31 Aralık 2007 Pazartesi

HAYVANCILIK SEKTÖRÜ İÇİN ÖNERİLER

>>AB ile entegrasyonda karşılaşılacak kota problemlerine ilişkin gerekli tedbirlerin alınması.>>AB’dekine benzer Ödeme Kurumu/Kurumlarının faaliyete geçirilmesi.>>Araştırmacı (Üniversite ve Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı araştırma kuruluşları), yayımcı ve üretici arasındaki iletişimin sağlanması amacıyla ilgili kuruluşlar arasında organizasyon ve işbirliğinin desteklenmesi.>>Bazı salgın hastalıkların eradikasyonunu sağlayacak düzenlemelerin yapılması, örneğin ulusal salgın hastalıklar eradikasyon programı hazırlanması ve uygulanması.>>Bölgesel düzeyde barınak planlarının oluşturulması ve hizmete sunulması.>>Yatırımcı ve işletme sahipleri için bürokratik işlemlerin azaltılması.>>Değişik türlerde küçük işletmeleri bir araya getirerek entansif veya ekolojik üretim yapabilecek işletmelerin kurulması.>>Denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi.>>Fiyat oluşum ve takip mekanizmalarının oluşturulması ve kayıtdışılığının engellenmesi.>>Genetik ıslaha ağırlık verilmesi.>>Hayvan kaçakçılığı yoluyla ya da eksik denetim sonucu hayvan ve hayvansal ürün girişlerinin önlenmesi.>>Hayvan kayıt sisteminin genişletilmesi.>>Hayvancılığa yatırım yapacaklara entegrasyonu sağlamaları halinde daha avantajlı imkânların sunulması.>>Hayvancılık bilgi ağının kurulması.>>Hayvancılık yatırım teşviklerinin yeniden düzenlenerek, rekabet edebilir işletmelere öncelik verilmesi.>>Hayvansal ürünlerin dış satımının teşviki için verilen ihracat iadelerinin rakip ülkelerin uyguladığı düzeye çıkarılması ve teşviklerin sürdürülmesi.>>Kayıtdışılığı engelleyecek tedbirler alınması.>>Kayıt sistemi ve veri tabanının tüm türleri kapsayacak şekilde oluşturulması.>>Kesif yem üretiminde dışa bağımlı olunan yem hammaddelerinin üretiminin artırılması.>>Köylerde istihdam edilecek teknik elemanların görev ve yetkilerinin kanunla belirlenmesi.>>Küçük işletmelerin bir araya gelerek ortak hizmet alaya ve ortak yatırıma özendirilmesi.>>Laboratuar hizmetlerinin geliştirilmesi.>>Maliyeti düşürücü ve büyümeyi teşvik edici destek sağlanması.>>Pazarlama organizasyonlarında aracı sayısını asgariye indirecek örgütlenmenin sağlanması.>>Sınır kontrol noktaları ve ihtisas gümrüklerinin oluşturulması ve etkin kılınması.>>Sığırcılık başta olmak üzere, tüm türlerde Türkiye’nin değişik bölgeleri için uygun büyüklükler tespit edilerek, teşviklerin buna ulaşılması yönünde kullandırılması.>>Standartların belirlenmesi, gerekli sınıflandırmayı sağlayacak mevzuatın hayata geçirilmesi.>>Sürü idaresi, döl verimini artırıcı ve iklimsel denetimi sağlayacak işlemlerin denetimi ve kullanımının özendirilmesi.>>Talep artırıcı önlemler alınması ve dış pazar bulunması.>>Tarım danışmanlığının, uygulamadaki eksiklikler de dikkate alınarak, etkin kılınması.>>Ticareti yapılan genetik materyalin nitelik ve hastalıklarını belirlemeye uygun alt yapının oluşturulması.>>Tür bazında mevcut hayvansal üretim materyalimizin genetik kapasitelerinin tespiti.>>Üretici ile işleyici arasında sözleşme ve benzeri anlaşmaların üretici örgütleri üzerinden gerçekleştirilmesine imkân sağlanması.>>Üretici örgütleri ile tarımsal sanayicinin birlikte çalışmasını sağlayacak tedbirler alınması.>>Üreticinin bilgi talebini doğuracak, ekonomik, sosyal ve bilimsel tedbirlerin alınması.>>Üreticinin eğitim ve iletişim ihtiyacının en kısa yoldan ve sürekli sağlanabilmesi amacıyla işletmelerin teknik hizmet satın almalarının teşvik edilmesi.>>Üretilen tüm ürünlerin kayıt altına alınması.>>Ürün kalitesinin belirlenmesine yönelik laboratuarların oluşturulması.>>Yem bitkisi ekilişine sağlanan desteklerin sürmesi.>>Yem üretiminde kullanılan hammadde fiyatlarının dış piyasa fiyatları ile yurtiçinden temininin sağlanması.>>Yetiştirici örgütlerinin üyelerine hammadde sağlama konusunda etkin kılınması.>>Yetiştiricilerin çalışma alanındaki yerel veya bölgesel örgütlere üyeliğinin sağlanması.>>Toprak ve Arazi Kullanımı Kanunu ile Miras Hukukunun tarım işletmelerinin bölünmesini engelleyecek şekilde uygulanması.

Kaynak: Yaratım İçerik İletişim(Bu yazı Bu yazı T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı 9. Kalkınma Planı (2007–2013) Hayvancılık Özel İhtisas Komisyonu Raporu’ndan derlenmiştir.)

