasından kaynaklanır. Hatta döllenip gelip yumurtlayıncaya kadar geçecek bir süre vardır. Bu süre içerisinde koloninin varlığı tehlike altındadır. Eski arıcıların dediği gibi arılar durumlarına ağlamaktalar.
Bu durumu ortadan kaldırmak için koloniye kısmen rahatlama sağlayacak en iyi durum her türden yumurta ve larva içeren bir çerçeve vermektir. Ana yumurtlamaya başlayana kadar koloni stresten kurtulmuş olur.

24 Mayıs 2006 Çarşamba

ANA MEMELERİNİN ÇERÇEVEDEKİ DURUMU BİZE NE İFADE EDER?

Arılarımızı inceleme fırsatı bulduğumuzda çerçeveler üzerinde ana memeleri görebiliriz. Baharın geç dönemlerinde ve bal mevsimi öncesinde bu çok sık rastlanan bir durumdur. Çoğu arıcı bal mevsiminin yaklaştığı bu dönemde oğul pek istemez. Bal eldesi için kovan mevcudunun düşeceği düşüncesi arıcımızı üzer.
Çerçevelerin alt uçlarında yada kenarlarında görülen memeler bize koloninin oğul eğilimi ile karşı karşıya olduğunu gösterir.Bazen çerçevenin tam orta noktasında memeler görülebilir. Bu durumda akla şu gelmelidir. İstemsiz olarak koloni anasını kaybetmiştir. İsteyerek olsaydı kenarlara ananın yumurta atması için yüzükler oluşturulur ve anada buraya yumurtlardı. Bu istemsiz olduğu için mevcut olan yumurtalar kullanılmıştır.
İncelemelerimiz sırasında eğer ana memesi kapalı ise bilinmelidirki bu koloni mutlaka oğul vermiştir. Sizde oğul önleme çalışması olarak memeleri temizlerseniz ve kapalı meme hiç bırakmazsanız ,koloni kendisine ana yapabilecek yumurta bulamayacak ve bu şekilde koloninin ölümüne neden olmuş oluruz. Buna çok dikkat etmelidir.

23 Mayıs 2006 Salı

İSTİF YAPILACAK KATLARDA DİKKAT EDİLECEK UNSURLAR

Arıcılarımız ellerinde bulunan kabarmış çerçeveleri bir hazine olarak görürler ve haklıdırlar. Bir kilo mum için arıların harcayacakları yaklaşık 10 kilo bal bir yana tam bal mevsimi sırasında arılarımızın bal depolama yerine mum örme işleri ile uğraşacağı düşünülecek olursa bizim için bir kayıp gibi görünüyor bu durum.
Bazı arıcılar balı süzülmüş çerçeveleri arılara temizlettikten sonra arılardan alırlar istif ederler bir daha ki bal mevsiminde kullanılmak üzere. Bazılarıda balını arılara temizletmeden direkt olarak bal bulaşığı olan çerçeveleri zamanı geldiğinde arıların beslenme amacı ilede kullanımı düşünülerek bu şekilde saklanır. Her ne şekilde saklanırsa saklansın arıların polen ihtiyaçlarının çok yüksek olması düşüncewsi ile arılara polenli olanlar geriye verilmeli polen içermeyenler istiflenmelidir. Bu istif işi gerçekleşirken yapılması gereken çok önemli bir durum vardır. Aynı durum bal mevsiminde balların çerçeve şeklinde yine depo edilmesi sırasındada dikkat edilecek bir unsurdur.
Bu unsur ilavelerin birbiri üzerine muntazam bir şekilde oturması zorunluluğudur. Aksi taktirde arılar bu çarpuk çurpuk oturan ilaveler arasındaki boşluklardan içeri girerek bal yağmacılığını artıracak zayıf kovanların sönmesine ve arılıkta bir kaosun yaşanmasına neden olacaktır. Hatta mümkünse çerçevelerin ilaveler içerisinde saklanma sırasında her bir ilavenin arasına bir çuval yada bez parçası konulması olası bir güve ihtimaline karşı sadece bu ilave içerisinde bulunan çerçevelerin bozulması şeklinde bizim karşımıza çıkar. Böylece daha büyük bir zarardan kurtulmuş oluruz.

22 Mayıs 2006 Pazartesi

ARI BESLENMESİNDE GLİKOZ KULLANIMI

Çanakkale Biga ilçesinden Korhan bey belediyede memur olduğunu ve hobi maksatlı arıcılıkla uğraştığını yazmış ve soruyor; arıların baharda beslenmesinde glikoz kullanılabilirmi?
Öncelikle glikoz hakkında kısa bir bilgi verelim. Glikoz bir karbonhidrat. Arıların kullanabildiği bir besin. Glikoz 6 karbondan oluşan bir formüle sahip. Aynı sayıda karbon içeren ve formül çatısının değişimi ile adı değişen fruktoz ve galaktozda bulunmakta. Bunların hepsi şeker türevleri hatta beş karbonlu olan riboz ve deosiriboz tüm canlılarda var. Bu şekerler birbirleri ile birleşerek iki birimli hale geliyorlar. Mesela arpada bulunan maltoz şekeri iki adet glikozun birleşmesi ile oluşuyor. Yada çay şekeri denen sükroz yada diğer adı sakkaroz buda bir glikoz bir fruktozun birleşmesi ile oluşur. Sütün bakteriler tarafından değişip yoğurt haline gelmesi de sütte bulunan şekerler sayesinde olur ve buradada gene glikoz ile galaktoz birleşir ve laktoz oluşur. Bu hayvansal bünyelerde oluşur.
Bizim glikoz bitkisel kaynaklıdır. Arılarımızda bitkisel kaynaklı olan şeker türevlerini rahatlıkla kullanırlar. Aslında glikoz yeşil bitkilerin fotosentez reaksiyonları sayesinde elde edilen bir biyokimyasal maddedir. Bitkilerin glikoz eldesi için güneşe, kloroplastlardaki klorofil pigmentine, suya ve karbondioksite ihtiyacı vardır.
Arılarımıza glikoz verilmesi için sulandırılması gerktiğini duyuyoruz. Kıvamlı olan glikozun arı beslenmesinde kullanılması ülkemizde tavsiye edilmiyor. Yurt dışında ise bazı yerlerde şiddetle tavsiye ediliyor. Buradaki bilgi eksikliği insanımızın faydalardan yoksun kalmasına neden oluyor.
Bakıldığında beslenme için kullanılan glikozun yada fruktozun arı gelişimine zarar vermemesi bir sakınca doğurmayacaktır. Lakin en doğru yaklaşımı arılığımızda bir grubu glikoz ile bir grubu şeker ile bir grubu da bal ile besleyerek aradaki farkı görüp ona göre yaklaşmaktır diye düşünüyorum.
Ülkemizde kullanılması şiddetle kınanıyor. Şöyle deniyor. Glikoz ile beslenirse bal sahte olur. Tüm arıcılar bilirki bal döneminde verilen şerbet bala karışır. Bu durumda balımızın kalitesi düşer.Aslında ben büyük bal toptancısı firmaların biz üreticiden aldıkları bala glikoz katıp piyasaya süremeyecekleri düşüncesi yüzünden üreticinin balda glikoz kullanımını ortadan kaldırmayı düşündüğünü sanıyorum. Demeçlerin daha çok bu yüzden bu şekilde verildiğine inanıyorum. Bu yüzden en doğru bilgiyi kendiniz arılığınızda deneyerek bulabilirsiniz.
Benim tüm arıcı arkadaşlarıma tavsiyem bal ile arılarınızı geliştirin. Arıların gelişimini çeşitli yörelerde balını satamayan yada yok pahasına satmak zorunda bırakılan arıcı arkadaşlarınızın ballarını alıp arılarınıza besin maddesi olarak kullanın. Hem arılarınızdaki mükemmel gelişimi göreceksiniz. Hemde arıcı arkadaşlarınızın sırtından para kazananları ortadan kaldırıp kazancınız artsın. Siz arkadaşlarınızın maduriyetini ortadan kaldırınki elde ettiğiniz balların hak edilen fiyat bedellerine çıkmasına yardımcı olun. Arıcılar birbirlerine destekçi olmazlar ise fiyatlar hiç bir zaman istenilen seviyelere ulaşamayacak ve besleme için bile başkalarının ağzına bakmak durumunda kalacağız.

