26 Aralık 2008 Cuma

DOĞRU İNVERT CAN VERİR YANLIŞ İNVERT ÖLDÜRÜR.

Ali Şekerli dedi ki.

O muteber şahıs dediğiniz bendenizim.Edirne'liyim ve 20 yıldır arıcılık yapıyorum.İnver şurubun evde yapılamayacağını milyon dolarlık fabrikaların boşuna yapılmadığını söylüyorsunuz.İnvert şurubun evde niye yapılamayacağını,HMf nin ne olduğunu ve arıya ne kadarının zararlı olduğunu lütfen sizden öğrenelim.LÜtfen bu yorumuda yayınlayın. Şayet cevap vermezseniz kendi blogumda bu soruların cevabını ben vereceğim.Ve kendi fikrimi de ekleyeceğim.


Sayın Üstadım,

Şahsınızı tanımıyorum, bu vesile ile tanışmış olduk. Çalışmalarınızda sonsuz başarılar dilerim. Bilginin paylaştıkça çoğalacağına inananlardan olmalısınız ki invert şeker ile ilgili bu değerli bilgiyi arıcı arkadaşlarımızla paylaşmak istemişsiniz. Zafer beyle geçen akşam sohbetimiz sırasında kek ve invert şeker ile ilgili düşüncelerimi sorduğu sırada bu konu açıldı ve bende konu ile ilgili bilgilerimi aktarmaya çalıştım. Şahsınıza, kendisine yada bir başkasına bir hakaret söz konusu değildir bunu öncelikle belirtmek isterim.

Bloglarda yayınlanan hemen her konu ile ilgili mutlak bir görüşümü soruyorlar sağolsunlar arıcı arkadaşlar. Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum bende. Son zamanlarda blog sahibi arıcı arkadaşlardan bazılarının yaptıkları uygulamaları paylaşmak yerine, her gerçekleştirdikleri uygulamanın doğru olduğunu kanıtsatır bir uslupla yanlış bir çok bilgi verdiklerine şahit oluyorum. Bu durum ister acemi deyin, ister amatör ama bilgisi az olan arkadaşların bazı yanlış bilgileri doğru gibi öğrenmelerine neden oluyor. Arıcılık faliyetleri yıllık periyotlar halinde gerçekleşen bir uygulama. Bu yıl yanlış yapılan bir uygulama nedeni ile koskoca bir yıl boşa geçmiş oluyor, zamanımız ve emeğimiz boşa gidiyor. Yapılan büyük yanlışlarda ise ülkemizin doğal zenginliği olan kolonilerimizi kaybetme riski ortaya çıkıyor. Günümüzde, bütün dünyada yaşanan koloni kayıplarını göz önüne aldığımızda bu konularda dahada hassas olmamızı gerektiriyor.

Bloğunuzdaki bilgi tam anlamı ile mükemmel benim üzerine laf söylemem büyük gaf olur. Zaten benim söylediklerim sizin bloğunuzdaki http://alisekerli.blogspot.com/2008/09/invert-eker-nedir-invert-urup-nasil.html adresinde ki yazınızda daha güzel olarak bulunuyor, siz yayınlamışsınız. Yanlız önemli bir nokta şu, Evde yapılan invert şurubun ne kadarının invert olduğunu, HMF oranının nekadar olduğunu anlayacak laboratuvar malzemeleriniz ve bunların analizini yapacak bilginiz olmayabilir. Oysaki bu işi yapan profesyonel işletmelerde bu konularda kurulmuş laboratuvarlar ve yetişmiş teknik elemanlar bulunur.

Tam olarak İnvert yapılamayan şuruplar da sizinde dediğiniz gibi arı kolonileri için ölümcüldür. ‘’Arılarımızı öldürür.!!!’’

Mayadan damıtılan saf invertaz enzimi sakarozu alt bileşenlerine ayırmak için kullanıldığında, zararlı maddeler kadar, mikrobiyolojik olarak temiz invert şeker içeriği bulunmadığında arı hastalıklarına yol açabilecek ajanlar (patojenik mikroorganizmalar) elde edilir.

Eski bal ya da HMF oranı bakımından yüksek, yeteri kadar invert edilmemiş şurup, arıların beslenmesi için uygun değildir, söz konusu madde arılar için zehirlidir. Jachimovicz ve Sherbiny 1975’ de HMF’ nin arı ölümlerinden sorumlu olduğunu ortaya çıkarmıştır. Ticari olarak asit ile hidrolize edilmiş invert şeker şurubundaki 15mg/100g HMF miktarının arılar için ölümcül olduğunu bildirmekteler. 15mg/100g HMF içeriği olan şeker şurubu ile beslendiğinde, 20 gün içerisinde arıların ortalama 58% si ölmüştür. 3mg/100g ve 6mg/100g HMF miktarları arılar için zararsızdır. Sonuç olarak bir çok uzman, invert şeker şuruplarındaki HMF miktarının 2mg/100g değerini aşmaması gerektiğini savunmaktalar,

İnvert şeker şurubu yalnızca içerisindeki HMF miktarı kontrol edildikten sonra kullanılmalıdır. Evde hazırlanan invert şuruplarının bu özelliğinin test edilmesi üretici şartlarında imkansızdır.

Besindeki HMF ve mineral maddeler aynen polisakkaritlerin varlığı gibi kış esnasında arıların sindirim sistemlerinde diyareye yol açabilir.

Deneyler bir arı organizmasının biyolojik filtre işlevi üstlendiğini gösterdi. Besindeki HMF miktarı arılar tarafından peteklere stoklanan balda düşüş gösterdi

HMF hem balda hemde şeker şerbetinde önemli bir kalite kriteridir. Oranı bu ürünlerde yükseldiğinde insanda kanserojen, arılarda zehirlenme etkisi yapar. HMF oranın yükselmesi balın ve şeker şerbetinin uzun sure bekletilmesi ve yüksek sıcaklığa tabi tutulmasına bağlıdır. HMF oranını düşük tutabilmek için şerbeti ve balı yüksek sıcaklıklardan ve uzun süreli bekletmlerden uzak tutmalıyız. Şekerin glikoz ve fruktoza ayrılması sırasında asidik ortamda ortaya çıkan HMF insan sağlığına bile zararlı iken arı sağlığını nasıl etkilemesin.

Arı beslemesinde şurubun hazırlama yöntemi dünyadaki bütün arıcılık kitaplarında şöyle tarif edilir. Önce su kaynatılır, ateşten indirilir, içine şeker katılır ve şekerin su içinde çözünmesi sağlanır. Bununda nedeni hazırlanan şurupda HMF oranının yüksek olmasını engellemektir. Şekerin su ile kaynamasını engelleyerek karamelize olmasını, yanmasını engellemektir.Bunu sayın Prof. Dr. Muhsin Doğaroğlu’nun kitabında okuyabilirsiniz.

Sizin de verdiğiniz bilgiler doğrultusunda uzun süre kaynayan HMF si yükselen ve ne derece invert olduğundan emin olamadığınız şurup arı sağlığına zararlı ve belkide arılar için ölümcül olabilir.

Enzim kimyasal reaksiyonlara giren, reaksiyon sonunda değişmeden çıkan, tekrar tekrar kullanılabilen, kimyasal reaksiyonun hızını hızlandıran ve çok daha çabuk bir şekilde yapılmasını sağlayan protein tabiatındaki maddelerdir. Dünya bu tür ürünleri üretmek ve sanayide kullanmak için adeta yarışıyor. Örneğin gemilerin su ile irtibat halinde olan yüzündeki boyalara katılan bir enzim yosunların buraya bağlanmasını engeller ve hem temizlikten kurtulunmuş olunur hemde gemi hızını yavaşlatması ortadan kalkar. Geminin kızağa alınması ve iş gücü kaybı düşünülecek olursa bu tür bir enzim mükemmel para kazandırır keşfeden kişiye. Bazende bu enzimler yerine bazı kimyasallar devreye girer. İşte sizin bahsettiğiniz kimyasallar gibi. Örneğin mercimek çorbası yarım saatte oluyorsa içine karbonat koyun bakın 10 dakikada çorbanız hazır olur.

Bu örnekleri şundan yazdım. Siz HMF yi yükseltmeden ve arıya zararlı olacak hale getirmeden bu tür enzimler reaksiyon süresini yani invert şekeri elde edeceğiniz süreyi kısaltır. Böylece yüksek sıcaklığa gerek olmadan da bu iş gerçekleşebilir. Lakin bu tür bir enziminiz yok yerine kimyasal kullanıyorsunuz. Bunuda sıcaklığın çok yüksek olduğu bir derecede yapıyorsunuz. Yani göle maya çalmak gibi bişey de değil bu .Zira göle yoğurt mayası çalarsanız tutmaz ise gölde yaşayanlara zarar vermezsiniz.Ama invert şekerde bu böyle değil. Şurup invert oluyormu, karamelizemi oluyor, olmuyormu, ölümcülmü yoksa şansa tutarmı gibi sorular insanın aklına geliyor???

20 yıllık bilgi birikiminize, tecrubelerinize, paylaşımlarınıza saygı duyuyorum. Lakin bu bilgiyi bilinçsizce kullanabileceğini düşündüğüm meraklı, gayretli ve hevesli arkadaşlarımıza zarar verebilir düşüncesini aklımdan çıkaramıyorum.

Polemik yapmak hiç istemiyorum.

Kalın sağlıcakla.

Yalçın SEZER
Uzman Biyolog
0 532 286 96 23

23 Aralık 2008 Salı

YARIM DOKTOR ADAMI CANDAN EDER

Saygıdeğer arıcı okurlarım,

hafızamda amatör arıcı diye bir kişinin bloğu var diye hatırlar gibi oldum, rumuzu amatür olarak ona ithaf etmeden yazayım istedim, amatür rumuzu yeni başlayan arkadaşları üzmüş sanırım rumuzu x arıcı diye değişiyorum.

rumuz arıcı arkadaşımızın isminin burada çıkmasını istemediği için kullanılmıştır. Hatta yazının silinmesini istemiştir. Toplumun bilinçlenmesi adına bunun yanlış olduğunu bildiğimden rumuzu x arıcı olarak değişip yayında tutuyorum.

x arıcı
bazıları kekin sakıncalı olduğunu söylüyorlar ama mecburen verdim

Yalçın SEZER:
kışa girerken elbette ömürlerini kısaltır
Yalçın SEZER:
valla söledik söledik dinlemediler
Yalçın SEZER:
ama millete yanlış bilgiler vererek arılara zarar verdiler.
Yalçın SEZER:
akıllanıncada
Yalçın SEZER:
biz kek vermeyin diye söyledik dediler
Yalçın SEZER:
blogların faydası olduğu kadar zararıda var malesef
Yalçın SEZER:
yanlış bilgilere itibar edilmemesi gerekiyor, bilgileri eksik olan kişiler bu yanlış bilgileri doğru gibi algılıyor. Sonra ayıkla pirincin taşını. Verim yok, arılar ölüyor, ortalama verim düşük meseleleri.
Yalçın SEZER:
Bilgileri eksik olanlarda bu yanlışları doğru olarak öğreniyorlar kendilerine zarar verenleride onurlandırıyorlar.
Yalçın SEZER:
En büyük eğitimsizlik bu aslında, kıyamet kopacak işte böyle böyle, bilmediğini biliyormuş gibi anlatmakla ellerine ne geçiyor bu insanların bilmiyorum.
x arıcı
bu invert şuruba nasıl bakıyorsunuz
x arıcı
olumlumu
Yalçın SEZER:
invert şekeri elde etmenize bağlı
Yalçın SEZER:
bunu sizin yapmanız mümkün değil
Yalçın SEZER:
bu fabrikasyon bir üretim
Yalçın SEZER:
karamelize ederseniz
Yalçın SEZER:
arıya yarar yerine zarar verirsiniz
Yalçın SEZER:
zaten bir kişinin evde şekeri invert hale getirmesi mümkün değil
x arıcı
en son yaptığı bira öğle oldu
Yalçın SEZER:
siz nerden invert şekeri biliyorsunuz
Yalçın SEZER:
nasıl yaptınız
Yalçın SEZER:
evdemi yaptınız
Yalçın SEZER:
heh)))
x arıcı
ya ben daha önce yaptımda
x arıcı
evet

Yalçın SEZER:
zafer bey sizede maşallah son gördüğümden bu güne baya yol katetmişsiniz.
Yalçın SEZER:
kusura bakmayın
x arıcı
fakat son yaptığımda biraz katı olsun dedim biraz fazla karıştırdım ve
Yalçın SEZER:
invert şeker güzel bir yaklaşım ama
Yalçın SEZER:
evde olmaz o abi
x arıcı
128 dereceye çıkınnca karamelleşti

Yalçın SEZER:
sıcaklığı ayarlamak vs
Yalçın SEZER:
Yaaaaa işte kendiniz söylüyorsunuz
x arıcı
ama 117 geçmedeğimiz zaman oldu
x arıcı

tartarik asit katıyorum
Yalçın SEZER:
o zaman fabrikalara gerek yok
x arıcı
o invert yapmıyormu
Yalçın SEZER:
milyon dolarlara kurulan fabrikaları neden kuruyorlar madem
Yalçın SEZER:
abicim invert demek
Yalçın SEZER:
bir enzim aracılığı ile
Yalçın SEZER:
sakkaroz olan iki moleküllü şekeri
Yalçın SEZER:
parçalayıp
Yalçın SEZER:
fruktoz ve glikoz birimlerine ayırmak demektir
Yalçın SEZER:
monosakkarit hale getirmek demektir
Yalçın SEZER:
fakat bu işlem yapılırken
Yalçın SEZER:
sizin gibi yüksek derecelere çıkarmak
Yalçın SEZER:
hmf oranı denen
Yalçın SEZER:
bir değeri yükseltir
Yalçın SEZER:
bu değerin adı hidroksimetilfurfuroldur
Yalçın SEZER:
Kullanılan enzimse yüksek sıcaklığa çıkmadan bu işlemi yerine getirir. Zaten enzimler kimyasal reaksiyonları hızlandıran ve reaksiyon sonunda tekrar tekrar kullanılabilen protein tabiatındaki maddelerdir.
Yalçın SEZER:
bu ne kadar yüksek
Yalçın SEZER:
o kadar zarar
Yalçın SEZER:
bu yükseklik ise
Yalçın SEZER:
sıcaklık ile olur
Yalçın SEZER:
yani bal donunca
Yalçın SEZER:
nasıl kaynatıyor bazıları
Yalçın SEZER:
işte o zaman hmf oranı yükseliyor. Hmf si yüksek balları hiç bir toptancı almaz hatta toptancılar ısıtılmış balı almazlar. Çünki hmf yükselir.
Yalçın SEZER:
ve bu durum insanda kansere bile yol açabilir
Yalçın SEZER:
zaten Türk gıda kodeksine göre bir hmf değeri var
Yalçın SEZER:
Bunu sen şimdi insana bile zarar veren bir şeyi
Yalçın SEZER:
arıya yapıp veriyorsun
Yalçın SEZER:
sebebi
Yalçın SEZER:
mono sakkarit hale getirip arı faydalansın diye
Yalçın SEZER:
invert şeker kullanmanız güzel
Yalçın SEZER:
ama
Yalçın SEZER:
bunu evde kendi kendinize yapacağınızı sanmanız bir hayal
Yalçın SEZER:
yapsanız bile
Yalçın SEZER:
hmf si yüksek olur
Yalçın SEZER:
arıya yarar sanırsınız, zarar verirsiniz.
x arıcı
ali şekeli bloğunda tarif edeyorda
Yalçın SEZER:
bilmiyorum işte kim ediyorsa
Yalçın SEZER:
o muteber şahsada iletmenizde fayda var
Yalçın SEZER:
artık takip etmiyorum blogları
Yalçın SEZER:
her yerinden bir hasar çıkıyor, çok üzülüyorum arıcılarımız adına. Memleketimizin kalkınması noktasında faydamızın olduğu düşüncesi ile başlarda çok hevesli idim ama daha sonra küstürdüler bir sürü hakaretlerle ve yalan yanlış iftiralarla,
x arıcı
ya daha millet bu sene b aşladı bu işe
x arıcı

daha önce şurup yaparken kaynatmayın
Yalçın SEZER:
eeee aklın yolu bir
x arıcı
arıları kabız yapar deniliyordu
Yalçın SEZER:
kaynatmayın ama karamelize edin mi deniyor şimdide
x arıcı
şimdi bu sene invert modası çıktı
Yalçın SEZER:
Türkiyede invert şekeri sadece Çumra şeker fabrikası çıkarıyor
x arıcı
bizde modaya uyduk
Yalçın SEZER:
oda arı yemi diye ruhsat almış
Yalçın SEZER:
ama akıllının biride sıvı şeker damlasıda aynı işi görüyor diye
Yalçın SEZER:
ısrarla ucuz olanı veriyor
Yalçın SEZER:
hatta
Yalçın SEZER:
ticari glikoz bile kullanıyorlar
Yalçın SEZER:
Abi bari bunu blogta yazayımda
Yalçın SEZER:
bilgilenmek isteyenler okusun
Yalçın SEZER:
sizin adınızıda vereyim bari
Yalçın SEZER
sizin vesilenizle oluştu konu
Yalçın SEZER
yada bu sohbeti yayınlayayım bari belki yanlışa adım atan biri direkten döner. Bir kişi bile kazanılsa memleketimiz için kardır.

22 Aralık 2008 Pazartesi

ANZER YAYLASINDA ARICILIK




















Anzer yaylası ve bal elde edilen vadiden bir seri görünüm paylaşımları için maho abiye teşekkürler.


























































































































































































































































































































































































































































































20 Aralık 2008 Cumartesi

POLEN

POLEN NEDİR : Bitkiler, bilindiği gibi yeterince hareket edip, yer değiştiremeyen canlılardır. Bitkilerin büyük çoğunluğu nesillerini devam ettirebilmek için tohum yaparlar. Tohumlar toprağa düşüp veya dikilip aynı cins bitki olarak yeniden doğarlar. Tohumdan hemen önce açan çiçeklerin ortasındaki erkek üreme organlarının başcık kısmında, çiçeğin genel görünüşünden ayrı ancak bitkinin tüm kalıtsal özelliklerini taşıyan toz şeklinde hücreler kümesi vardır. Bitki cinsine göre, bu erkek üreme hücresi tozcuklar, ya aynı çiçeğin içine veya başka bir yerdeki aynı cins çiçeğin içine rüzgar sinek, böcek, karınca, kelebek, arı veya insan eli gibi vasıtalarla girerek çiçeğin dişi organında döllenmeyi sağlayarak cinslerinin devamını da sağlamış olurlar. Polen işte bu çiçek üreme hücreleridir. Bitkilerin çiçek dönemleri bitince polenler de kaybolurlar.

POLENİN FAYDALARI
1- Polen bütün vitaminleri taşımaktadır 2- Yara ve yanıkların iyileşmesinde hızlanma sağlar.3- Zekayı çalıştırır, kemik ve kas kuvvetsizliklerini giderir4- Şeker hastalığına faydalıdır.5- Beyin , prostat, karaciğer, solunum yolu iltihapları ve damar sertliğini giderir.6- Bağırsak çalıştırıcıdır.İç zehirlenmeleri önleyicidir7- Aşırı yorgunluk, zayıflık, kansızlık,yavaş gelişme ve erken ihtiyarlamadan korur.8- Beyin yorgunluğunu ve düşünsel bunalıma iyi gelir. 9- Sinir dengesini korur.10-Sakinleştirici ve dinçleştiricidir.11-Moral ve ruh sağlığına yararlıdır.12-Beyin ve kas gücünü artırır.13-Yüksek tansiyona ve kolesterol yüksekliğine kuruyucu ve iyileştirici etki yapar.14-Kalbin kroner damarlarının tıkanmamasında faydalıdır.15-Mide yaralarının iyileşmesinde fayda sağlar.16-Şişmanlık ve zayıflıkta etkilidir.17-Görme yeteneğini arttırır.18-Saçın gelişmesinde önemli rol oynar.Saç sayısını arttırır ve saç dökülmesini önler.19-Güzellik kremi olarak da kullanılır.20-Üstün kan yapıcı özelliği vardır.Kanı temizler,kanı filtre eder,alyuvar sayısını %30 oranında arttırır.21-Hücre tazeleyicidir.22-Balgam söktürücü, mikrop öldürücü, çabuk iyileştirici etkiye sahiptir.23-Kas gücünü arttırır.Zayıflama esnasında hissedilen halsizliği giderir.24-Enerji üreten, dinçlik kazandıran polen, bilhassa ileri yaşlarda çok faydalıdır25-Cinsel gücü artırır.26-Polenle beslenen annenin, bebeğine verdiği anne sütü daha uzun sürer. Böylece hem bebeğin gelişme bozukluğu önlenir hem de bebeğin kabızlığı önlenir, gazı giderir ve hastalık kapmamasına yardımcı olur.