29 Aralık 2007 Cumartesi

BAL ZENGİNİ TÜRKİYE'NİN EN TATSIZ YILI

Küresel ısınmanın olumsuz etkilerinin hisseden sektörlerden haberler yavaş yavaş gelmeye başladı. Haber mer­kezimize gelen en ciddi ha­berler balcılık ile ilgili. 2007’de birçok ancının arılarını kaybettiği, bir çoğu­nun ise oldukça kurak geçen yaz nede­niyle verim sorunu yaşadığı bildiriliyor. Her yıl ortalama 70 bin ton bal üreti­len Türkiye’de, bu nedenle üretimin yüzde 30 civarında düştüğü ve yıllık bal üretiminin 50 bin ton civarında kaldığı belirtiliyor. Üretimde ciddi bir düşüş olduğunu gören birçok üreticinin ellerindeki ürünü stoklamaya başladığı ve bu yüz­den üreticilerden bal temin edemeyen paketleyici şirketlerin de ciddi bir so­runla karşı karşıya oldukları ileri sürü­lüyor. Söz konusu şirketler, baldaki fi­yat baskısını kırmak için de ithalat ya­pılmasını gündeme getiriyor. Ancak arıcıların Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’na yaptığı söyleyen baskı sonucunda, bakanlığın henüz ithalat için bir karara varmadığı ifade ediliyor. Türkiye’nin özellikle Avrupa ülkelerine her yıl yaptığı 10 bin tonluk ih­racat ise bu yıl hiç yapılamadı. Sek­törde üreticinin ve paketleyicinin olduğu kadar, fiyat tırmanışı nede­niyle tüketicinin de 2007’de tadının kaçtığı gözleniyor. Ege Sıkıntılı Küresel ısınmayla birlikte özellikle çam balında ciddi bir üretim kaybı ya­şandığı ifade edilirken, Türkiye’nin or­talama 40 bin ton çiçek balı, 30 bin ton ise çam balı üretimi olduğu belirtiliyor. Dünya çam balı üretiminin tamamına yakınını Türkiye yapıyor. Ve bunun da tamamına yakınını karşılayan Ege’de sıkıntının büyük boyutlarda olduğu söyleniyor. Üretimde yaşanan yüzde 30’luk düşüş nedeniyle bal fiyatları ar­tarken, ithalat talebinde bulunan şir­ketlere de her geçen gün yenileri ekle­niyor.
Sektörde faaliyet gösteren şirketle­re göre, bal üreticileri fiyatlar daha da yükselir diye ellerindeki ürünü piyasa­ya çıkarmak istemiyor. Paketleyici şir­ketler ise yüksek fiyattan aldıkları ürün­den kar elde edemediklerini söyleye­rek, ithalat yapılmasını istiyor. Ancak şu an için ithalata izin verilmiyor. Üre­ticiler, kuraklığın getirdiği sıkıntıdan dolayı fiyatların yükselmesinin doğal olduğunu, çam balında ise üretimin ye­niden başladığını ve sorunların hafifle­yeceğini belirtiyor. Fiyat Artışındaki Etken Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Mustafa Sarıoğlu’na gö­re aslında bal fiyatlarındaki bu artışın küresel ısınma dışında bir başka boyu­tu daha var. Bu sorun da şöyle: “Bal fiyatları 2001-2007 yılları arasın­da 27 kiloluk tenekelerde 100-130 YTL arasında satılıyordu. Bunun raf fiyatı ise 7 ile 20 YTL arasındaydı. Fakat 2003 yılından itibaren taklit ürünler nede­niyle balda teneke fiyatı 45-70 YTL ara­sına indi. Devletten bazı teşvikler alan üretici­lerin de ballarını mecburen satma riskinden uzaklaştığını söyleyen Sarıoğlu "Biz taban fiyatlar koyduk. Ancak zincir marketlere büyük paralar ödeyen pa­ketleyiciler yeterince ürün bulamama­nın da endişesini yaşıyorlar. Bir an ön­ce ürün alabilmek için belirlediğimiz taban fiyatlarının üzerinde bir alım yaptılar. Şimdi zora girdiler" diyor. İhracat Tablosu Karanlık Türkiye’nin yıllık 55-60 bin tonluk bir bal tüketimi var. Her yıl 10-15 bin ton­luk bir kısım ise ihraç ediliyor. Özellikle Avrupa ülkeleri en büyük alıcımız duru­munda. Ancak 2007’de üretim ve tüketim başa baş geldiği için ihracat yapılamadı. Binbirçiçek Bal’ı üreten Orbal Arı­cılık AŞ’nin Yönetim Kurulu Başkanı ve Bal Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Başkan Yardımcısı Hamdi Yılmaz, "Tür­kiye’de olduğu gibi aslında tüm dünya­da bir üretim sıkıntısı var. Ancak Avru­pa ülkeleri şimdi Türkiye yerine Çin, Macaristan, Arjantin gibi ülkelerden bal temin ediyor. Bu Türkiye için bir kayıp. Acilen önlemler alınması gereki­yor" uyarısını yapıyor. Üreticilerin sıkıntıları da özellikle arılarda görülen hastalıklardan ziyade küresel ısınmadan kaynaklanıyor. Bazı arıcıların iyi bal elde ettiği, bazılarının ise hiç üretim yapamadığı belirtiliyor. Temsilciler, "İhracat açısından tab­lo karanlık. Ortada ihraç edecek çam balı yok. Sadece bir miktar petek balı ihraç edilebilir. 2003~2004 yıllarında 16 bin ton olan ihracatımız, 1995’te 8 bin tona düştü. Sonuçta bu kadar kötü du­ruma gelindi. Önümüzdeki yıllarda ar­tık ihracatı tamamen unutabiliriz" şek­linde konuşuyor. Perakende Fiyatı 13-14 YTL Paketleyici şirketler ise çiçek balı it­hal etmek istiyor. Ancak piyasada yete­rince çiçek balı bulunduğunu söy­leyen bal üreticile­ri, paketleyici şir­ketlerin spekülasyon yaptıklarını ifade ediyor. Muğla Ancılar Birliği Başkanı Ziya Şahin, ’Tarım ve Köyişleri Bakanlı­ğı’na başvuran şirketlerin talebi konusunda henüz karar verilmedi. İthalat yapılması planlanan Çin ve Macaristan’dan gelecek ürün ise yeterli kalitede değil" diyor. Bal üretiminde 2006’ya oranla yaşanan yüzde 30’luk düşüşe göre pera­kende satış fiyatlarının kilo başına 9-10 YTL’den 13-14 YTL’ye kadar çıktığını söyleyen Hamdi Yılmaz ise "Üretici ürününü elinde tutuyor, fiyatların da­ha da yükselmesini bekliyor. Tabi bu durumu fırsatçılık ve karaborsacılık olarak görmüyoruz. Üretici yıllardır ezildi. Son yıllarda da fiyatlar artınca bunu değerlendirmek istiyor" diyor. Bal tedarikinde yaşanan yüksek fiyatların, zincir marketlere hemen yansıtılamaması da ayrı bir sorun olarak görülüyor. Paketleyici ’şirketler fiyat artışının ancak yüzde 20’sinin raflara yansıtıldığını, bunun da tüketicide cid­di kayıplara neden olduğunu söylüyor.

Kaynak: Ekonomist Dergisi

PROJELERE DESTEK VAR.

BP’den Organik Bal Üretimi Projesine Destek

Kuzeydoğu Anadolu’da BTC boru hattı üzerindeki köylerde uygulanacak "Organik Bal Üretimi Projesi", BP, iş ortakları, IFC ve Temarı Şirketi’nin desteğiyle yürütülecekBP, Uluslararası Finans Kurumu (IFC) ve Temarı Şirketi’nin desteğiyle BTC, Kuzeydoğu Anadolu’daki köylerde Organik Bal Üretimi Projesi’ni hayata geçirerek "Bölgesel Kalkınma Girişimi"ni başlatmaya hazırlanıyor. BTC boru hattının operatörlüğünü yürüten BP tarafından geliştirilen "Bölgesel Kalkınma Girişimi", Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye’yi kapsayan "Bölgesel Sürdürülebilir Kalkınma Programı"nın bir parçasını oluşturuyor.BP, IFC ve Temarı Şirketi, BP’nin "Bölgesel Kalkınma Girişimi" çerçevesinde uygulanacak ilk projesi olan Organik Bal Üretimi Projesi’ne ilişkin anlaşmayı, 20 Ocak 2007 tarihinde Ankara’da imzaladılar. Anlaşmaya göre, Kuzeydoğu Anadolu’da BTC boru hattı güzergâhındaki köyleri kapsayacak olan proje 1,5 yılda tamamlanacak.Projenin temel amacı, Kuzeydoğu Anadolu’da arıcılıkla uğraşanlar için organik bal üretimi yoluyla gelir yaratılması. Bu çerçevede proje, Kuzeydoğu Anadolu’da bal üretimindeki iki önemli soruna çözüm getirilmesini hedefliyor;>>Ulusal pazarlara erişimdeki güçlük>>Üretim süreçlerindeki teknik beceri ve know-how eksikliği. Bu iki sorunun, Temarı Şirketi’nin pazarlama ve eğitim kapasitesini geliştirmek suretiyle çözülmesi öngörülüyor. Organik Bal Üretimi Projesi’nin hedefleri şöyle:>>Arıcılıkla uğraşan 150 üreticiyi (hane) organik bal üretimi konusunda eğitmek ve arıcılıkla ilgili temel üretim maliyetlerini avans şeklinde sağlayarak finansal kaynaklara erişimlerini temin etmek. Projeden, hane başına ortalama 5 kişi olmak üzere, yaklaşık 750 kişinin faydalanması bekleniyor. Bu hanelerin birçoğu, BTC boru hattının çok yakınında yer alıyor.>>Eğitilen üreticilerin, ürettikleri balı satmak için pazara erişimlerini sağlamak (Sözleşmeli üretim modelini bölgede tanıtmak),>>Son tüketicileri ve bal üreticilerini bal üretim kalitesi konusunda pazarlama kampanyalarıyla bilinçlendirmek,>>Temarı Şirketi’nin ticari açıdan sürdürülebilirliğini sağlamak ve şirketin Kuzeydoğu Anadolu’daki tedarik altyapısını genişletmek,>>Tüketicilerin, doğal olarak üretilmiş, koruyucu içermeyen, pazara güvenle ve hijyenik şekilde ulaştırılmış, kalitesi garanti altında olan saf bal ürünlerine erişimini sağlamak.Organik Bal Üretimi Projesi’nin toplam maliyeti, 760.000 USD karşılığı YTL. Bunun 90.000 dolarını IFC, 180 bin dolar’ını BP ve iş ortakları, 490.000 dolarını ise Temarı Şirketi sağlayacak. Arıcılıkla uğraşan üreticiler de, iş güçleriyle ve benzer şekillerde katkıda bulunacaklar. Kuzeydoğu Anadolu’daki üreticileri batıdaki büyük tüketici pazarlarına bağlamayı hedefleyen bu projenin, diğer bölgeler için de bir model oluşturması hedefleniyor.

Kaynak: Kolay İletişim

SEKTÖRE BAŞKA YÖNDEN BAKIŞ.