21 Mayıs 2006 Pazar

İKİNCİ OĞULLARDAKİ FAZLA ANALAR BÖLMELERDE KULLANILABİLİRMİ?

Arılar kovan içerisinde oğul verecekleri zaman birden çok ana memesi hazırlığı yaparlar. Bu durumda ana hazırlığı yapan arılar olası bir zor durumu berteraf etmek ve koloni yaşamının garanti altına alınmasını amaçlamaktadırlar. Ana veya analardan bir tanesi kovana hakim olur. Bu hakimiyeti sağlayacak olan ana ise en vasıflı anadır. Bu seçilim koloni tarafından sağlanır. Arılar kovan içerisinde bulunan fazla ana namzetleri üzerinde bir küme oluştururlar ve imha ederler. Böylece koloni devamını sağlayacak olan tek bir ana ile yaşamlarına devam ederler.
Koloni içerisinde bulunan fazla miktardaki ana arılar bölmelere verildiklerinde başarılı sonuçlar alınamamaktadır. Bundaki asıl neden yapılan tüm ana arılar vasıflı değildir. Ana arılar arılıklarda arıcıların değerlendirmeye aldıkları koloniler içerisinde en mükemmel olan kolonilerden üretilmelidir. Böylece arıcılar kendi arılıklarında ürettikleri anaları ile kendileri ve yöreleri için en mükemmel olan ırklarla çalışmış olacaklardır.

20 Mayıs 2006 Cumartesi

DOĞAL OĞUL KAÇIRMAK İSTEMİYOR İSEK NE YAPMALIYIZ?

Yıllarca arıcılık yapan arıcılar dahi arılıklarında oğullarının zaman zaman kaçtığını görür ve üzülürler. Zamansızlıktan yada ihmalkarlıktan ortaya çıkan bu durumdan yine arıcı madur olur. Aslında köylerde oğul otu denilen otun yada bazı mis kokulu yaprakların oğulun çıktığı anda bir kovana yada sepete sürülmesi oğulun yönünü o tarafa çekmede kullanılmaktadır. Lakin incelemelerden anlaşılmıştırki koloniyi oluşturan bireylerin her biri topluca bir koku yaratmakta ve bu topluluğun yarattığı kokuyu ana arı takip etmektedir. Herkesçe bilinen gelen kanaat arıların anayı takip ettiği şeklindedir. Aslında bu durum tam tersi bir şekilde olmaktadır. Ana arı koloni bireylerinin oluşturduğu kokuyu takip eder. Bu süreci inceleyecek olursak . Oğul vermeden evvel kılavuz diye isimlendirilen bazı arıların, kolonideki diğer bireylere nektar kaynaklarını belirtir şekilde oğulun yerleşeceği yeri dans hareketleri ile belittikleri bilinmektedir.
Buradan yola çıkarak uzmanlar 10 bin adet arının oğul dönemindeki kümesini ifade eden nispette kokuya denk gelen kokuları tespit etmişler ve bu kokuların derecelendirerek en etkili olanlarını bulmuşlardır. Bu arılar kovan içerisindeki diğer arıları çekmez. Sadece oğul döneminde dışarı çıkmış olan arılara yada çıkacak olupta yolu bulmaya çalışanlara , anaya ve kılavuz arılara yol gösterici olarak kullanılır.

19 Mayıs 2006 Cuma

DOĞAL OĞUL TEKRAR OĞUL VERİRMİ?

Eskilerin torun oğul dediği durum biraz tartışma konusudur. Genellikle alınan birinci oğullar daha çok bal mevsimi öncesinde döllü ananın yumurta atmadığını görebilirler ve hatta kabarmamış çerçevelerin üzerinede ana memesi hazırlıkları yaptığı görülür. Bu durum aslında koloni gücünün kovan için fazla olduğu ve içerideki havasızlığın , sıcağın dolayısı ile oluşan hararetin ve beslenecek gıdanın az olmasından yada olmamasından kaynaklanmaktadır. Bir nevi oğul olmakla birlikte buradaki oğul açlık oğulu olarak adlandırılmaktadır. Doğal oğula uygun kovan olmaması , havalanma sağlanamaması, arıların beslenmesine imkan vermeyen bir mevsimin yaşanması ve alınan oğula ballı bir çerçeve verilmemesi bu tür bir durum yaratabilir.
Bazı yıllarda bal birden bastırabilir. Arıcı durumun farkına varamayabilir. Kovanın hacmini genişletmekte geç kalan arıcı sıkışan arıya yeni yumurta atacak yer açamayınca arılar oğul hazırlığına girerler yada sıkıştıkları yerden çıkarak barınaklarının yaşanılabilir bir hal almasını sağlarlar dışarı çıkan bir kısım arıyada biz oğul adını veririz. Aslında zamansız çıkmış olan bu oğulun bal mevsiminin çok iyi gittiğinden dolayı ikinci bir oğul verdiği düşünülür.

18 Mayıs 2006 Perşembe

DOĞAL OĞULLAR HANGİ AMAÇLAR İÇİN KULLANILABİLİR?

Doğal oğullar öncelikli olarak bal üretimi için bir dahaki seneye kullanılırlar. Fakat taşımalı bölme yada ana üretmek için kullanılacak küçük koloniler elde etmek için yapılan bölmelerin tarlacılarının asıl yerlerine gidecekleri düşüncesi ile bölmeler taşımalı yapılmaktadır. Doğal oğullar taşımalı bölme yada ana yetiştirme kolonilerinin taşınması işinden bizi kurtarırlar. Özellikle bölme usulü ile arı yetiştiren kişiler arılıklarında doğal oğulu elde edecekleri bir kaç koloni bırakmalı ve bunlardan aldıkları doğal oğulların gücü nispetinde bölmeler yaparak istedikleri amaç için kullanabilirler. Bu tür bölmelerin arıları eski yerlerine son derece az gitmektedir. Heleki kapalı ana memeleri elinizde hazır bulunuyor ise bu dönemde bölünen kolonilerin her birine verilen kapalı ana memelerinin sahiplenilmesi ve analanması mükemmel olmaktadır.

17 Mayıs 2006 Çarşamba

DOĞAL OĞUL KOVANA ALINDIĞINDIKTAN SONRA NE YAPILMALIDIR?

