28 Mart 2009 Cumartesi

LANGSTHROT-DADANT-MAYE

DÜnya gazetesinde maye kovanların sahibi Muzaffer beyle rööportaj.



İSTANBUL - Bir tesadüfle 1986 yılında Türkiye'de ilk şemsiye bidonunu üreten ve bugün hala en büyük üreticisi konumunda bulunan Yıldırım Plastik'in sahibi Muzaffer Yıldırım, arılar için özel termo kovan geliştirdi. Büyük bir AR-GE çalışması ile termo kovanın patentini de alan Muzaffer Yıldırım, Bulgaristan'da katıldığı bir fuarda ise inovasyon ödülü aldı. Kovanı üretebilmek için her gittiği yerde arıcılarla temasa geçip dünyadaki arıcılık trendlerini araştıran Yıldırım, üniversitelerin ilgili bölümleri ve dalının uzmanı öğretim görevlileri ile de dirsek teması ile ürettiği kovanları artık üreticilerin beğenisine sunmuş durumda. Türkiye'nin arı koloni sayısında Çin'den sonra ikinci ama kovan başına üretimde altıncı sırada olduğu bilgisini veren Yıldırım, Türkiye'de bir kovanda 15-16 kg'lık bal alındığına dikkat çekerek, "Bizim geliştirdiğimiz kovanla 2 katı yani 30 kg'lık bal üretimi yapmak mümkün" dedi. Yıldırım'ın hem kovanı nasıl ürettiğini hem krizle arasını hem de bugünlere nasıl geldiğini konuştuk. İşte Yıldırım'ın KOBİden'e verdiği cevaplar.
Yıldırım Plastik neler üretir?
Otomotiv yan sanayiinde üretim yapıyoruz. Otobüs, kamyon gibi araçların plastik parçalarını üretiyoruz. Mesela belediye otobüslerinin mono blok koltuklarını biz üretiyoruz. Bu alanda Mercedes, Isuzu gibi firmalarla çalışıyoruz. Promosyon ürünlerimiz var. Ülker, Algida, Coca Cola gibi firmalara örneğin dondurma dolaplarının yanında bulunan şemsiyelerinin su bidonlarını üretiyoruz. Sütaş gibi firmalar için bazı ambalajlar yapıyoruz.
Şemsiye bidonu ilginç, nasıl başladınız?
1986 yılında ilk biz ürettik şemsiye bidonunu. Sonra başka firmalarda girdi. Firmalar bize ürünün prototipinbi getirir biz kalıbını yapar, üretime geçeriz. Oto ve gıda sanayine ambalaj kalıbı yaparken müşteri yönlendirdi. Biz ürettik ama biz tasarlamadık. Yurtdışından örneğini getirdiler, biraz kapora verdiler. Yaptık ama müşteriyi bir daha bulamadık. Bir sürü bidon elimizde kaldı.
Nasıl sattınız peki?
Bütün bidonlar elimizde kalınca bu sefer şemsiye üreticilerine gittik ama onlar da almadı. Bu defa taktik değiştirdik, yükledik kamyona. Bursa'dan başladık tek tek mağazaları dolaştık. Önce mağazaya giriyorduk 'satılık bidon var' demiyorduk, 'şemsiye almaya geldik' diyorduk. İlk satışı takasla yaptık. Otelleri, sahili dolaştık Bodrum'da bitirdik. Ben bir kucak şemsiye alıyordum arabanın bagajına sığıyordu. Fakat bidonları yolluyorduk, yer kaplıyor dükkanın deposu doluyordu. Onlarda kendi müşterilerine satmaya başladılar. Hep yeni açılan mağazalara gittim. Sonraki sene artık 1987'de Algida, Coca Cola gibi firmalar almaya başladı.
Bir anlamda pazarı kendiniz yarattınız yani?
Satmak için çok dolaştık. O gün kimsenin para vermem dediği ürün bugün 1 milyon adete ulaştı. En büyük üretici hala biziz. En büyük taliplisi de Algida'dır. Onu Ülker ve Coca Cola izler. Sonra bidondan esinlendik ve plastik dubalar yaptık.
Krizle aranız nasıl?
2001'de üretimimizin yüzde 80'i otomotiv sektörüneydi. Zarar ettik. Sonra sepetleri çoğaltalım dedik. Bu krize de esasında yatırımda yakalandık. Ambalaj sanayii ve reklam sektörü için gerekli bazı levha makinaları almıştık fakat daha az etkileniyoruz. Çünkü şimdi işimizin yüzde 30-35'i oto, yüzde 25'i ambalaj ve kalanı promosyon ürünleri. Bunun faydasını görüyoruz.
Termo kovan üretmek nereden aklınıza geldi?
AR-GE merakım çok büyük. Zaten yenilikçilik yapamıyorsanız, ürettiğiniz size hatıra gibi kalıyor. 200 çeşit ürünümüz var. Kimseyi taklit etmeyiz, mutlaka kendimizden bir şeyler katmaya çalışırız. Yabancılar 'Türkler taklitçidir' der, numune vermek istemez. Karamürsel'den bir arıcı bir plastik bal çerçevesi getirdi. Yap, çok satarsın dedi. Elime aldım baktım ne işe yaradığını çözmeye çalıştım. Arıcılığı merak ettim ve her gittiğim yerde arcıları ziyarete başladım. Genellikle de çürük kovanlar, yerlerde gezinen petekler gördüm. Aklıma kovan yapmak geldi.