Arıcılık Sektöründe Yaşanan Değişimler

Bilindiği gibi bal, en yararlı besinlerden biri... Türkiye’de bal üretimi maalesef giderek düşüyor. Neden olarak da küresel ısınma gösteriliyor. Bal genelde çiçeklerden toplanmakla birlikte çamların genç sürgün dallarında yaşayan bazı canlıların çıkardığı sıvılardan da elde ediliyor. Bunlara bilindiği üzere "çam balı" deniyor. Gerçekten de küresel ısınma ve biyolojik çevrimsel değişim bal üretimini etkileyecek gibi görünüyor. Saf çiçek balları 3.3-4.6 pH değerinde olup, çeşitli çiçeklerden toplanıyor ve üretimi çok dikkat istiyor. Yeni nesil bal yetiştiriciliğinde uygun araziler üzerine belli çiçek kültürleri oluşturularak arıcılık yapmak mümkün hale gelecek. Bu ballar kültürü yapılan çiçeğin adıyla anılacaklar. Belli yükseltilerde meydana getirilecek çiçek ve balözü taşıyan bitki popülasyonlarıyla etkin arıcılık yapılabilecek. Uygulama bir bakıma çiçek yetiştiriciliği ve bal üretimi üzerine kurulan entegre bir faaliyet olacak. işte yakın gelecekte bu yöntemle Türkiye’de en kaliteli balları üretmek mümkün hele gelecek. Şimdiden bu konuda araştırma yapmakta ve verilen teşvikler sayesinde yatırıma yönelmekte yarar var. Kalite ve kalıntıya ilişkin bazı kaygılar ortadan kaldırıldığında Türkiye rahatlıkla bal ihraç edecek konuma gelecek. Yıllık bal ihracatı şimdilik 20 bin tonu geçemiyor. Eğer gerekli entegrasyon sağlanır ve kontrollü arıcılık yapılırsa Türkiye’nin toplam üretimin yaklaşık 150 bin tonu geçeceği hesaplanıyor. Bu yeni iş kent yaşamını sevmeyen girişimciler için altın fırsatlardan biri. Kaynak: Para Dergisi/Nur Demirok

BAL İTHALATI GEREKLİ Mİ?

Sevgili Okurlarım,

Gazetelerde bu ara boy boy balın ithalatı ile ilgili demeçler görüyoruz. Bir çok kişi hayatta kalma düşüncesi ve bol kazanç ile ilgili çalışmalar yapıyorlar. Bir kısım balın ithalinden para kazancı umarken bir kısmı da ithal edilmemesinin kendisine kazanç getireceğini düşünüyor. Her zaman olduğu gibi para daha çok para kazanıyor.

Arıcıların bir çok sorunları olduğunu defaten yazmışızdır. Bir hatırlatma ve öneri daha yapmak istiyorum.

Arıcıların girdileri çok pahalı ve ürünlerde çok ucuz. Bu çarpıklığın giderilmesi için çalışmalar yapılmalıdır.

Arıların beslenmesinde kullanılan ürünlerden vergi alınmamalıdır.

Arı nakillerinde mazot desteği verilmelidir.

Arı ilaçlarının Avrupa da olduğu gibi ücretsiz verilmesi hastalıklarla mücadelede bir ivme kazandıracak. Varova mücadelesi önüne kısmen de olsa daha iyi geçilebilecektir.

Üretimin kayıt altına alınması son derece önemlidir.

Bunlara benzer tedbirlerin alınması durumunda tüketici sağlıklı bal tüketebilir. Büyük firmalar sağlıklı balların tüketimi konusunda çok düşünceli iseler bu tür çalışmalara gayret gösterseler. Daha çok üretimle daha çok bal satışı için balın pazarlanmasında üreticiye yardımcı olsalar fiyatların düşmesi için yurt dışı çalışmalar yerine balın bol ve kaliteli üretimi için çalışmalar yapılması sektörde herkesin mutlu olmasını sağlayacaktır. Bunun aksi durum kartelciliğe neden olur.

Daha bilgili çalışmalar ile daha çok bal üretmeli ve ürünler kaliteli fiyatlarda düşük olmalıdır.

Kalın sağlıcakla.

BAL SANAYİCİLERİ İLE ZİRAAT ODALARI KARŞI GÖRÜŞTELER. KİMLER KAYBEDİYOR?

Kaybeden kim : Tüketici, üretici, devlet, toptancı, sanayici.

Çözüm nedir : Üretimin kayıt altına alınması.

Nasıl Olacak : Alanı ile ilgilenen birimlerin profesyonelleşmesi.

Her şeyden önce Eğitim Eğitim Eğitim.

Ülkemize sahip çıkmak istiyorsak yaptığımız işin en iyisini yapmaya çalışmalıyız.

28 Aralık 2007 Cuma

ARICILIK KURSU İÇİN KURSİYERLERE HATIRLATMA

Kurs Merkezi:
Bakırköy Halk Eğitimi Merkezi
(Kartaltepe ilköğretim Okulu yanı, Bakırköy Emniyet Müdürlüğü arkası)

Kurs başlama günü ve saati:
02.01.2008 Çarşamba günü saat 18.00

Açılış töreninde buluşmak üzere.

25 Aralık 2007 Salı

ARICILIK KURSU İLANI

İstanbul Bal Üreticileri Birliği öncülüğünde Bakırköy Halk Eğitimi Merkezinde açılacak olan Arıcılık kursunda, daha önce arıcılık kurslarında gerçekleştirilmeyen bir eğitim anlayışı ile bilinçli üreticilerin oluşturulmasına yönelik farklı bir çalışma gerçekleştirilecektir.

Konusunda kendisini ispatlamış ve görev olarak arıcılığın çeşitli kollarında çalışan hocalarımız kursiyerlere alanları ile ilgili güncel konularda bilgilerini aktaracaklar.


Veteriner Hekim Gültekin Bilgin.

Ziraat Mühendisi Kerim Yener.

Arı Teknikeri Hüseyin Balkaya.

Arı Teknikeri Üzeyir Erdoğan.

Uzman Biyolog Yalçın Sezer.

Sürpriz Not:
Kursumuzda Türkiyede arıcılığa başlayıpta adını duymayan hiç kimsenin bulunmadığı bir büyüğümüzü Nizamettin Kayralı onursal hocamız olarak göreceğiz.

Her bir hocamız alanı ile ilgili bilgileri kursiyerlerimize kurs süresince ayrıntıları ile anlatacaklar ve verimli bir eğitim çalışmasının gerçekleştirilmesi için Birliğimiz eğtim çalışmalarının takipçisi olacaktır.

Kurs ile ilgili bilgileri Bakırköy Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünden alabilirsiniz.

Müracaat için nüfus cüzdan fotokopisi getirilmesi gerekmektedir.

Yalçın SEZER
İstanbul Bal Üreticileri Birliği Başkanı

22 Aralık 2007 Cumartesi

ARICILIK KURSU AÇILIYOR:

Merhaba,

Birliğimizin öncülüğünde Bakırköy Halk Eğitimi Merkezinde Arıcılık kursu Ocak ayının ilk haftasında açılacaktır.
Haftada 2 gün 18 ile 21 arasında 4 hafta sürecek olan arıcılık kursunda buluşmak ümidi ile.

Kursa kayıt olmak için gerekli belge sadece Nüfus cüzdanınızın önlü arkalı fotokopisi kurs ile ilgili gerekli bilgileri Bakırköy Halk Eğitimi Merkezinden alabilirsiniz.

Kursa kayıt yaptırmak için son gün 27 Aralık 2007 perşembe günü. Çalışmaları daha rahat planlayabilmemiz içi katılıp katılmayacağınızı bildirirseniz memnun olurum.


Yalçın SEZER
Uzman Biyolog
İstanbul Bal Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı
yalcinsezer@msn.com
0 532 286 96 23
0 505 476 96 06

HANGİ IRKLARA ANA ARI YAPTIRMALIYIZ.

SEVGİLİ OKURLARIM

Bu konu önemli bir kaç noktadan oluşmaktadır. Bu noktalar arı ırkının özellikleri olarak karşımıza çıkmaktadır. hepimizin bildiği bu noktaları bir hatırlamaya çalışalım. Öncelikle ana arı yetiştiren arıların ana arı yetiştirmeye eğilimli, istekli ırklar olması gerekir. Bir çok ırk bu doğal süreci kendisi ortam şartları ana arı yetiştirmeye uygun iken gerçekleştirmeyi tercih eder. Bu doğal bir süreçtir. Lakin ana arı doğal yetiştirildiği dönemde bir takım ırklar aynı ortam şartlarına karşın bir iki ana arı memesi gerçekleştirirken bazıları yüzlerce ana arı memesine bakabilme becerisi gösterirler. Bu anlamda ana arı yetiştirmeye istekli ve eğilimli ırklara ana arı yetiştirmeyi ve yaptırmayı tercih etmeliyiz. Bunun önemli bazı nedenleri vardır. Ana arı yetiştirmeye eğilimli olan ırklar oğul eğilimi yüksek olan ırklardır. Bu ırklar ana arıların yetiştirilmesinde mevcut kalabalıkları ile birlikte arı sütü üretim kabiliyeti yüksek olan ırklar olarak karşımıza çıkmaktadır. Böylece az miktarda ana arı üretmek yerine çok ana arı üretmek ve bu ana arılar arasındaki verimli ana arının tercihini gerçekleştirmek seçilim şansını birden fazla ana arı üzerinden yapılabileceği için avantaj yakalarken. Bunun yanında bol miktarda beslenen ana arı namzetinin ağırlığının ve dolayısı ile koloniye hakimiyet sağlayıcı koku bezlerinin gelişmesinde ve ana arı ağırlığının kabul edilebilir miktarda olmasına neden olmaktadır ki buda oğul eğilimi yüksek olan ırklara ana arı yaptırmalıyız sorusunun cevabı olmaktadır. Hemen yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak için yazmak istiyorum. Ana arı istediğimiz özelliklere sahip olan ırklardan yetiştirilmeli fakat yetiştirme çalışmalarını oğul eğilimi yüksek olan ve larvaları çok fazla yetiştirebilme ve birden fazla ana memesinin yetiştirilmesine imkan veren ırklara bu çalışmayı yaptırmaya çaba sarf etmeliyiz.

ÜRETİMDE YENİ YAKLAŞIMLAR.

Üretimde yeni yaklaşımlar.

İçinde bulunduğumuz sektör bal sektörü. Lakin hem tarım hem gıda hem üretim ve hem de sanayi sektörüne hitap eden bir sektör özelliği taşımaktadır. Sektör anlamı ile baktığımızda yeni bakış açıları üretmek ve bu pencerelerden verimlilik artışlarında sektörde varlığımızı sürdürmek ve hatta gelişmek için zaman içerisinde bu sektörler arasında yer değişikliğine uğramak zorunluluğu doğmaktadır. Bu gün üretim sektörü içinde yer alırken bir müddet sonra sanayi sektöründe bulunulabilir. Bu gelişim göstergesidir. Olağan olan bu durum gerçekleşmez ise sektör ölür. Sektörün ölmesi değişikliği yaşayamamasından , dünya bakışının dar olmasından kaynaklanır.

Bal sektörü üretimi içinde bulunan her üreticinin dolum tesisi kurması büyük bir ekonomik kayıp ve aynı zamanda gereksiz bir yatırım olur. Belli bölgelerde kurulacak birkaç adet dolum tesisi büyük kitlelerin bal paketlemesinde artarda fazla bile kalır. Fason üretim dünyada hemen her sektörde kullanılan yeni bir yapılanma süreci yaratmaktadır.

Büyük firmalarda dahil olmak üzere bir çok firma üretim ayağından uzaklaşmakta ve hatta paketleme işlerini de fason hale getirmekte kendileri markalarını satma yolunu tercih etmektedirler. Üretim hamallık olarak düşünülmekte her işletmenin yaptığı işi en iyi şekilde yapması planlanmaktadır. Hesaplanmaktadır.

Sektörümüzün içinde de bu böyledir. Arı ıslahı, balın pazarlanması, paketlenmesi, yeni üretim modellerinin geliştirilmesi, alternatif yan ürünlerin üretilmesi, yeni bir takım çalışma stratejilerinin ortaya konulması hep fikir anlamında konuşulurken artık çalışır hale getirilmiştir. Birileri parçalanma olarak görürken bir diğeri uzmanlaşma olarak ifade eden bu tür çalışmalar kişilerin yaptıkları işlerde kaliteyi ortaya koyarken marka olmaları yolunda yollarının açılmasına neden olmuştur.

Bu gün kafkas arısı bir marka, yurdumuzdaki birkaç şirket bal sektöründe marka konumundadır. Başarılı şirketler en ucuz ve kaliteli üretilen ürün nerede ise mallarını oraya üretmektedirler. Bu onlara gelir sağlamaktadır. Üreticiye de öyle. Eğer üretilen mal kalitesiz ise şirket bir daha ürün almaz. Bu pek bal sektöründe bu şekilde görülemese de üretim modeli örneği bu tip olduğunda menşei belli olan ballar marka anlamında satışa sunulabilmekte ve üretici sanayici rolüne bürünebilmektedir. Eğer üretici sanayi rolü üslenmez ise şirketler ile çalışmayı tercih ederse o anlamda marka karını şirket, kar anlamında kullanır ve üreticinin de bir anlamda yükünü hafifletmiş olur.

Buradan üreticinin yada sanayicinin rolünü iyi belirlemesi ve yaptığı işi en iyi ve kaliteli şekilde yapması gerekliliği ortaya çıkıyor. Bu anlamda tüketici sağlıklı ve kaliteli üretimi almış oluyor.

Büyük şirketlerin marka yatırımlarında bulunmaları temennisi ile.

Birliklerin markalaşan ürünlerini satmaları dileklerimle.

Sektördeki üretim sektörüne katılmak isteyenlerin başarılı olmaları dileklerimle.

Üreticilerimizin bol ve hayırlı kazançlar kazanmaları dileklerimle.

Hangi ayağı oluşturmak istiyor isek isteyelim üretimin fason yapılması kazanç getiriyor. Karlılık getiriyor. Kalite getiriyor. Fason üretimlerde kalitesizlik ortaya çıkar mı? diye düşündüğümüzde kalitesiz üründe başarısızlık getirir. Müşteri portfeyi değişir. Her tüketici sağlıklı ürünü hak eder lakin parasına göre de ürün almak ister. Sadece ben çok kazanayım diğerleri ezilsin mantığı başarısızlığı getiriyor. Başarılarınıza başarılar katılsın. Tüm üreticiler sağlıklı ürün kullansın. Tüm kazançlarınız helalinden bol olsun.

Kalın sağlıcakla.

Yalçın SEZER
Uzman Biyolog
İstanbul Bal Üreticileri Yönetim Kurulu Başkanı

yalcinsezer@msn.com

www.teknikaricilik.com

21 Aralık 2007 Cuma

HANGİ IRKA ANA ARI YAPTIRMALI, HANGİ IRKTAN ANA ARI YAPILMALI.

Sevgili arıcı arkadaşlarım hepinizin bayramını kutluyor sağlıklı başarılı nice bayramlar diliyorum.

Bazı önemli arı özellikleri var. Arılığımızda ki arı kovanlarını gözlemlediğimizde bazı arı kovanlarındaki kolonilerin daha fazla bal derledikleri, daha fazla yumurta yaptıkları,varova ile savaştıkları, hijyenik oldukları ve sakin davranışlı oldukları gibi özellikleri pozitif yada negatif özellik olarak üzerlerinde bulundurduklarını biliyoruz. Bu özelliklerin bir kısmını üzerinde bulunduran yada tamamını üzerinde bulunduran arı kolonileri bizim hedeflediğimiz koloniler olarak göz bebeğimizdir.
Tüm arılarımızı gözlemlemek bize ileriki çalışmalarımızda başarılı bir arıcılık yapmamızın temellerini atacaktır. Gözlemlerimizi yazılı belge haline getirebilmek başarımızın katlanarak artmasına yardımcı olacaktır. Bu belgeler arı performansını ölçmemizde bize yardım eder.
Bir çok arıcımızın başarılarına başarılar katması ana arıya vermiş oldukları önemle ortaya çıkıyor. Bu anlamda ana arı üretmek istediğimiz ırklar verimliliğini test ettiğimiz özellikleri üzerinde bulunduran yöremizin yada çalıştığımız balda başarı göstermiş olan arılar olmalıdır.
Bir örnekle açıklamak istiyorum.
Kafkas arısı olarak ifade edilen arı ırkı her bölgeye uyumlu imiş gibi bir yanlış inanışla ve reklamla satılıyormuş gibi bir genel kanı var. Bu çok günce ve önemli bir örnek olacak kanaatimce. Kafkas arısı dilinin uzunluğu kışı az miktarda arı ile soğuk ve uzun bir süreçte geçirebilmesi, bölgesinde çok bal derleyebilmesi gibi özelliklere göre çok başarılı bir arıdır. Yumurta atma kapasitesindeki yavaşlık arıcıyı hep tedirgin etmekle birlikte, yöresi dışşındada başarısız gelişim performansı ve genellikle yıl boyu düşük metabolik davranışlar karadeniz dışında çok verimsiz bir arıcılık yapılmasına neden olurken, arıların büyük çoğunluğununda telef olmasına ve ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Doğru bölgede doğru ana arı ırkı ile çalışmak ve bu bölgeye uygun arılar ile arıcılık yapmak başarıyı kaçınılmaz bir hale sokacaktır.
Kafkas ırkı arılar karadenizin denize bakan yüzündeki kestane ve ıhlamur ormanlarında çok başarılı çalışırlar ve haziran ayı sonlarında bal derleme işide biter ve temmuz ortalarında balların sırlanması sona erince ballar alınmaya başlayabilir.
Fakat bu mevsim itibari ile arıların işi bitmiştir ve artık kışlama peryoduna girerle artık onlarda bir gelişime geriliği görülür. Yazın ortasında olan maksimum seviyedeki mevcut artık geriler ve kışın kışlayacak arılar sonh-baharda sarmaşıklarla yenilenen kadro ile kışlamaya girer az ama genç nüfus ile kışa giren arılar artık yavaş ve temkinli olarak gelişmelerini bahar süresince devam ettirirler.
Bizler kestane balı olarak nitelendirilen bu balı derlemek istersek kafkas arısını düşünebiliriz. Ama diğer bölgelerdeki ırklarla kestanede çalışacak olursak çam balı derleyen bir ırk taki ekim ayında bal derleyeceği genlerine işlendiği için kestane balını derlemek yerine şerbetleniyorum baharı yaşıyorum düşüncesi ile yumurta atmaya devam eder. Kafkas ve çam bölgesi arısını yanyana koyup kestane balı üretmeye çalışsak. Görülecektir ki mevsim sonunda kafkas son derece az miktarda yumurta içermekte iken çam arıları yoğun bir yumurta ile karşımıza çıkar. Bu da ırk ile ilgili bir durumudur.
Sonuç olarak bölgenize ve istediğiniz bala uygun arı ırkı ile çalışmak ve hatta bu bölgede çalışan ırklarında en verimli olanları ile çalışmak verimliliği artırmış olacaktır.
Bölgenize uygun ana arıları bölgenideki ayıklanma dediğimiz doğal seleksiyonu ıslah yöntemlerine göre uygulamış olan yetiştiricilerden karşılayabileceğinizi gibi kendi imkanlarınızla sizde yetiştirebilirsiniz.
Burada hangi ırktan ana arı yetiştirmeliyiz konusuna cevap vermeye çalışırken hangi ırka ana arı yaptırmalıyız sorusunun cevabınıda bundan sonraki yazımızda vermeye çalışacağım.
Görüşmek üzere sağlıcakla kalın.