Doğal oğulu kovana aldıktan sonra yapılacak iş koloninin durumunun incelenmesi olmalıdır. Bu incelemede dikkat edilecek bazı noktalar vardır. Öncelikli kontrol ana olmalıdır. Doğal oğulun anası eğer döllü ise birinci oğulu ifade edecek olan oğul muhakkak beslenmeli ve bir adet ballı çerçeve verilmelidir. Eğer ana dölsüz ise 2. yada daha sonraki oğullar olacağından bu oğulların dölsüz olan anasının döl uçuşun çıktığında diğer arılarında ardından gitme durumu olabileceğinden bir tane günlük yumurtalı çerçeve verilmesi hem koloninin geleceğini garanti altına alma ve hemde oğulun kovanı sahiplenip gitmesini engelleyecektir.
Diğer dikkat edilecek unsur besin olmalıdır. Arılar oğul veren kovandan kursaklarını balla doldurup ayrılırlar ve gittikleri yerde balı yeni yuvalarını inşaa etmek için kullanırlar.Fakat bu mevcuda göre az olabilmekte ve yeterli gelemeyebilmektedir. Takviye vermek oğulun çabuk toparlanmasını sağlamaktadır.
Oğulun içerisinde her yaştan birey olmasına rağmen oğullar son derece petek kabartma becerisine sahiptir. Yeni bir oğula mevcudu ölçüsünde kabarmamış petek vererek peteklerin kabartılmasına ve yuva çerçevelerinin düzenli olmasına özen gösterilmelidir.
Yeni alınan bir oğulda ana döllü dahi olsa varroa mücadelesinde bulunmak çok önemlidir. Mevsimin sonunu beklemeden yeni oğullara ilaçlama yapılmalıdır. Başka bir arılıktan yada yaban kaynaklı gelen oğulların varroa lı olma durumu göz önünde tutulmalıdır. Ayrıca yeni inkişaf edecek olan oğulun bundan sonraki gelişim dönemlerinde sağlıklı bireyler oluşturabilmesine yardımcı olunmalıdır.

16 Mayıs 2006 Salı

DOĞAL OĞULUN KOVANA ALINIŞI

Tüm uğraşlarınıza rağmen arılığa gittiğinizde dalda bir oğul görebilirsiniz . Büyük yada küçük bu oğul sizin kovanlarınızdan çıkmış olabildiği gibi farklı bir yerden de gelmiş olabilir. Arılıkta görülen oğulu almak için çeşitli yörelerde çeşitli yollara başvurulur. Genellikle dalın kesilip kovana götürülmesi en yaygın yoldur. Arılığa geldiğinizde oğul toplanmış ve bir küme halini almış ise bu koloninin alınması son derece kolaydır. Çünkü altına konulacak kovana ufak bir sallama ile hemen düşeceklerdir. Aslında arılık içerisine eski kabarmış petekler ihtiva eden kovanlar sağa sola yerleştirilmelidir. Özellikle serin ve yüksekçe bir yere konulduğunda kılavuz adı verilen arıların burayı sıkça ziyaret ettikleri dönemde doğal bir oğulun çıkacağı anlaşılmalıdır. Hatta bu kovanlar içerisine oğulların kendiliğinden girdiklerine bir çok arıcı şahit olmuştur. Arıların bu kovanlar içerisine girişlerini çabuklaştırmak için melissa otu gibi otların kokularından faydalanıldığı bilinmektedir. Bu otun diğer bir adı da oğul otudur. Kokusundan hoşlanan arıların buraya gelmelerini sağladığından oğulu çekmek içinde kullanılmaktadır.
Oğul almak için arılıkta her zaman mum geçirilmiş taze kabarmamış çerçevelerin bulunması olası bir zamanda kullanılması için hazır bulundurulmalıdır. Çerçevelerin taze olması kabaracak olan mumun temiz ve yuvanın düzeninin sağlanması için şarttır.

15 Mayıs 2006 Pazartesi

ARI BALI NERDEN YAPAR?

Giresun Espiyeden Hasan ÇINARIK soruyor balı arılar nereden yapar? Hasan beyin arkadaşı balın otlardan yapıldığını ve çiçekten bal yapılamayacağını iddia etmesi üzerine bu sorunun doğduğunu da ekliyor.
Öncelikle kısmen verilen bilgi doğru fakat eksik. Bitkiler tabiatta nektar salgılayan canlılardır. Arılarda bu nektarı kovana getirip çeşitli kimyasal işlemlerden geçirip enzimsel bir takım değişiklikten sonra bal halini getirecektir.
Bal malzemesi olarakta bitkilerde bulunan nektaryum adı verilen organlardan nektarı alır ve kullanırlar. Tabiat bitkilere bu özelliği verirken farklı bitkilerede farklı bir takım özellikler kazandırmıştır. Bitkilerde bulunan bu nektaryum adı verilen yapılar bitkinin farklı bölgelerinde diğer bir değişle organlarında bulunabilmektedir. Mesela gövdesinde , yaprağında , çiçeğinde ve bu organlarında farklı bölgelerinde yer alabilmektedir. Bir bitkinin çiçeğinde nektaryum olmayabildiği gibi bu bitkinin çiçeğine konan arı polen alabilmekte ve yaprağındaki nektaryumdanda nektar toplayabilmektedir. Değişik bir örnek olarak bol nektar salgılayan akasya ağacının çiçeği ile çam balının oluşumu için çam pamuklu koşnili adı verilen tırtılların çam yapraklarını yedikten sonra çıkardıkları tatlı sıvıların toplanıp bal haline getirilmesi verilebilir.
Bir diğer önemli unsur ise bitkilerin genelde tabiattaki otların kurumaya başaladıkaları sırada nekar oluşturduklarıdır. Bundan doğal birşey yoktur. Çünkü bitkiler olgunluk devresini geçmek üzere iken yapısında bulunan tüm suyu uçurmakta ve yapısındaki tatlı sıvı en koyu kıvamlı hale ve bol hale gelmiş bulunmaktadır . Sonuç olarak arılar bol ve yoğun kıvamlı olan bu nektarı en kolay ve rahat şekilde bu sıra elde edebilmektedirler.
Arı balı nektar kaynaklarından elde ederek yapmaktadır.
Burada önemli bir konuyuda eklemek istiyorum. Bazı yörelerde balsıra adı verilen bir bal türü vardır. Özellikle geç ilkbaharda bal dönemlerinden sonra yada önce gece ile gündüz sıcaklık farkından kaynaklanan sebeplerden ötürü bitkilerin dış yüzünde parlak yapışkan bir yapı görülür. Bu tatlı yapı arılarca toplanarak depo edilir. Bu tatlı maddede yine sanki arıların balı otlardan elde ettiği kanaatini uyandırır.
Sonuç olarak arılar balı nektar kaynaklarından elde ediyorlar. Hatta duyuyoruz şekerlerden bile bal yaptıranlar oluyor. Yani nektar kaynağı ne ise arı onu kullanacaktır.

14 Mayıs 2006 Pazar

OĞUL ÇALIŞMALARINDA DİKKAT EDİLECEK ÖNEMLİ BİR NOKTA

Oğul döneminde oğullarımızın kaçmaması ve bal verimimizin yüksek olması için yapılan uygulamalardan bir taneside ana memesi temizliğidir. Yapılan meme temizliklerine arı tekrar meme hazırlığı yaparak cevap verir. Hatta bir öncekinden daha fazla meme yapar. Bir hafta sonra gidildiğinde temizlik işlemi tekrar eder sonuçta bu her hafta yapılacak rutin bir iş olarak arıcıyı bezdirir. Burada yapılan iş arıyı oğul isteğinden vazgeçirme çabası olmasına karşın kolonideki huzursuzluğun giderek artmasına neden olur. Hatta arıcı gözden kaçırdığı bir ana memesinin kapanması sonucu haftalık kontrole gittiğinde oğul vermiş koloni ile karşılaşır. Fakat arının oğul verdiğini anlayamayan arıcı sadece kolonide kapanmış bir meme görür. Meme temizleme işi ile uğraşan arıcı koloniye daha ana yapma şansını ortadan kaldırmış olur. Birdahaki sefere koloninin ana memesi temizliğine gittiğinde arıcı kolonide ne meme ne de günlük yumurta görecektir bu da koloninin gelişmesine ket vuran ve düzeninin bozulmasına neden olan bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ana memesi temizliği yaparak oğul eğiliminin ortadan kaldırılmaya çalışılması son derece hashas bir uygulama ve her seferinde başarı getiren bir çalışma değildir. Bal mevsimine yakın kalmış dönemlerde uygulanan sonuçlar başarı getirmekte fakat çok erken kat atılmış kolonilerde benzer problemler ortaya çıkabilmektedir.

13 Mayıs 2006 Cumartesi

ÇERÇEVE VERME ZAMANI

Arılarımız kovan içerisindeki çerçevelere tamamen sarmışsa ve yan tarafa doğru salkım oluşturmuşsa yeni çerçeve verme zamanı gelmiş demektir. Kovanlar üzerinde meydana gelen mum yükselmesi ve beyazlaması arıların sıkışmış olduğunu ifade eder. Yapılacak iş yeni bir kabarmamış çerçeve vermektir. Böylece arılarımızın bir taraftan mum kabartması diğer taraftan buraya atılan yumurtalarla birlikte mevcudun artmasına sonuçtada istenilen ürünlerin elde edilmesi daha kolay olacaktır.
Çerçeve verme gecikirse kovan içi çalışmalarımızı zorlayacak olan durum oluşur. Arılar kendi düzenlerine göre mum örmeye başlarlar. Bu örülen muma farklı yörelerde farklı isimler verilir. Mum , dalak , dil gibi isimler plaka mum dışındaki mumu ifade eder. Bu mum örtü bezine yada tahtasına asılıdır. Ayrıca bu mumu tutan hiç bir parça olmadığı için kovan içerisinde duvarlara yada yandaki çerçeveye tutunan mum kovanda modern kovanların kullanım kolaylığını ortadan kaldırdığı için problemler ortaya çıkaracaktır.
Yapılacak iş çerçeve arının istediği zaman ve fazla miktarda mum örme işi yapılmadan verilmelidir.
Unutulmamalıki arıcılıkta zamanlama son derece önemlidir. Arıcılıkta biz zaman uymalıyız ve arılarda bize uymalı. Başarı o zaman yakalanacaktır.

12 Mayıs 2006 Cuma

İLAVE ( KAT )ATMA İŞLEMİ

Kovanlarda arılar çerçevelerin ön ve arkasında dolgun bir şekilde olmadan kat atılması hiç bir anlam ifade etmez. Hatta bu dolgunluk kuluçkalığı tam anlamı ile doldurmalıdr. Kuluçkalık dolduğunda ve kuluçkalık içindeki çerçevelerin 8 çerçeve yumurta ile dolduğu görüldüğünde verilen çerçevelerin üstten bakıldığında beyazlaşmış bir hal aldığı görüldüğünde kolonilere kat atılıp yuva genişletilmelidir. Bal mevsiminin başladığı dönemle birlikte arılarımızın iki kat arı ile dolu olması gerkliliği akıldan çıkarılmamalıdır. Yaklaşık 15-20 çerçeve arı ile dolmuş bir koloni bize bal yapacak olan kolonilerdir. Diğerleride bal yapacak fakat kıymeti olmayacaktır.
Kolonilere kat verilirken kuluçkalıkta bulunan kapalı gözlü yumurta içeren iki çerçeve yukarı alınmalıdır bunların yerlerine kabarmamış çerçeve verilmelidir. Bu çerçeveler 2. ve 9. çerçevelerin yerlerine konulmalıdır. Daha sonra her hafta alt kattan 2 kapalı gözlü çerçeve yukarı verilmeli ve alta kabarmamış çerçeve verilmelidir. Yukarıdaki çerçeveler kabarmış çerçeveler arasında bulunmalıdır. Yok ise kabarmamış verilerek kabartılması yoluda tercih edilebilmektedir.Bal dönemi ile birlikte kabartılmamış çerçeve boşluğu var ise buralar kabarmış çerçeve ile doldurulup daha çok bal eldesi yoluna gidilmelidir.
İlaveler konulurken yapılan bazı yanlışlıklardan bahsetmeliyiz. Kabarmamış çerçevelerin kuluçkalığın tam ortasına yerleştirilmesi bu durum koloninin bölünmesine neden olacaktır ve düzeni şaşacaktır.
Altta bulunan çerçevelerin yarısının üst kata alınması diğer yarısının alt katta bırakılarak yanların kabartılmamış peteklerle doldurulması bu da koloniyi bölecek ve hatta ana varlığını sağlıklı anlayamayan koloninin ana memesi yapmasına neden olacaktır. Bu durum düzensiz bir oğul eğilimi ile kolonin amacından farklı bir şekilde yönlenmesine neden olmaktadır.

10 Mayıs 2006 Çarşamba

ARI OĞUL VERDİ NE YAPMALIYIM?

Arımız biz yokken oğul verdi yapılacak hangi uygulamalar olabilir diye düşündüğümüzde bal mevsiminin önünde yada bal mevsiminin içindemi diye kendimize sormalıyız evvela.
Bal mevsiminin önünde oğul veren bir kovanda mevcuda dikkat etmeliyiz. Bal sezonunda alınan oğulun bal yapıp yapmayacağı düşünülmelidir. Bal yapacak ise uygulamayı geride kalan oğulu veren koloni üzerinde yapmalıyız. Burada arı sayımızı artırmak istiyor isek kovanda bulunan ana memeleri ile bölmeler yapabileceğimiz gibi ana memelerinin temizlenip bir tane bırakılması ile bu kolonininde bal yapması sağlanabilir.
Bal mevsiminin başlangıcında yada içinde oğul veren bir koloninin ise bal yapıcı bireylerinin bölüneceği düşüncesi ile bu koloniler ana memelerinin dikkatlice temizlenmesinden sonra tekrar birleştirilebilir. Birleştirme sırasında koloninin anasının yumurtlamaya devam edebilmesi için kabarmamış çerçeve verilmesi sağlanmalı ve bir iki çerçeve kapalı yumurtalı çerçevenin kovandan çıkarılması ve bu çerçevelerin, gücü ölçüsünde daha zayıf kolonilere verilmesi sağlanmalıdır.
Yörenize ve bal mevsiminin süresine göre yapılacak teknik ve yöntemler çok farklı olabilir.

TAŞIMALI BÖLME İŞLEMİ

Arılıkta hem arı sayımızı artırmak istiyoruz hemde çok gelişen kolonilerde meme temizliği yapmak istemiyor isek kolonilerin içerisinden bir iki çerçeve ile bölme yapabiliriz. Bu bölmeler kendi kendilerine günlük yumurta var ise ana yapabileceklerdir. Fakat daha sağlıklı bir bölme istiyor isek döllenmiş ana arılar kafeslerle uygun yöntemlerle kolonilere kabul ettirilebilir. Burada en önemli olan unsur bölmenin arılıktan uzaklaştırılması olmalıdır.
Bunun sebebi bölmeler içerisinde bulunan tarlacı arıların aynı arılıkta iken eski yerlerine gitmelerinden dolayı sorunların ortaya çıkmasıdır. Bölmelerde tarlacı arıların eski yerlerine gitmeleri ile koloni birey sayısı bir hayli azalacak ve verilmiş olan yumurtalı çerçevelerin kaplanamaması ortaya çıkacaktır. Bu da yavruların çürümesine ve hastalıkların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Mevcudu azalan koloni yaşamını sağlıkı devam ettiremeyecektir.
Bu şekilde uçuş alanı dışarısında başka bir yere taşınarak yapılan bölmelere taşımalı bölme yöntemi adı verilir.