Bütün petekler tahtadır, siz plastik kovan yapıyorsunuz. Hiç bu olmaz demediler mi?
Arı plastikte hiç durmaz dediler. Ama ilk yaptığım sandıktan arılar çıkmak istemedi! Bir de arının doğasını öğrenmeye başladık. Mesela arı 6 kg çiçek özü yiyerek bir peteği dolduruyor ve mutlaka peteği üfleyerek bal yaptığı yeri sır gibi bir şeyle üfleyerek temizliyor. Bizim kovanda arı peteği sırlamadan bal yapmaya başlıyor. Arı hijyeni tanıyor çünkü. 5 yıl önce başladım izlemeye, şimdi hobim oldu. Bizde doğru, gıda kodeksine uygun hammadde ile üretiyoruz kovanı.
Kovanı geliştirirken nelere dikkat ettiniz?
Dünyadaki kovan tiplerini araştırdık. Türkiye'de her köye göre ölçüler değişiyor. Dünyada ise fenni kovan var. Ağırlıklı olarak kullanılan ise Langstroth denilen bir ölçü. Bir de Dadant yönetimi ile geliştirilen kovanlar var. Biz kendimiz bunlara bakarak kendimiz bir ölçü geliştirdik.
Ürününüze patent aldınız mı?
Kovan tiplerini araştırıp işin içine girince ciddiyeti anladık ve baktık işin boyutu büyüyor duyumla Ankara Patent Genel Müdürü Kaan Dericioğlu ile tanıştık. Patentimizi aldık TÜBİTAK'tan, AR-GE desteği aldık. Projes ile çalıştık. Yapı Kredi Bankası'da yardımcı oldu ve üretime geçtik.
Yurt dışına satmayı düşünüyormusunuz?
Muğla'da bir konferansta Washinghton State University'den bir öğretim görevlisi ile tanıştık. Kendise bize "Biz soğuk bölgede yaşıyoruz sanki bizim için yapılmış" dedi. Şimdi orada kovanın testi yapılıyor. Bir de 3-4 hafta önce Bulgaristan-Plevne'de fuara katıldık. 12 kovan üreticisi arasında inovasyon dalında birinci olduk. Bulgaristan, Polonya, Finlandiya ve Rusya'dan distiribütörlük talep eden, denemek isteyenler bizimle irtibata geçti. Görüşüyoruz.
Türk arıcılar alabilecek mi? Kaça satacaksınız?
İnternette satışa açtık. Alan, çevresindekilere anlatmaya başlıyor. Sandık kovanlar 80-90 bin TL civarında. Bizimkisi 300 bin TL. Ama mutfak robotu gibi bir kovan yaptık. İlk hedefimiz pazarın yüzde 10'una ulaşmak. Yurtdışında özellikle Avrupa ülkelerinde şansımız çok yüksek. Ayrıca Türkiye'deki mevcut ahşap kovanları da destekliyici ürünler yapmaya başladık. Eski kovanları yüzde 50 iyileştiriyoruz.
İlk çizgi Muzaffer Bey'den
Muzaffer Yıldırım, AR-GE'ye çok meraklı bir insan. Eline aldığı her şeyi sonuna kadar inceleyip araştırıyor. Neye yarar, ben ne katabilirim diye bakıyor. 1974 yılından beri kalıpçılık yapıyor. Mesleği esas çıraklıkla öğrenmiş ama akşam sanat okuluna da giderek teknik resim dersi almış. Şimdi üretime geçilecek herhangi bir üründe ilk çizğiyi Muzaffer Yıldırım atıyor. "Ben karakalem çiziyorum sonra ekibimle beraber çalışıyoruz. Ortaya çıkan ürün hepimizin emeği" diyen Yıldırım, 110 kişiye istihdam sağlıyor. Çalışanlarının yüzde 70'i 15 yılı doldurmuş elemanlar. Hatta 30 yıllık çalışanı var. İlk dükkanı İstanbul-Süleymaniye'de açan Yıldırım, şimdi Beylikdüzü'nde 3.500 m2'lik kendi yerinde üretim yapıyor. Bu yıl ise komşu arazileri kiralayarak 10 bin m2'lik alana üretimini yaymış.
KOBİ'lere tavsiyeler
Muzaffer Yıldırım aslında her KOBİ'nin olduğu gibi Türkiye ekonomisinin de değişimine muazzam şekilde ayak uydurabilmiş ve dik durabilmiş bir işletmenin sahibi. Neler dikkatinizi çekiyor diye sorduğumuzda ilk cevabı "Önce kazanmak sonra harcamak gerek. KOBİ kazanmadan harcamamalı" oluyor. Muzaffer Yıldırım'ın ikinci tavsiyesi ise her KOBİ'nin önüne hep rakip çıkacak gibi çalışması ve ürün çeşitliliğine gitmesi. Yıldırım şöyle diyor: "KOBİ'de fabrikatörde boyunu bilecek. Büyük firmalar sadece kendileri için çalışacak ihtisaslaşmış KOBİ'leri sever. Ama krizde herkes kendi derdine düşer. Sapı samanı karıştırmadan işi biraz çeşitlendirmek lazım."