20 Aralık 2007 Perşembe

GIDA VE BAL SEKTÖRÜ SORUNLARI

Tüm sektörlerde olduğu gibi gıda sektöründe ve içinde bulunduğumuz bal sektöründe de bir takım sorunlar yaşanmaktadır ve vardır. Çözümüne şiddetle ihtiyaç duyulan bu sorunlar sektörün gelişmesinde ve toplumun sağlığını ayrıca ülkemizin itibarını ortaya koyacağı bir seri çalışma ile mümkün olabilecektir. Kayıt dışı üretimle birlikte ülkemizde sağlıksız ve bir o kadarda ciddi sorunlarla karşı karşıya olan sektörümüzde büyük işletmeler dışındaki bir çok işletme zorlukları yaşamakla karşı karşıya gelmek zorunda kalıyor.

Tabi ki içinde bulunduğumuz bal sektörünün de öncüleri, büyükleri ve küçükleri var ve bu sektörün her bir kısmında çalışanlarında bir takım sorunları var.

Fuarlar sırasında üreticiden sanayiciye her kesimden bal ile uğraşan büyük ve küçük işletmeler ile bir arada olma, görüş alış verişi yapma imkanı buldum. Burada hemen her kesim içinde bulundukları sektörün sorunlarından bunalmış durumdalar

Üretici sorunları.

Kaliteli ürettikleri balların donma özelliğinden dolayı perakende satışlarda zorluk yaşadıklarını ile getiriyorlar.

Toptancıların fiyatı çok düşük verdiğini belirtiyorlar.

Girdilerin pahalı olmasından dolayı rahatsızlıklarını söylüyorlar.

Burada üreticiler fazla miktarda kaliteli balı nasıl üretirim, bal dışında ne tür üretim modelleri olabilir, sektöre hangi normlarda ve nasıl bal üretilmesi gerektiği konusunda bilgi almak isteyen pek üretici bulunmuyor.

Toptancı bazındaki Küçük işletmeler

Üretici ruhsatı alımlarının zorunlu hale gelmesi ve kavanoza bal paketleme noktasında bakanlığın zorluklar çıkardığını, üreticinin üretim yanlışlıklarının kendilerine mal edildiğinden şikayetçi idiler. Örneğin balda bulunan sulfanamid kalıntısının üretici tarafından antibiyotikler ile bala karıştırıldığını ve bakanlık normlarına uygun olmayan bu balların dolumda kullanılmasının sonucunda baldaki kalitesizliğin kendilerine mal edildiğinden, cezai müeyyide uygulandığından şikayetçiler.

Büyük bal firmalarının pek şikayetlerini duymadım. Lakin bal birliklerinin bal üretiminde öncü olmalarını istediklerini söylediklerini duyuyoruz.

Sektörümüzde her alanda şüphesiz sorunlar var ve kayıt dışı bir üretim söz konusu. Tarım ab süreci içerisinde ele alınan ve düzenlemeye çalışılan bir sektör. Gıda sektörü ise tarım ürünü olarak karşımıza çıkıyor ve balda bu sektör içinde olmaz ise olmazlardan.

Büyük firmalar kendi çabaları ile ulusal ve uluslar arası normlarda bal üretiminin yapılmasını çabalamaktadırlar ve bunda da başarılı olmaktadırlar. Fakat bu başarı sektörün genelinde maalesef yok.

Bal birlikleri bu konuda amaçları doğrultusunda çalışmalar yaparlar. Üreticinin eğitimine önem verirler. Arılarının bakımı, ilaçlanması ve takibi arıcıların tüm sorunlarına yardımcı olmak için kurulmuş üretici birlikleridir.

Bakıldığında sektörün üreticilerinin ve sanayicilerinin ayrıca tüketicilerin her türlü sorunlarının çözülmesi noktasında fedakarca çalışacak bir kuruma ihtiyaç var. İşte bal birlikleri bu işleri yapmak üzere hazır ve nazır bekliyorlar.

Lakin bu işleri yapmak ve gerçekleştirmek için sektörün her kesiminden kişilerin bu sorunların giderilmesi noktasında samimi olmaları gerekiyor.

Üretici balı çok üretmek ve kaliteli üretmek noktasında yardım alsa ve balın pazarlanması noktasında görev yapanlarda kaliteli balların pazarlanması noktasında üretici ile anlaşmalı bir takım ürünlerin üretiminde onlara ballarını alıp satma noktasında yardımcı olsa nitekim anlaşmalı üretim modeline geçilse ve bu işleyiş üreticiden tüketiciye her noktasında kayıt altına alınsa hiçbir sorun kalmaz.

Kayıt dışı üretimi ortadan kaldırmalı. Kayıt altına alınma ciddi bir şekilde yapısal değişimle söz konusu olmalıdır. Bu şekilde üretim kayıt altına alındığında menşei belli olan ve kimyasal kalıntılardan uzak son derece kaliteli balların daha ucuza alınması mümkün olabilecektir.

Ticarette yüklü partiler daha uygun fiyata alınabildiği kuralını herkes bildiğine göre. Çok üret az paraya sat sürümden kazan felsefesi güdülmelidir. Büyük firmalar kar marjinallerini yüksek tutmamalı onlarda fiyatlardaki değişkenlikten faydalanma yolunu tercih etmelidirler.

Sonuç olarak tez zamanda bal üretimi sektöründe denetim ile ilgili yönetmelikler çıkarılmalıdır.

JANTERLE ANA ARI YETİŞTİRME ÇALIŞMALARI

Murat Doner arkadaşımızın arılığından bu üç resim. Murat bu yıl kendi ana arılarını kendisi yetiştirmeye çalıştı. Janter de çalışmak bir deneyimden sonra dahada basit oluyor. Murat ile bende bu deneme sürecini geçirdim. Aynı yıl Türkiyede bu aleti kullanan bir çok arkadaşla birlikte eksi ve artılarını görüşme fırsatlarım oldu. Ana arı yetiştirmek gerçekten önemli bir durum. Arıcılığın bana kalırsa birinci basamağı. Fakat bu kadar önemli olan bu noktada hem bilgi eksiğimiz var hemde bu önemi henüz çok iyi anlamış değiliz.

Belki ana arı yetiştirme bilgilendirme serüvenine başladığımız bu günlerde belki olaya çok da başından başlamadık. Fakat janter ile ilgili bir takım resimleri ve janter aleti hakkındaki bilgiler ile birlikte kullanımdaki tecrubelerimizi anlatacağımız bu serüvende umarım birlikte ana arı yetiştirmenin ne denli önemli bir çalışma olduğunu bir kez daha hatırlamış olacağız.
Bir kolonide ortalama 20 ana memesi yetiştirme en ideal olarak gösteriliyor. Murat burada bunu denemeye çalışmış.
Murata ait olan bu resimlerde sanıyorum 20 ana memesi üzerinde başarılı olunmuş gibi geldi bana.

