21 Eylül 2007 Cuma

İTHAL BAL İSTEYENLER VAR HABERİNİZ OLSUN.

Ne çok konuşmak istiyorum bu konuda bir bilseniz.

Memleketimizde arıcılıkla iştigal edenlerin dışında herkes bu konularda uzman olmuş. Hatta bu işin başında bulunanlar arıcı bile değiller. Bunu biliyorum çünkü nereye gitsem kısa sürede uzmanlaşmış arıcı başkanlar ve yönetim kurulu üyeleri ile karşılaşıyorum. Söylemek istediğim bilinçsizce yaklaşımların sektörümüze zarar verdiğidir. Yoksa arıcılık yapan ve üretime destek veren hatta arıcı olmayıp da yolumuzu açma çabası içinde olan herkesin başımızın üzerinde yeri var.

Türkiye dünyada arı kovanı sayısı bakımından en üst sıralarda yer alıyor. Bunu cümle cemaat biliyor. Dünya üzerinde ender bitki çeşitliliğine ve dört mevsim arıcılığın yapılabildiği de dikkate alınacak olursa ülkemiz eşi benzeri olmayan bir arı memleketi durumunda. Bütün dünyanın bu topraklarda gözünün olması bizi şaşırtmamalı.

Atalarımızın kanları ile sulanmış ve bize emanet edilmiş bu kutsal topraklara hiyanet eder durumdayız gibi geliyor bana. Ülkemizdeki arıcıların üretime destek vermesi engellensin de sanki; katma değerle memleketine faydası olmasın der gibi çaba içerisine girmeye hazırlanıyoruz. Üstelik bu sektörün insanlarının talepleri üzerine. Nasıl mı? İthal bal getirelim talepleri ile. Sebebi ise kuraklık, arı ölümleri gibi spekülasyon haberler ile. Verim düşüklüğünü kabul etmemek mümkün değil. Bu sadece bir iki nedene de bağlı değil. Ülkemizin arı duayeni Muhsin Doğaroğlu’nun kitabındaki bilgi aynen şöyle. Ne kadar kıt bir mevsim olursa olsun. Arıcı bal sezonu ile arı kolonisinin bal yapabileceği seviyede olması konusuna dikkat edecek olursa 3 günde ballıkları doldurur diyor. Mutlaka mevsim bu 3 günlük zamana izin verecektir diyor.

Bizler arıcılarımızın eğitimlerini düşünmez. Arıcının faaliyetlerini yaptıktan sonra borçlanmasına neden olur isek arıcı elbet bu işi bırakacaktır. Yada sahte bal üretmeyi tercih edecektir. Arıcı sanki uğraşsın dursun biz eğitimsiz insanların sırtından para kazanalım zihniyeti hakim ortalıkta. Bu zihniyet sahipleri de artık hangi güçleri kullanıyor bilinmez yurt dışından ucuz bal getirme peşine düşmüşler. Tabi getirirler bu mümkünde. Nasıl mı? Aynen yukarıda söylediklerimin gerçekleştirilmesi ile. Arz edeyim.

Adamların memleketinde bitki çeşitliliği diye bir şey yok ama arıları bal yapıyor. Eğitim verilmiş bu insanlara. Çalışmalar yapılmış. Arı ırkı ıslah edilmiş. Arıcının ürettiği bala uygun ırk geliştirilmiş. Arılar bal yapsın diye ballı bitkilerin ekilmesine hız verilmiş. Sonra üretim artınca da bu örgütün üst kademe insanları herhangi bir çaba sarf etmeden kendi kedine bile bal yapabilen arılarla ve çevresel yapı ile zengin ülkemize bizden daha uygun fiyatlara bal satarlar. Bizde zenginliğimizin üzerine toprak sererek görmezden geliriz. Hatta bu zenginliğin toplanmasına ket vururuz. Sektöründe yok edilmesinde parmağınız olur. Bu günah nasıl ödenir. Bu memlekette nasıl yaşanır nefes alınır bilemiyorum.

Aman yetkililer bu konularda geniş bir çalışma yapalım ve ülkemizdeki zenginliği görmezlikten gelip de dışardan bal getirme sevdasından uzak duralım. Bunun peşindeki insanlara amaçlarının ne olduğunu soralım. Ülkemizin ürettiği sebzeyi, meyveyi bizim ülkemizden daha ucuza yesinler diye ürettiğimiz gibi, balında üretimi noktasında çiftçimizin eğitimine ve bu konuda sekonder çalışmalara hız verelim. Yeterki balı avrupalı bizden daha ucuza yesin ama balı bizden alsın.

Memleketimizin atardamarlarından bir tanesini daha kesmeyelim. Madem bir yara var. Bu yarayı deşmeyelim. Tedavi edelim.