23 Mart 2009 Pazartesi

AŞIRI NEM VE ARILAR

Kıymetli Arıcılar Selam ve Saygılarımı Sunuyorum.
Uzunca bir zaman diliminden sonra tekrar birlikteyiz. www.sezerpetek.com sitesi revize edildiği için bu günlerde yayında değil. Sizlerden gelen ısrarlı telefon ve maillere dayanamayarak bu akşam bir yazı yazmak istedim. Tüm arıcılar gibi bu kış günlerinde bende kolonilerimi geçen hafta sonunda inceleme fırsatı yakaladım.
Bu yıl ben bir ilki yaşamaktayım. Hiç arı kaybımın olmaması, ana arı kaybı ve sahte ana oluşumu olmaması beni çok sevindirdi. Bu tür bir sonucun ortaya çıkmasındaki en büyük etken şüphesiz ki değişmeyen bazı noktalara özen gösterilmiş olması. Ana arı yetiştirilmesinden, bölmelerdeki arı miktarına ve bölme şekline, uygun flora takibinden, besin stokuna, varova mücadelesinden, beslemeye ve en büyük zararlı etken olan nemin ortadan kaldırılmasına kadar tüm noktalara riayet etmek gerekiyor elbette.
Bu yıl bu günlerde gördüğüm bir gözlemimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
KOVANLARDAKİ NEM
Her yıl koloni kontrollerinde erken baharda karşımıza çıkan bir durumdur nem. Kovanları açtığımızda çerçevelerde görülen yeşil renkli küf mantarları aslında kovan içerisinin nem miktarının ne kadar çok olduğunun bir belirtisidir. Bu nem neticesinde de arılarımız maalesef ne gelişebilirler nede gelişmeleri istediğimiz şekilde gerçekleşir. Tüm yapılan yanlış uygulamalara rağmen arılar yaşam mücadelesini ülkemizin zengin flora kaynaklarından yararlanarak beklenilmeyecek derecede de ürün vermektedirler.
Genel bir kanı vardır hep arıcılar arasında. Kışın arı üşümesin diye sarılır sarmalanır. Hatta kovan yapımlarında dört beş santime kadar kalın tahtaların kullanıldığını biliriz. Bu kovanlar ne yerinden kalkar ne de kovanın içerisinde bir uygun yaşam alanı sunabilir. Arıların doğal yaşamında ormanlardaki ağaç kavuklarında, duvar çatlaklarında, hatta topraktaki oyuklarda bulunan arı kolonileri hiçbir şekilde insan müdahalesi ile karşılaşmamaktadırlar ve çok da sağlıklı bir şekilde yaşamaktadırlar.
Bizim arılıkta bulunan kovanların büyük bir bölümünde maye besleme kabı kullanıyorum. Bu ürünün verim artırıcı özelliğini AR- GE sini yaptığım üç yıldır zaten gözlemliyor idim. Bu erken baharda ortaya çıkan sonuç beni şaşırtmadı. Bildiklerimi onaylamış oldu. Zonguldaktan Selahattin Güneyin denemelerini yapıp bizlerle paylaştığını gördüğüm maye kovanlar yurdumuzun dört bir tarafında denendi ve hep olumlu sonuçlarla geri dönüldü. Tubitağın onayladığı, Bulgaristan da ödül alan Apimondiada ödül alması muhtemel olan Maye tasarımlarına yabancıların ilgisi doğrusu bir Türk olarak beni çok gururlandırıyor. Hatta bu ürün yerli yapımı denmesi bile ayrı bir gurur kaynağı.
Maye besleme kabının özelliği üzerinde üç ayrı görevi yüklenmesi.
1. Kapak altı örtüsü ( Çuval yok, tahta yok)
2. Besleme kabı ( Ekstra bir aparata ihtiyaç yok, üzeri delinmiş bir kontra yada çuvala)
3. Nem giderici BİNGOOOO.
Maye kovanların her bir parçası mühendislik harikası doğruya doğru. Fakat bu yazıda bizi nem giderici özelliği ilgilendiriyor.
Maye besleme kabının çevresinde delikler bulunuyor. Bu delikler arılar tarafından propolisle kapanıyor. İstediği yerlerde delikleri kapatmıyor ve kış boyunca açık bırakıyor. Böylece arılar kovan içerinde biyolojik yaşamları için gerekli olan oksijeni içeri alırken zararlı bir takım gazları karbondioksit gibi öldürücü ve solunum sonucu açığa çıkan zararlı gazları bu deliklerden dışarı atarak gayet sağlıklı yaşayabilmektedirler. Yurdumuzun en nemli bölgelerinden biri olan Rize anzer yaylasında bu kovanların denenmesi neticesinde kovan içerisinde diğer kovanlarda ortaya çıkan nemin arılara vermiş olduğu zarar görülmemiş ve Rizeli arıcılar tarafından çok rağbet edilir bir hal aldı.
Bu yıl çuval ve kontrplak kullandığım tüm kovanlarım içerisine nem emsin diye koyduğum gazetelerin ıslanmasını bırakın çerçevelerde nem neticesinde oluşmuş olan küfler görüldü. Lakin maye besleme kabı ile kışlayan kovanlarda nemden eser yok idi. Bununla da kalmamakta. Maye besleme kabı ile kışlayan arılar uygun havalanma koşulları sağlandığından daha az bal tüketmekte ve arılar nem ve zararlı gazlara maruz kalmadıkları için daha uzun yaşamaktadırlar. Gelişmesi geri kalan kovanların nem giderilmeyen ve havalanmanın sağlanmadığı kovanlar olduğunu savunabiliriz.
Havalanmanın sağlıklı olmadığı kolonilerde ne gelişme söz konusu olabilir. Ne de arı ürünlerinin verimli bir şekilde üretilebilmesinden bahsedilebilir.
Olmadık besleme kaplarına verilen olmadık paraların yanında yarım kovanı kaplayanlara verilecek olan 6 tl yada tamamen kovanı kaplayan tam besleme kabına verilecek olan 12 tl kışın sigortası gibi görev yapacaksa ve verim artıracaksa neden kullanılmasın.
REKLAM,
Evet reklam, böylesi önemli özellikleri üzerinde toplayan arılarımıza ve arıcılarımıza faydalı bir model olarak dizayn edilmiş, Türk yapımı bu ürünü tanıtmak ve ilgilenenlere yardımcı olmak bana keyif veriyor. Böylece veriminizin artmasına yardımcı olabileceğimi düşünmek da cabası.
Arıcılık yapan kişi ister hobici ister profesyonel amaç aynı. Arı ürünlerini üretmek. Tüm arıcılara verimlerini artıracakları bu besleme kabı, örtü tahtası ve nem giderici olarak görev yapan bu ürünü kullanmalarını tavsiye ediyorum.
Fabrika satış fiyatına temin edebileceğiniz adres
Esenler otogarı Doğu alt çarşısı B 92 Esenler – İSTANBUL Tel 0 212 658 38 80
SEZER Arıcılık
Maye Ürünleri İstanbul Bayisi.

