19 Ekim 2006 Perşembe

ANA ARILARI DEĞİŞMEK NE KAZANDIRIR NE KAYBETTİRİR?

Devlet teşviklerinin artması ile birlikte arıcılarımıza ana arı değişmenin önemini kavratmaya çalışan ilgililer bir durumu gözden kaçırıyorlar. Aslında birden fazla önemli durumu gözden kaçırıyorlar.
Ana arının değiştirilmesi ve gençleştirilmesi arıcılarımız için çok büyük bir kazanç gibi görülüyor ilk bakışta ve öylede olması gerekli fakat yapılan uygulamadaki yanlışlıklar bazı kötü durumları da beraberinde getiriyor. Ana arı genç ise daha fazla yumurtlayabilme becerisinde olur. Bu da kışa girerken yada baharda koloninin daha fazla bireyle kışı geçirebilmesine olanak sağlar. Genç arılar salgıladıkları feromonlar sayesinde koloniye daha iyi hakim olur. Bu sayede de koloni beklenmedik bir dönemde oğul verme arzusu ile karşı karşıya gelmez. Ana arının genç olması kışa daha dayanıklı olmasına yardımcı olur. Üstelik bu gençleştirme işi için insanların cebinden teşvik nedeni ile parada çıkmaz. Tabi ki ana yetiştiriciliği yapan şirket yada kurumlar çalışmalarını sağlıklı bir şekilde yapıp yapmadıklarına bağlıdır bu durum.
Ana arı yetiştiricileri saf olarak aldıkları damızlık anaların yumurtalarını kullanarak kendi bölgelerinde bulunan yerli ırkların erkekleri ile çiftleşen ve F1 denilen melezleri elde ederler. Buradaki F harfi generasyon yada jenerasyon diye isimlendirilen birinci kuşak elde edilmiş bireyleri temsil etmektedir. Birinci derece melez anlamını taşımaktadır.
Söz konusu ana arı yetiştiricileri elde ettikleri anaları yılın her döneminde üretmektedirler. En iyi analar arılığımızdaki oğul döneminde elde edilen analardır. Yoksa ortalıkta erkek arının olmadığı sonbaharın geç dönemlerinde elde edilmiş olan analar vasıfsız olacaktır. Vasıflı bir ana elde etmek için gerekli şartlar oğul döneminde ana arı yetiştirme konusunda teferruatlıca yazılmış idi. Bu analar ile başarıya gitmek mümkün olur.
Ana yetiştiricisi diyelim ki gerekli tüm çalışmaları doğru ve usulünce yapmış olsun. Burada da başka bir sorun ortaya çıkıyor. Elde edilen F1 melezleri ana yetiştirilen bölgeler için kıymetli olan bireyler olmuş oluyor. Çünkü o yörenin özelliklerini taşıyan bireylerle elde edilmiş genleri içeren bir dizi canlı oluşuyor. Bu analar para karşılığında memleketin dört bir köşesine dağıtıldığında her bölgede bu genleri görmek mümkün oluyor. Bu durumda genetik çöp yığınları diye adlandırabileceğimiz karmaşıklıklar ortaya çıkar ki sonuçta bal arılarının vasıfsız bir çok geni içeren bireyleri ortaya çıkar. Bir başka yaklaşımla konuyu açıklamaya çalışalım.
Diyelim bir köyde arıcılık yapan 10 kişi ana arı desteğinden de faydalanarak 10 ayrı yerden ana arı aldı. Her biri memleketin başka bir yerinden alınmış anaların ürettiği erkek bireylerde o yıl dünyaya gelen anaları dölledi. Ortaya çıkan durum tamamen bir genetik kirlenme olacaktır. Biliyoruz ki birden fazla erkekle çiftleşen ana arı koloni bireyleri oluşturulurken karışım bir birey tablosu ortaya koyacaktır. Bu da sonuçta genetik kirliliğe yol açacaktır. Burada güzel ama aptal kadınla çirkin ama zeki bir erkeğin evlenmesinden doğan çirkin ve aptal çocukların olması durumu çıkar. İnsanlar melezleşme ile güzel ve zeki çocuklar olmasını isterlerse de bunun olması bu kirlilik ile son derece zayıf bir ihtimaldir.
Teşviklerin amacı doğrultusunda yapılırken arıcılarımızın içinde bulundukları sıkıntıları göz ardı ederek birde bu türlü sıkıntılarla zaten başarısız bir şekilde yaptıkları arıcılığa bilmeden de olsa bir darbe daha yapılmaktadır. Bu yapılan yanlışlıklarla Türkiye deki arıcılığı sona erdirmeyip ve başarısız yapılan arıcılığı daha da başarısızlığa götürmememiz dileği ile.

Hiç yorum yok: