21 Haziran 2006 Çarşamba

ARICILIK SORUNLARI

Arıcılıkla uğraşan bir kişi hangi arıcılık dalı ile uğraşırsa maalesef ülkemizde ekipman eksikliği ile karşı karşıyadır. Herhangi bir arıcılık malzemesi satan dükkana gidildiğinde malzeme almaya gelen arıcıların raflarda acaba bir yenilik var mı diye baktıklarına çok fazla şahit olmuşumdur. Birkaç malzeme satan büyük firma ülkemizde vardır. Bu firmalarda alışılagelmiş malzemelerin satışını yapmaktadırlar. Gelişmelere açık olmak isteyen insanımız ise kendilerine destek göstermeyen sektörün öncüleri sayesinde kendi standardını kendisi oluşturma yolunu tercih etmiştir.
Kimisi verilen petek ölçülerini kimisi marketlerden aldıkları çerçeve ölçüsünü , kimileri komşusunun eski kovanını kendisine örnek alarak kovan yapmaya çalışmıştır. Ülkemizde son derece fazla standart doğmuştur. Hatta büyük firmalar bu sektörde öncü olmaları gerekirken kendilerine göre bir standart ortaya koymuşlar ve piyasaya sürmüşlerdir.
Malzeme almaya gidildiğinde alınan malzemelerin basit yapılarına rağmen fiyatı incelendiğinde son derece pahalı olduğunu görmemek bir körlük olacaktır. Arıcılarımız pahalı malzemeleri almak zorunda bırakılmaktadır.
Bahar mevsimi ile birlikte arılarımızın gelişmelerini izlerken plaka halindeki mumları kullandığımızda bazı arıcıların mumları kestiklerini parçaladıklarını zaman zaman duyar ve nektar akımının henüz olmadığı kanaati hakim olurdu. Fakat bakıyoruz ki nektar akımının yoğun olduğu dönemde dahi mumları arıların parçaladığı hatta kovandan dışarı attıkları görüldüğünde aklımıza mum içerisinde zararlı bir takım unsurların bulunabileceği geliyor. Parafin gibi petrol ürünlerinin mum içeriğinde kullanılmaya çalışılması, bal ile kanserojen bir takım unsurların, bal sağlık verir diyerek yiyen insanlara, hastalık vereceği akıldan çıkarılmamalıdır.
Pazar sorunu en büyük sorun gibi görünmesine rağmen aslında çözümü en kolay olan ama çözümü engellenen bir durumdur. Arıcılarımızın ürettikleri balı sahte ballar ile aynı fiyattan satmalarının nedeni bu engellenme durumudur. Sektörde eğitimsiz bir çok arıcı bulunmaktadır diye düşünen bal firmaları arıcının eğitimini artırarak başına dert etmek istememekte , sonuçta sektör sorunları ortaya konulup balı ucuza alıp , ticari gayelere bağdaşmayacak şekilde sadece kavanozladıkları için çok fahiş fiyata satmayı kendilerine hak görmektedirler. Üreticinin balını pazarlayabilmesi için şartların gelişimini hızlandırdığımızda fiyatların artacağı ve arıcının yüzünün güleceği ortadadır.
Arıcılarımız sektörde kullanılan tüm ürünleri yüksek fiyatlara alıp ürettiklerini çok ucuza satmak durumundadır. Balını kıymetli değerlerde sattığını düşünen arıcılarımız dahi ballarını düşük sattıklarının farkında değillerdir. Sağlık gibi bir hazinenin korunmasına ve sürdürülebilir bir hal almasına yardımcı olan bal gibi bir doğal ürünün üretilmesini sağlayan arıcılarımız el üstünde tutulmaları gerekirken ,ürününü satan arıcı borçlu olmaktadır. Bu işle uğraşmanın keyfini ve heder olup giden milli servetin toplanmasını sağlayan arıcılarımız binbir zorlukla karşı karşıya bırakılmaktadır. Sahipsizlikleri ve küskün halleri arıcılarımızın artık istemeyerek bu işle uğraştıklarını memleketimizin bitki zenginliğini fark etmeyen yöneticilerin bu işlere el atmamalarına neden olmaktadır.
Son yıllarda yapılan bazı teşvikler arıcıları sevindirememektedir. Nedeni ise balını toptancıya vermek zorunluluğunda kilosuna verilecek 400 kuruş ve ana gençleştirme gibi bir durumun önemini idrak edemeyen arıcıların bol miktarda olmasından dolayı ana arı teşviklerinin kullanılabilir bir halde olmamasından ileri gelmektedir.
Kovanlarını standart halde kullanamadıklarından, ekipmanların pahalı oluşundan , pazar sıkıntısından , üretilen ürünlerin ederine satamayan ve eğitimsiz bir şekilde arıcılık yaptığımız için kovan başı en fazla 16 kilo bal almaktayız. Oysa bu işi bilimsel ve eğitimli yapan toplumlar bitki çeşitliliği gelişmiş olmamasına karşın 100 kilo kadar ürün almaktadırlar.
Sektörün sorunları ancak ve ancak arıcıların seslerini duyurmaları ile ortadan kalkacaktır. Seslerini duyurmaları ise eylemle olur. Planlar ve eyleme geçerseniz istediğimiz olayları gerçekleştiririz. Birileri yapar diye bekleyenlerin sonu hep hüsran olacaktır.
Sorunlar çözülmek içindir. Bir sektör var ortada bu sektörün sorunlarını görmezlikten gelemeyiz. İsyanları oynamak doğru değil fakat sektörün sorunlarını bilmeden girenler uyarılmalı, farkında olmayanlara hissettirilmeli, girişimde bulunmayanlara eylem planları yaptırmalı, yapanlara destek vermeli, uygun girişimde bulunmayanlar uyarılmalı, ısrarcı olanlarsa ana arının değişimi gibi değiştirilmelidir.

Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Yalçın SEZER
Biyolog
www.teknikaricilik.com

1 yorum:

Adsız dedi ki...

cöcüm yanlis öyle deisim önerisi olmamali.