10 Mart 2009 Salı

ARICILARA HİZMET MASKEDE SÜPER İNDİRİM MASKE FİYATI 10 TL

Büyük ilgi gören indirimli körük satışı ardından sıra maskede.

Arıcılarımıza malzeme temininde uygun fiyat ve kaliteli ürünler ile yardımcı olmayı kendine görev sayan firmamız maskede süper indirim yapmıştır.

Birinci kalite süper maske indirimli 10 TL olarak satışa sunulmuştur.

SEZER ARICILIK
Büyük İstanbul Otogarı
Doğu Alt çarşısı B92
Esenler -İstanbul

0 212 658 38 80

9 Mart 2009 Pazartesi

KÖRÜKTE SÜPER FİYAT


Paslanmaz deri yada vinleks körükler 10 TL olarak arıcılarımız için satışa sunulmuştur.
SEZER ARICILIK
BÜYÜK İSTANBUL OTOGARI
DOĞU ALT ÇARŞISI B 92

3 Mart 2009 Salı

ARI BESLEMESİNDE UYGUN ŞEKER ŞURUBU

Doğru invert ile yanlış invertin arılarımıza verdiği etkiler her nedense bir türlü anlayamadığım garip davranışlarla arıcılarımıza sürekli yanlış aktarılmaya çalışılmış idi.

İsmail beyin yaptığı çalışmayı bloğundan alarak okurlarımla paylaşmak istedim. Kendisine sizin nezdinizde yapmış olduğu araştırmadan dolayı teşekkürlerimi sunarım. Hepimizin imrenerek izlediği Almanyadan bir enstitünün hazırladığı arıcılık filmlerinin yayınlandığı sitenin de etkin rol aldığı arıcılık enstitüsünün çalışması olarak karşımıza çıkması da ayrı bir güvenilir durum olsa gerek.

Çalışmalarınızda başarılar dilerken başımızın tatlı belası arılarımıza iyi bakmanızı temenni ederim.

Hepinizin kalbinden ne geçiyorsa yüce yaratan size binlerce katını versin.

Çalışmalarınızda başarılar dilerim.