Buradan sonraki resimler bana ait. Benim arılıktaki janter çalışmalarının resimlenmesinden oluşuyor. İlk defa ana arı yetiştirmeyi janter ile bu yıl gerçekleştirdim. Yusuf bey bu janteri ilk bana tavsiye eden abimiz. Kendisine bilgileri verdiği, paylaştığı ve parçaların bir kısmını avrupadan getirilme noktasında yardımcı olduğu için çok teşekkür ederim.
Öncelikle bu yıl yaklaşık 700 civarı ana arı yetiştirdiğimi belirteyim. Bu ilk denemelerin resimleri. İlerleyen günlerde resim çekimleri işlerin yoğunlaşmasından dolayı fırsat bulunamadığından çekilemedi. Yanınızda birde her kareyi çekecek bir fotoğrafçı olması işleri ne denli kolaylaştırı resimleme anlamında. Bu yıl eleman sayısını artırmayı düşünüyorum. Resimlemeleri belki daha fazla gerçekleştirme fırsatı bulabiliriz.
Yukarıdaki resimde jantere yumurta atan ana arının çok da iştahlı yumurta atmadığından dolayı 110 adet olan yumurta gözlerinde günlük, iki günlük, üç günlük yumurta ve bir günlük larva görmek mümkün oldu. Bende bunu fırsat bilerek hem çok sayıda ana namzeti geliştirmeyi hemde deneme yapmayı düşündüm. Fakat günlük yumurtalardan ziyade arılar daha çok günlük larvaları tercih ettiler. Genel kanım bu oldu.
Ana arılar memelerden çıkınca eğer vaktiniz yok, işleriniz çok, yada büyük işletmelerde üretilen ana arıların henüz satışı söz konusu değil ise o zaman bu anlar özel kafesler içerisinde bir müddet hapsedilebiliyor. Hatta bu kafesler ile bölmelere verilmeleride mümkün olabiliyor.
Memelerden ana arı çıkmadan bu kafeslemeyi yapmak gerekiyor. Yapamadığınız taktirde ilk çıkan ana arı diğer namzet anaları daha gözden çıkmadan öldürmek üzere meme imhasına gidiyorlar. Birde birden fazla ana arı çıktığında oğul verme durumu söz konusu oluyor. Buna ister oğul dersiniz ister ana arı değişimi dersiniz. Bir miktar arı ana arı ile birlikte dışarıya çıkarak koloninin parçalanmasına neden olabilir.Kafesler bu anlamda da başarılı sonnuçlar ortaya koyuyor. Özellikle çok sayıda ana arı yetiştirenlere dahada faydalı bir aparat olarak karşımıza çıkmış oluyor.




Üst resimde gördüğünüz günlük yumurtalar çıtanın üst kısmında yerleşmiş. Alt ksmında ise daha yaşlı yumurta ve günlük larvalar. Arılar bu noktadan bakacak olursak sütlü gözleri tercih ediyorlar.
Burada sütü bol olan bir yüzük oluşumu görülüyor.
Bu görüntüye ben hastayım arkadaşlar. Eğer ana arı yetiştirme dönemi doğal oğulların elde edildiği günlerde yapılıyor ise, polen ve bal akımının yoğun olduğu ve gelişmenin doruk noktasında olduğu dönemlerde ana arı memesi üzerinde bu görüntü oluyor ve hatta bu gözlere bal bile konulduğuna şahit oldum.
Uç kısmında bulunan noktadan ana arının çıkışını müteakip hemen beslenmesini gerçekleştirmesi için belki de bu nektar yakına konuyordur. Ana arılar ömrü boyunca arı sütü ile beslenir deniliyor her yerde ama ana memesinden çıkan bir çok ana arının acilen bal dolu bir göze başını sokarak beslenir gibi yaptığına ben defaen şahit oldum. Bu beslenme konusunda herhangi bir literatürde bir yazı ile bu güne kadar karşlaşmadım ama bir çok yerde ömür boyu arı sütü ile beslendiğini okudum.


Ana arıların birbirlerine kesinlikle değmemeleri gerekiyor. Mutlaka kavgaya ve sakatlanmaya neden olur.

Bu da bir eser bence ve stok yapılmak üzere daha ufak bir koloniye verilmiş ve bankalama yapılmaya çalışılmış.
Net olmayan ama bir sürecin sonucunu ortaya koyan resim.
Burada da aslında kafesleme işlemi yapılırken bazı yanlışlıkları gösteren bir resim görüyoruz. Ana arı memeleri eğerki henüz ana arıların mem içindeki gelişimleri henüz tamamlanmamış pupa denen dönemde ise ve hareket henüz başlamamış ise arı sütünden uzaklaşacak şekilde çerçevenin bu yönde ters çevrilmesi ana arının telef olmasına neden olur.
Her bir meme bir koloni demek ama ne yediği bilinmez bir ana arı yetiştirmemek gerekir. Bu anlamda gerekli bilgileri daha sonra yazacağım.
Bölmelere verilecek olan ana arılar ister kafeslensin isterse kafeslenmeden bölmelere verilsin sonuçta her bir ana bir koloni demektir. Bu hesaplamalar önceden yapılmak zorundadır.




19 Aralık 2007 Çarşamba

BAYRAM TEBRİĞİ

Tatlılar olsun kazandibi, tarçınlı kurabiyeler, elmalı kekler, şekerli kahveler

Görüşmek için telefonlaşmalar olsun..Buluşmalar olsun, kavuşmalar olsun..

Kayıplar, depremler, afetler olmasın.

Kırgınlıklar, anlaşmazlıklar, ayrılıklar, yalanlar olmasın. "biz" olsun; "ben" olmasın...mutluluk parayla, eğlence zoraki olmasın veee bir kere söylensin, yeter olsun.

En önemlisi sevgi olsun.....

Daha ne olsun..

KURBAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

18 Aralık 2007 Salı

ÇİZGİ ARI FİLMİ ÇOCUKLARIMIZIN ARILARI TANIMASINA VE DOĞAYI KORUMALARINA YARDIMCI OLACAK.

http://www.beemovie.com/intl/tr/index.php


Dün akşam Arı filmine gittim e izledim. Bu filmi hazırlayanların ellerine sağlık. Arı kolonisinin tanıtımı için gerekli tüm bilgiler aktarılmaya çalışılmış. İnsanların yaşaması için arıların ne kadar önemli olduğu vurgulanmış. Benzer filmler arıların gizemli dünyası ve balın doğadan sofraya nasıl geldiği ile ilgili ilişkilendirilerek te yapılabilir.

Bence balın ve arıların tanıtımında başarılı bir yapıt olmuş. Çizgi film ile çocukların bal, arı ve ekolojik yapı ile ilgili bilgilerinin artırılmasına yardımcı olmuş filmin yönetmeninden seslendirenlerine her noktasını çizenlere sonsuz teşekkürler.

KOVAN İNDİRME TİMİ

Soldan başlayarak: Orhan Koca, Yalçın erdoğan, Yalçın Sezer, Salim abi, Niyazi abi, Ahmet abi.
Yalçın Erdoğanın arılığı. Sıcakda gölgelik var, rüzgarda rüzgar perdesi, aynı zamanda yağmurda ve karda kuruluk, güneye bakıyor sabahtan akşama güneş görüyor, Kışın içeri taşı arıları baharda dışarı çıkar bir kısmını. Gayet güzel bir arılık.
Eğer ki önünde kiviler de varsa ki burada öyle gel keyfim gel.
Öndekiler vezirköprülü Yılmaz kardeşimizin. Ondaki bilgiler daha da güzel.
Bu görüntüye hastayım bende. Çalışkan arıcılarımız. Üretken olan insanımız üretici olmayanların tabiki tepkisini alır.

17 Aralık 2007 Pazartesi

KESTANELİĞE GELDİK VE YERLEŞİM ŞEKLİNİN BİR DİĞERİNİ DENEDİK.