9 Mayıs 2006 Salı

BAHARDA UZUN SÜREN SOĞUK HAVA AKIMLARI

Bahar aylarında ani ısı değişiklikleri olmakla birlikte bazen hava sıcaklığı uzun süre düşük seyredebilir. Hatta bu durum sıcak giden ve arılarımızın gelişme periyoduna girdiği günlerin ardından olabilir. Bu şekilde olduğu zamanlarda arılarımız gelişmelerini durdurabilirde. Yumurtlama periyodunda düşme ve hatta mum kabartma işlerinde azalma söz konusu olabilir. Mumun kabarmasına ket vuran ve yumurtlama periyodunu sekteye uğratan bu durumdan en az zarar görmek için yapılması gereken iş bu dönemde kovanlarda bal miktarının da azlığına dikkat ederek arıların şerbetlenmesine devam edilmesi olmalıdır. Dışarıdaki sıcaklık ne olursa olsun kovan içerisindeki sıcaklığın belli bir değerde olması gerekliliği içerideki çalışmaların fazlalığından fakat nektar azlığından dolayı sekteye uğrayabilir. Bazen nektar yerine geçecek şerbet bile yumurtlama işi için yeterli gelmeyecek durumdadır. Polen azlığı dikkat edilecek olursa arılarımızın bu uzun geçen soğuk günlerde güçsüzleşmesine neden olacaktır . Buradaki sebep yavrular için gerekli olan protein ihtiyacı polenden sağlanamadığı için ergin arıların vücut bileşenleri şeklinde olan yapıtaşlarını koloni devamının sağlanması amacı ile yavrulara yedirilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda kovanlara kek vermek daha sağlıklı bir davranış olacaktır . Erken ilkbaharda verilen kekler gibi kovan içerisindeki yavru yetiştirme işlerinde daha sağlıklı bir şekilde devamlılığı sağlamak için bu daha da uygun olacaktır.

8 Mayıs 2006 Pazartesi

ARI KUŞLARI , KARINCALAR

Bu mevsimde arıları rahatsız eden bu kuşlar çok ilginçtir, arıların havadan rahatsız oldukları zamanda yani içeride oldukları zamanlarda ortaya çıkarlar ve güneş açtığında arılar dışarı çıktıklarında giderler. Bu sanki ilk bakışta iyi gibi geliyor kişiye fakat çok görmüşümdür kovanın giriş deliğindeki arıları yerken çıkardıkları darbe sesleri ile dışarı çıkan arıları adeta leblebi gibi tüketirler. Kırlangıçlara benzeyen ve uçarken yalpa hareketleri ile sağından solundan geçen arıları tüketen ve beslenmelerini tamamen arılar ile sağlayan bu kuşlar arıcıların adeta baş düşmanları arasındadır ve ilkbaharla birlikte sayıları artarak çoğalır. Arılıktan arılığa geçtikçe vuruk guruk sesler çıkararak ilerlerler.
Bir arıcı herkes nasibini yer onunda rıskı bu öldürmeye gerek yok demişti. Bakış açısı size kalmış.
Karıncaların sayısı ise genelde arıları koyduğunuz mahaldeki yuvalarının olması ile doğru orantılıdır. Kovanlar üzerindeki örtü tahtalarına yada bezlerine tırmanırlar. Buralara yuva yaparlar. Aslında kovan içerisindeki arıların yaptığı hararetten ötürü oluşan sıcaktan yararlanıp burada yaşamlarını sürdürürler. Zaman zamanda kovan içerisine girerek ballara musallat olurlar. Şerbet verirken sağa sola dökmek karıncaları dahada artırmaktadır.
Arıcılar karıncaların kovanlara tırmanmasını engellemek için sehpaların ayaklarına yanmış motor yağı yada kireç koydukları bilinir. Yanmış yağın içine konduğu tenekeler içerisine sehpaların ayaklarının konması ise işi daha garanti altına alır.

7 Mayıs 2006 Pazar

LANGSTROTH TİP KOVAN ÖLÇÜLERİ

Kovan ve Çeşitleri
Arı kolonisinin bütün bir ömrünü geçirdiği kovanın teknik özellikleri, arıcılığın verimliliğiyle yakından ilgilidir. Bugün dünya üzerinde çok değişik modellerde kovan çeşitleri kullanılmaktadır, fakat en yaygın olanları Langstroth ile Dadant tipi kovanlardır.
Yurdumuzda bir çok arıcı Langstroth tipi kovan kullanmakla birlikte, bu kovanlar değişik ölçülerde yapıldığı için Dadant tipine yaklaşan ara modeller çoğunluktadır.
Kovan, dip tahtası, gövde-kuluçkalık, ballık, örtü tahtası ve kapak olmak üzere 5 parçadan oluşur.
Kovan dip tahtası eğer tek parçadan yapılamıyorsa, parçaların birleşme yerlerinde boşluklar bırakılmamalıdır. Çünkü dip tahtasındaki her boşluk ve çatlak, dışarıdan gelen bakteri, mantar ve böcekler için bir yaşama alanı sağlar. Özellikle güve kelebeği yumurtalarını bu çatlakların içine bırakır.
Gövde ya da diğer ismiyle kuluçkalık arıların esas yaşam alanıdır. Arıların giriş deliği bu bölümdedir. Ana arı genellikle bu bölümde bulunur ve yumurtlama işlemlerini buradaki petek üzerinde yapar. Arılar uygun mevsimde kovan gövdesine sığamadıklarında üst kata çıkarlar. Arı kolonisi kış mevsimini kuluçkalıkta geçirdiği için kovan gövdesinin sağlamlığına ve kış şartlarına dayanıklılığına daha çok özen gösterilmelidir.
Örtü tahtası olarak sağlam bez ya da çuval parçaları da kullanılabilir. Hatta birçok arıcı bunu tavsiye etmektedir. Bez parçasının avantajı kovan örtüsü açılırken ses yaparak arıyı kızdırmaması ve özellikle yazın kovaniçi havalandırmasına yardımcı olmasıdır. Ayrıca kovan içindeki nem ve rutubetin atılmasına da yardımcı olur.
Kapakta havalandırma delikleri muhakkak bulunmalı ve yazın bu delikler açılmalıdır. Yine kovan kapağı yerine iyi oturan ve hava şartlarından kovanı koruyacak şekilde yapılmalıdır.
Eğer kovan hazır olarak satın alınacaksa muhakkak arıcılıkla uğraşan firmalardan alınmalıdır. Özellikle arıcılıkla uğraşmayan, yerli marangozların yaptıkları kovanlarda bir çok teknik hatalar bulunmaktadır.
Hangi tip kovan kullanılacak olursa olsun, iyi bir kovan için dikkat edilmesi gerekenler ortak kurallar aşağıdaki gibidir:
1- Kovan gövdelerinin kalınlığı en az 2.5x 3 cm olmalıdır. Kovan gövdelerinde kullanılacak tahtalar iyi kurutulmuş, budaksız ve sağlam ağaçlardan yapılmalıdır. Ihlamur ağacı kovan yapımında tercih edilir. Fakat bulunamazsa en ideali çam tahtasıdır.
2- Kovanlar muhakkak usta birisi tarafından yapılmalı ve ölçüleri hassas olmalıdır. Yapılan bütün kovanların aynı ölçüde olmasına dikkat edilmelidir. Buna dikkat edilmezse özellikle çerçeve ve ballıkları farklı kovanlarda kullanmak isteyince büyük problemler yaşanır.
3- Kovan modelleri daha önceden denenmiş ve kabul görmüş ölçülere göre yapılmalıdır. Uzun tecrübelerin sonucunda ortaya çıkan bu modeller arıların kendi doğal düzenlerini bozmadan en iyi şekilde yaşamalarını sağlar.
4- Kovan gövdesinin özellikle birleşme yerlerinden içeriye rutubet almaması için izolasyona dikkat etmelidir.
5- Kovanların yalnızca dışa bakan tarafları beyaz ya da krem rengi boya ile güzelce boyanmalıdır.
6- Seyyar arıcılık yapacaklar düz kovan kapağını, sabit arıcılık yapacaklar ise beşik şeklindeki kovan kapağını tercih etmelidirler.
7- Arıların kovan içinde rahatça çalışması ve özellikle yaz günlerinde kovan içinin havalanabilmesi için, gerekli boşlukların bırakılması gerekir. Buna göre; - Yanlardaki iki çerçeve ile kovan iç yüzeyi arasında en 7.5 mm, - Çerçeve başları ile kovan iç yüzeyi arasında 10 mm, - Dip tahtası ile çerçeve alt çıtası arasında 25 mm, - Bir çerçevenin ortası ile diğer çerçevenin ortası arasındaki boşluk 36-38 mm, - Çerçeve üst çıtaları arasında 12 mm, - Çerçeve üst çıtaları ile örtü tahtası arasında 10 mm boşluk olmalıdır.
8- Kovan dip tahtası mümkünse muhakkak seyyar yapılmalıdır.
TSE 3409 STANDARDINA GÖRE LANGSTROTH KOVANIN ÖLÇÜLERİ
Kuluçkalık ve Ballığın Üstten Görünüşü
A detay ölçülerinin yakından görünüşü