21 Şubat 2009 Cumartesi

Arı Beslemesine uygun şeker şurubu ve kek hazırlanışı
Arı Beslemesine uygun şeker şurubu ve kek hazırlanışıBieneninstitut CelleDr Werner Ohe, Prof Dr H. Jost Dustmann veNiedersächsisches Landesinstitut für Bienenkunde Aşağı Saksonya Enstitüsü BienenkundeHerzogin-Eleonore-Allee 5 • 29221 Celle Düşes Eleonore-Allee 5 • 29221 CelleBizim buralarda arılardan alınan balın yerine yada arıların yeterince bal yapamaması durumunda arı kolonilerinin kışı geçirmesi için şeker karışımları verilir.Eskiden arıcılar esasen bildiğimiz şekerden üretilmiş su ve bal ilavesi ile hazırlanan kek ve şurup kullanmakta idiler.Son birkaç yıldır arıcılar firmalar tarafından hazır olarak satılmakta olan arı yemleri kullanmaktadır.İki önemli şeker üreticisi biri kuzeyde diğeri güneyde olmak üzere arılar için hazırlanmış hazıryem (surup ve kek) üretmektedir.Avrupanın diğer bölgelerinde üretilmekte olan bazı arı yemleri bizim(Bienen Institute Celle) arılar için öngördüğümüz gerekli kaliteyi sağlamamaktadır.Çoğunda glikoz ve HMF oranı gereğinden yüksek.Bizim bölgemizde yapılan uygulama genellikle arıcılar balın belli miktarını alıp yerine kış beslemesi yaparlar.Kış mevsimi çok uzun da olabilir 95/96 ve 96/97 yıllarında olduğu gibi.Bu durumda yüksek miktarda glikoz ve glikoz yapıtaşlarından (maltoz) oluşan şeker şurubunun kışın kristalize olma tehlikesi mevcuttur, bu ise arılar tarafından tüketilememesi demektir.Ayrıca meşrubat sektörü için üretilen şurupta arılar için uygun değildir buradaki fruktoz sakarozun asit ile invertaz edilmesi sonucu elde edilmektedir.Burada asit hidrolizi sonucu yüksek miktara HMF oluşmaktadır.Depolama esnasında HMF miktarı daha da artmaktadır.Bazı yerlerde bu tür ürünlerin kullanılması sonucu bazı ölümler gerçekleşmiştir.Bir yerde ise Almanya dğil yüzlerce arı kolonisi sönmüştür.Bazı durumlarda ise içeriği belli olmayan ürünler arıcılara ücretsiz olarak verilmektedir.Arıcılardan bize sıklıkla gelen sorulara istinaden enstitü olarak tavsiyemiz:Arı yemi(şurubu) için temel şartlar (Bieneninstitute Celle)Uygun olan şekerler sakaroz (çay şekeri) , glikoz ve fruktoz dur.Bunların haricindeki şekerler mümkünse arı yeminde hiç olmasın yada çok çok az katılsın .Glikoz miktarı çok yüksek olmamalı yoksa petek içinde kristalize olma ve arılar tarafından kullanılamama tehlikesi mevcut.Bu yüzden kanola balı kışın kristalize olduğundan kış yemi olarak uygun değildir.Maltoz ve benzeri şekerlerden enzim kullanılarak glikoz oranı yemleme sonrası artırılarak üretilen ürünler henüz bu konuda yeterli çalışma bulunmadığından tercih edilmemektedir.HMF oranı 20 ppm den daha az olmalıdır .HMF arılar için zehirlidir.