SOLDAN SAĞA
YALÇIN SEZER, YALÇIN ERDOĞAN, CENGİZ KOCA
Savaşa gelmiş askerler işe başladılar. Bu daha ilk günleri ama çalışma hızlı ve gayretli. Yer belleme uçuşu yapanlar, polen toplayanlar ve çevreyi tanıyanlar ortalığı birbirine kattılar. Lakin en güzel yanı bu kalabalıkta arılar bizi fazla rahatsız etmediler. Hepsi dışarıda malzeme bol olduğu için kendi işine bakıyor.
Makinem bu aralar falso vermeye başlamış idi meğersem teknik bir arıza varmış. Yaklaşık 4-5 ay daha dayandı ve sonra beni tamire götür dedi. İngiliz atasözü çok doğru ucuz mal alacak kadar zengin değilim. Gerçekten güzel söz. Firma makinede çıkar sorunu kendileri halledeceğini söyledi. Ücret istemediler. Parça bekleniyor. Meğer ne kadar çok alışmışız bu alete.
Bir kaç yıldır arılıkta farklı kovan yerleştirmeleri deniyorum. İster çok ister az olsun kovan sayınız ; çalışmaya göre, araziye göre, çalışma stratejinize göre arılıkta çeşitli kovan yerleşimi yapmak mümkün. Yanlız önceden planlamak hem hız hem praiklik sağlıyor.

Bu yıl kovanlar arasında bir kovan kadar boşluk bırakarak yerleştirmeye çalıştım. Verimli bir çalışma imkanı sağlıyor. Bu arılıkta 100 kadar arı kovanı var.
Yerleşme şekilleri bir kaç türlü olabilir. Örneğin
1- Yanyana dizilebilir. İp gibi bir sıra halinde yerleştirilen kovanlarda sıra başlarına arı akımı oluyor. Tarlacılarda kayma söz konusu olabiliyor. Kovanlar ahşap ise ve kilit sistemi yok ise mutlaka keser veye çekiç kullanılırken zorluk oluyor. Eğer kovanlar arasında çivi çakmaya imkan tanıyacak mesafe var ise bu seferde bal alımı sırasında çok yakın olmaktan dolayı yönteminize göre zorluk söz konusu olabiliyor. Eğer yerden yükseltme sehpahaları 2 adet 8x8 kereste üzerinde ise çivileme işileminde arıların huzursuzlanmasına neden olur. Her darbede diğer kovanlardan arılar dışarı çıkar.
Arazide daha az yer kaplıyor ve yanınıza alacağınız bir boş kovan ile az sayıda arı ile rahat çalışma imkanıda tanıyabilir. Bal alımında hızlı birden bal alınacağına , zamana yayarak almak yağmacılığı azalttığı gibi rahat çalışmayı sağlar.
2- Resimde görüldüğü gibi tek tek ve aralarında bir kovan kadar boşluk bırakmak. Bu tür yerleşimde çivileme rahat olur. Çalışmada rahattır çünki geniş bir çalışma alanı mevcuttur. Tek sorun malzeme arılıkta sanki çok yayılıyor. Malzemelerin taşınması ve arılıkta gidiş geliş mesafesi bir miktar artıyor.
3- İkili yerleşim modeli. İkinci saydığımız yerleşim modelinde kovanlar ikili yerleştiriliyor. Bu yöntemde Muhsin hocamızın ortaya koyduğu destek koloni sistemine benzer yardımların kovanlar arasında yapılması söz konusu olurken. Koloni düzenlemeleride yanyana duran iki koloni üzerinde yapılabilir. Oğul kontrolü, bölme yöntemi ile arı sayısı artırma, bal eldesi, yer şaşırmalarının engellenmesi, çalışma yaparken sıkışık kovanlar arasında çalışmayı ortadan kaldırma gibi avantajları vardır.
Arazi durumu, kovan sayısı, çalışma yaparken rahat ettiğiniz düzen sizin en ideal yerleşim şeklinizi oluşturacaktır.
Kalın sağlıcakla.

15 Aralık 2007 Cumartesi

KESTANE YOLUNDA YOLCULUK

Kestane ormanlarına giderken yolda soluklanmaya durduk. Hava belki açık ama yüksek bir bölgeden geçiyoruz oldukça serin. Haziran başlarında buralar bir hayli serin, bölgede bal dönemi ağustos başları temmuz sonları gibi oluyormuş şu anda buralarda bahar dönemi yaşanıyor. Terkedilmiş bir köy gibi burası Kastamonu Devrekani ilçesi Hacı Hasan köyü civarı.
Köyde zaten bir kaç ev var. Hemen bir kaç resim alayım istedim. Bu evi çektim belkide yakın bir zaman sonra bu tür evler memleketin hiç bir yerinde kalmayacak gibime geliyor.Resimlerde yaşayacağız herhalde. Evin önündeki araba tekerleklerinin önündeki arı kovanını, resimi çektikten sonra gördüm. Meğerse bu ev benim arıları taşıyan kamyoncunun babasınınmş. Tabiki arı kovanıda. Hocam gelmişken bir bakalımmı dedi. Açtık baktık.
Bahçede zaten bir kovan vardı. Üzerindede bir yazıyordu.
Kovanın malesef ana arısı yoktu. Fakat cinsi benim çok sevdiğim bir cins. Sakin, bal tutması güçlü ve görünüm olarak koyu renkli bir cinse sahipti.
Evlerin önüne doğru giden ufak araba yolu sanki halı saha gibi olmuş. Resimlemek istedim.
Bu resimlerdeki arılar benim için çok önemli. Burada bir gözlemimi resimlemek istedim. Ağacın altında kamyon duruyor. Kamyondan bir kovandan arı çıkmış ve kovanlar üzerinde uçuşuyor idi. Sanki bu arılar bizim kovandan çıkmış gibi geldi bana . 10 dakikada arı çıktığı yere polen toplar gelirmi? Bana kalırsa gelir.
Bu 10 dakikalık süreçte polen gelip gelmeyeceğini nasılmı anlıyorum. Şöyle arz edeyim. Bir yerden arıları yeni bir arılığa getirmiş idik. Ağızlarını açtık ve 10-15 dakika sonra sadece bir değil, indirdiğimiz 100 adet arı kovanının hemen hemen hepsinde polenlerin taşındığını gördük. Arılar da ise en ufak bir huzursuzluk görmediğimiz gibi tam tersi yeni nakledilmiş bölgede bol miktarda nektar olduğu için arılar çalışmaya çok hızlı bir şekilde başlamış olduklarını tespit etmiş olduk.
Nakillerde kamyon üzerine genellikle eğer gündüzleri kovanları indiriyor isek mutlaka gördüğümüz bir durum var. Kovanlar üzerine ayaklarında polen bulunan arılar konarlar. Arıcı arkadaşlar henüz ağzı açılmadığı halde kovan üzerinde bulunan bu polen yüklü arıların bizim arılar daha kovanlar açılmadan çalışmaya başladılar diye söylemekten kendilerini alamazlar. Burada bir başka yoruma göre de çevredeki arılıkların arıları kovanlar içindeki hararetten kaynaklanan nedenle ortaya yayılan petek kokularından dolayı işçi arıların cezbedilmesi ve yönlerini bu tarafa doğru çevirmelerinden kaynaklanıyor.
Eskiler ister taş, ister tahta kullansınlar yüz yıllar boyu ayakta kalabilen yapılar inşaa etmişler. Herbiri dimdik ayakta duruyor. İster ev, ister samanlık, ister ahır olarak kullanılsın her biri sağlıklı ve kullanışlı. Beton yığınlarında ömrümüz çürümekte. Allahtan arıcılık gibi mükemmel bir iş ile uğraşıyoruz.

Arıcılık mükemmel bir iş evet. İster hastalık diyelim. İster bağımlılık yapıyor deyin. Ne dersek diyelim bu canlılar tatlı bela. Şimdi bizden rahmet isteyen Sadık amcamın arılara koyduğu bu isim TATLI BELA. Sadık amcamın taktığı bu isimi zikrederken ne derece sağlıklı bir insan olduğunu hatırlamaktan kendimi alamıyorum. 87 yaşında rahmetli oldu ve gayet sağlıklı ve bir o kadarda sohbetkar biri idi. Akli melekeleri son derece güçlü idi ve sağlıklı beslenirdi. Bu iş ile uğraşan bir çok kişide sağlıklı ve akıllı. Devrim OSKAY hocamızın bir sözünü aktarmak istiyorum. Tarım sektöründeki en zeki çiftçilerin arıcılar olduğunu söylemişti. Sağlıklı ve zeki olduklarını bende kabul ediyorum. Bu dağın başında buz gibi suyu ve mis gibi havayı soluyan arıcılarımız nasıl sağlıklı olmasınlar.
Sağlıklı olmanın bir kuralı da soluk alıp verdiğimiz havanın temiz olması gerekliliğidir. Halsiz bir kişi 200 metre açık havada dolaşsa üzerindeki halsizlik ortadan hemen kalkar. Açık havada dolaşan kişinin dolaşım sistemi hızlanınca havadaki iz elementlerde kana geçer ve kişinin vücudunda bir dengelenme yaşanır. Arıcılarımız açık havada çalışırlarken son derece sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürürler. Herşeyden öte bu bizim en büyük karımız.
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.
Sağlık, mutluluk ve başarılar sizlerle olsun.
Kalın sağlıcakla.