B detay ölçülerinin yakından görünüşü
Kovan köşe birleşme yerlerinde lambaların ölçüleri.








TSE standartlarından yola çıkarak güzel şekiller ile ilgililere kovan ölçü bilgilerini hazırlayan aricilik.gen.tr sitesinin sahibi Murat ÇAKIR beye bilginin paylaşımındaki yardım severliği için teşekkürü bir borç biliyoruz.
Ülkemizde dışarıda ve mevsimsel gelişmeler dikkate alınacak olursa langstroth tip kovan en kullanışlı tip olmakla birlikte ölçüleri daha büyük ve çerçeve sayısı daha fazla olan dadant tip kovanlarda mevcuttur.

6 Mayıs 2006 Cumartesi

DOĞAL OĞULLARIN KOVANDAN ÇIKIŞ SAATİ VE ZAMANI

Doğal oğullar genellikle günün öğleye yaın ve öğleden sonraki saatlerinde çıkmakla birlikte , çok erken ve geç saatlerdede çıktığı görülür. Doğal oğulların çıkma saatti aslında yeni yapılan ana memelrinin kapandıkları zamandır. Bu meme ucu kapanınca koloninin devamını garantiye alan ana arı bir grup her yaştan arı ile dışarı çıkar. Ardından kovan içerisinde bulunan birden fazla memenin farklı zamanlarda olgunlaşmaları esasından yola çıkarak mevcuda göre bir kaç tane daha oğul çıkabilir bu oğullar içerisinde çok fala ana bulunur . Bir tanesi koloniye hakim olur. İlk oğul döllü olduğu için fazla uzağa gidemez lakin sonraki analar dölsüz olduğu için zayıf olurlar çok uzaklara uçabilirler.
Doğal oğullar genellikle bahar aylarında meydana geldiği için bu mevsime uygun bir günde hava soğuk ve rüzgarlı dahi olsa ufak bir güneşte dışarı çıkar.

5 Mayıs 2006 Cuma

BÖLME KOVANLARDA İLK YUMURTLAMA ZAMANI

Kovanlarımızdaki nüfus yoğunluğunun artması ile birlikte yapmış olduğumuz bölmeler bir taraftan arılı kovan sayımızı artıracak diğer taraftan oğul önleme çalışması gibi iş görürken bal döneminde tarlacı olacak bireylerin yoğunluğunu artırarak kovan içindeki tüketici bireylerin azalmasına ve balın daha fazla elde edilmesine yardımcı olacaktır.
Fakat elde ettiğimiz bölme arılarımızın analandırılması için kovanlar içerisine günlük yumurtalı çerçeve bırakıldığında bu çerçeveler üzerindeki uygun yumurtalardan ana arı elde edilmesi yaklaşık 15-16 gün almakta 1 hafta kadar olgunlaşması ve bir hafta kadarda döllenme uçuşuna gidip dönmesi ve yumurtlaması düşünüldüğünde yaklaşık bölmemizin bir ay kadar günlük yumurtadan uzak olduğu anlaşılacaktır.
Bu dez avantajı ortadan kaldırmak kapalı memeli bir çerçevenin bölmeye verilmesi ile ortadan kalkar. Ana daha çabuk çıkacak ve diğer işleri tamamlayıp yumurtlamaya başlayacaktır. Ana eldesi için 15 günlük kayıp ortadan kalkınca 15 günlük bir zaman kazancı elde edilebilir.
Döllenmiş ve yumurtlama yeteneği iyi olan bir ananın bölmeye uygun usüllerle verilmesi ve koloni ile irtibatı sağlandıktan sonra hemen yumurtlamasına yardımcı olmak en mükemmel ve zaman kaybı ortadan kalkan bir yöntemdir ki arıların kısa bir süre içinde gelişmelerini sağlar.
Bölmelerin çabuk gelişimini sağlamak ve koloni sayımızı kısa sürede ve zahmetsiz artırmak istiyorsak yapacağımız iş bölmelerimize döllenmiş anaların verilmesi olacaktır.
Bu döllenmiş anaları ya ana arı yetiştirciliği yapan işletmelerden almalı, yada kendimiz ruşetlerde yetiştirip kullanmalıyız.

4 Mayıs 2006 Perşembe

BAHARDAKİ HAVA SICAKLIK DEĞİŞİMLERİ

Koloniler baharla birlikte hızla nüfus artırırlar. Bu artışın yanı sıra kovanları doldururlar. İlave vererek arılarımızın gelişimi nispetinde yuvalarını genişletir ve hem oğul eğilimini ortadan kısa bir süre berteraf etmeye hemde bal dönemine yaklaşılan günlerde nüfusun kalabalıklaşarak daha fazla bal yapımına yardımcı olmayı isteriz. Lakin katların atılması için çok aceleci davranmamalı özellikle kat atılması ile birlikte kovan iç hacmini kolonideki bireylerin miktarı dikkat edilerek sınırlandırmalıdır.
Bahar aylarında çok ciddi hava değişimlerine rastlanılır. Adeta kış gibi soğuk günler ve yaz gibi çok sıcak günler birbirini takip edebildiği gibi günün değişik saatlerinde dahi hava sıcaklığı ani değişimlerle karşı karşıya kalmamıza neden olabilir. Bu düşünce ile kovan havalandırılması için ağızlar birden açılmamalı, ara bölme tahtaları sıcaklar geldi diyerek çıkarılmamalı, yada katlar kovanlara atıldıktan sonra sınırlandırma ihmal edilmemelidir.
Hatta soğukların fazla sürmesinden dolayı arıların civardan nektar ve polen taşıyamadığı günlerin uzun olduğu günlerde , önceden gelişmeleri teşfik edilmiş olan koloninin balsız kaldığı ve soğuk nedeni ile yumurtalarını çıkararak besleme yapılacak bireylerin azaltıldığı görülmüştür.
Baharda havaların ani değişimleri akıldan çıkarılmamalı ve kolonilerin aç kalmaması için şerbetlemeye dikkat etmelidir. Hava sıcaklığının düşmesi halinde dahi kovan iç sıcaklığının yüksek olması ancak verilecek olan şerbetler ile sağlanabilecek ve olası mevcut kayıpları bu şekilde berteraf edilmiş olacaktır.