POLEN'DE BULUNAN VİTAMİN VE MİNERALLER NELERDİR :Polende tam 22 çeşit aminoasit, 27 çeşit madensel tuz, doğal hormon, enzim, coenzim, pigment, karbonhidrat ve ferment vardır.Polende bulunan başlıca asitler pantothenic, linoleik, ascorbik ve araohidonik'dir. Demir, bakır, kalsiyum, sodyum, magnezyum, silisyum ise varlığı polende tespit edilen elementlerden bazılarıdır. Polende bulunan iz elementler alüminyum, nikel, titaniyum ve çinkodur.Dünyaca tanınmış bir araştırma örgütü CNRS Araştırma Örgütü'nün; Araştırma Uzmanlarından Armond PONS; kitabında polenin bütün vitaminleri taşığıdığını açıklamıştır.Polende bulunan vitaminler A, B1, B2, B3, B4, B5, B6, B7, B8, B9, B12, C, D, E, H, P, PP'dir.Polende yüksek oranda rutin vardır (rutin kılcal damarları etkiler, aynı zamanda kalp kasının çalışmasını güçlendirir).Chauvin ve Lenormand'ın araştırmalarıyla polenin antibiotikler içerdiği kanıtlanmıştır. Grecean ve Enciu'nin bu konuda yaptığı çalışmalar sonunda polenin Staphylococcus, Salmonella, Ecoli ve Bacillus anthracis'e karşı etkili olduğu ve bunların üremelerini engellediği tespit edilmiştir.Polende insan yaşamının ihtiyacı için her şey mevcuttur. Bulundurduğu (oglio-elementler) madenler, aminoasitler ve en son olarak zengin çeşitli vitaminler yanında; protein, yağ, şeker, madeni gıda, hormon, büyütücü faktör, pigment; beyin ve vücutça yorgun insanların tüm ihtiyacını karşılar. Anemi (kansızlık) hastalarında, bir ay süre ile her gün bir kahve kaşığı polen yedirilen bünyelerdeki alyuvarların; milimetre küpte 500.000 arttığını göstermiştir
1 Gram Polendeki 8 mg B1 vitaminini şu besinler sağlar
70 gram Bira mayası, 3 kg. Karaciğer, 8 tam kepekli ekmek, 20 kg. elma veya domates
1 Gram Polendeki 5 mg B2 vitaminini şu besinler sağlar
50 gram Bira mayası, 6 kg. portakal, 12 kg. domates, 16 kg. elma 74 adet beyaz ekmek
1 Gram Polendeki 27 mg B5 vitaminini şu besinler sağlar
35 gram Bira mayası, 13 kg. sığır eti, 25 kg. kabuklu buğday, 95 lt süt