(Jachimowicz ve El Sherbiny Invert şekerin arı yemi olarak kullanılması ,Apidologie 1975 ,121-143).LD değeri 150 mg/kg HMF nin civarındadır, bu ürünle beslenen arılarda genç arıların (0-3 günlük) %50 si 20 günü doldurduğunda ölmektedir.HMF fruktozun ısı ve asit ile etkileşiminden oluşmaktadır.Diğer yöntemlern yanında fruktoz şeker endüstrisinde sakarozun asit ile inversiyonu sonucu elde edilmektedir.Mineral madde oranları mümkün olduğu kadar az olmalıdır ,şurubun sindirimi arılar tarafından kolay olması için.Su oranı yüksek olmamalı yoksa şurup bozulabilir.Şurup nötr olmalı hafif asidik olabilir (pH 4-7)Şeker ŞurubuEylül ayından itibaren kış yemlemesi olarak sıvı şeker şurubu kullanmak gereklidir.Kek bu ayda arılar için güç zayiatına neden olacaktır.Aynı zamanda açlık durumu içinde sıvı şurub tavsiye edilmektedir.Arıcılar şeker şurubunu çayşekeri ve sudan 1:1 oranında yapmalıdır.3:2 de olabilir .3:2 oran ile oluşturulan şekerşurubu %60 lık şeker ihtiva emektedir ve arılar tarafından çok iyi kabul görmektedir.Herşeye karşın bu karışım çamurmantarı? oluşumuna fırsat vermemek için hızlı bir şekilde arılara tükettirilmelidir.Arıcılık literatürlerinde asit ile ısıtılarak oluşturulan şeker-su karışımı şuruplar tavsiye edilmektedir buradaki amaç sakarozun arılar tarafından sindirimi daha kolay olan glikoz ve fruktoza invert etmektir.Isıtmak vede asit katma ile şeker-su şurubundaki HMF oranı yükseltilmektedir bu ise arılar için zehirlidir.Burada asitten tamamen kaçınılmalıdır su ise el değecek kadar ısıtılmalıdır.Glikoz ,fruktoz ve sakarozdan oluşan şurup karışımı arılar tarafından sadece sakarozdan oluşan şurup karışımından daha iyi tüketilmektedir.Oluşturulan karışımlarda su oranı %27,5 indirgenebilirse bu çok daha iyi olur arılar daha iyi tüketir.Glikoz da içeren karışımlardan şurup yapımında glikoz oranı çok yüksek olmamalı yoksa burada kristalize olma tehlikesi oluşur kış şartlarında arıların su bulması ve kristalize olan balı tüketmesi zor ayrıyeten fazladan güç harcama demek bu durumda peteklerinde kristalize bal olduğu halde sönen yüzlerce kovan olmuştur.Arı KekiArı kekinden kısaca bahsedeceğiz .Ağustos ortasına kadar olan erken yemleme de kullanılmalıdır.Ana madde pudra şekeri ve su %10 öyleki kek hızlı şekilde sertleşsin.Keki daha yumuşak tutmak için arıcılar pratikte keke bal katarlar.Piyasada satılan kekler sakaroz ve %10 sudan yapılmaktadır.Bazıları Invertin enzimi katmakta keke üst kısmının yumuşak kalması için .Kek tamamen sertleşmemesi lazım arılar tüketene kadar yoksa arılar zor tüketir belli zaman sonra hiç tüketemez.Bu yüzden kekin bir yüzeyi plastik ile örtülür,arılar yoğun bir şekilde keke ulaşabilmeli.Arıcılara şunu bastıra bastıra iletmek isteriz ki tanımadıkları ürünleri kullanırken muhakkak ürün içeriğini açıklayıcı bilgileri içeren belgeleri talep etsinlerki ürünün içeriğinin arıya zarar verip vermeyeceğini arı yemi olarak kullanılabilirliğini görsünler.çevirinin orjinali:http://cdl.niedersachsen.de/blob/images/C2995063_L20.pdf
Gönderen Kenbiloğlu zaman: 23:41