3 Mayıs 2006 Çarşamba

KOLONİLERE KAT( İLAVE ) VERME

Kolonilerin gelişmesi ile birlikte artık kat atma zamanıda gelmeye yaklaşıyor demektir. Arılardaki mevcut artışı ile birlikte hızlı mum kabartma ve yumurtlama potansiyeli istenen bir durum olmakla birlikte erken uyandırılan ve besinle teşfik edilen koloniler son derece kuvvetli bir topluluk oluşturacak ve belkide bal döneminden önce geliştiği için kat atılması gerekebilecektir. Arıcılıkta teknik uygulamalarda bu bir anlam ifade etmeyecektir.
Arılara verilen kat onların yaşam alanlarını büyüteceğinden dolayı belli bir müddet oğul eğiliminin daha ilerideki bir tarihe sarkmasına neden olacaktır. Fakat ırkın, kovan içi sıcaklığın, kovan içerisindeki darlığın, havalandırma durumunun ve genç populasyondaki miktar gibi unsurlar kovanlardaki oğul eğilimine neden olan unsurlar arasında olmakla birlikte en büyük etken ve bunların tamamını içerisine alan koloni bireylerinin sayısının fazlalığıdır. Arıcılıkta birey sayısı ne kadar fazla ise başarı kaçınılmaz olacak derken birey sayısının doruk noktasının bal dönemi ile çakışması temeli çok önemlidir. Buna dikkat edilmeyecek olursa zamansız gelişim nedeni ile arılar tarlacı olduklarında doğada bal verecek kaynaklar olmadığından bizim başarı göstermemiz mümkün olmayacaktır.
Genelde yapılan uygulama kovandaki mevcudun 10 çerçeve olduğu zaman kovan içerisine her zaman yaptığımız gibi kabarmamış çerçeve vermek ve bu çerçeveleri koymak için çıkarılan 2. ve 9. çerçevelerin de ilaveye yerleştirilmesidir.İlaveye yerleştirilen kapalı yumurtalı çerçevelerin sağına ve soluna varsa ballı yoksa kabarmış o da yoksa kabarmamış çerçeve vermek gerekir.Lakin yapılan yanlışlık eskiden tek kabin olan kovanı 2 kabin haline getirdiğimizde arıların üşümesine neden olmaktır. Kovandaki sıcaklık değişiminin normal sınırlara ulaşması için arılar zorlanacaklardır. Yapılması gereken işlem yukarıdaki dört adet çerçevenin sınırlandırılmasıve aşağıdaki çerçevelerinde üzerinin boşluk olan kısımdan örtülmesidir.böylece sanki kovanımız 14 çerçeveli bir kovanmış gibi sınırlandırılmalı ve arıların sıcaklığı muhafaza etmelerine yardımcı olunmalıdır.
Bazı ırklar 9 çerçeve civarında iken ana memesi hazırlığı yaparlar. Hatta oğul verme teşebbüsünde bulunurlar. Bazıları iki kat arı ile dolu olduğunda bile oğula teşebbüs etmezler. Arıcı çalıştığı arıların cinsini ve özelliklerini her yıl kayıt defterine kayıt etmeli bir dahaki sene çalışmalarını bu tuttuğu notlarından yardım alarak yapmalıdır.
Kovanlar içerisindeki arıların mevcudunun bal döneminde maksimum olacak şekilde çalışmalarımızı yaptığımızda oğul kontrolü , oğul takibi , ana memesi temizliği işlerinden kurtulmuş oluruz. Arı sayısı artırma işlerini ise bölme yaparak elde edebiriz.

2 Mayıs 2006 Salı

KAFESLE ANA VERME YÖNTEMİ

Bir çok ana arı verme yöntemi olmakla birlikte en çok kullanılan ve yaygın usül kafesin kekli kısmının telli bölgesi açılıp kovandaki çıtalar arasına sıkıştırılması ile başlar.Arılar tarafından kek bölmesindeki kekin yenerek ananın bulunduğu bölüme ulaşan işçi arılar ile ana arı kokusu birbiri ile sinişmiş olacaktır. Bu takribi üç gün sürmektedir. Bu süre içinde ananın çıkıp çıkmadığı kontrol edilmek üzere sık sık koloni rahatsız edilmemeli aksi taktirde kabulü zorlaştırırız. Çoğunlukla koloni içinde genç bireylerin olmadığı ve yumurtaların bulunmadığı zamanlarda ana kabulü zordur. Heleki sahte anaya gitmiş kovanların ana kabulü çok zor olmaktadır.
Buradan yola çıkarak ana kabulü için benim uyguladığım iki yöntemi sizlerle paylaşayım.
1- Özellikle kıymetli ve damızlık anaların verileceği koloniler bulundukları yerden kaldırılır. Yada çok güçlü bir koloniden 3-4 çıta arı çerçeveleri ile birlikte bir boş kovana yerleştirilir.Elde edilmiş kolonide genç bireyler tarlacı arıların eski yerlerine gitmesi ile birlikte yoğunluk bakımından artacaktır. Böylece anasızlığını hisseden ve henüz kovan savunması için hazırlıksız olan işçi arılar dışarıdan gelmiş olan anayı çok kolay kabul edeceklerdir.
2- Ana vereceğimiz kolonide yumurtalı çerçeve bırakmama esasına dayanır.Koloninin yumurtalı çerçeveleri kuvvetli bir başka kovana aktarılır. Yerine kabarmış çerçeve yerleştirilmiş ve arısı tamamen bu yeni kovana alınmış kovan daki arılar kendilerine ana yapacak yumurta bulamayacağı için verilen anayı çok çabuk kabul edecektir. Daha sonra kabulün arkasından koloni gücü nispetinde yumurtalı çerçevelerin geriye verilmesi koloninin sağlıklı gelişimi için önem arz eder.
Bir çok ana verme yöntemi olmasına karşın en mükemmel ana kabul yöntemleri olarak sunduğum bu yöntemlerde dahi bazen kabul gerçekleşmez. Bunun nedenleri ana arıların döl alma miktarının azlığı , cüssesinin ufaklığı , yumurtlama kapasitesinin azlığı, ananın bazı uzuvlarının yokluğu neticesinde anayı koloni bireylerinin değiştirme çabası yatmaktadır . Kısacası ana arının vasıfsızlığı ananın kabulünü zorlaştırmaktadır.

1 Mayıs 2006 Pazartesi

RUŞET NEDİR ? NE İŞE YARAR ?