14 Aralık 2007 Cuma

NAKLİYE

Burada bir çok birbirine benzeyen resimler göreceğiz. Her bir karede birbirinden farklı bir takım yorumlar yapmaya çalışacağım. Bal dönemi başlamak üzere olan kestane bölgesine arılarımızı hazırlamış götürmek üzere kamyona yüklemiş bulunmakyatız. Her nakliyede mutlaka tüm özen gösterilsede mutlaka bir kaç kovandan arı çıkması çeşitli nedenlerden dolayı mümkün olabiliyor. Bu nedenden ötürü hiç bir arı çıkmaması için yeni kovanlar ile nakliye yapılması mecburiyeti vardır. Bir kovandan çıkan arı yan kovanlarada sirayet ettiğinde mutlaka kaldırıp kondurma sırasında bize musallat olacak ve çalışma sırasında iş gücü kaybına neden olacaktır. Maske ve eldiven giyerek yapılan çalışmada ise hareket halinde olan yardımcıların daha çabuk vücut sıcaklığının artmasına ve hararetlenmelerine dolayısı ile çabuk yorulmaya neden olmaktadır. bu sözlerimiz tabiki en az bir kamyon arı için geçerli az sayıdaki arı nakillerindede benzer sorunlar vuku bulmakta ve bahsi geçen durumlar nedeni ile 300 kovan nakliyeye hazırlanan süre içinde 20-30 kovan arıda hazırlanabilmektedir.
Nakil esnasında arıcıların yanlarında mutlaka bulundurması gerekli bir kaç malzeme vardır. Bunlardan biride killi çamur, cam macunu yada bulamaç halindeki hayvan gübresidir. Yukarıdaki resimde işletme tescil numarası kartının altında bulunan uçuş tahtasının kapalı olan kenar kısmında cam macunu arı çıkışını ortadan kaldırmada başarı ile kullanılmış görünüyor.
Nakillerde işi hızlandırmaya yarayan kovan kulpları ön ve arkaya monte edilmiş görünüyor. Bir çok unsurda kovan olsun ben taşırım denebilir. Lakin bu kulpların ön ve arkada olması tek katlı kovanların hele içi dolu ise arıcının belini en az zarara meydan vererek kaldırmasına yardımcı oluyor. Ayrıca kulplar taşıyanların ellerinin rahatlıkla içine girebileceği şekilde olmalıdır. Bu kulpların ön ve arkada olması çift katlı kovanların ileri geri çekilmesine neden olmadan kaldırıp götürmeye yardımcı olur. Bu şekilde daha çok arı daha sık şekilde geçici olarak gideceğimiz yerlerde yerleştirmeye ve kaldırılma esnasındada kolaylık arz eder.

Nakillerde mümkünse arılar bir nakil, eşyalar başka bir seferde nakil edilmelidir. Aynı anda hem gezgincilik malzemelerinin hemde arıların taşınması zaman kaybına neden olmaktadır. Arıların mutlak suretle kilitli kovanlarda yada çakılmış kovanlarda taşınması mecburiyeti vardır.Eğer ki olabilecek bir kaza anında mutlaka kovanlar parçalanmadığı suretçe içinden arının çıkması mümkün olmamalıdır. Yoksaki bu bir nevi biyolojik silh demektirki çevrede bulunan ve rüzgardan kımıldayan yaprağa bile bu tür bir durumda arıların saldırması söz konusu olacaktır.
Nakliyede arıların gündüz yolculuğu mümkün olduğu kadar yapılmamaya çalışılmalıdır. Meteoroloji verilerinden yararlanarak yağmurlu ve serin günleri kollamak gerekmektedir. Kızgın güneş altında havalandırması sorunlu kovanlar ile gezgincilik yapmak veya nakliye yapmak aı boğulmalarına zemin hazırlar. Sıcak hava içeride arıların aşırı ısınmasına ve arıcı tabiri ile yanmasına neden olur.
Havalandırmalı kapakların hava deliklerine arılar hücum ederek dışarı çıkmak isterler ve böylece arıların hava sirkülasyonu son derece az olur. Bu şekil bir uygulama arıların daha çok sıkıntı çekmesine neden olur. Kapak altına yekpare kovan üzerine konan çuvallar yada bezler gibi elek teli yada sinek teli denen teller ile yekpare havalanma yüzeyi oluşturulmaya çalışılmalıdır. Bu şekilde ön ve arka havalandırma deliklerinden giren hava kovan yüzeyi boyunca arıların hava sağlaması için geniş bir yüzey oluşturacaktır.
Yukarıdaki resimde görüldüğü gibi kapaklar ve ilaveler mutlak suretle yerine iyi oturmalı kesinlikle arı çıkmasına izin vermemlidir. Bu resimde oturmamasına karşın arı çıkmaması çivilemenin iyi olmasından olmuş çivilenme işi daha gevşek olsa yada yerinden oynayacak şekilde olsa busefer arı çıkmasına izin verir ki çalışmaya ket vurucu bir çalışma ürünü ortaya çıkmış olur.
Resimdeki sümüklü böcek bizimle başka bir diyara yolculuğa gidiyor. Bu canlı belki gideceği yerde bazı canlılara zarar verecek belkide faydalı olacak bir canlı. Belkide orada yaşayamayacak. Lakin bu tür canlıların bir yerden bir yere taşınmaları bu tür nakliyeler ile oluyor. Biliyoruz ki kalorifer böcekleri amerikadan ülkemize gemiler içinde taşınan gıda maddeleri ile gelmiş. Yada ülkemize ve dünyaya varrovanın yayılışı yine bu şekilde nakliyeler il gerçekleşmiş. Nakiller sırasında başka canlıların nakledilmesinede izin vermemeliyiz.
Nakiller esnasında kamyon üzerine dizilen kovanlar içerisinde bulunan çerçeveler kamyonun gidiş yönüne dik gelecek şekilde yerleştirilmelidir. Eğer pararlel yerleştirilirse her frende arıların çerçeveler arasında ezilmesine neden olabiliriz. Ayrıca ana arı zayiatlarına neden olabiliriz.

Diyelimki arı kovanlarından birinden bilemediğimiz bir yerden arı çıkışı var. Mutlaka elimizin altında bir su olmalıdır. Hatta kamyonun tazzikli su atmaya yarayan pompası olup olmadığına dikkat edilmelidir. Eğer bu şekilde işimize zorluk çıkaran arı kitlesi var ise su ile arıların bize zarar vermesi engellenmelidir. Arılar çalışma mahallinde su sayesinde uzaklaştırılır. Islanan arılar uçamayacağı için bize zarar veremezler.

Nakliyelerde gır gır denen halat benzeri şeritlerin kullanılması çok daha pratik ve çok daha hızlı kamyon sarılmasına imkan veriyor. Eskiden olduğu gibi halen halatlar ve urganlar kullanılıyor. Bu şekilde halatların sıkılması için insan gücüne gerek oluyor. Asılamk gerekiyor ve bayağı bir vakit alıyor. Arıcılığı meslek haline getirenlerin bu gırgırları arılıklarında nakil esnasında kamyoncuya vermeleri onların menfaatine olacaktır.
Eğerki halatlar kullanılıyor ise mutlaka iyi bir şekilde gerilme si gerekirki yük halatın gevşemesine izin vermesin. Aksi taktirde nakliye bir kaosla sonuçlanabilir.

Diyelimki benzinlikte mazot alıyoruz yada, soluklanmak üzere dinleniyoruz bir ağaç altında bu defa kesinlikle kamyon durudurulmamalıdır. Sarsılan kamyonda kovan içerisinde boşluklarda salkım haline gelen koloni kamyon sarsıntısı durduğunda hemen bal tüketmeye ısınmaya ve kovandan çıkmaya yeltenecektir bu durum kovan içi harareteini artıracaktır. Mutlak suretle kamyon durduğunda motor durdurulmamalı ve kamyonun sarsılmaya devam etmesine zemin hazırlamalıdır.


Her nereye gidiyor isek gidelim hız arıcılıkta son derece önemlidir. Arı gibi çalışmalıyız. Çok hızlı. Eğer yavaş olursak uçurumdan aşağı hızla giden bir kamyonu kontrol edemeyen yavaş şöföre benzeriz. Yavaş şöför gibi olmamamlı. Pratik ve hızlı olunduğu gibi soğuk kanlı ve mantıklı davranmalıyız.