DÜNYA BİLİMADAMLARINA GÖRE POLEN VE FAYDALARI : "Geleneksel tıbbi tedaviler gören MİDE ÜLSER'li hastaların %29'u iyileşebilirken, Polen yedirilerek tedavi edilmiş MİDE ÜLSER'lilerin %59.2'sin de Mide yaralarının iyileştiği denenerek kanıtlanmıştır."Kaynak:Rusya Irkomtsk Tedavi Kliniği
"Günde 2 gram Polen yiyen hastalardaki YARA VE YANIKLAR'ın iyileşmesinde %30 hızlanış ve artış olmuştur."Kaynak:ABD Wagne Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Prof.Dr.N.S.Gimbal"Polen, hayatın sırrı olan RNA ve DNA doludur. Uzun zamanlı hafıza, kromozonların yapısına giren RNA' ya bağlıdır. RNA'sız beyin taşıyan insan, kendi adını bile hatırlayamaz. Polen ZEKA'yıda arttırmaktadır.Vikingler gözlemsel olarak farkettikleri poleni, "mabud yemeği " olarak savaşlara giderken yerler ve ortalama 100 yıl yaşarlardır.'Ensafalit' (Beyin iltihabı)'na yakalanan Danimarka'lı Jyte Elmgaad'a doktorları dört ay ömrü kaldığını açıkladılar. Kısa zamanda duyu özelliklerini kaybeden genç kadın, sağır, dilsiz ve kör olur. Bunun üzerine, Polen özü enjeksiyonları yapılır. Sonuç hayret vericidir. Hasta mucize şekilde ölümden kurtulur ve eski sağlığını kazanır.BEYİN, PROSTAT, KARACİĞER, SOLUNUM YOLU İLTİHAPLARI VE DAMAR SERTLİĞİ'inde sonucu şaşkınlık veren tıbbi kürler devam etmektedir."Kaynak:ABD / Call Enterprise -Jim Kenner
"Bizler bilim adamları henüz polenin nasıl olup da hastalıkları iyi ettiğini bilmiyoruz. (1969'da polenin bileşimi henüz tam bilinemiyordu). Fakat, çeşitli antibiyotik ilaçlarla tedavi edildiği halde iyi olmayan pek çok hastam, gözlerimin önünde iyi olmuşlardır. Bir çok SOLUNUM HASTALIKLARI'nın da polenle tedavi edildiğini ve hastaların gerçekten hastalığı ve nekahat süresini süratle atlattıklarını müşahade ettik. Söylenecek tek şey yok. İnsanlık demek ki burnunun dibinde bulunan bu "Harika İlacı" şimdiye kadar hiç farketmeden yaşamış"Kaynak:İsveç Upsala Üniversitesi - Eric Ask Umparc
"Polen, harika besinlerin en üstünüdür. Kimyasal analizler polende tüm vitaminler, proteinler, yağ, şeker, mineral, hormon, büyütücü faktör, pigment vs. bulunduğunu gösteriyor. Bu canlı dengeli besin beyni ve vücudu yorgun ve uyuşuk insanlara bir kaç günde canlılık ve yaşama neşesi veriyor. Büyüme faktörleriyle cılız ve durgun çocukların hızlı gelişmesini sağlıyor. Kansızlarda, bir ay süreyle her gün bir kahve kaşığı polen yedikten sonra yapılan laboratuvar denemeleri, kırmızı küreciklerin, milimetre küpte 500.000 arttığını gösteriyor.Hafif laktasif, yani BARSAK ÇALIŞTIRICI'dır. İÇ ZEHİRLENMELER'i önleyicidir. Sabah ve öğle, vitamin almak için polen yiyiniz. Ilık süt, bal veya suya karıştırılır. Veya doğrudan yenilir. AŞIRI YORGUNLUK, ZAYIFLIK, HASTALIK, KANSIZLIK, YAVAŞ GELİŞME gibi durumlarda doz arttırılmalıdır. Hiç bir yan etkisi tespit edilmemiştir.Son araştırmalar ERKEN İHTİYARLAMA'dan koruduğunu gösteriyor. Siz, 60 yaşından sonra 40 yıl daha dinç yaşamak istiyorsanız Poleni hemen her gün yiyiniz."Kaynak : Pour vivre cink fois vingt ans ( 100 Yıl dinç yaşamak )Yazar : Fransız Tıp Profesörü Dr.Robert Tocquet (5 ayrı dilde 26 tıbbi kitap ve ansiklopedi yazan Bilimadamı)
"Değişik laboratuvarlarda özellikle Rusya vitaminler Enstitü'sünde birçok kez yapılan analizlere göre Polen, vitamin ve ferment gibi canlı cevherlerden yana çok zengindir. Prof.Joiriche, Dr.Chauvin ve Alain Caillas'ın yaptıkları Polen analizleri gözönüne alınırsa, en başta SİNİR DENGESİ'ni korumaya yaradığı anlaşılır. BEYİN YORGUNLUĞU ve DÜŞÜNSEL BUNALIM sonucu ortaya çıkan, zayıf sinirli, gücü tükenmiş ve uyuşuk insanlar, günde yedikleri iki kaşık polenle gerçek bir sağlık verici, sakinleştirici ve dinçleştirici ilaç bulabiliyorlar.ŞİŞMANLIK ve ZAYIFLIK, SÜRGÜN ve PEKLİK gibi karşıt durumlarda dengeye getirici, SAĞLIK KAZANDIRICI bir etki yapar. SALGI BEZLERİ'ni, HORMONAL SİSTEMİ uyarır. KOLİT, İNCE BAĞIRSAK İLTİHABI VE BARSAK KOKUŞMASI'nda faydalıdır. Özellikle KOLİBASİLLERE, MİKROPLARA, öldürücü ve üremeyi önleyici etkisi denenmiştir."Kaynak : Le miel et pollen ( Bal ve Polen )Yazar : Fransız Dr.Raymond Dextreit (Sağlık ve beslenme konularında 30'dan fazla kitap yazarı)
"Polenin iştahsızlık ve BAĞIRSAK TEMBELLİĞİ'ne faydaları bütün kullananlarla iyi bilinir. Polen ayrıca, MORAL ve RUH SAĞLIĞI'na yararlıdır. Bunları yitirenlere güven verir. Etkisi kısa süren "doping" ilaçlardan değildir. Vücuda tam bir kalıcı sağlık kazandırır. YORGUNLUĞU AZALTIR ve sürekli etkisiyle BEYİN ve KAS GÜCÜ sağlar.Sayısız ŞEKER HASTASI polen kürü yapıyor. Örneğin, Lyon'dan Bayan B. son devrede ileri bir şeker hastası (diabetik) idi. İdrarının litresinde 48 gram şeker ölçüldü. Çeşitli ilaçlar kullanmasına rağmen iyileşme ümidini yitiriyordu. Günde 3 gram polen yiyerek 15 günlük kür yaptı. İlk kürün sonunda idrardan dışarı atılan şeker %87 düştü. Yenilenen kürler sonunda şeker, litrede 1 grama indi ve kol, bacak ve bel ÖDEM'leri (ŞİŞLİKLER) ile, Anjindö Puatrini (KALP YETMEZLİĞİ) daha iyi olduğu görüldü."Fransa Tarım Akademisi - Dr. Alain Caillas ( Polen araştırmaları ile ödül kazanmış )
"BEYİN YORGUNLUĞU ve AŞIRI SİNİRLİLİĞİN çok görüldüğü entellektüel hastalarda, miyokard enfaktüsü ve kalbin KRONER DAMARLARININ TIKANMASI'nda polen sayesinde şaşırtıcı iyileşmeler görülüyor."Dr.Mauntzune
"Polen YÜKSEK TANSİYON'a, DAMAR TIKANIKLIĞI'na, KOLESTEROL YÜKSEKLİĞİ'ne, KRONER TROMBAZ ve FELÇ'lere karşı koruyucu ve iyileştirici etki yapıyor."Dr. Nemarov - Dr. Egerov - Dr. Mistchenko - Dr. KodiserRus Bilimler Akademisi"Polenin PROSTAT hastalıklarına da şaşırtıcı etkisi vardır. Prostat büyümesindeyse, ballı polen kürüyle yapılan denemeler, aralıklı gelen ve uzun süren hafif ağrıların yok olduğunu ve idrara çıkma sayısının azaldığını gösterdi. Polen yaşlı hastaları bazı durumlarda ameliyattan kurtarıyor."İsveç Upsala Üniversitesi Kliniği - Prof. Eric Ask Upmarc İsveç Lund Üniversitesi Cerrahi Kliniği Üroloji Bölümü - Dr. Gasto Jonson"Polen bütün vitaminleri taşımaktadır."CNRS Araştırma Uzmanı - Armond Pons"Şişmanlık ve zayıflık gibi iki karşıt durumda; vücuttaki fazla karbonhidrat, glikoz ve yağları yakarak şişman bünyeyi yok eder, metabolizma dengesi sayesinde zayıf düşen hücreyi derhal uyarır, üstün kan yapıcı özelliğiyle kas gücü ve metabolizmayı çalıştırarak cılız ve zayıf bünyeyi, güçlü ve dinç hale getirir."Kaynak : Le miel et pollen ( Bal ve Polen )Yazar : Fransız Dr.Raymond Dextreit (Sağlık ve beslenme konularında 30'dan fazla kitap yazarı)
"Arıların binlerce yıl önce bulduğu bu harika besin, onların lavrasını en hızlı büyüten, kendi vücutlarını en sağlıklı kılan, en çok yaşatan, en güzel balı sağlayan bir besin. Poleni deneyerek buldu arılar. Oysa insanlar ancak 20.yüzyıl sonlarına doğru analizlerini yapınca polenin değerini anlayabildiler. En önemli besinlerinden binlerce kat fazla vitaminler taşıdığını görünce 1 gram polenin insana gün boyu yeterli olduğunu hesapladılar. Bir arının günde 4000 çiçeğe konarak 35 günlük ömründe yapabildiği 10 gramcık balı, insanların kovandan çalarak yediklerini görüyordu arılar. Oysa, günün birinde 2-200 mikronluk biricik besinlerini insanların da "Harika Besin" yapacaklarını, bir santimlik boylarını ve küçücük beyinleriyle düşünemezlerdi arılar. Bitki hayatının sırrını taşıyan çiçek tozlarını "Doğanın En Üstün Besini" seçerek ömür boyu yiyen ve gerçek balı yapan arılar onun "Tam Besin" olduğunu biliyorlardı. Öyle bir besin ki, yapısında 70'e yakın cevher taşımaktadır. Bütün vitaminleri, 22 çeşit aminoasiti, sindirim fermentlerini, hormonları, yağları, doğal şekerleri, mineralleri yapısında bulundurmaktadır. Polen besinler dünyasının son harikasıdır."Kaynak : Gayelord Hauser ( Güzel ol, Dinç yaşa )Türkiye - Dr. Erdal Erkan ( İlk Bilimadamlarımızdan )TÜBİTAK VE POLEN :Kaynak : Tübitak Bilim ve Teknik Dergisi Sayı: 203 Sahife : 34 Yıl : 1984 Ay : EkimBaşlık : Doğa Harikası POLENYazar : Prof. Dr. M. Mihri Mimioğlu - Dr. Kadriye SorkunALYUVAR SAYISINI %25-30, HEMOGLOBİNİ %15 ORANINDA YÜKSELTİR.- Polende bulunan Riboflavine'nin GÖRME ÜZERİNDEKİ ETKİSİ BÜYÜKTÜR. Birçok olayda şaşırtıcı sonuçların alındığı ve GÖRME YETENEĞİNİN ARTTIĞI saptanmıştır.- Polende bulunan AMİNOASİTLERDEN CYSTİN (kükürt içeren bir aminoasittir) SAÇIN GELİŞMESİNDE ÖNEMLİ ROL OYNAR. Cystin'nin SAÇ SAYISINI ARTTIRDIĞI ve SAÇIN DÖKÜLMESİ'ni önlediği anlaşılmıştır.- Polen PROSTAT hastalarında iyileştirici rol oynar.- Polen GÜZELLİK KREMİ olarak da kullanılır. Bunun için, bir kahve kaşığı polen öğütülür ve taze yumurta sarısıyla karıştırılır. Bu karışım hafif masajla yüze ve boyuna sürülür. Yarım saat beklenir. Zamanı dolunca bol suyla yıkanır. Sonuçta cilt parlaklık ve tazelik kazanır.Yukarıda anlatılanlardan da anlaşılacağı üzere, polen çok değerli, doğal ve zengin bir besin kaynağıdır. Ülkemizde bol miktarda bulunan, ancak değeri çok az bilinen bu besin maddesinin değerlendirilmesi gerekir. Gelişmiş ülkelerde (spor mantar vb. bitkilerin dayanıklı şekli) polen ve spor bilimi olarak tanımlanan Palinoloji, Türkiye'de jeoloji, botanik ve tıp ilimlerine hizmet eden bir bilim kolu durumundadır. 1983 yılında Türkiye Kalkınma Vakfı'nda (TKV) Palinoloji'nin ekonomik yönü ele alınmış ve gerekli teçhizat temin edilerek bir Palinoloji Laboratuvarı kurulmuştur. Bu kurumda yapılan çalışmalar sonunda polen tuzakları, polen toplanması, polen kurutulması ve saklanması gibi konularda ilerlemeler kaydedilmiştir. Ayrıca arının hangi bitkileri tercih ettiği, hangi bitkinin en bol polen verdiği hakkında çalışmalar yürütülmektedir. Amaç ülkemizde kullanılması bilinmeyen bu değerli besini ülkemizin hizmetine sunmaktır. "Kaynak : Tübitak Bilim ve Teknik Dergisi Sayı: 203 Sahife : 34 Yıl : 1984 Ay : EkimBaşlık : Doğa Harikası POLENYazar : Prof. Dr. M. Mihri Mimioğlu - Dr. Kadriye Sorkun
POLEN'İN FAYDALARI NELERDİR : KALP DAMAR HASTALIKLARINDA POLENEn yaygın kalp hastalığı, damar kireçlenmesi ve tıkanmasıdır. Polenin yapısında bulunan P vitamini ve diğer yararlı elementler damarları yumuşatır, kana geçen civardaki artıkların idrarla dışarı atılmasını sağlar. Ünlü araştırmacı Alain Caillas, kitabında "Miyokard enfaktüsü ve kalbin kroner damarlarının tıkanmasında, polen sayesinde şaşırtıcı iyileşmeler görülüyor. Rus Bilimler Akademisi'nde Prof. Beklerov ve arkadaşlarının önemli araştırmalarına göre Polen, yüksek tansiyona, damar sertliğine, kolesterol yüksekliğine, kroner tromboz ve felçlere karşı koruyucu ve iyileştirici etki yapıyor." diye açıklıyor. Hürriyet gazetesinin "Püf noktası" sütununda "Çiçek tozu gençleştiriyor mu ? İsveçli Dr. Lars Eric Essen ve Dr. Tissinin, poleni yaşlı insanlar üzerinde denemiş ve özellikle damar sertliğinde faydalı olduğunu meydana çıkarmışlardır. " diye yazılmıştır.