Ruşet kullandığımız 10 çerçevelik kovanların ölçüleri dışında 3-4-5-6 çerçeve alabilen daha küçük ve çerçeve ölçüleri daha küçük olan kovancıkları ifade eder.
Bu tür kovancıklara zayıf olan son oğullar konulduğu gibi bu kovanlar içerisinde ana arı yetiştirilir yada bu kovancıklarda ileride lazım olur düşüncesi ile ana arı hazırda tutulur. Gelişmelerinin küçük kovanlardaki sıcaklığı muhafaza etme kolaylığı açısından daha iyi olan ruşetlerde geliştirilen oğullar yada bölmeler daha sonra büyük kovanlara aktarılabilirler. Hem böylece arazideki kapladığı yer ve kolonilerin bölme işlemleri yapıldığında taşımalı bölme usulü içinde son derece kolaylık söz konusu olmaktadır.
Sezonun doğal oğullara izin verdiği bahar aylarında ana arı yetiştirme işlemlerine başlanması gerekir. Bir taraftan mum kabartan arılara çerçevelere mum geçirip veren arıcılar diğer taraftan gelişen kolonilerinden,ruşetlerde hazırladıkları analar ile bölmeler yapabilirler. Bu bölmeler kolonilerin gücünü azaltmayacak tam tersi daha fazla yumurta atımını hızlandıracak, arıları avare tutmayacak çalışmalarını teşfik edecektir. Ayrıca bölme ile de arıcı doğal oğulla kaybetme riski altında olabileceği oğullarını kaybetmemiş olacaktır.
Ruşetlerin taşınması kolay ve döllendirme kutusu gibi iş görmesi düşünülecek olursa bölme yapılan kolonilere burada döllenmiş analar kafesle verilebilir ve ruşetlerin tekrar kullanılmak üzere ana arı yapmaları sağlanabilir.

ARICILIKTA SORUNLAR

Merhaba arıcı arkadaşlar
Ülkemizdeki bitkisel çeşitlilik o kadar zenginlik arz ediyorki bu zenginlik içinde insanlar neden sahte bal üretme yollarını tercih ediyorlar anlamıyorum. Bu durum malesef doğal bal fiyatlarının düşmesine sebep oluyor. Dış ülkeler ile irtibata geçiyorum zaman zaman sen üret ne kadar ürtirsen üret biz buradan yeterki kaliteli olsun alırız diyorlar.Nedir baldaki kalite olarak düşünülen unsurlar. Mum içinde herhangi bir kimyasal karışım istenmiyor ve bal içinde arıların taşıdığı nektar haricinde ek bir besin istenmiyor . Çünkü bazı üreticiler şekerli suyun yada glikozun arıya verilmesi durumunda , arı tarafından bu maddelerin bala dönüştürülmesinin bile normal olduğunu savunuyorlar. Bu durumda tabiki biz doğal bal üreticilerinin ürettiği balların fiyatları sahte bal fiyatları ile rekabet edebilecek güçte olmayacaktır. Biyojik zenginlik var, dört mevsim arıya elverişli coğrafya var, arı kolonisi dünyada en üst sıralarda, organik bal üretimi için elverişli bölgeler hat safada var,fakat bunları değerlendirecek kafa yapısı yok. ( çok özür dileyerek sölüyorum) Doğal bal üretiminin ve sektörün sorunlarının çözümü birlikler sayesinde olacaktır. Birlik yönetimlerinin sorunları belirleyip üzerine düşen görevleri yerine getirebilmesi için arıcı arkadaşların bu birliklerde yer alması ve çözümlerin biran evvel halledilmesi için öncü olmaları gerekmektedir. Doğal bal için gerekli olan organik mum malesef ülkemizde hiç bir mum üretici firma tarafından satılmamaktadır.Oysa üretici parafinli ve kimyasal içerikli mumlarla karşı karşıya bırakılarak balı kalitesiz yada uygun değil diye düşük fiyatlara balının alınması durumu ortadadır. Niçin üretici organik mumun peşine düşmek zorunda bırakılmıştır? Niçin mum firmları kendilerini aşar mahiyette çalışmalar yapamamaktadırlar? Arıcılar niçin parafinli yada kimyasal içeren mumları pahalıya almak zorunda bırakılmıştır? Bu soruların cevapları hep aynıdır ve sonuçta olan üreticiye olmaktadır. Dağda bayırda canı pahasına bal üretimi ve diğer arı ürünlerinin üretimini yapan arkadaşlar tüm çalışmalarının ardından sonuçda bakıyorlarki masraf ve emekleri çok ucuza gelmektedir. Sonuç olarak bu sorunların halledilmesi için arıcı arkadaşlardan isteğim birliklere üye olalım ve bu birliklerin çalışması için mevcut yönetimleri zorlayalım. Bilmeliyizki arı yetiştiricileri birlikleri arıcılık sektöründeki her sorunu halletmek üzere kurulmuş olan kuruluşlardır. Pazar sıkıntınızdan ,ucuz ekipmana, veterinerlik hizmetlerinden , teknik hizmetlere kadar her konuda size yardım etmek zorundadırlar. Bizler hakkımızı bilmez isek kimse bize yardımcı olmaz . Bu kuruluşları arıcı olan biz arkadaşlar yönetirsek sorunlarımızın hepsi ortadan kalkar.

KOLONİLERDE BİRLEŞTİRME YÖNTEMLERİ

Arıların güçleri doğrultusunda zaman zaman bazı kovanların isteğe bağlı olarak birleştirilmesi istenilebilir. Bu birleştirme yöntemleri çok çeşitli olmakla birlikte kesin çözüme ulaşılabilmesi için bazı kriterler vardır. Birleştirilecek kovanların özellikleri dikkate alınarak yapılacak uygulama başarınızı artıracaktır. Bal döneminden sonra bu işin yapılması zorluklar ortaya koyarken bal dönemi başında ve sonbaharda hatta kış aylarında havanın müsayit olduğu günlerde yapılan birleştirmeler çok daha kesin başarılı olmaktadır.
Öncelikle birleşecek kovanlardaki koku birliğinin sağlanmasına dikkat edilmeli ve ana arının olduğu tarafın mevcut olarak diğer koloniye göre daha fazla mevcuda sahip olmasına özen gösterilmelidir. Ana arının bulunduğu kısımın az mevcuda sahip olduğu zaman ananın kafes içine konularak bu işin yapılmasına çalışmak daha kesin sonuç ortaya koyacaktır.
Ana ile temasa geçecek olan koloni bireyleri ananın varlığını ortaya koyacak olan kokuyu diğer bireylere aktarırlar ve bu durumda koloni içinde yalancı ana ortaya çıkmayarak birleşme sağlanmış ve yeni ana kabul edilmiş olacaktır.
Birleştirmeler için kovan üzerine gazete kağıdı serip üzerine birleştirilecek anasız kovan konulur. Gazeteye arıların daha sonra büyüterek içerisinden geçecekleri delikler için bir kaç delik delinir. Yada gazete yerine sinek teli gerilebilir. Bu şekilde yapılan çalışmalar genellikle başarılı olduğu gibi mevsimin erken dönemlerinde birleşecek kolonilerin arasına balın sırrı alınarak konulmuş bir çerçeve yerleştirmek kolonilerin balı temizlerken kısa süre içinde birleşmelerini sağlar ve ananın bulunduğu tarafta toplanmalarına neden olur ,bu dönemde yumurtanın ve mevcudun az olduğuna dikkati çekmek isterim.
Kolonilerin bu şekilde birleşmelerini sağlamak için bazı arıcılar bal sezonuna yetişmeyen iki koloniyi birleştirerek bal almayada çalışırlar. Bu şekilde yapılan bal eldesi bazı yıllar iyi sonuç verebildiği gibi bazı yıllar hüsranla karşı karşıya kalmamıza neden olur. Bunun nedeni koloniler ananın birleştirme esnasında öldüğünü anladıklarında strese girip bal mevsimi olduğu halde çalışmamalarından ileri gelmektedir. Koloniler anasız olduklarında düzen bozulur. Elde edilecek balın çok daha fazlası ana varlığında elde edilebilmekle birlikte anasız kovanların bal yaptığı sanılır. Bu noktada arıcılıktaki bilgilerimizin yardımı ile arılar üzerindeki yönlendirme çalışmaları bize başarı getirecektir.