2 Mart 2009 Pazartesi

Muhterem Arıcılara Selamlar,



1993 senesinden beri 16 yıllık arıcılık serüvenimde ilk günden bu yana temel hedef olarak bal üretimini seçmiş idim. Bununla birlikte geçen süre içerisinde arıcılık faaliyetlerini yürütürken sektörün diğer konuları ilede ilgilenmek zorunluluğu ister istemez gerçekleşti.


Domruk alarak kereste biçtirmek, bir iki yıl sonra çarpılmamaları için onları istiflemek ve kurutmak ardından ruşet, kovan, ana arı yetiştirme kutuları hazırlama hatta şerbetliklerin ağaç olanlarını hazırlamak. Bu çalışmalar devam ederken ana arıların yetiştirilmesi teknikleri, bölme teknikleri, ana kabul ettirme yöntemleri vsvsvsvs.


Tüm bu çalışmalar yapılıyor iken gözlemler yapmak, not tutmak ve gelişmelere müsait olmak bir arıcının başarısını ortaya koyacak önemli faktörler.


Bir çok önemli nokta istisna olan bazı internet sitelerinde üzerine bastıra bastıra defalarca yazılıyor. Temel hedefimiz az girdi , çok çıktı oluşturmak. Bu çalışmalar yapılıyorken bir atasözü varmış ingilizlerin şöyle diyorlarmış ben ucuz mal alacak kadar zengin değilim.

1 Mart 2009 Pazar

MUĞLA KEK


İstanbul Esenler otogarında açmış olduğumuz SEZER ARICILIK firmamızdan Muğla kek temin edebilirsiniz.


Bir kilo Muğla kek 5 TL dir.


Bir koli Muğla kek 90 TLdir. ( Bir koloide 20 kilo kek bulunmaktadır.)


SEZER ARICILIK