RUH VE SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARINDA POLEN
Bu hastalıkların tedavisinde en başta bol B vitaminleri gerekmektedir. Bilhassa B1 vitaminine gereksinim vardır. Bu vitamine "Sinir dokusu vitamini" denilmesi de bundandır. Polen de yüksek oranda B1 vitamini mevcuttur. Ayrıca Polen bütün B vitaminleri kompleksidir. Dr. Raymond Dextreit, düşünsel yorgunluk ve yaşamın bozuk düzeni nedeniyle sinirleri zayıflamış, güçsüz kalmış kimselerin, günde yedikleri 2 kaşık polen sayesinde sağlık ve sakinlik bulacaklarını yazmıştır.

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARINDA POLEN
Gastrit, Ülser, Kolit ve Hemeroid en yaygın sindirim sistemi hastalıklarıdır. Gastrit ve Ülserin ana nedeni ise sinirseldir, genelikle stresten kasılan (spazm yapan) mide kası sinirleri, o bölgeye gelen kılcal damarları da kısarak bir bölgenin kansız kalıp, yaraya dönüşmesine neden olur. Tedavi edilmezse insana yaşamı zehir eden hastalıklardır. Ömür boyu diet uygulamayı veya ameliyatları gerektirir. Bazı zamanlarda mide kanaması ve delinmesi şeklinde ölümlere neden olurlar. Belirtilen gramajlar dahilinde yapılan Polen kürleri, Mide-Barsak sistemine bağlı tüm hastalıklarda: geçici değil, Kesinkez tedavi sağlar.

KANSIZLIK VE ZAYIFLIKTA POLEN
Polenin en belirgin ve yaygın özelliği, süratle iştah açıcı ve kan yapıcı olmasıdır. Tedavilerde önemli olan, bileşiminde tüm cevherleri taşıyan bir kan sağlamak ve hasta bölgeye ulaştırmaktır. Gerisini vücut halleder...Nasıl bir otomobile, bozuk bir yakıt konduğunda çalışmasında aksaklık meydana gelirse; İnsan vücudunun yakıtı da ona gerekli tüm cevherleri bünyesinde bulunduran sağlıklı bir kandır. Kandaki cevherlerin bir veya birkaçının eksikliğine Kansızlık yani Anemi denir. Kansızlık her tür sağlık sorununa neden olan başlıca etkendir. Ülkemizde yapılan araştırmalar halkımızın %60-70'inin kansızlık sorunu olduğunu ortaya koymuştur. Düzenli kullanılan kürler sonucu; Polen: Kanı temizler, Kanı filtre eder, Kan yapar, Direnci arttırır, Alyuvar sayısını %30 oranında arttırdığı Bilim adamları tarafından kanıtlanmıştır.

SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARINDA POLENSolunum sistemi hastalıklarının genel ve çok görülen nedeni üşütmektir. Üşütme ile vücudun direnci kırılır, metabolizma vücut ısısını normale çıkartmak için çaba sarfederken solunum yollarında virüs ve bakteriler kendine yer ve ortam bularak süratle çoğalırlar. Nezle, grip, anjin, faranjit, bronşit, zatürre, zatülcenp, astım, sinüzit ve verem gibi hastalıklar meydana gelebilir. Bu hastalık mikropları burada da kalmayıp, kan yolu mafsallara, kalp kapakçıklarına ve böbreklere vs. geçerek daha hayati hastalıklara da neden olabilirler. Bu nedenle solunum sistemi hastalıklarının süratle tedavisine gidilmektedir. Gelişmiş ülke doktorları, bu hastalıklarda, diğer ilaçlarla birlikte Polen de vererek tedavi yapmaktadırlar. Çünkü Polen vücut direncini, kanın lökosit (alyuvarlar) ve antikor yapımını arttırır. Sovyet Prof. N.Joiriche, burun ve boğaza polen püskürtülerek mukoza direncini arttırmak ve virüsleri etkisiz kılmak yolundaki başarılı çalışmalarını yayınlamıştır. 1957'de ilk kez Pasteur Enstitüsü'nde polenin verem mikrobu olan "Koch" basiline karşı öldürücü etkisi olduğu saptandı. Yapısındaki sakızlı maddesi, terementi esansı, nükleik asitleri ve Bol B vitaminleri ile Polen, Akciğeri dezenfekte ettiği gibi, balgam söktürücü, mikrop öldürücü, çabuk iyileştirici etkiye sahiptir.

ŞİŞMANLIKLARDA POLEN:

Şişmanlık ve zayıflık gibi iki karşıt durumda vücuttaki fazla karbonhidrat, glikoz ve yağları yakarak şişman bünyeyi zayıflatır, metabolizma dengesi sayesinde zayıf düşen hücreyi derhal uyarır, üstün kan yapıcı özelliğiyle kas gücü ve metabolizmayı çalıştırarak cılız ve zayıf bünyeyi normal haline getirir. Polen, hücrelerde ki yanma olayını metabolizmayı ve adrenalin salgılanmasını hızlandırır. Böylece biriken yağların erimesini çabuklaştırdığı gibi, kas gücünü de arttırarak zayıflama esnasında hissedilen halsizliği de giderir. PROSTAT HASTALIĞINDA POLEN:

Prostat bezesi idrar torbasının hemen çıkışında ve sadece erkeklerde bulunan ceviz büyüklüğünde bir doğal subaptır. Beyinden uyarılan sinir telleri omurilikten takiple prostata ulaşır ve gerektiğinde bu subapı açıp, idrarın boşalmasını sağlar. Aynı beze idrar yolu kapayıp, meni yolunu gerektiğinde açarak meni çıkışını sağlar. Bu esnada özel salgı bırakarak spermlerin ölmesini önler. Bu harika organcık güçlü kaslarla ve sinir sistemiyle istemli çalışır. Zamanında çok alkol kullanan sinirleri yıpranmış kimselerle, başka hastalıklar için değişik ilaçlar kullanmış veya idrarına mikroplar karışmış insanlarda ve yaşlılıktan kasları gevşemiş olanlarda prostat sorunları görülmesi normaldir. Yaygın prostat hastalığı ise prostatitis denilen, prostat iltihaplanmasıdır. Prostatitis'te ve prostat hipertrofisi'nde Polenin antibiyotiklerden daha etkili olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Polen araştırmacısı Alain Caillas (Fransa Tarım Akademisi - Polen araştırmaları ile ödül kazanmış ) kitabında şöyle özetlemiştir."Polenin prostat hastalıklarına da şaşırtıcı etkisi vardır. İsveçli iki araştırmacının, Upsala Üniversitesi Tıp Fakültesi Kliniği'nden Prof. Eric-Ask Umparc ile Lund Üniversitesi Cerrahi Kliniği'nden Dr. Gosta Jonson'un çalışmaları polenin prostatitis'e en iyi etkiyi yaptığını ortaya koydu. Prostat büyümesin de ise polen kürü ile yapılan denemeler aralıklı gelen ve uzun süren hafif ağrıların yok olduğunu ve idrara çıkma sayısının azaldığını gösterdi. Bilhassa ağır prostat geçiren yaşlı hastaları ameliyattan kurtarmıştır."

YAŞLILIK SORUNLARINDA POLEN:

Enerji üreten, dinçlik kazandıran polen, bilhassa ileri yaşlarda çok faydalıdır. Yaşlı insanların en çok yakındığı ve özlemini duyduğu sorun cinsel yetersizliktir. Kan yapıcı, hücre tazeleyici ve uyarıcı Polen bu soruna da büyük ölçüde yardımcı olmaktadır. Polenin, cinsel istek ve gücü canlandırdığı, kullananlarca doğrulanmıştır. Polen, bir aylık kürle, on yıl gençleştiren kimyasal içerikli sihirli bir değnek değildir. Ancak devamlı ve düzenli kür kullanımı halinde; vücudu hastalıklardan korur, kurtarır, kanı güçlendirir, kaybolan cinsel yaşamı tekrar geri getirir, ömrü uzatır ve hastalıksız standardı yüksek bir cinsel yaşam sürdürür. KISIRLARDA POLEN:Polen kısırlarda da en önde gelen bitkisel gıdalardan biridir. Kısırlık tedavisinin en güç olanı sinirsel kaynaklı hormonal olan şeklidir. Kadın ve erkek beyninin ortasında bulunan nohut büyüklüğünde ki hipofiz bezi, belli zamanlarda kadınlarda yumurtalıklara, erkeklerde ise husyelere, omur ilik sinir telleri kanalı ile emir vererek yumurta ve sperm üretmelerini sağlatır. Korku, şok, stres, beyin özürü veya hastalıkları gibi nedenlerle hipofiz bezi bu görevini yapamaz ise kadında "ovülasyon yokluğu", erkekte "ozosperm" denilen canlı sperm yokluğu ile kısırlıkları ortaya çıkarır. Dozajlı ve kaliteli bir Polenle birlikte alınan Arısütü, Bal ve Kırmızı Ginseng, vücuda hem olağanüstü doğal protein, aminoasit, vitamin, mineral sağlayarak destek vermekte ve beyinde hipofiz bezindeki "Spazm"ı çözerek yumurta ve canlı sperm üretimini tamamıyle üretmektedir.

BEBEK ÇOCUK VE GENÇLERDE POLEN:

Yeni doğan bebek anne sütüyle beslenir. Eğer anne yeterli ve dengeli besleniyor ise; anne sütünün kalitesi, bebeğin beyin ve vücut gelişmesinin tam olabilmesi için yeterli olur. Dolayısıyla annenin süt verme zamanında Polen yemesi, bebeğin beyin ve beden gelişiminde, kemik kas yapısının güçlenmesinde, en önemlisi bebeğin bağışıklık sisteminin kuvvetli olmasında olağanüstü rol oynamaktadır. Aynı zamanda Polenle beslenen annenin, bebeğine verdiği anne sütü daha uzun sürer. Böylece hem bebeğin gelişme bozukluğu önlenir hem de bebeğin kabızlığı önlenir, gazı giderir ve hastalık kapmamasına yardımcı olur. Gelişme çağındaki çocuklarda ise çocukların, bol kaloriye, bol protein, vitamin ve madenlere ihtiyaçları vardır. Polen fazlasıyla; Enerjiyi veren vitaminleri, boy uzatan hormonları karşılar, zekayı çalıştırır, kemik ve kas kuvvetsizliklerini giderir.Bilhassa fast-food alışkanlıklarına başlama çağı olan ve gelişmenin durduğu genç yaşlarda kullanılan Polen kürleri; Gençlerin gelişmesini durdurmaz, sportif faaliyetlerde başarılı olmalarını sağlar, zekalarını çalıştırabilme kapasitelerinin en yüksek olduğu bu dönemde gerekli aminoasit ihtiyacını karşılar ve sonuç olarak hayata başlama adımlarında, beyin-beden gücü standartı yüksek olarak, polen kullanmayan akranlarından, hem fizik hem de başarı olarak daha da önde olurlar.

SAÇ DÖKÜLMELERİNDE POLEN:Polen, saçın suyu ve gübresidir. Saça faydası, kök kısmına yaptığı olumlu etkidir. Bileşiminde ki (doğanın sunduğu saf şekilde); B5 Vitamini (pantotenik asit), niacin ve cystin, saç kökünü en iyi şekilde besler, dökülmesini durdurur, cansız kılların kıl hacmini geliştirir ve saçın gürleşmesini sağlar.
CİLT GÜZELLİĞİ VE POLEN :Ciltteki çeşitli lekelerin, sivilcelerin ve bozuk bir cilt oluşmasında en önemli etkenler, sindirim sistemindeki bozukluk, karaciğer, kansızlık veya temiz olmayan kandandır. Bilhassa sorun kanda ise; kan, derimize yönelik dış etkilere karşı koyabilecek cevherleri taşımıyorsa, normal insan tenine olumsuz etki yapamayan güneş ultraviyole ışınları bile, deride ki kalkan görevi yapan kan maddeleri eksik olan kişiye etki yapıp, derisinde lekeler meydana gelmesini sağlar. Bu nedenle, önce kanın atık maddelerden arındırılıp tüm cevherlerle donatılması, kanın temizlenmesi, filtre edilmesi gerekir. Bunu en iyi Polen sağlar. Hiç bir cilt sorunu olmayan, canlı, sağlıklı parlak pembe bir cilt isteyen bayanlar, Polen yiyerek ve maskesini yaparak ten hücrelerini besleyebilirler. "Oriane" gibi bir çok ünlü güzellik kreminin özü Polen'dir. Tübitak Bilim ve Teknik Dergisi Ekim-1984 sayısında Prof. Dr. M. Mihri Mimioğlu - Dr. Kadriye Sorkun' un yazısında: " Polen güzellik kremi olarak da kullanılır. Bunun için, bir kahve kaşığı polen öğütülür ve taze yumurta sarısıyla karıştırılır. Bu karışım hafif masajla yüze ve boyna sürülür. Yarım saat beklenir. Zamanı dolunca bol su ile yıkanır. Sonuçta Cilt, parlaklık ve tazelik kazanır "POLEN ALLERJİK BÜNYEDE KULLANILIR MI :Alerjik bünyesi olan hastaların, akciğer bronşlarındaki sinir uçları oksijen yetersizliğinden ve spazm yaptığından dolayı çok hassaslaşmışlardır. İlkbahar ve sonbaharda gözle görülemeyecek kadar küçük olan ve havada uçuşan AĞAÇ POLENLERİ bronşlara ulaştığı an; bronşlardaki sinir uçları derhal kasılarak tepki gösterip öksürük olarak kendini belli eder. Ancak arının çiçekten kovana gelmesiyle elde edilip, özel naturel kurutma sistemleriyle kurutulan ÇİÇEK POLENLERİ üst solunum yolları enfeksiyonlarında tedavi edici bitkisel destek sağlar. Dolayısıyla AĞAÇ POLENİ ve ÇİÇEK POLENİ karıştırıldığı için ve her ikisine de - Polen - dendiği için isim benzerliğinden dolayı bazı Alerjik bünyeler ÇİÇEK POLENİNİ yemekten çekinirler. Halbuki durum böyle değildir. Üst Solunum Enfeksiyonları için tam fayda veren ÇİÇEK POLENİ için bilimadamlarının oldukça kesin sonuçları olmuştur. POLEN NASIL VE NE KADAR KULLANILIR :Günde kullanılması gereken Polen miktarını Tübitak Bilim ve Teknik'de yayınlanan önerisi aynen aşağıdadır."Beklenen iyileştirmenin gerçekleşmesi için ne kadar polen gereklidir ? Caillas'ın bildirdiğine göre kesin sonuçlu bir tedavi için günde 32 gram polen yeterlidir. Sağlıklı yaşamın devamı içinde 15 gram polen alınmalıdır. Polen kullananların söylediklerine, kendi deneylerimize ve arıcılar birliği üyelerinin kanısına göre, yukarıda verilen miktarların yarısı kadar bir doz bile yeterlidir. Bir kahve kaşığı polen 4 gram gelir. Genel durumumuzu sağlıklı tutmak için 2 kahve kaşığı polen alınmalıdır.
YAPILACAK KÜRÜN DOZU:Birinci hafta 15 gram polen sabahları aç karnına alınmalıdır, iki ve üçüncü hafta günde 30 gram sabah kahvaltısından 15 dakika önce yarısı ve akşam yemeğinden 15 dakika önce diğer yarısı alınmalı, dördüncü haftada ise uygulama birinci haftada olduğu gibi tekrarlanmalıdır. Bu küre ilave olarak her sabah kahvaltısında bir dilim ekmeğe polenli bal sürülmeli ve bu yolla da 8 gram polen alınmalıdır."Kaynak : Tübitak Bilim ve Teknik Dergisi Sayı: 203 Sahife : 34 Yıl : 1984 Ay : EkimBaşlık : Doğa Harikası POLENYazar : Prof. Dr. M. Mihri Mimioğlu - Dr. Kadriye Sorkun

POLEN NASIL MUHAFAZA EDİLMELİ:
Polen,buzdalabında muhafaza edilmeli.

POLENİ KİMLER KULLANAMAZ:
Arı ürünlerini,1 yaşından küçük çocukların kullanmaması uzmanlar tarafından tavsiye edilmektedir.